Allah cc katı ve Hz.Cebrail'in hızı

NuSReT

Aktif Üyemiz
Bir ateist sitede gördüğüm bir eleştiriyi size aktarıyor ve cevabınızı rica ediyorum. Kur’an’daki bir ayetten hareketle şöyle yazmışlar: “Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir.”
(Mearic Suresi, 4)
NOT
Bu Kuran ayeti der ki; Cebrail'in Allah katına çıkıp inmesi, Allah katında bir güne denk fakat, Dünya zamanı ile 50.000 yıl sürer.
Şimdi hesaplayalım. Kuran 610 civarında geldiğine göre, Cebrail'in Hira mağarasına ulaşabilmesi için Allah katından; MÖ 49.390 yılında yola çıkmış olması gerekiyor. Buradan önemli bir sonuç çıkıyor; Demek ki; Tevrat ve İncil'i Cebrail getirmiş olamaz, Çünkü Cebrail'in o sıralar yolda olması gerekiyor. Örneğin İncil ve Kuran arası 600 sene, Cebrail İncili getirip, geri dönse ve hiç oyalanmadan geri gelse arada minimum 100.000 sene geçmesi gerekir. Şöyle bir olasılık olabilir mi? Cebrail Dünya'ya varmış, Tevrat'ı, İncil'i ve Kuran'ı tebliğ ettiği yaklaşık 3.000 sene boyunca dünyada beklemiştir. Bu sefer de söyle bir sorun var; Beklediğine göre, demek ki diğer kitapların geçersiz olacağı ve yeni kitap gönderileceği önceden biliniyor olmalı. Diyelim ki Cebrail, Ayet'i tebliğ etti ve geri dönüşe geçti. Allah katına ne zaman varacak?
Kuran'dan bu yana 1.400 sene geçtiğine göre, demek ki 48.600 sene daha yolu var.
Bizim takvimle 50.600 yılında Cebrail Allah katına ulaşacak. Yani yeni bir Ayet için Cebrail'in dünyaya geri ulaşması en azından 100.600 senesine denk gelir. Cebrail, iniyor ve çıkıyorsa, Allah belli bir yerde ve yukarılarda olmalı değil mi? O halde süre'yi bildiğimize göre, Allah katı ile dünya arasındaki mesafeyi ölçebilmemiz için tek bilmemiz gereken Cebrail'in hızıdır. Eger Cebrail ışık hızında gidiyorsa, basitçe Allah katı'nın bize uzaklığı 50.000 Işık yılı olmalıdır (Yaklasik 475 trilyon km). Oysa bu Evren için çok küçük bir ölçü, çünkü Andromeda bile 4 milyon ışık yılı uzaklıkta. Hem bize bu kadar yakın olsa, Allah katının Evren'in içinde bir yerlerde olması gerekmez mi? O zaman da sorarlar, kardeşim Allah, yarattığı Evren'in içinde nasıl olabilir? Allah, yarattığı Evrenden küçük müdür? Veya yarattığı Evren'in içine girmeyi nasıl becermiş diye, Evren yokken neredeydi diye? Peki farzedelim, Evrenin dışında bir yerlerde. Şimdi süreyi bildiğimize göre ve Evren'in boyutlarını bildiğimize göre Cebrail'in minimum hızını bulabiliriz. Evren'in en uzun kesiti 125 milyar ışık yılı. Cebrail'in bunu 50.000 senede kat edebilmesi için hızı saniyede 76.000.000.000 km olmalıdır. Yani Işık hızının tam 253.000 katı bir hızla gitmeli. Peki, oraya bir gecede gidip dönebilmek için gerekli hız nedir? Bu hız Cebrail'den 100 milyon kez daha hızlı olmalı. Yani ışık hızının 25 trilyon katı bir hız... Peygamber'in Miraç'a çıkması olayı için böyle bir hız gereklidir. Peki, peygamber aynı gece içinde Allah katına gidip dönebiliyorsa, Cebrail neden 50.000 sene uğraşıyor? Cebrail neden bu kadar yavaş? Şimdi, başka bir sorun var. Bizim dinciler der ki; 'Evren genişliyor ve bu Kuran'da bildirilmiştir' Eğer, Evren genişliyorsa; Dünya ve Allah katı arasındaki mesafenin de genişlemesi gerekmiyor mu? Yani Allah katı giderek bize uzaklaşıyor olmalı değil mi? Galaksiler bilindiği gibi, birbirinden ışık hızına yakın hızlarla uzaklaşıyor. Peki bu durumda aradaki mesafe hep arttığından Cebrail'in her gidiş gelişinde, süre'nin veya hızının, bir tanesinin değişmesi gerekmez mi? Kur’an evrenselse ve Cebrail bu mesafeyi hep 50.000 yılda inip, çıkıyorsa, Evren genişledikçe hızını arttırması gerekmez mi? Tersine evren büzülmeye başladıkça da 50.000 yılı doldurmak için hızını düşürmeli değil mi? Buradan bir sonuç daha çıkıyor. Cebrail mutlaka ışık hızının üzerinde olmalı. Evren, ışık hızına yakın bir hızda genişlediğine göre, Cebrail düşük hızlarla giderse, asla gideceği yere ulaşamayacaktır. Çünkü o yol aldıkça, varış hedefi çok daha hızlı uzaklaşacaktır. Bu arada Cebrail'in yönünü tayin, varış hedefini bulma, Evren'in genişleme hızını bilebilme ve buna göre kendi hızını ayarlama yetenekleri var mıdır? Yoksa bu merkezden otomatik mi ayarlanır bunları henüz bilemiyoruz. Ve Cebrail, 50.000 yıl sonra (MS 50.600) Allah katına ulaştığında, Allah katında sadece bir gün geçmiş olacak.

