BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
Gümrük Birliği
Gümrük Birliği
Gümrük Birliği

Ankara Anlaşması’nda Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğuna entegrasyonu için ortaya koyulan üç dönemin sonuncusu olan “son dönem”de, Türkiye ile Topluluk arasında bir gümrük birliği tesis edilmesi öngörülmüştür. Ortaklık Konseyi'nin 6 Mart 1995 tarihinde yapılan toplantısında alınan "Gümrük Birliği Kararı" Gümrük Birliği'nin son döneminin uygulamaya konulmasına ilişkin koşulları belirlemektedir. Böylece, Katma Protokol'de öngörülen 22 yıllık Geçiş Dönemi, 1 Ocak 1996 tarihi itibarıyla son bulmuş ve Türkiye'nin AB'ye katılımı yolunda "Son Dönem"e girilmiştir. 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı Türkiye'ye Ankara Anlaşması'nda tanımı yapılmış olan klasik gümrük birliğinin ötesinde yükümlülükler getirmiştir.

Anlaşma'nın 10. maddesi gereği; Üye Ülkelerle Türkiye arasında, ithalatta olduğu gibi ihracatta da gümrük vergileri ve eş etkili resim ve harçlar, miktar kısıtlamaları ile milli üretime Anlaşmanın hedeflerine aykırı bir koruma sağlamayı gözeten eşit etkili başka her türlü tedbir yasaklanır ve buna ilave olarak Türkiye üçüncü ülkelerle ilişkilerinde Topluluğun Ortak Gümrük Tarifesi'nin kabul eder ve Toplulukça dış ticaret konusunda uygulanan sair mevzuata da yaklaşmayı taahhüt eder.

1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı'nda ise Gümrük Birliği'nin sadece gümrük vergileri ve eş etkili vergilerin kaldırılması ve Topluluğun üçüncü ülkelere uyguladığı ortak gümrük tarifesine (OGT) uyum sağlanması değil, aynı zamanda bir tarafın diğer taraf üzerinde haksız rekabet avantajı sağlamasına neden olabilecek tüm bozucu mekanizmaların kaldırılması anlamına geldiği anlayışı mevcuttur. Kısaca, sadece malların serbest dolaşımına ilişkin değil, aynı zamanda rekabet politikası, fikri ve sınai mülkiyet hakları gibi alanlarda da Topluluk mevzuatına uyum yükümlülüğü doğmuştur. 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı'nda şu kısımlara yer verilmiştir:

• Malların Serbest Dolaşımı ve Ticaret Politikası
• Tarım Ürünleri
• Gümrük Hükümleri
• Yasaların Yakınlaştırılması
• Kurumsal Hükümler
• Genel ve Son Hükümler Türkiye'nin Karar hükümlerine göre yükümlülükleri iki başlık altında toplanabilir:

1-Malların Serbest Dolaşımına İlişkin Yükümlülükler

Türkiye-AT Gümrük Birliği sanayi ürünleri ile işlenmiş tarım ürünlerini kapsamaktadır. Tarım ürünlerine ortaklık konseyi kararları, kömür ve çelik ürünlerine ise ayrı bir anlaşma kapsamında "menşe" esasına dayalı tercihli rejim uygulanmaktadır. Serbest dolaşım prensibine göre, Türkiye'de ve Toplulukta elde edilen ürünler ile üçüncü ülke çıkışlı olup Türkiye veya Toplulukta ithal işlemleri tamamlanmış, gerekli gümrük vergi ve resimleri tahsil edilmiş, bu vergi ve resimleri tam veya kısmi bir iadeden yararlanmamış ürünler gümrük birliği gümrük bölgesi (Topluluk + Türkiye) içerisinde serbest dolaşımda sayılmaktadır. Böylece, "serbest dolaşım prensibi"ne dayalı Gümrük Birliğinin işleyebilmesi için Türkiye'nin yerine getirmesi gereken yükümlülükler şöyle sıralanmıştır:
  • Türkiye 12 ve 22 yıllık listelerde bulunan eşyanın Topluluktan ithalatında uyguladığı gümrük vergisi ve eş etkili vergileri 31 Aralık 1995 tarihi itibarıyla kaldıracaktır.
  • Üçüncü ülke kaynaklı eşyaya uygulanmakta olan gümrük vergisi ve eş etkili vergilerde 31 Aralık 1995 tarihinde Topluluğun Ortak Gümrük Tarifesi'ne (OGT) uyum sağlanacaktır.
  • İşlenmiş tarım ürünleri ticaretinde, Toplulukta uygulanan sistem getirilerek, Karar'ın 1 No'lu ekinde sayılan bu ürünlerin sanayi ve tarım payları tespit edilerek, toplam korumanın sanayi payına tekabül eden kısmının Topluluğa karşı sıfırlanması öngörülmüştür.
  • Her iki taraf, ithalat ve ihracatta uyguladıkları miktar kısıtlamalarını kaldıracaklardır.
  • Karar'ın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde Türkiye ticarette teknik engellerin kaldırılması konusundaki Topluluk araçlarını benimseyecektir.
2-Mevzuat Uyumuna İlişkin Yükümlülükler

