İsrail ve İngilterenin alçak Türkiye oyunu

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Suriye’den sonra sıra Türkiye’de

Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu çok çarpıcı bir analize imza attı.

tb

Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu Yeni Şafak'taki köşesinde Suriye'de yapılan tezgahın bir benzerinin Türkiye'de de yapılmak istendiğini yazdı. Bir Kürt koridoru açarak Türkiye'nin geçiş güzergahına alternatif oluşturmak istediklerinin altını çizen Orakoğlu, DAEŞ'in İngiliz, İsrail'in kontrolünde olduğunu ifade etti.

İşte Orakoğlu'nun o yazısı:

Şubat ayı ortalarında İngiltere Terörle Mücadele Birimi yetkilileri, Londra'da yaptıkları basın toplantısında ''yabancı savaşçıların'' DAEŞ'e katılmak için Türkiye üzerinden Suriye'ye kolayca geçebildiklerini ima ve iddia ederek gerekli güvenlik önlemlerini özellikle almadığı savıyla Türkiye'yi suçlamışlardı. İngiliz yetkililerine göre, 18 yaşından küçük 3 İngiliz kızı, 17 Şubat'ta, DAEŞ'e katılmak üzere Gatwick Havalimanı'ndan İstanbul'a geçmişti.

EL RAŞİT KANADA AJANI ÇIKTI


Aslında Türkiye'yi DAEŞ ile ilişkilendirmeye yönelik ''uluslararası kumpasın'' bir parçası olan dezenformasyon amaçlı bu iddialar ile ilgili olarak güvenlik ve istihbarat birimlerimiz yaptıkları operasyonlarda 3 İngiliz kızı İstanbul'da karşılayıp Gaziantep üzerinden Suriye'de DAEŞ'e teslim eden Suriye uyruklu Muhammed El Raşit'i yapılan bir operasyonla gözaltına almışlardı. Muhammed El Raşit ile ilgili yapılan araştırma ve sorgu sonrasında ''Kanada ajanı'' olduğu bu irtibatı nedeniyle İngiliz İstihbaratı ile de dolaylı ilişki içinde olduğu tespit edilmişti. Batı'dan gelen yabancı savaşçıları sınırdan geçirmekle görevli ajan El Raşit'in Suriye'de DAEŞ örgütü içinde irtibatları hakkında kamuoyuna bir açıklama yapılmamıştı.

DİYARBAKIR SALDIRISI


Diyarbakır'da 7 Haziran seçimlerinden yalnızca iki gün önce Selahattin Demirtaş'ın mitinginde ardı ardına patlatılan bombalı saldırıların faili Orhan G. Bir gün sonra Gaziantep'te yakalanmıştı. Orhan G.'nin Ekim 2014 yılında Suriye'ye geçerek DAEŞ saflarına katıldığı ve bu örgüte ait kamplarda bomba eğitimi aldığı belirlenmişti. Saldırganın 4 Haziran'da Diyarbakır'a gelerek bir otele yerleştiği, eylem sonrasında yapılan tahkikatta belirlenmiş, saldırı günü 10.30'da içinde bombaların bulunduğu bir poşetle otelden çıkışı kamera görüntüleriyle tespit edilmişti.

İLHAN B. İNGİLTERE VE İSRAL'E ÇALIŞIYOR


Seçim manipülasyonunun Türkiye ayağında, HDP'yi mağdur konuma getirip barajı yüzde 13.1 ile aşmasını sağlayan bombalı saldırının faili DAEŞ bombacısı Orhan G.'ye bu talimatı Suriye DAEŞ kamplarında yabancı savaşçıların DAEŞ'e katılımlarını organize eden İlhan B.'nin verdiği, ''İlhan B'nin aynı zamanda Şubat ayında 3 İngiliz kızı Türkiye üzerinden Suriye'ye geçiren ve daha sonra güvenlik güçlerince Şanlıurfa'da yakalanıp tutuklanan Kanada ve İngiliz istihbaratları adına faaliyet gösteren Suriyeli El Reşid'e talimat veren kişi olduğu anlaşılmıştı. İlhan B.'nin DAEŞ içinde İngiltere ve İsrail istihbarat birimleri ile iltisaklı üst düzey bir ajan olduğunun tespiti ile küresel kumpası perde arkasından yöneten ülkeler açığa çıkarılmıştı.

DAEŞ ALIYOR PYD'YE TESLİM EDİYOR


7 Haziran seçimlerinden yalnızca 4 gün önce, küresel kumpasın ilk ayağı sınır ötesinden DAEŞ ile mücadele manipülasyonu ile başlatılmıştı. ABD öncülüğündeki koalisyon jetlerinin göstermelik hava desteği ile Tel Abyad tek kurşun atmadan DAEŞ tarafından PYD'ye teslim edilmişti. PYD'nin 2014 Ocak ayında ilan ettiği kantonlardan Cizire ve Kobani, Tel Abyad'ın PYD kontrolüne geçmesiyle birleşti ve kantonlar arasındaki boşluk bir istisna haricinde kalkmış oldu. Azez şehri ve Babüsselam sınır kapısı Suriye muhalif birliklerin elinde ve kontrolünde olması nedeniyle Afrin ile diğer kantonlar arasında toprak bütünlüğü sağlanamıyordu.