Cevap: Muhterem kardeşim, yazdığınız çıkarımlar, tamamen yanlış bir varsayım üzere kurulmuştur. Ve yazıyı yazan zavallı kim ise, boş yere hayali ve yanlış bir algılama veya aktarımdan hareketle, aklınca dindarları zor durumda bırakacak ve onları alay konusu yapacak sonuçlar çıkarma zahmetine düşmüştür (!) (Tabi sizin bir suçunuz yoktur, siz sadece ravisiniz; bu aktarımla bir yanlışın düzeltilmesine de yardımcı olduğunuz için Allah razı olsun; belki sizin gibi birçok kimse de konudan haberdar olmadığı için kafası karışmıştır.)

Kısacası eğer bu ayet dünya ve dünya hayatıyla ve Resulullah’a vahiy indirilmesiyle ilgili olsaydı, eleştiri belki yerinde olabilir ve bu vatandaşımızın zahmeti de boşa gitmezdi (!) Ama devamındaki ayetlere dikkat edildiğinde ayetin Kıyamet ve mahşer günüyle alakalı olduğu açık bir şekilde görülecektir. Dolayısıyla ayetin tercümesi de yanlış yapılmıştır. Yani “Ta’rucu” kipi Arapça gramerine göre muzari bir fiildir ve geniş zaman manasına geldiği gibi gelecek zaman manasını da verir. Şu halde aşağıda zikredeceğimiz karine ve delillere dikkat edilirse, manası sizin yazdığınız gibi “çıkabilmekte” değil, “çıkacaktır” olmalıdır. Ben Önce verdiğiniz ayetle birlikte devamında gelen ayetlerin de mealini verip daha sonra açıklamasına geçeceğim inşaallah:

4- Melekler ve Ruh miktarı elli bin yıl süren bir gün içinde ona çıkacaklardır.
5- O halde güzel bir sabır ile sabret.
6- Çünkü onlar onu (Kıyamet gününü) uzak görürler.
7- Biz ise onu yakın görüyoruz.
8- O gün gök erimiş bir maden gibi olur.
9- Dağlar da atılmış renkli yün gibi olur.
10- Dost dostun halini soramaz.
11- Birbirlerine gösterilirler. Suçlu o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister; oğullarını,
12- Eşini ve kardeşini,
13- Kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini,
14- Ve yeryüzünde bulunanların hepsini ki, tek kendini kurtarabilsin.
15- Hayır, o alevlenen bir ateştir.
16- Derileri kavurur, soyar.

Görüldüğü gibi bu ayetlerdeki ifadeler açıkça “o gün”den maksadın, Kıyamet günü olduğunu gösteriyor. Bu karinelerden bazıları şunlardır:

a) “Onlar onu uzak görürler, biz ise onu yakın görüyoruz.” Bu cümlede, vuku bulmuş bir olaydan değil, vuku bulacak bir olaydan bahsediliyor, o da Kıyamet günüdür ki kâfirler onu uzak görüyor ve “O ne zaman olacak?” diye soruyorlardı.