1/95 sayılı Kararı'n 8. maddesi gereği; Türkiye, Karar'ın yürürlüğe girdiği tarihinden itibaren beş yıl içinde, ticaretin önündeki teknik engellerin kaldırılması konusundaki Topluluk müktesebatını iç hukuk sistemine dahil edecektir. Söz konusu müktesebat listesi daha sonra 2/97 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile tespit edilmiş ve yaygınca bilinen teknik mevzuat uyumu çalışmaları bu vesileyle başlamıştır. 1/95 sayılı Karar'ın 54.maddesi ise, Gümrük Birliğinin işleyişi ile doğrudan ilgili alanlardaki Türk mevzuatının mümkün olduğunca Topluluk mevzuatı ile uyumlaştırılmasını öngörmektedir. Söz konusu maddenin ikinci paragrafında, Gümrük Birliği'nin işleyişi ile doğrudan ilgili alanlar şöyle sıralanmaktadır:
  • Topluluk ticaret politikası ve üçüncü ülkelerle yaptığı tercihli ticaret anlaşmaları,
  • Sanayi ürünleri ticaretindeki teknik engellerin kaldırılmasına ilişkin mevzuat,
  • Rekabet politikası,
  • Fikri ve sınai mülkiyet haklarına ilişkin mevzuat,
  • Gümrük mevzuatı
Gümrük Birliği Kararı kapsamında neler yapıldı?

1 Ocak 1996'dan itibaren taraflar arasındaki gümrük vergilerinin sanayi malları için sıfırlanmasına ve ülkemizin üçüncü ülkelere AB'nin Ortak Gümrük Tarifesini uygulamasına başlanmış ve bu alandaki bazı istisnalar da takip eden süreçte ortadan kaldırılmış, işlenmiş tarım ürünleri için ise sanayi payı sıfırlanmıştır. Ayrıca, 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı gereğince dış ticaret rejimimiz büyük ölçüde AB ile uyumlu hale getirilmiştir. Bu çerçevede, malların serbest dolaşımı ile ortak ticaret politikasına ilişkin düzenlemelerin yanı sıra teknik mevzuat, fikri ve sınai mülkiyet, rekabet politikası alanlarındaki AB mevzuatı, ülkemizin ihtiyaçları da dikkate alınarak dış ticaret rejimimize yansıtılmaktadır. Başlıklar altında Türkiye'nin üstlendiği yükümlülükler çerçevesinde yapılanları şöyle özetleyebiliriz:

• Birliğin ticaret politikasına ve üçüncü ülkelerle yaptığı tercihli ticaret anlaşmalarına uyum

1/95 sayılı Gümrük Birliği Kararı'nın 12. maddesi uyarınca Türkiye, 1 Ocak 1996 tarihinden itibaren Topluluğun ithalatta ortak kurallar, belirli üçüncü ülkelerden yapılacak ithalatta ortak kurallar, miktar kısıtlamalarının idaresi, haksız ticari uygulamalara karşı önlemler, ihracatta ortak kurallar, ihracatta kota ve tarife kontenjanı belirlenmesi ve idaresi tekstil ve hazır giyim sektöründe üçüncü ülkelere karşı uygulanan miktar kısıtlamaları, dahilde ve hariçte işleme rejimlerine ilişkin kurallarına uyum sağlamıştır. 1/95 sayılı Karar'ın 16.maddesi uyarınca Türkiye, Ortak Ticaret Politikasına uyum amaçlı olarak AB'nin çeşitli ülkelerle yaptığı Serbest Ticaret Anlaşmalarına (STA) benzer anlaşmalar yapmaya başlamıştır.

