Ölümü Hatırlamayı Kalbe Yerleştirmenin Yolları

MURATS44

Özel Üye
Ölümü Hatırlamayı Kalbe Yerleştirmenin Yolları Bil ki, ölüm korkutucu, tehlikesi ise çok büyüktür. İnsanların ondan gafil olmalarının sebebi onu az düşünüp az zikretmeleridir. Onu ananlar da kalplerini her şeyden arındırarak temiz bir kalple değil, dünya şehvetleri ile meşgul bir kalple andıklarından, bu onların kalplerinde bir tesir meydana getirmez.

Bunun çaresi, kulun gözünün önündeki ölümden başka, kalbindeki her şeyi çıkarıp atmasıdır. Bu aynen, tehlikeli bir çöl veya deniz yolculuğuna çıkacak kişinin düşüncelerini sadece bu yolculuk üzerine yoğunlaştırmasına benzer. Ölümün zikri kulun kalbine yerleştiği zaman, çok sürmez, onda hemen tesir etmeye başlar. Bunun neticesinde o kişinin dünyaya karşı keyfi azalır, kalbi onun şehvetlerine meyletmez.

Ölümü hatırlamanın kalbe fayda sağlamasının en tesirli yolu, senden önce göçen akranlarını ve emsallerini çokça anman, onların ölümlerini ve yıkılıp toprak altına girdikleri durumlarını hatırlaman, makam ve mevkilerindeki güzel şekillerini gözünün önüne getirmen ile olur. Sonra, toprağın onların güzel suretlerini nasıl çürüttüğünü düşünmen, kabirlerinde azalarının nasıl birbirinden ayrıldığını hayaline getirmen, kadınlarını dul; çocuklarını nasıl yetim bıraktıklarını, mallarını terk ettiklerini görmen; onların mescitlerde ve meclislerdeki boş kalan yerlerine ibretle bakmanla olur.
Bir insan, ölen birisinin bütün hayat safhalarını ve hâllerini düşündüğünde, kalbinden onun nasıl öldüğünü düşünür, onun şeklini hayaline getirir, nasıl neşelendiğini, koşuşturmamalarını, hayat ve yaşam ümitlerini, ölümü hiç hatırına getirmediğini, dünyalık şeylere aldanışını, kuvvetine ve gençliğine güvenişini, gülüşmeye, oyun ve eğlenceye meyledişini, önünde duran ve çabucak kendisine yetişen ölümden ve felâketten nasıl habersiz olduğunu, hayatta iken hareket halinde olduğunu fakat şimdi ayaklarının ve mafsallarının çürüyüp yok olduğunu, konuşan dilinin kurtlar ve böcekler tarafından nasıl yenildiğini, gülen dişlerinin arasının nasıl topraklarla dolduğunu, belki ölümüne bir ay dahi kalmadığı hâlde, ihtiyacı olmamasına rağmen on yılın sonrasının derdine düşüp tedbirlerini aldığını, hiç ummadığı gafil bir anında ölümün pençesine yakalandığını, ölüm meleğinin kendisine gözüküp cennetlik mi, cehennemlik mi olduğunu haber verdiğini hatırına getirir.

İşte bu düşüncelere dalan kimse nefsine bir bakar ve kendisinin de onun gibi olduğunu düşünür. Gafletinin onun gafleti, akıbetinin de onun akıbeti gibi olacağını anlar (ona göre çalışır ve maksadına ulaşır).

Ebû'd-Derdâ (r.a) şöyle demiştir: “Ölüleri andığında kendini de onlardan biri olarak say.”

İbn Mes‘ûd (r.a), “Bahtiyar kişi başkasından ibret alandır.” demiştir.

Ömer b. Abdülaziz (rah) der ki: “Her gün, sabah akşam birisini hazırlayıp Allah'a yolcu ettiğinizi, sonra da onu toprağın içine bıraktığınızı görmez misiniz? Böylece o, toprağı kendisine yastık ediniyor, dostlarından ayrılıp bütün her şeyden ilişkisini kesmiş bulunuyor!”

Bu ve buna benzer düşünceleri devam ettirmek, kabirlere gitmek ve hastaları ziyaret etmek kalpte ölüm düşüncesini taze tutar, hatta bu düşünce onda öyle bir hal alır ki ölüm gözünün önünden ayrılmaz. İşte o zaman ölüme hazırlık başlamış ve dünyadan uzaklaşmış olur. Yoksa sadece ölümü kalbin dışıyla anmanın, onun hakkında tatlı tatlı konuşmanın, ikaz ve uyarı hususunda faydası gerçekten çok azdır.