TÜRKİYE DIŞINDA BİR GÜZERGAH


Suriye rejimine muhalif kaynaklara göre DAEŞ, Azez'i tıpkı Tel Abyad'da olduğu gibi PYD'ye vermek için almak istiyordu. Muhaliflerin teorisine göre şehre önce DAEŞ girecek, ardından ABD hava bombardımanı başlayacak, daha sonra on binlerce kişilik göç dalgası Türkiye sınırlarına hareket edecek, Türkiye ve dünya bu insani dramla uğraşırken, karadan ABD birlikleri gibi hareket eden PYD'ye bağlı YPG güçleri, Azez'i kontrol altına alıp toprak bütünlüğünü sağlayacak. Bu şekilde ''Kuzey Suriye'de bir Kürt devletinin ''sınırları şekillenmiş olacaktı. Böylece Akdeniz'e yakın Hatay'a komşu olan Afrin kantonuna kadar uzanan bir Kürt koridoru oluşturularak, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki gelişmelerde etkisiz kalması sağlanacak, Kuzey Irak'ta Barzani petrollerinin Türkiye üzerinden dünyaya pazarlanmasına alternatif, Türkiye dışında bir güzergah yaratılacaktı.

NATO'NUN KURTLARI SURİYE'DEN SONRA TÜRKİYE'Yİ YİYECEK


YPG'nin Suriye'nin kuzeyindeki Afrin bölgesine doğru ilerlemeye başlaması halinde, bölgedeki bu yeni oluşumun PKK desteği ile Türkiye içine yönelmesi ihtimali Suriye'den sonra sıra Türkiye de mi sorusunu akıllara getirmişti. Uluslararası enerji yolları ve yatırımları konusunda uzman olan Pakistanlı emekli binbaşı Agha H.Amin ''NATO'nun stratejik koridoru Kürdistan''projesini 2013 yılında NSBNC'ye ayrıntıları ile açıklamıştı. Amin'in çarpıcı tespitine göre "NATO'nun kurtları Suriye'yi yedikten sonra sıra Türkiye'ye gelecekti. Türkiye'den Hindistan'a, NATO koridoru açılması planlanmıştı. Koridorun bir bölümünde kurulacak Kürdistan, Rus Güney Akım gaz boru hattının güvenlik dinamiğinde önemli değişikliğe yol açacaktı.'' Moskova Üniversitesi'nde enerji ve enerji güvenliği üzerine çalışan Yardımcı Doçent Tuğçe Sevim Varol, 9 Kasım 2014 günü yayınlanan ''Akdeniz'e Kürtler için koridor planı'' başlıklı analizinde ''Kürt koridorunun taşları döşeniyor. Amaç Kerkük Ceyhan boru hattı ile Erbil'den gelen boru hattının birleştiği Fişabur'dan itibaren döşenmesi planlanan boru hattı yolunun üzerindeki güzergahı boşaltmak. Bu boru hattının Halep üzerinden geçirilerek, Lazkiye'de Akdeniz'e ulaşması ve Fişabur'dan Ayn el Arap'a doğru yeni bir çıkış yolu planlanıyor'' demişti.

Türkiye'de seçimler öncesi ve sonrasında yaşanan 'Kürt iç savaşı' çıkarmaya yönelik provokatif eylemler ve birbirinden bağımsız görünen suikastlar ve Ak-Parti içinde nifak yaratmaya yönelik psikolojik harp faaliyetleri ve algı operasyonları, görünen o ki Kuzey Suriye'de oluşturulmaya çalışılan ''Kürt koridorunun güvenliği'' için iç karışıklık ve kaos yaratma amacına hizmet ediyor.

GÜNEYDOĞU'DA İÇ SAVAŞ


9 Haziran'da Yeni İhya Der Başkanı Aytaç Baran'ın Diyarbakır'da uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetmesi saldırı sonrasında bir kahvehaneye düzenlenen karşı silahlı saldırıda 3 kişinin daha öldürülmesi PKK ve HİZBULLAH üzerinden Güneydoğu'da ''Kürt iç savaşı'' çıkarmaya yönelik kaotik bir duruma işaret ediyor. Üstelik HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın "Hizbullah militanlarının Diyarbakır başta olmak üzere birçok şehirde silahlandırıldığı, eylem için hazır bekletildiği, kendilerine dönük bir saldırı olduğunda kimin kimi vuracağının belirlenmiş olduğu" yönündeki açıklaması durumun vahametini ortaya koyuyor.
 
Üst Alt