Bırak Biçare Feryadı - Said Nursi

Nur Hanım

Aktif Üyemiz
Bırak Biçare Feryadı - Said Nursi
Bırak Biçare Feryadı - Said Nursi
Bırak Biçare Feryadı - Said Nursi

Bırak bîçare feryadı, beladan gel tevekkül kıl!

Zira feryad, bela-ender, hata-ender beladır bil!

Bela vereni buldunsa, atâ-ender, safa-ender beladır bil!

Bırak feryadı, şükür kıl manend-i belâbil, dema keyfinden güler hep gül mül.

Ger bulmazsan, bütün dünya cefa-ender, fena-ender hebadır bil!

Cihan dolu bela başında varken, ne bağırırsın küçük bir beladan, gel tevekkül kıl!

Tevekkül ile bela yüzünde gül, tâ o da gülsün.

O güldükçe küçülür, eder tebeddül.

Bil ey hodgâm! Bu dünyada saadet, terk-i dünyada.

Hudabîn isen, o kâfidir, bıraksan da bütün eşya lehinde

Ger hodbîn isen, helâkettir, ne yaparsan bütün eşya aleyhinde.

Demek terki gerektir her iki halde bu dünyada.

Terki demek: Huda mülkü, onun izni, onun namıyla bakmakta.

Ticaret istiyorsan ger, şu fâni ömrünü bâkiye tebdilde.

Eğer nefsine talib isen, çürüktür hem temelsiz de.

Eğer âfâkı ister isen, fena damgası üstünde.

Demek değmez ki alınsa, çürük maldır hep bu çarşıda.

Öyle ise geç, iyi mallar dizilmiş arkasında...

Alıntı
 
Son düzenleme:

Deniz Feneri

Yeni Üyemiz
"Bırak ey biçare feryadı belâdan kıl tevekkül! / Zira feryat belâ ender hatâ ender belâdır bil! / Belâ vereni buldunsa, atâ ender safâ ender belâdır bil. / Bırak feryadı, şükür kıl manend-i belâbil, demâ keyfinden güler hep gül mül." Açıklar mısınız?

Yazar: Sorularla Risale, 24-11-2009

On Yedinci Söz'ün İkinci Makamı
"Bırak biçare feryadı, belâdan gel, tevekkül kıl!
Zira feryat belâ-ender, hatâ-ender belâdır, bil!"
Ey bela ve musibetlerden dolayı feryat edip bağıran, çağıran çaresiz adam; Allah’a tevekkül et, zira bağırıp çağırmak bir isyan, bir itiraz olmasından dolayı, beladan daha büyük bir bela ve musibettir bil.
"Belâ vereni buldunsa, atâ-ender, safâ-ender belâdır, bil!
Bırak feryadı, şükür kıl manend-i belâbil, demâ keyfinden güler hep gül mül."
İnsan bela vereni tahkiki bir iman ve marifet ile bulsa, o zaman o bela ve musibetler, manevi sevap ve hayır kaynağına dönüşür, neticeleri bakımından sefa ve saadet olur. Feryat ve bağırmaları bırakıp şükür ve senalara başlar. O zaman hayatı acı ve azaptan kurtulup, her şey yüzüne gülen dost kıvamına gelir.
"Ger bulmazsan, bütün dünya cefâ-ender, fenâ ender hebâdır, bil!
Cihan dolusu belâ başında varken, ne bağırırsın küçük bir belâdan, gel, tevekkül kıl."
Yok şayet bulamazsan belayı ve musibeti vereni, o zaman bütün dünyan cefa ve fenaya gider, hem de günah ve isyanlarını boynuna takarak. Musibetten şikayet eden asinin hali; kırık eli ile dövüşen adamın hali gibidir, elini vurdukça canı acır; asi adam da bunun gibi şikayet ettikçe cehenneme ve azaba yuvarlanır. Asıl bela olan isyan musibetten daha büyük bir beladır. Zira insanı sonsuz ateşe yuvarlıyor.
"Tevekkülle belâ yüzünde gül, ta o da gülsün.
O güldükçe küçülür, eder tebeddül."
Şayet tevekkül ve teslimiyet ile belanın yüzüne gülsen, yani sabretsen, o zaman o belanın şiddeti azalır, çok cüzi bir seviyeye iner. Bir çeşit yok olur.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Deniz Feneri

Yeni Üyemiz
Şayet tevekkül ve teslimiyet ile belanın yüzüne gülsen, yani sabretsen, o zaman o belanın şiddeti azalır, çok cüzi bir seviyeye iner. Bir çeşit yok olur.


‘Rabbine dönüp “benim büyük bir derdim var” deme. Derdine dönüp “Benim büyük bir Rabbim var” de!’ [Hz.Mevlana]

tüm mesele bunu diyebilmekte işte :( Rabbim cümlemizi bunu uygulayanlardan belalara müsibetlere karşı Rabbimize isyan değil sığınma yapabilenlerden eylesin inşaallah.Allah razı ve hoşnut olsun çok güzel bir konu olmuş
 
Üst Alt