Kose_yazisi Ortadoğu’ya herkes karışabilir ama Türkiye asla! - Selahaddin E. ÇAKIRGİL

MURATS44

Özel Üye
Ortadoğu’ya herkes karışabilir ama Türkiye asla! -  Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Ortadoğu’ya herkes karışabilir ama Türkiye asla! - Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Bölgemizde ilginç gelişmeler oluyor.. Başta Amerika ve Rusya olmak üzere, müslüman coğrafyaları üzerinde asırlarca emelleri olan devletler, her şeyden önce Türkiye’nin bu coğrafyada etkili olamaması için gizli-açık oyunlar tezgahlıyorlar.

***
Irak, Amerikan emperyalizmi tarafından işgal edildiğinde herkes sus-pus olmuştu. Hatırlıyalım.. Irak’ın işgali öncesinde Amerikan güçlerinin Türkiye üzerinden, Kuzey Irak’tan girmesine izin verecek olan ünlü ‘1 Mart 2003 Tezkeresi’nin Türkiye Meclisi’nde yapılan oylamada reddedilmesi Amerikan emperyalizmini şoke etmiş ve onun dünya çapında en büyük sözcüsü durumundaki New York Times gazetesinin başyazarı (müteveffâ) William Saphire, hemen ertesi günü kaleme aldığı makalesine‚ ‘Affet, ama unutma!' başlığını koymuştu.

O günkü şartlarda karşılarına bir de Türkiye problemi çıkmaması için 'affedici' davranılması ve amma, bu tavrın bedelinin ödettirilmesinin asla unutulmaması ihtar olunuyordu.

***

Türkiye karşısındaki Amerikan siyaseti genelde bu çerçevede, o dik duruşun bedelinin ödettirilmesi hesabına göre şekillendi. Bu durumdan en başta PKK faydalandırıldı ve Amerikan gözetlemesinde Kuzey Irak’taki Kandil dağlarına daha bir muhkem şekilde yerleştirildi.

Çünkü, Ortadoğu‘da 5 asrı aşan bir süre egemen güç olan Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı sonunda, tarihin dehlizlerine gönderilmesini takiben kurulan yeni Ortadoğu düzeninin ve ortaya çıkarılan irili-ufaklı yığınla devletin artık kendi planlarına cevap vermediğini düşünüyordu Amerikan emperyalizmi..

Bu cümleden olmak üzere, Kandil’e yerleşen PKK örgütünün Türkiye’ye yönelik saldırıları karşısında, Türkiye, Irak Hükûmeti‘ne itirazını bildirdiğinde, hem Bağdat’taki merkezî hükûmet’in, hem de Kuzey Irak’daki Bölgesel Kürt Hükûmeti’nin cevabı aynı oluyordu: ‘Maalesef, orada biz söz sahibi değiliz.. Orası tamamen Amerikan bölgesi..'

***

Aynı itiraz Türkiye tarafından Amerika’ya bildirildiğinde ise Washington, tam bir emperyalist mantığıyla, ‘Tavşana kaç, tazıya tut!.' taktiğiyle iki tarafı da idare ediyordu.

Amerika ise Türkiye’ye, yapacağı hava saldırısı öncesinde kendisinin haberdar edilmesi şartını getiriyor ve böylece Türkiye Kandil’i bombardıman ettiğini sanıyordu. Çünkü önceden haberdar edilen PKK unsurları, o bombardımanlardan hiç etkilenmiyorlardı.

Bu durum yıllardır devam ettiği halde Irak rejimi, Türkiye’nin Musul - Başika‘daki güçlerini bahane ederek, ‘Irak’tan güçlerini çıkar' diyor, aylardır. Türkiye ise arada bir, ‘Siz önce Kandil’de yuvalanan terör örgütünü oradan çıkar..' dese bile, bu işin, ‘Amerikan yetkisinde olduğunu' kendisi de biliyor.

***

Irak rejimi onca işgalci güce itiraz etmezken, niçin Türkiye sözkonusu olunca itiraz ediyor?

Çünkü Irak halkı 100 sene öncesine kadar 400 yılı aşkın bir süre Osmanlı hâkimiyetinde ve diğer müslüman halklarla bir arada yaşamış ve işgal yüzü görmemişti. O tarihî geçmişe duyulan hasretin halkın derin kültüründe henüz de arzulandığının endişesi var, hem mahallî ve bölgesel güçlerde; hem de emperyalist güçlerde..

***

Şimdi aynı durumun Suriye’de de tekrarlandığını görüyoruz.

Suriye yıllardır, onlarca ülkenin askerî güçlerinin yolgeçen hanına döndüğü ve Suriye rejiminin onlara hiçbir itirazı olmadığı halde, Türkiye’nin Suriye’deki güçlerini çıkarmasını tekrarlayıp duruyor.

Suriye niçin hiçbir ülkeye değil de, Türkiye’ye yapıyor bu itirazı?.. Bunun temelinde de Türkiye korkusu değil; müslüman halkların birliği fikrinin gelişmesi korkusu var. Bu korku, sadece Suriye rejiminin değil, aynı zamanda bütün emperyalist güçlerin ve işbirlikçilerinin de korkusu..

***

Ama müslüman halkların derununda giderek daha bir güçlenen birlik ve kardeşlik şuûrunun daha fazla gelişmeden, yeni ve düşmanca sun’î, yapmacık düşmanlıklarla boğulması bütün emperyalist ve şeytanî güçlerin ortak hedefi..

Ama İslama ve müslüman halklara karşı açılan global soğuk savaş saldırıları, müslümanların birlik şuûrunu daha bir güçlendiriyor.
 
Üst Alt