• Sanayi ürünleri ticaretindeki teknik engellerin kaldırılması

AB teknik mevzuatına uyumda da önemli aşamalar kaydedilmiş, bugün teknik mevzuatın önemli bir bölümü uyumlu hale getirilmiştir. Bu alandaki önemli bir gelişme olarak, CE işaretli mevzuat kapsamındaki ürünlerin belgelendirmesini yapan Türk Onaylanmış Kuruluşlarının sayısı her geçen gün artmaktadır.

• Rekabet politikası ve fikri mülkiyet hukukuna uyum

Rekabet politikası ve fikri mülkiyet hukukuna uyum çalışmaları Gümrük Birliğinin yürürlüğe girmesinden de önce başlatılmış, bu kapsamda Rekabet Kurumu ve Türk Patent Enstitüsü kurulmuştur. Rekabet politikası alanında, anti-tröst ve birleşmelerin kontrolü konusunda mevzuatın büyük bölümüne uyum sağlanmıştır. Rekabet politikasına uyumun gerektirdiği diğer alan olan devlet destekleri konusundaki uyum çalışmaları ise ilgili faslın müzakerelere açılabilmesi için yürütülen çalışmalar kapsamında hız kazanmış ve bu çerçevede "Devlet Desteklerinin İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun" kabul edilmiştir. Ayrıca, devlet desteklerinin söz konusu Kanun hükümlerine göre verilebilmesini teminen "Devlet Destekleri İzleme ve Denetleme Kurulu" oluşturulmuş ve Kurul'un sekretarya hizmetlerini yürütmek üzere Hazine Müsteşarlığı bünyesinde Devlet Destekleri Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Fikri Mülkiyet Hukuku alanında ise, uluslararası normlara uyum sağlamak amacıyla edebiyat ve sanat eserlerinin korunması, icracı sanatçılar, yayın kuruluşlarının korunması gibi uluslararası anlaşmalara taraf olunmuş, aynı zamanda, fikri haklar sisteminin Topluluğun hukuk sistemi ile uyumlu hale getirilmesi amacıyla birçok hukuki düzenleme kabul edilmiştir. Sınai mülkiyet haklarının AB mevzuatına ve uluslararası normlara ve özellikle Dünya Ticaret Örgütü’nün TRIPS Anlaşmasına uygun bir şekilde korunması amacıyla da patent, endüstriyel tasarımlar ve markaların korunmasına ilişkin düzenlemeler yürürlüğe girmiştir.

• Gümrük mevzuatına uyum

Türkiye, AB gümrük mevzuatına büyük ölçüde uyum sağlamış, böylece Gümrük Birliği'nin işlemesi açısından yeknesak uygulamalar gerektiren; menşe, gümrük kıymeti, malların gümrük birliği bölgesine girişi, gümrük beyannamesi, serbest dolaşıma giriş, ekonomik etkili gümrük rejimleri, malların dolaşımı, gümrük borcu/yükümlülüğü, itiraz hakkı konularında uyum sağlanmıştır. Gümrük Birliği'nin yürürlüğe girdiği 1996 yılından bu yana sürdürülen uyum çalışmaları sonucunda ülkemiz bu alandaki mevzuat uyumunda oldukça ileri bir seviyeye ulaşmıştır.

