Hicap!

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Nur Suresi, Ayet:30-31

Elmalı M. Hamdi Yazır
1987 - Subat, Sayı: 012, Sayfa: 003

Müellifin "Hak Dini Kur'an Dili" adlı Tefsirinin 4. cild 3502-3508 sahifelerinden kısmen sadeleştirilmiştir.

"Mü'min erkeklere söyle, gözlerini sakınsınlar ve ırzlarını muhafaza etsinler. Bu kendileri için daha temizdir. Her halde Allah ne yaparlarsa haberdardır.

Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, ırzlarını muhafaza etsinler, ziynetlerini açmasınlar. Görüneni müstesna. Başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar, ziynetlerini açmasınlar. Ancak kendi kocalarına, kendi babalarına, kocalarının babalarına, kendi oğullarına, kocalarının oğullarına, kendi biraderlerine, kendi biraderlerinin oğullarına, hemşirelerinin oğullarına, kendi kadınlarına, kendi ellerindeki memlüklerine, ihtiyacı olmayan erkeklerden uyuntulara, henüz kadınların avretlerine muttali olmayan çocuklara, müstesna... Gizledikleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar, hepiniz Allah'a tevbe edin ey mü'minler ki felah bulabilesiniz.."

Nur Suresi: 30-31

"Mü'minlere -yani mü'min erkeklere söyle, gözlerini indirsinler." Gerek dışarıda, gerek içeride ve gerek başkalarının evlerine girerken, çıkarken otururken, kalkarken, gözlerini dikmesinler. Harama bakmaktan, ayıp bir şey görmekten sakınsınlar.

Sofiyyeden Şiblî -kuddise sırruhu-ya "Gözlerini indirsinler ne demektir?" diye sormuşlar. Demiş ki: "Baş gözlerini haram kılınandan, kalb gözlerini Allah' dan gayriden çeksinler" diye cevap vermiş.

"Ve ferclerini tamamen hıfz etsinler" haramdan, bakmaktan saklasınlar, avretlerini örtüp ırzlarını korusunlar.
"Şüphe yok ki Allah, her yaptığınızdan haberdardır".

Erkeklerin nelere göz gezdirdiklerini ve hisleriyle neler duymak istediklerini, azalarını ne gibi hislerle tahrik ettiklerini, ne maksat beslediklerini, ne düzenler kurduklarını,ne sanialar ne san'atlar yaptıklarını bilir. Hiçbiri ona gizli kalmaz. Binaenaleyh Allah'ın razı olamayacağı şeylerden kaçınmak lazım gelir.

Önce erkekler hakkındaki bu emir ve ihtardan sonra müslümanlar şimdi de kadınlar hakkındaki şu emre dikkat etsinler.
'"Mü'minlere -yani mü'min kadınlara da söyle gözlerini indirsinler". Helal olmayan erkeklere bakmaktan sakınsınlar. Zira bakmak zinanın postacısıdır derler.

"Ve fürüclarını hıfz eylesinler;" Tamamıyla örtüp, zinadan korunsunlar.

"Zinetlerini açmasınlar;" Kadının zineti denince, örfte taç küpe gerdanlık, bilezik ve buna benzer huliyyat, sürme, kına ve benzeri ve elbise süsleri gibi şeyler akla gelir. O halde bu ziynetleri bile açmak yasaklanınca, bunların mahalli olan bedeni açmak öncelikle yasaklanmış olur. Yani bedenlerini açmak şöyle dursun üzerlerindeki ziyneti bile açmasınlar.

"Ancak zahir olanı başka", o ziynetlerden dışa gelen, örtülse bile açılması tabii olanı bu hükümden müstesna ve başka bir hükme tabidir. Ki bunlar örtünün dış tarafıyla el ve yüz ziynetidir. Tabii ki bunun dışı görünecektir. El ve yüzün de namazda açılması adettir.

Müsned-i Ebî Davud'da rivayet edildiği üzere, Aleyhissalatü vesselam, Hazret-i Esma'ya

"Ya Esma! Kadın buluğa erince ondan görülebilecek olan ancak şudur" buyurmuş ve kendi mübarek yüzlerine ve avuçlarına işaret eylemiştir.

İş yaparken, lazım olan eşyayı tutarken ve hatta örteceğini örterken bile elin açılması gerektiği gibi, zaruri olan bakış ve teneffüs hasebiyle yüzün diğerleri gibi örtülmesinde güçlük vardır. Bir de şahitlikte muhakemede, nikahta yüzün açılmasına ihtiyaç vardır. Binaenaleyh zaruretler kendi miktarınca takdir olunmak üzere bunların açılmasında beis yoktur. Fakat bunlardan başkasının açılması, görünmesi, bakılması haram ve mahrem olmayanlardan örtülmesi lazımdır.

"Ve başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar": Başlarını, saçlarını, kulaklarını, boyunlarını, gerdanlarını, sinelerini açık tutmayıp bu şekilde sımsıkı örtünsünler ve o halde bu emri ifa edebilecek başörtüsü kullansınlar.