Allah-u Teala da “Deki yakın olması gerekir” cevabını vermesini istiyor Resulü’nden. Bunu İsra suresinin 51. ayetinde şöyle beyan ediyor: "İsterse gönlünüzde büyüyen başka bir yaratık olun, (Muhakkak öldürülecek ve diriltileceksiniz.)

"Onlar: "Bizi kim tekrar diriltecek?" diyecekler. De ki: "Sizi ilk defa yaratmış olan o kudret sahibi." Sana başlarını sallayarak: "Ne zamandır bu." diyecekler. De ki: "Yakın olması gerekir!" Benzer bir ayet ise Ahzap suresinde geçmektedir: “İnsanlar sana kıyamet saatini soruyorlar. De ki: "Onun ilmi ancak Allah'ın nezdindedir. Ne bilirsin belki Kıyamet yakında olur." (Ahzap, 63)

b) Devamındaki ayetlerde Kıyametin nasıl kopacağını ve o günün arefesinde vuku bulacak bazı ilginç olayları sıralıyor: “O gün gök erimiş bir maden gibi olur. * Dağlar da atılmış renkli yün gibi olur.” Bunların Kıyametin kopacağı günle ilgili olduğu gün gibi aşikârdır.

c) Ardından da Kıyamet koptuktan sonraki durum hakkında ve insanların o günkü ruh halleriyle ilgili bilgi veriyor:

“Dost dostun halini soramaz. * Birbirlerine gösterilirler. Suçlu o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister; oğullarını,* Eşini ve kardeşini, * Kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini, * Ve yeryüzünde bulunanların hepsini ki, tek kendini kurtarabilsin. * Hayır, o alevlenen bir ateştir. * Derileri kavurur, soyar.” Artık bu açıklamaların Kıyametle ilgili olduğunu söylemeye bile gerek yoktur herhalde. Demek ki Cebrail’in (a.s) ve diğer görevli meleklerin, ilahi emirleri telakki etmek için o gün makamı kurbi ilahiye yükselmeleri dünya hesabıyla 50 bin yıl sürecektir. Elbette bir diğer ayette (Secde,

5) bin yıl rakamı verilmektedir ki bu ayetle bir çelişkisi yoktur. Zira Hz. Emirü’l-Mu’minin Ali’den (a.s) nakledilen bir hadiste bu şöyle açıklanmıştır: “Kıyamet gününün 50 durağı vardır ki her durakta bekleme süresi bin yıldır.” (Nuru’s-Sekaleyn Tefsiri, c. 5, s.413) Tabi Allah (c.c) bu emirlerini bir anda da meleklerine ulaştırabilir. Ancak bunu belki de kafir ve zalimlere bir ceza mahiyetinde gerçekleştiriyor.

Tıpkı bir kimsenin büyük bir makamla görüşmek istediğinde, eğer istenmeyen bir kimse ise, tahkir maksadıyla uzun zaman kapıda bekletilmesi gibi.. Belki de başka sebepleri vardır ki bize meçhuldür; yüzlerce, binlerce belki milyonlarca şeyin bize meçhul kaldığı gibi…

Üzerinde durmamız gereken diğer bir husus şudur ki ister bu dünyada, isterse Kıyamet gününde meleklerin Kurb-i İlahi’ye yükselmelerinden maksat maddi ve fiziki bir yakınlık değil, manevi kurb ve yükselmedir. Zira mekânı yaratan Allah’ın kendisi her hangi bir mekânda yer tutmaz; hiçbir şeyle sınırlanamaz… Resulullah’ın miraca yükselmesindeki durum da aynıdır.

Elbette bunların tasavvur ve idraki bizim için imkânsızdır. Şunu da söylememiz gerekir ki mahşer gününün bu kadar uzun sürmesi kafirler ve zalimler içindir, mu’minler için değil. Bu ayetler nazil olduğunda, Müslümanlardan birisi, “Ya Resulallah dedi, o gün ne kadar da uzun bir gündür!!” Allah Resulü (s.a.a) cevabında şöyle buyurdu: “Muhammed’in canını elinde tutan Allah’a and olsun ki o gün mu’min için hafif ve kolay olacak; öyle ki ona dünyada kıldığı farz bir namazdan daha kısa sürecektir!!” (Mecmeü’l-Beyan Tefsiri, c.10, s.353)
 
Üst Alt