GÜMRÜK BİRLİĞİ'NİN GÜNCELLENMESİ

Gümrük Birliği’nin dinamik etkileri, Türk imalat sektörünün rekabet ve verimlilik düzeyine olumlu yönde katkıda bulunmuş, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yönelmesinde etkili olmuştur. Sağladığı yapısal değişim ve ülkemize kazandırdığı rekabetçilik yaklaşımı, üretim yapısını çeşitlendirmiş, kaliteli ve güvenli ürün üretimini sağlamıştır. Ülkemizin AB’ye uygun şekilde oluşturduğu teknik mevzuat altyapısı, AB’nin fikri mülkiyet ve rekabet kurallarını benimsemesi, ülkemizin uluslararası pazarlarda rekabet gücünü yükseltmiş, Türkiye ekonomisinin dünya ekonomisiyle entegrasyonunu artırmıştır. Ancak Gümrük Birliği’nin uygulamadan kaynaklanan sorunlu tarafları da mevcuttur. Bu sorunları temel olarak, AB’nin serbest ticaret anlaşması (STA) imzaladığı bazı ülkelerin, AB üzerinden pazara girme avantajının da etkisiyle ülkemizle benzer bir anlaşma imzalamada isteksiz kalmasıyla oluşan ticaret sapması ve haksız rekabet riski, Gümrük Birliği’ni ilgilendiren alanlarda AB’nin karar alma mekanizmalarına yeterli düzeyde dahil olunamaması, bazı üye ülkelerce ülkemizde kayıtlı ticari araçlara uygulanan karayolu kotaları ile işadamlarımızla kamyon şoförlerimize uygulanan vizelerin oluşturduğu teknik engeller olarak sıralamak mümkündür. Avrupa Komisyonu tarafından, Gümrük Birliği’nin bu sorunlarına ilişkin olarak Dünya Bankası’na (DB) bir çalışma yaptırılmıştır.

Bu çalışma sonucunda Dünya Bankası tarafından hazırlanan rapor Nisan 2014’te kamuoyu ile paylaşılmıştır. Raporda, Gümrük Birliği’nin negatif ve pozitif etkilerine ilişkin tespitlerde bulunulmuş, Türkiye’nin Gümrük Birliği’nin asimetrik yapısından kaynaklan sıkıntılarının çözümüne vurgu yapılmış ve değerlendirme sonucunda AB ile Türkiye arasındaki ticari entegrasyonun artmasının her iki tarafın da çıkarına olacağı önerisi getirilmiştir. Öte yandan, Gümrük Birliği’nin tesisinden bu yana geçen süre zarfında ülkemizde ve dünya ticaretinde yaşanan ekonomik gelişmeler ve değişimler de Gümrük Birliği’nin mevcut halinin gözden geçirilmesini gerekli kılmıştır. Bu çerçevede, taraflar arasında varılan mutabakat uyarınca Türkiye ve AB bir dizi teknik görüşme gerçekleştirmiş ve müzakerelerin çerçevesini belirleyen bir rapor üzerinde uzlaşı sağlanmıştır. Buna göre, güncelleme kapsamında Gümrük Birliği’ni tesis eden 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın daha iyi uygulanmasına ilişkin hususlar ile Gümrük Birliği’nin kapsamının hizmetler ve kamu alımları alanlarına da genişletilmesi ve tarım tavizlerinin karşılıklı geliştirilmesi hususları yer almaktadır.

Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusundaki temel yaklaşımımız sürecin ülkemizin AB üyeliğine alternatif teşkil etmeyecek şekilde yürütülmesidir. Gümrük Birliği’nin güncellenmesine ilişkin resmi müzakerelerin Avrupa Komisyonu'nun Konsey’den yetki almasını müteakip, 2017 yılının ikinci yarısında başlaması beklenmektedir. Bu çerçevede hâlihazırda ilgili kurum ve kuruluşlarımızla birlikte müzakerelere hazırlık süreci devam etmektedir. Bu süreç, Ekonomi Bakanlığı’nın koordinasyonunda Avrupa Birliği Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı ile birlikte yürütülmektedir.
 
Son düzenleme:

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
Gümrük Birliğinin Türk Ekonomisine faydaları nelerdir?

Gümrük Birliği'nin Türkiye Ekonomisi Üzerine Etkileri

Dünyada ve Türkiye’de ekonomik gelişmeler baş döndürücü bir hızla devam etmektedir. Günümüzde artan dünya ticaret hacmi ve gittikçe şiddetlenen rekabet ile birlikte, şirketlerin pazar paylarını yükseltme çabaları hızla artmaktadır. Bu rekabet ortamında ayakta kalabilmek uluslararası alanda başarılı olmaya bağlıdır. Bu durumdan en az kayıpla çıkmayı hedefleyen sanayileşmiş ve yeni sanayileşen ülkeler ekonomik güvenliklerine daha fazla önem vermeye başlamışlardır. Yaşanan globalleşme sürecinde uluslararası ticarette mal, miktar kısıtlaması gibi engellerin azaldığı ve bölgesel entegrasyonların güçlendiği görülmektedir. Ülkelerin konumları gerek küresel bazdaki organizasyonlarda (Dünya Ticaret Örgütü) yer almak ve gerekse bölgesel oluşumlara (Avrupa Birliği ve Gümrük Birliği) katılmakla sürekli değişmektedir. Bu bağlamda Avrupa ülkeleri arasında karşımıza çıkan en önemli ekonomik bütünleşme AB’dir. Çalışmamızın amacını, özellikle 1990 sonrasında belirginlik kazanan küreselleşme eğilimi ile birlikte ortaya çıkan bölgeselleşme hareketlerinin, bu hareketin bir parçası olarak Türkiye’yi nasıl etkilediğini tespit etmek oluşturmaktadır.

