Behlül Dânâ!

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Birisi Behlül Dânâ Hazretlerine gidip;
“Ey Behlül! Oğlum vefat etti. Kabir taşına ne yazayım’’ dedi.
Behlül Hazretleri buna gülüp;
‘’Dün altımda olan çimenler bugün üstümde yeşerdi.’’
Ey yolcu!
Bil ki şu toprak, günahlardan başka herşeyi örtmektedir, yaz’’ dedi.

Behlül Dânâ Hazretleri şu beyitleri sık sık okurdu; ‘’Bayram, yeni elbiseler giyenler için değildir.
Ancak İlahi azaptan emin olanlar içindir.
Bayram bineklere binenler için de değildir.
Ancak hata ve isyanı bırakanlar içindir’’.

805 senesinde Bağdat’ta vefat etti.

Behlül Dânâ bir gün Bağdat sokaklarından birinde giderken, oynayan çocuklar gördü.
Başka bir çocuk ise, bir köşeye çekilmiş, onlara bakıyor ve ağlıyordu.
Behlül Dana o çocuğun yanına gitti ve ‘’Ey çocuk niçin ağlıyorsun’’..
Gel sana bir şeyler alayım da, sen de arkadaşlarınla oyna dedi ve çocuğun başını okşadı.
Çocuk bakışlarını Behlül’e çevirdi ve ‘’Ey aklı az adam!
Biz oyun için yaratılmadık’’ dedi.

Behlül bu söze şaştı ve çocuğa, ‘’Ey oğlum!
Peki niçin yaratıldık’’ diye sordu.

Çocuk, ‘’Allahu Te’ala’yı bilmek ve O’na ibadet etmek için’’ dedi.
Behlül Hazretleri ‘’Peki bunun öyle olduğunu nereden biliyorsun’’ diye sordu.
Çocuk, Mü’minun Suresi’nin 115. ayetini okudu.
‘’Sizi ancak boşuna yarattığımı ve gerçekten bize döndürülmeyeceğinizi mi zannettiniz’’.

Hazret-i Behlül, tekrar, ‘’Ey çocuk!
Sen hakimane konuştun.
Bana biraz daha nasihat et’’, dedi ve ağlamaya başladı.
Ey oğlum!
‘’Senin günahın yok.
Sen bir çocuksun.
Nasıl oluyor da böyle düşünebiliyorsun’’ diye sordu.
Çocuk da;
‘’Ey Behlül!
Babamı ateş yakarken gördüm. İri odunları küçük çırpılarla tutuşturuyordu.
Ben de Cehennem’in yanan küçük odunlarından olacağımdan korkuyorum’’ dedi.
Bu sözler üzerine Behlül Dana Hazretleri kendinden geçti ve kendine geldiğinde çocuğu yanında göremedi.
Oradakilere çocuğun kim olduğunu sordu.
Onlar; ‘’Tanımadın mı’’ dediler.
Behlül, ‘’Hayır’’ deyince, onlar, ‘’Bu Hazret-i Hüseyin evladından seyyid bir çocuktur’’ dediler.
Behlül de ‘’Ancak böyle bir ağacın meyvesi bu kadar olgun olabilirdi’’ deyip oradan ayrıldı.
 

Nur Hanım

Aktif Üyemiz
HERKES ATEŞİNİ BURADAN GÖTÜRÜR!


Bir gün Behlûl'ü üstü başı dağınık, toz-toprak içinde gördüler. Onu bu hâlde gören, uzun bir yolculuktan dönmüş zannederdi. Behlûl Dânâ'nın bir veli olduğunun farkında olmayan, onu sıradan bir meczûb zanneden bazıları, onunla dalga geçmek ve eğlenmek kasdıyla sordular :

– "Ey Behlûl! Bu ne hâl böyle! Nereden geliyorsun?

Behlûl'ün cevâbı hiç de onların bekledikleri türden değildi :

– "Cehennemden geliyorum!"

Soruyu soranlar kendi kendilerine: "İşte yine deliliği tuttu, böyle cevap olur mu?" diyerek tekrar sordular :

– "Peki, cehennemde ne işin vardı?"

Behlûl yine hiç istifini bozmadan aynı tavırla :

– "Ateş lâzım oldu da onun için gitmiştim..."

– "Peki, ateşi aldın mı bâri?..."

Behlûl cevap verdi :

– "Hayır, maalesef ateşi alamadım. Cehennemin bekçileri bana dediler ki :

- "Sanıldığı gibi burada ateş bulunmaz, ateşi herkes dünyadan kendisi getirir!..."


Bir kefendir âkıbet sermâye-i şâh u gedâ
Pes buna mağrûr olan mecnûn değilder de ya ned


ALLAH razı olsun bu bilgiler için teşekkür ederim bende yazınızıa karşı bende bu konuyu ekledim
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Allah'ım razı olsun,emekleriniza sağlık...
Bu konuları okurken o mübarek zatların
Yaşantıları ne kadar yalin,ne kadar temiz.
Sözleri ne kadar manalı,bakışları ne hoş.
Allah onlardan ve sizden razı olsun,çok güzeldi....
 
Üst Alt