Umre nedir ? Nasıl yapılır ?

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
Umre nedir ? Nasıl yapılır ?
Umre nedir ? Nasıl yapılır ?
Umre; ziyaret etmek anlamına gelmektedir.

Müslümanların Kabe`yi ziyaret etmelerine umre denir.Ziyaret biçimi hacca benzer. Fakat hac gibi Zilhicce ayında olması gerekli değildir. Dini bir terim olarak ise umre, "Belirli bir zamana bağlı olmaksızın ihrama girerek Kâbe’yi tavaf etmek, Safa ile Merve arasında sa’y yapmak ve tıraş olup ihramdan çıkmaktan” ibarettir.

Umre, küçük hacdır. Umre yapmak isteyen kişi, mikattan ihrama girer, umre tavafı yapar, sonra da sa’y yapar ve tıraş olarak ya da saçlarını kısaltarak ihramdan çıkar.

Umrenin ziyaret biçimi hacca benzer. Fakat hac gibi Zilhicce ayında olması gerekli değildir. Umre yapmak sünnettir. Umre için belirli bir zaman yoktur. Arefe ve onu izleyen kurban bayramı günleri olmak üzere yılda beş günün dışında her zaman umre yapılır.

Yani kısaca hac zamanı haricinde yapılan hacca umre denir. Bu görevi yerine getirene de hacı yerine mutemir (yarı hacı) denir. Umre ziyaret demektir (itimar`dan umre). Fıkhi tanımı şöyledir: Hac gibi bir zamana (mevsime) bağlı olmadan ihrama girerek Kabe`yi tavaf, say etmek, tıraş olmaktır. (Kabe, Mekke`de Mescidi Haram`ın ortasındaki 13x12x11`lik küp şeklinde, İbrahim`in melek Cebrâîl rehberliğinde inşa ettiği bir yapıdır.)

Umrenin iki farzı vardır: İhram ve tavaf. Bunlardan ihram şart; tavaf, rükündür.

Umrenin vacipleri ise sa’y ile tıraş olup ihramdan çıkmaktır.
DİKKAT
Ömürde bir defa umre yapmak sünnettir.

Umrenin pek çok fazileti vardır. Özellikle Ramazan ayında yapılan umrenin sevabı pek çoktur. Hz. Peygamber umre hakkında şöyle buyurmaktadır :

"Umre, diğer bir umre ile arasındaki günahları siler". "Ramazanda yapılan umrenin sevabı bir haccın sevabına denktir."

Umre kelimesi Kur`an ve Hadis`te de geçer. Kuran`da: "Haccı ve umreyi Allah için tam yapın." şeklindeyken Hadis`te: "İki umre arasındaki küçük günahların keffaretidir" halindedir.

Ebu Hureyre (r.a)’ın rivayet ettiğine göre, Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: (Umre, ikinci bir umreye kadar yapılan (küçük) günahlar için kefarettir. Kabul olan bir hac ise, onun Cennetten başka bir karşılığı yoktur.) Cabir (r.a)’ın rivayet ettiğine göre, Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Hacılar ve umre yapanlar Allah’ın elçileridir. Dua ederlerse duaları kabul olunur, tövbe ederlerse mağfiret olunurlar.

Umre yapan kişi Mekke’de ikamet ediyorsa ve tekrar umre yapmak isterse Aişe (r.ah) Camii (Ten’im)’nden ihrama girer. Sonra Mekke’ye gelip tavaf ve sa’yini yapar.

İhram, niyet ve telbiyedir.İhrama mikat yerinden veya daha emin olmak için biraz öncesinden girilir.

Umre yapmak isteyen kişi ihrama girmek istediği zaman saçlarını kısaltması veya daha önceki adetine göre tıraş etmesi, tırnaklarını kesmesi, etek tıraşı olması, yıkanması ve abdest aldıktan sonra temiz (yeni olması tercih olunur) ve beyaz izar ve ridasını giyip güzel koku süründükten sonra kerahet vakitleri dışında ise iki rekat namaz kılması müstehaptır.

Sonra kalp ile umreye niyet edilir. Sesli olarak niyet edilmesinde de beis yoktur:

[Allahım! Senin rızanı kazanmak için umre yapmak istiyorum, onun ifasını bana kolaylaştır ve kabul et. Allahım! Senin rızan için umre yapmaya niyet ettim ve ihrama girdim. Eğer beni bir şey engeller ise, ihramdan çıkacağım yer, beni umre yapmaktan aciz kılacağın yerdir. (Allahumme innî uriydu el-umre feyesserhâlî ve tegabbelehâ minnî, neveytu el-umre ve ahramtu bihellahu teala fein habeseni hâbis femahallî haysu habestenî.)]

Sonra şöyle telbiye getirir:

[Allahım! Senin emrine sözüm ve özümle tekrar takrar icabet ettim, emrine boyun eğdim. Sana ortak yoktur. Emir ve davetine gönülden ve sadakatle icabet ettim. Senin eşin ve ortağın yoktur. Şüphesiz ki hamd ve nimet Sana mahsustur. Mülk Senin’dir. Bütün bunlarda eşin ve ortağın yoktur Senin. (Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke lâ şeriyke leke lebbeyk, innelhamde venni’mete leke velmülk, lâ şerkiyke lek.)]

Telbiyeyi üç defa tekrar eder, efendimiz Muhammed (s.a.v)’e salat getirirken telbiyeye son verir. Hacı, yüksek bir tepeye çıktığında veya tepeden inerken, arabaya binerken veya arabadan inerken, arkadaşları ve tanıdıkları ile karşılaştığında ve namazların ardından telbiyeyi tekrarlar.

Umre Hanefi ve Maliki`de sünnet, Şafii ve Hanbeli`de farzdır. Yaşamın herhangi bir anında yapılabilir. Hac ve umreyi peş peşe yapmak İslama göre umre menduptur (tavsiye edilmiş). Arefe ve Bayram günlerinde yapılırsa "umre mekruh" adını alır.Hac zamanı dışında hac yapanlar hac yapmış sayılmazlar. Bunun yerine umre yapmış olurlar. Yani hacı yerine mutemir olurlar.

Ayrıca ;

Umre Müslümanların Kabe'yi hac mevsimi dışında ziyaret etmelerine denir. Umre ziyaret demektir.

Fıkhi tanımı şöyledir: Hac gibi bir zamana bağlı olmadan ihrama girerek Kabe'yi tavaf, say etmek, tıraş olmaktır.

Umre kelimesi Kur'an ve Hadis'te geçer. Kuran'da: "Haccı ve umreyi Allah için tam yapın." şeklindeyken Hadis'te: "İki umre arasındaki küçük günahların keffaretidir" halindedir.

Umre yapmak, Hanefi'de ve Maliki'de Sünnet, Şafi ve Hanbeli'de farzdır. Yaşamın herhangi bir anında yapılabilir. Hac ve umreyi peş peşe yapmak tavsiye edilmiştir.

İhrama girme yerleri:


Mekke’ye mikât sınırları dışındaki yerlerden gelenler yolları üzerindeki mikâtlardan birinde ihrama girerler. Mekke’de bulunulduğu esnada umre yapmak istenirse, Mekkeliler gibi, Harem Bölgesi dışına çıkılarak ihrama girilir.

Umre nasıl yapılır


1-
Mikât sınırlarının birinde ihrama girilir ve niyet edilir.

2-
Telbiye, tekbir, tehlil salevat-ı şerife okunarak Harem-i şerife girilir. Niyet edilip umre tavafı yapılır.
Tavaf esnasında iztibâ ve ilk üç şavtta remel de yapılır.

3-
Tavaf namazından sonra Mes’aya gidilerek umrenin sa’yi yapılır.

4-
Tıraş olunup ihramdan çıkılır. Böylece umre tamamlanmış olur.
Umrede Arafat, Minâ, Müzdelife’deki menâsik, kudum ve veda tavafı yoktur.

İş ve umre


Bir iş için Suudi Arabistan’a giden kimse, Mekke’ye gidip ihrama girerek umre yapabilir mi?
Suudi Arabistan’ın hangi yerine gittiğinizi yazmamışsınız. Eğer mikât denilen yerin içinde iseniz, dışına çıkıp ihram giyerek öyle Mekke’ye gitmeniz gerekir. Mikât’ta ihrama girmek gerekir. Daha önce de giyilse olur. Çünkü Tam İlmihal’de diyor ki:

Hac için, ömre için, ticaret için veya herhangi bir şey için uzaktan gelenlerin, mikât denilen yerleri, ihramsız geçerek, Mekke-i mükerreme Haremine girmeleri haramdır. Geçenin, geri mikâta gelip ihrama girmesi lazımdır. İhrama girmezse, kurban kesmek lazım olur.

Mikât denilen yerler ile, Harem-i Mekke arasına Hil denir. Mikâttan geçerken, bir iş için Hil’de kalmaya niyet edenlerin ve Hil’de oturanların, hacdan başka niyet ile, ihramsız Harem’e girmeleri caizdir. Mikât yerlerini geçerken, niyet ederek ve telbiye yaparak, usulü ile, ihrama girilir. Mikât yerinden önce, hatta kendi memleketinde de giymek caiz ve daha iyidir.

Umre ve farz


Borcu olanın veya gidip gelirken bazı günahları işleme durumu olanın yahut farz sevabı işleme imkânı olanın, bunu yapmayıp umreye gitmesi caiz midir?
İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki: Umreye gitmek farz ve vacib değildir, nâfile ibadettir. Nâfile ibadeti yapmak, bir farzın terkine veya bir haram işlemeye sebep olursa, ibadet olmaktan çıkar, günah işlemek olur. (1/124)
Umre sünnet midir?


Umre sünnet midir?
Umre, Hanefî ve Mâlikî mezhebinde müekked sünnettir. Şâfiî’de ömürde bir defa umre yapmak farzdır, ancak hemen yerine getirilmesi gerekmez. Hanbelî’de ise, ilk fırsatta hemen yerine getirilmesi gereken bir farzdır. (Mizan-ül kübra)

Umreye gitmenin önemi


(Makamât-ı Mazheriyye)nin
26. mektubunda ve İmam-ı Rabbânî hazretlerinin, 29, 123. ve 124. mektuplarında, umreye ve nâfile hacca gitmeye izin verilmediği bildiriliyor. Umre ve nâfile hac, çok sevab değil midir?
(Sevab değildir) denmiyor. İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

Umreye gitmek farz ve vacib değildir, nâfile ibadettir. Nâfile ibadeti yapmak, bir farzın terkine veya bir haram işlemeye sebep olursa, ibadet olmaktan çıkar, günah işlemek olur. (1/124)

(Nâfile sevabı kazanayım diye haram işlenmemeli) deniyor. Dinimizde bir kaide vardır: Sünnetle veya nâfile ile mekruh çakışınca, mekruh işlememek için sünnet veya nâfile terk edilir. Hele haram işlenecekse, o iş asla yapılmaz. Özellikle kadınların erkekler arasına girmeleri, seslerini yabancılara duyurmaları yasaklandığı için umreye veya nâfile hacca gitmeleri asla doğru olmaz.

Umreye gitmek çok sevabdır. Sadaka vermek de çok sevabdır. Farz olan zekât borcu varken sadaka verilmez. (Sadaka vermeyin, umreye gitmeyin) denmiyor, (İki işten daha önemlisi, daha çok sevab olanı tercih edin) buyuruluyor.

Farz ibadetin yanında nâfile ibadetlerin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında, damla bile değildir. Şeytan aldatarak, kazaları kıldırtmıyor, nâfile kılmayı, [nâfile hacca ve umreye gitmeyi], zekât verdirmeyip, nâfile hayırları, göze güzel gösteriyor. Cami, Kur’an-ı kerim kursu ve benzeri, İslam’a faydası olan şeyleri yapmak, nâfile hacdan ve umreden daha sevabdır. Nâfile hac ve umre yaparken sarf edilen paralar, Müslümanların muhtaçlarına, hele dine hizmet için veriliyorsa, nâfile hac ve umre yapmak, kendi memleketinde sadaka vermekten daha efdal olur. Çünkü hem mal, hem bedenle ibadet yapılmaktadır. Makamat-i Mazheriyye’de, 26. mektupta (Hacda bir farzı veya vacibi özürsüz terk etmemek veya haram, mekruh işlememek lazımdır. Aksi hâlde, nâfile hac ve umre yapmak sevab değil, günah olur) diyor. (S. Ebediyye)

Nâfile ibadetin sevabı, farz ibadetin sevabı yanında, bir derya yanındaki bir damla sudan azdır. İslam âlimleri, Mekke’ye uzak memleketlerde olanların tekrar hacca gitmelerine izin vermemişlerdir. Seyyid Abdullah-ı Dehlevî hazretleri 63. mektupta (Hac yolunda, ekseriya, ibadetler tam yapılamaz. Bunun için, İmam-ı Rabbânî 123 ve 124. mektuplarında, umreye ve nâfile hacca gitmekten razı olmadığını bildirdi) buyuruyor. Bir farzın yapılmasına, mesela kadınların örtünmelerine mâni olan nâfile hac, haram olur. Böyle nâfile hacca gitmek, sevab değil, günah olur. Umreye gitmek de böyledir. (İslam Ahlakı)

İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

Bir nâfile hac yapmak için birçok yasaklar, haramlar işleniyor. İyi düşünmelisiniz! Aklı olana bir işaret yetişir. Umre farz ve vacib değil nâfile ibadettir. Nâfile ibadeti yapmak, bir farzın terkine veya bir haram işlemeye sebep olursa, ibadet olmaktan çıkar. Günah işlemek olur. (1/123)

Farzların yanında nâfilelerin hiç kıymeti yoktur. Bir farzı vaktinde yapmak [vakti geçmiş ise, hemen kaza etmek], bin sene nâfile ibadet yapmaktan daha çok faydalıdır. Hangi nâfile olursa olsun, ne kadar halis niyetle yapılırsa yapılsın, ister namaz, oruç, zikir, fikir olsun, ister başka nâfileler olsun, hep böyledir. Hattâ farzları yaparken, bu farzın sünnetlerinden bir sünneti ve edeplerinden bir edebi gözetmek de böyle çok faydalıdır. Tenzihi mekruhtan sakınmak, zikirden ve murakabeden daha faydalıdır. Tahrimi olan mekruhtan sakınmanın faydasını, artık düşünmelidir. Evet, bu nâfile işler, farzları gözetmekle ve haramlardan, mekruhlardan sakınmakla birlikte yapılırsa elbette çok güzel olur, fakat böyle olmazsa pek zararlı olur. Mesela zekât olarak bir kuruşu, bir Müslüman fakire vermek, nâfile olarak dağlar kadar altın sadaka vermekten ve hayrat, hasenat yapmaktan kat kat daha iyidir, kat kat daha çok sevabdır. Bu bir dank zekâtı verirken, bir edebi gözetmek, mesela akrabadan bir fakire vermek de, nâfile iyiliklerden kat kat daha faydalıdır. (1/29)

Hadis-i şerifte, (Din kardeşini sıkıntıdan kurtarana [nâfile] hac ve umre sevabı verilir) buyuruldu. Hazret-i Hasan, Sabit Benani’den bir hacetini yapmasını istedi. (Camide itikâf ediyorum, başka zaman yaparım) deyince, (Din kardeşinin ihtiyacını gidermek için gitmenin, [nâfile] hac sevabından daha hayırlı olduğunu bilmiyor musun?) dedi. Mevki sahiplerinin, muhtaç olanlara ve hocaların talebelerine, makamlarıyla ve mallarıyla yardım etmelerinin çok sevab olması, bu hadis-i şerife dayanmaktadır. (İslam Ahlakı)

Yine İslam Ahlakı kitabındaki hadis-i şerifte, (Ana babaya iyilik etmek, nâfile olarak yapılan namaz, oruç, hac [ve umreden] daha faziletlidir) buyuruldu. Hikmet ehli zatlar da, (Birine doğru yazılmış bir din kitabı vermek, bin kere umreye gitmekten daha sevabdır) buyuruyor.

O hâlde Müslüman faydalı, kârlı olan işi tercih etmeli. Denizi bırakıp, bir damla peşinde koşmamalıdır.
 
Üst Alt