Tefsircilerin nakline göre cahiliyye İslam öncesi kadınları da hiç başörtüsü kullanmaz değillerdi. Fakat yalnız enselerine bağlar veya arkalarına bırakırlar, yakaları önden açılır, gerdanları ve gerdanlıkları da meydana çıkar, ziynetleri görünürdü. Demek ki son zamanlarda asrilik, çağdaşlık, sayılan gerdan göstermek böyle eski bir cahiliyye alameti idi. İslam böyle açıklığı yasaklayıp başörtülerinin yakalar üzerine vurulmasını emr ile örtünmeyi farz kılmıştır. Görülüyor ki bu emirde örtünmenin yalnız farz olması değil, nasıl örtünüleceği de gösterilmiştir ki, kadın edeb ve nezahetinin en güzel ifadesi bundadır.

Görülüyor ki bu emir ev dışında veya içinde diye kayıtlanmamıştır. Bu sebeple mutlaktır. Ancak zahir istisna edildiği gibi, gizlenen ziynetlere bakmanın helal olanları da istisna ile, bu örtünmenin oluşu mahrem olmayanlara karşı olduğunu anlatmak için bu farz oluşun kuvvet ve ehemmiyetini göstermek üzere bir daha te'kidli olarak buyruluyor ki:

"Ve ziynetlerini açmasınlar" açık bırakmasınlar"

"Ancak kocalarına, veya kendi babalarına yani babalarına, dedelerine, ki, amca ve dayı da nikah düşmemek itibariyle bunlara dahildir.

"Veya kocalarının babalarına, veya kendi oğullarına, veya kocalarının oğullarına veya kendi biraderlerine veya erkek kardeşlerinin oğullarına veya kız kardeşlerinin oğullarına veya kendi kadınlarına -yani müslüman kadınlar veya hizmet veya sohbetlerinde ihtisası bulunan kadınlara.

"Veya ellerinin malik olduğu cariyelerine veya erkeklerden irbe sahibi olmayan tabilere yani kadına ihtiyaç duymaz olmuş, şehveti kalmamış sulehadan ihtiyarlar veya ma'tuhlar veya kadın işini bilmez sadece yemeklerinin fazlasından yemek için şunun bunun arkasına takılır miskinler güruhu, yahut erkekliği yok yaradılıştan innîyn olan uşaklar... Buraya iğdiş ve mecbubun yani erkeklik uzvu kesilmiş olanlarında dahil olacağını zannedenler olmuşsa da Keşşaf Tefsirinde ve Ebü Hayyan da anlatıldığı üzere İmam-ı A'zam Ebü Hanîfe' ye göre bu tipleri hizmetçi kullanmak, tutmak, alıp satmak helal değildir. Çünkü burada hadım etmeye ve bir organı kesmeğe teşvik vardır. Halbuki böyle bir şey haramdır.

"Veya kadınların avretlerine vakıf olmayan veya güçleri yetmeyen çocuklara müstesna."

Kadınlar buraya kadar anlatılan 12 müstesnaya da ancak belirli ölçülerde ziynetlerini açabilirler.

Hür kadınların bu müstesnalardan başkasına ziynetlerini göstermeleri kendi iffet ve korunmaları ve hüsn-i iktisadları noktasından gayet mühim olduğu gibi, yabancı erkekleri müteessir etmemek, günaha sokmamak, edeb ve iffet telkin etmek bakımından da çok mühim olduğundan bilhassa bu noktaya da işaret etmek ve örtünmek emrinin kuvvet ve şümülünü bir daha ihtar için kadınların yürüyüş şekillerinin de düzeltilmesi için buyruluyor ki:

"Ve gizledikleri ziynetleri bilinmek için ayaklarını vurmasınlar."

Yani baştan ayağa örtündükten başka yürürken de edeb ve vekar ile yürüsünler. Örtüp gizledikleri tabii veya takma ziynetler bilinsin diye bacak oynatıp, ayak çalmasınlar, çapkın yürüyüşle nazar-ı dikkati çekmesinler. Çünkü bu hal erkekleri tahrik eder şüphe uyandırır..

Fakat unutulmamak lazım gelir ki, kadının bu hususta muvaffakiyeti daha evvel erkeklerin iffeti ve vazifelerine dikkati ve cemiyette olanların himmeti ile mütenasib, bunlar da Allah'ın yardımı ile kaimdir... Onun için burada hitap tarzı Resülullah'dan umuma dönerek müslümanların ve kadın erkek hepsine birden buyruluyor ki.

"Ve ey mü'minler! Allah'a tevbe ediniz ki, felah bulabilesiniz:"

Demek ki bozuk bir cemiyette kurtuluş ümit edilmez. Cemiyyetin bozukluğu da kadınlardan evvel erkeklerin kusurundandır. Bunun için başta erkekler olmak üzere, erkek kadın bütün mü'minler imana yaraşmayan ve cahiliyyet eseri olan kusurlarından tevbe ile Allah'a dönüp, Allah'ın yardımına sığınarak onun emirlerine itina etmelidirler ki hepsi birden felah bulabilsin, kurtuluşa ersin...
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt