K.L > İsLami Fıkıh AnsikLopedisi (Alfabetik)

ceylannur

Yeni Üyemiz
MAKYAJ VE KOZMETİKLER
Islâm'da "Gaye, vasıtayı meşru kılmaz" şeklinde bir kural vardır Yani varmak istediğimiz meşru bir hedefe, hangi yolla olursa olsun değil, yine meşru bir yolla gitmek zorundayız Kadın için süslenme eğer meşru ise, bunu hem meşru araçlarla, hem meşru biçimde yapacak, hem de meşru biçimde kullanacaktırSüslenmeyi kocası için yapacaksa ve kullanacağı kozmetik ilaçlarda haram madde katkısı yoksa bu mübah hatta kocasının gönlünü yaptığı için sevaptırAma makyaj ve süslenmeyi başkaları adına yaparsa bu yanlış bir hareket olacaktırVe caiz değildir
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
MÂL-İ DIMÂR(SAHİBİNİN GERİ ALAMIYACAĞI MALLAR)

İnsan tabiatının kendisine meylettiği ve ihtiyaç zamanı için biriktirdiği şeylere "mal" denir Bunlar toplanıp saklanabilen şeyler olup, menkul ve gayrimenkul, mütekavvim ve gayri mütekavvim gibi kısımlara ayrılır Dımâr sözlükte; kayıp olan şey, yerine getirilmeyen va'd, vadesi belirsiz alacak, ödenmesi umulmayan alacak anlamlarına gelir Mâl-i dımâr bir fıkıh terimi olarak; bir kimsenin mâlik olduğu halde yararlanması mümkün olmayan, başka bir deyimle elinden çıkıp, dış görünüş bakımından, artık geri dönmesi umulmayan mal, demektir Bu gibi mallara zekât gerekmez Bunlar bu durumda "nâmî" sayılmadıkları için zekâta tabi olmazlar İnkâr edilen ve ispatı mümkün olmayan para alacakları, gaspedilmiş olup geri alınması umulmayan mallar, denize düşüp çıkarılması mümkün görülmeyen mallar, toprağa gömülüp yeri unutulan nakitler ve kaybolmuş olan benzeri mallar bu niteliktedir Bu kabılden bir mal daha sonra ele geçse, nisap miktarına ulaşırsa ve zekâta tabi mallardan ise, elde edildiği tarihten itibaren bir yıl sonunda zekâtları gerekli olur
Meselâ, yıllarca inkâr edildiği ve bir belge ile ispat edilemediği için alınamayan bir alacak, daha sonra ikrar veya bir delil ile sabit olup tahsil edilse, geçmiş yıllar için zekât gerekmez Tahsil edildiği tarihte bu kimsenin başka malı varsa ona eklenerek değerlendirilir Aksi halde zekât yükümlülüğü bir yıl geçince söz konusu olur İmam Züfer ve İmam Şafiî'ye göre bu gibi mallara, mülkiyet devam ettiği için geçmiş yılların zekâtı da gerekir
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
ÇOCUĞUN (MÜMEYYİZ)MÂLİ TASARRUFLARI 1-Sırf Menfaatine Olanlar
Hibe, sadaka ve kendisine yapılan vasiyeti kabul gibi onun sırf fayda ve menfaatine olan tasarruflar veli veya vasînin iznine bağlı olmaksızın sahihtir Zira velî ve vasî daima çocuğun maslahatını gözetmekle memurdur Ücret karşılığı yaptığı bir işi bitirdiğinde velisi izin vermese de istihsanen buna hak kazanır (Zeydan, age, s 97: Hudarî Bek, Usûlü'l-Fıkh, Kahire 1389/1969, s 93-94; M Ebû Zehra, Usulü'l-Fıkh, Kahire 1377/1958, s 265; Hüseyin b Halef el-Cübûrı, Avârızu'l-Ehliyye, Mekke 1408/1988, s 141)
2Sırf Zararına Olan Tasarruflar
Çocuğun mülkiyetinden karşılıksız olarak bir şeyin çıkmasına yolaçan hibe, vakf, boşama, kölesini azad, parasını borç vermek, vBulletin gibi sırf zararına olan tasarrufları, velî ve vasîsi izin vermiş bile olsa, sahih değildir Veli ve vasî, çocuk yerine bu tasarruflarda bulunamayacaklarından bunlara izin de veremezler Çünkü velilik küçüğün himayesi ve menfaatlerinin korunması esasına dayanır Bizzat bu tasarruflarda bulunmak veya bunlara izin vermek, çocuğu himaye ve gözetme değildir (Zeydan, age, s 97; M Hudarî Bek, age, s 94; M Ebû Zehra, age, s 265)
Ancak bazı alimler, mümeyyiz çocuğun malını, kayb olmaktan korumak amacıyla kadı'nın birisine borç olarak vermesini bundan istisna etmişlerdir (Hüseyin b Halef el-Cübûrî, age, s 142)
Eğer velî çocuğa daha baştan bu tasarruflarda bulunmak üzere izin vermiş ise yeni bir izne gerek kalmaksızın bu tasarruflar sahih ve geçerlidir Böyle çocuğa me'zûn denir (Hüseyin b Halef el-Cübûrî, age, s144-145; Zeydan, age, s 98)
3Nitelik açısından faydalılık ve zararlılık arasında değişiklik gösterebilen tasarruflar
Bu konuya alış-veriş, kira, nikâh ve diğer malı muameleler gibi tasarrufları örnek verebiliriz Bu tasarrufların kâr veya zarar getirmeleri ihtimalı vardır Mümeyyiz çocuğun bu tasarruflarda bulunması halinde çocuk asıl olarak eda ehliyetine sahib bulunduğundan tasarrufları sahih olur Ancak bu tasarruflar, çocuğun ehliyeti eksik olduğundan velîsinin iznini gerektirir Velî izin verirse, mümeyyizin ehliyetindeki bu noksanlık tamamlanmış olur ve tasarruf tam ehliyet sahibince yapılmış sayılır (Zeydan, age, s 97-98; M Ebû Zehra, age, s 265)
Tasarrufun faydalılık ve zararlılık arasında değişiklik gösterir cinsten olup olmamasında dikkate alınan şey, tasarrufun çeşidi ve tabiatıdır Çocuğun yaptığı tasarrufun gerçekten ona fayda temin edip etmediği dikkate alınmaz Meselâ çocuk kendine ait bir malı değerinden daha yüksek bir fiyata satmış olsa, bu satış velının iznine bağlıdır Çünkü alış-veriş, tabiatı icabı faydalılık ve zararlılık arasında değişiklik gösterir (Zeydan, age, s 98, dipnot: 1)
II- Allah Hakları
Kötülüğe ihtimalı olmayan şey iyidir; iman gibi Iyıliğe ihtimalı olmayan şey de, kötüdür; küfür gibi Yahud da bu ikisi arasındadır; bedenî ibadetler gibi Iyi olan ne zaman meydana gelirse gelsin, sahih olur Çünkü bu sırf faydadır Ikincisi yani küfür ise uhrevî hükümler bakımından sahihtir Dünyevî hüküm ve muâmeleye gelince Imam Azam ve Imam Muhammed'e göre bu bakımdan da sahihtir Bunun neticesinde, küfre düşen mümeyyiz, mürted sayılır; nikâhı feshedilir ve kendisine diğer hükümler tatbik edilir Imam Ebû Yusuf'a göre ise bu, sırf zarar olduğu için muteber değildir (H Karaman, Fıkıh Usûlü, Istanbul 1982, s 201; M Hudarî Bek, Usûlü'l fıkh, Kahire 1389/1969, s 92-94; M Ebû Zehra, age, s 265)
Şafiî mezhebi ve fukahanın çoğunluğuna göre, çocuğun Islâm'ı kabul veya reddetmesine itibar yoktur Çünkü mümeyyiz de olsa onun aklı, inançların dayandığı delilleri anlayacak kadar güçlü değildir Bu sebeple o, iman ve inkârdan sorumlu değildir (M Ebû Zehra, age, s 266)
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
MALİKİLERE GÖRE AVRET
1-Namazda: Kadına göre de, erkeğe göre de namaz için avret, kaba ve hafif olmak üzere ikiye ayrılır Her birinin hükmü de değişiktir: Erkeğe göre kaba (mugallaza) avret, sadece ön ve arka uzuvlardır Hafif avret ise, bunların dışında göbekle diz kapağı arasında kalan yerlerdir
Hür kadına göre kaba avret, baş, kol ve bacaklarla göğüs hariç bütün bedenidir Hafif avret ise göğüs, göğüsün arka hizası, boyun, baş, ayakların dizlerden aşağısıdır Yüz ve eller ise, hiçbir halde avret değildir
Buna göre, örtebilme imkânı varken, kaba avretinden birazı bile açık olarak namaz kılanın namazı bâtıl olur Hafif avreti açık olduğunda kılınan namazı ise,-her ne kadar buraları açmak haram ise de- bâtıl olmaz, fakat iâdesi müstehaptır
Örtünün ilk bakışta cildi göstermemesi şarttır Ancak dikkatli bakma halinde gösteriyorsa onunla namaz kılmak mekruhtur Vakit içinde iâdesi menduptur Fakat rüzgârın yapıştırması, ya da ıslaklık sebebiyle vücudu belli ediyorsa, zarar vermez
Başka elbise bulamadığı zaman, karanlığı elbise sayıp, karanlıkta namaz kılması vâciptir
2- Namaz dışında: Kadının, mahremi olan erkeklere göre avreti, baş, boyun, eller ve ayaklar dışındaki bütün bedenidir Dolayısıyla kadın, mahremine dahi memelerini, göğsünü ve bacaklarını gösteremez (el-Harasî, Âlâ Muhtasar-i Seydî Halil, I/248)
Kadının yâbancı erkeğe karşı avreti, elleri ve yüzü dışında bütün bedenidir Ancak evlâ olan, ta'mimdir (her yerini kapatmasıdır) Kâfir gelince, ona müslüman kadın, yüzü ve elleri dahil hiç bir yerine gösteremez (Hâsiyetü's-Şeyh Ali el-Adevî Âle'l-Harasî, (Harasî serhiyle beraber) I/347)
Kâfir kadınlara ise, hür ve müslüman kadın, sadece yüzünü ve iki elini gösterebilir Kendi câriyesine karşı avreti ise, müslüman kadına karşı olduğu gibi, diz kapağı ile göbeği arasında kalan kısmıdır Malıkî imamlarının çoğunluğunun görüşü budur Fakat şöyle söylemek daha güzeldir: Müslüman kadının kâfir kadına karşı avreti de, müslüman kadına karşı avreti gibidir Ancak onun yanında yüzünden ve ellerinden fazlasını açamaz Çünkü açmasının haram olması, oranın avret olmasını gerektirmez (Aynı kaynak) Kadının namaz dışında ve yalnız başına iken de mugallaza (kaba) avretini örtmesi -meleklerden ötürü- müstehaptır; ihtiyaç olmaksızın açmak mekruhtur (Narasî, I/248)Imam Mâlik: "Kadın, mahremi olmayan erkekler ve uşağıyla beraber yemek yiyebilir Kocasıyla beraber iken kocasının yemek yediği kimselerle yemek yiyebilir"der (Narasî, I/347)Erkeğin yabancı kadınlara göre avreti, baş, eller ve ayaklar dışındaki yerlerdir Kadının, yabancı erkeğin göğsüne, yanına (cenbine), sırtına, bacağına, lezzet korkusu olmasa bile bakması caiz değildir (Buğyetü's-Sâlik I/99, 100) Erkeğin erkeklere göre avreti ise, bazılarına göre ön ve arkadan ibarettir (Ibn Abidin, Reddü'l-Muhtâr, I/404, Mısır) Hayatta iken kopan bir avret parçaya bakmak câizdir Öldükten sonra kopana bakmak ise, haramdırÇocuğun namaz dışındaki avreti, hallere göre değişir Erkek için 8 yaşın altındakilerin avreti yoktur Meselâ kadın onları çıplak yıkayabilir 9-12 yaş arasındakilerin (bakma olarak) her tarafına bakabılir, ama yıkayamaz13 yaştan yukarı olanlar, erkek hükmündedir Kızlar için 2 yaş 8 ayın altında olanlar için avret yoktur Üçten dört yaşa kadar olanların bakma açısından yine avreti yoktur Dokunma açısından kadın gibidirler 6 yaşındakiler yani müstehat olanlar ise, kadın hükmünü alırNamaz içinde erkek çocuğun avreti, ön ve arka ile uylukları, kız çocuğun avreti ise, göbekle diz kapağı arasıdır Ancak ebeveynin onlara örtünmelerini emretmeleri vâciptir
 
Üst Alt