Gümrük Birliğinin Türk Ekonomisine faydaları nelerdir?
Gümrük Birliğinin Türk Ekonomisine faydaları nelerdir?
GB, Türkiye’nin Avrupa Topluluğu ile başlangıcı 1960’lara uzanan ortaklık ilişkisinin temel taşlarından biridir. GB’nin çerçevesi 1963 yılında yürürlüğe giren Ankara Anlaşması ile çizilmiş, detayları ise Katma Protokol ile belirlenmiştir. 6 Mart 1995 tarihli Ortaklık Konseyi Kararı ile 22 yıl süren geçiş dönemi tamamlanmış, taraflar GB’nin tesis edilmesi için gerekli koşulların oluştuğuna karar vermişler ve böylece 1 Ocak 1996 tarihi itibariyle Türkiye-AB arasındaki GB tamamlanmıştır. GB sadece sanayi ürünlerini ve işlenmiş tarım ürünlerini kapsamakta, geleneksel tarım ürünleri GB’nin kapsamı dışında bulunmaktadır. GB ile Türkiye, AB’den gelen sanayi ürünlerine uyguladığı tüm gümrük vergileri ve eş etkili tedbirleri ortadan kaldırmış, uygulamakta olduğu miktar kısıtlamalarına da son vermiştir. Üçüncü ülkelerden ithal edilen ürünler için ise, birliğin ortalama gümrük tarifesi kabul edilmiştir. Türkiye-AB Ortaklık Konseyi’nin almış olduğu Gümrük Birliği kararı, Türkiye ekonomisinin 1980’li yıllardaki liberalizasyonundan sonra, ekonominin tamamını etkileyen en önemli gelişme olmuştur. Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe giren Gümrük Birliği, Türk ticaret ve rekabet mevzuatı ile politikalarında çeşitli değişikliklere yol açmış Türk ekonomisi için yeni fırsatlar yarattığı gibi çaba gerektiren unsurlar da doğurmuştur. GB’nin kabul edilmesinden sonraki süreçte dinamik ve statik etkileri çerçevesinde Türkiye ekonomisini etkilemesi kaçınılmaz olmuştur. Çalışmamızda da bu güne kadar geçen süre içerisinde GB’nin Türkiye ekonomisi üzerinde ne gibi sonuçlar doğurduğunu tespit etmeye çalışacağız.

Gümrük Birliği’nin Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Etkileri

Yürürlüğe girdiği 01.01.1996 tarihinden itibaren geçen yaklaşık on yılı aşkın bir zaman zarfında getirmiş olduğu köklü değişimler ile GB, mikro düzeyde işletmeleri, makro düzeyde de genel ekonomik yapıyı etkilemiştir. Bu bölümde GB’nin Türkiye ekonomisi üzerinde ortaya çıkardığı olumlu ve olumsuz etkiler, dinamik ve statik etkiler çerçevesinde ortaya konmaya çalışılacaktır.

1.1. Gümrük Birliği’nin Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Sonuçlarının Statik Etkiler Açısından Değerlendirilmesi

Faktör donanım, teknolojik seviye ile talep yapısı gibi parametrelerin sabit kaldığı varsayımı altında gümrük birliğinin, birlik içinde kaynakların yeniden dağılımı sebebiyle ortaya çıkan etkilerine statik etkiler denmektedir. Çalışmamızın bu bölümünde GB’nin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini tespit etmek için; statik etkiler kapsamında ele aldığımız ticaret yaratıcı etki, ticaret saptırıcı etki, gelir dağılımı etkisi ile kamu gelirleri etkisi ve işlem maliyetleri etkisi istatistiksel veriler çerçevesinde incelenecektir.