İnsan, dünya nimetlerinden bir şey hoşuna gittiğinde, hemen o anda bir gün ondan ayrılacağını aklına getirmelidir.Birgün İbn Mutî' evine baktı; onun güzelliğine hayran kaldı. Sonra, “Allah'a yemin olsun ki, eğer ölüm olmasa seninle sevinir, varacağımız dar bir mezar olmasaydı dünya ile gözlerimiz aydın olurdu.” dedi ve yüksek sesle ağlamaya başladı.
 

MURATS44

Özel Üye
BİLGİ
Bu konu ile ilgili devam niteliğindeki ilgili diğer konulara aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.
Bu Kategorideki diğer konular:



  1. Ahiret Biletimiz Ölüm
  2. Amel Terazisi
  3. Ariflerin Cenaze, Mezar ve Kabir Ziyaretleri Hakkındaki Sözleri
  4. Boynuzsuz Hayvanın Boynuzludan Hakkını Alması
  5. BBC-2 Televizyonu, Ölümden Sonraki Yaşamı Araştırıyor
  6. Can Çekişme Anı
  7. Ey Kabir Yolcusu
  8. Halkın Mahşer Meydanında Toplanması
  9. Hesap Günü Allah'ı Görmek
  10. İnsan Ölünce Neler Oluyor
  11. Kabir Azabı Nasıl Olur; Ruh Ölür mü?
  12. Kabir Azabı ve Münker Nekir Meleklerinin Sorgulamaları
  13. Kabir Azabının Kısımları
  14. Kabir ve Ötesi (Nihat Hatipoğlu)
  15. Kabir Ziyareti ve Ölülere Dua
  16. Kabirden Mektup
  17. Kabrin Ölü ile Konuşması
  18. Kabrin ve Kabir Korkusunun Açıklanması
  19. Kevser Havuzu
  20. Kıyamet Gününün Uzunluğu
  21. Kıyamet'in Kopma Esnasındaki Sura Üfürülme Olayı
  22. Kıyametin Korkunç Halleri (Belgesel)
  23. Kıyamet'in Zorlukları ve Tehlikeleri
  24. Kul Hakkından Kurtulmak Mümkün mü?
  25. Kullar Arasındaki Davaların Görülmesi
  26. Kuranda Nakurun Sesi yahut Sura Üfleme
  27. Mahşer Alanındaki Terleme
  28. Mahşer ve Yeniden Diriliş (Belgesel)
  29. Müminin ve Kafirin Kabirleri
  30. Müminlerin Hesaba Gizli Çekilmesi
  31. Ölen Kişi, Hayattakilerden Haberdar mıdır?
  32. Ölüm, (1.Bölüm)
  33. Ölüm, (2.Bölüm)
  34. Ölüm Anında Hissedilenler
  35. Ölüm Anında Takınılması Güzel Haller
  36. Ölüm Hakkında İlginç Gerçekler
  37. Ölüm Müminin Dostudur
  38. Ölüm Rüyası (Video - Nihat Hatipoğlu)
  39. Ölüm Size Çok Yakın
  40. Ölüm Sonrasına Dair Bilimsel Teoriler ve ÖYD / NDE
  41. Ölüm ve Ötesi
  42. Ölümden Sonra Akıl ve Şuur Kaybolur mu?
  43. Ölüme Yakın Deneyimler Geçiştirilemez
  44. Ölümle Birlikte Kişinin Varacağı Yeri Görmesi
  45. Ölümle Birlikte Kula Bahşedilen Nimetler
  46. Ölümü Çocuklara Nasıl Anlatmalı?
  47. Ölümü Hatırlamak ve Onu Sıkça Anmaya Teşvik
  48. Ölümü Hatırlamayı Kalbe Yerleştirmenin Yolları
  49. Ölümün Hakikati
  50. Ölümün Afet ve Musibetleri
  51. Ölümün Şiddeti ve Kabir Suali
  52. Ölümüyle Beraber İnsanın Değişikliğe Uğraması Kaç Şekilde Olur?
  53. Sakın Ha Ölümü İstemeyiniz
  54. Sırat Köprüsü
  55. Sırat'ı İlk Geçenler
  56. Siccîn
  57. Şefaat



 
Üst Alt