1.1.1.Üretim Etkisi

Ticaret Yaratıcı Etki

Ticaret yaratıcı etki GB dolayısıyla yüksek maliyetli üretimin yerini, birlik içinde daha verimli ülkenin almasıdır. Birliğe üye ülkeler arasındaki ticarete uygulanan tarife ve kotaların kaldırılması sonucu, ticarete konu olan malların fiyatı düşer. Birlik içinde ticaret yaratılmasına bağlı olarak birlik üyeleri, daha ucuz kaynaktan daha fazla tüketim yapma imkanına kavuşur. Böylece üyeler arasındaki ticaret hacmi yükselmiş olur.

1.1.1.1.Ticaret Saptırıcı Etki

Üçüncü ülke mallarına karşı konan ortak tarife sonucu bu ülkelerin mallarının pahalı hale gelmesi ticaretin birlik içine kaymasına neden olur. Ticareti birlik dışından birlik içine kaydıran bu etkiye ticaret saptırıcı etki denir. Bu etki sonucu birlik dışında kalan ülkelerle yapılan ticaret hacminde daralma ortaya çıkmaktadır.

GB’den önce de dış ticaretin büyük kısmını AB ile yapan Türkiye’nin bu eğiliminde 1995-1999 yılları arasında bir değişiklik olmadığı gibi, üçüncü ülkelerle olan ticaretinde de önemli bir farklılık gözlenmemiştir. İlk dört yıla ilişkin dış ticaret verileri GB’nin ticaret sapmasına işaret etmemektedir. Türkiye’nin AB dışındaki diğer ülke ve ülke grupları ile de ikili ilişkileri olduğu için ticaret saptırıcı etkinin belirli şekilde ortaya çıkmadığı görülmektedir.

1.1.2. Tüketim Etkisi

GB sonucu gümrükler indirilince nispi olarak daha ucuza gelen yabancı mallar daha fazla talep edilmektedir. GB sonucu birlik içinde pahalıya üreten üye ülkenin ve OGT sonucu ürünleri pahalı hale gelen birlik dışı ülkelerin üretimi azalmaktadır. Üretim etkisindeki bu değişikliğe bağlı olarak birlik içi fiyat herhangi bir ülkenin fiyatının altında kalırsa, bu ülke vatandaşlarının satınalma güçleri artacağından birlik içi ithalat artacaktır. Bu ithalat artışı da GB’nin tüketim etkisini ortaya çıkarır.

1.1.3. Ticaret Hadlerine Etkisi

Ticaret hadleri birliğe üye ülkeler arasındaki iş bölümünün doğuracağı refah yükselişinden her ülkenin alacağı payı belirler. GB sonucu ticaretin artması birlik içi üretim ve geliri arttırırken, birlik dışında bunun tersi ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte birlik içinde ucuza üreten üye ülkenin üretim ve geliri artarken, pahalıya üreten ülkenin üretim ve geliri de azalmaktadır. Dolayısıyla gelir bir yandan birlik dışından birlik içine, diğer yandan pahalıya üreten ülkeden ucuza üreten ülkeye yeniden dağılırken, birlik içi ticaretin serbestleşmesiyle ihracata çalışan sektörlerin geliri nispi olarak artmaktadır.

Tüm bunlar Türkiye’de gelirin sanayi sektörü lehine yeniden dağılmasının birer nedenidir. Türkiye’de sanayi sektörü ithalat miktarının ihracat miktarından daha hızlı artması; bu ürünleri birlik içinde ucuza üreten gelişmiş ülkelerin üretim ve gelirinin arttığını, gelir dağılımının gelişmiş ülkeler lehine, Türkiye aleyhine geliştiğini göstermektedir. Ticaret hadleri Türkiye aleyhine sonuçlanmıştır.

1.1.4. Kamu Gelirleri Etkisi

Üyeler arasında tarifelerin sıfırlanması üye ülkelerin vergi kaybını doğurur. Yine üçüncü ülkelere karşı uygulanan ortak tarife, üye olunmadan önceki tarifeden küçük olur veya bu ülkeden ithalat önemli ölçüde azalır ise bu durumda da vergi kaybı ortaya çıkar. GB öncesi Türkiye’de ithalattan gümrük vergisi ve toplu konut fonu olmak üzere iki tür vergi alınmaktaydı. GB ile bunların ikisi de kaldırılırken üçüncü ülkelere karşı OGT uygulanmaya başlanmıştır. Ancak tarım ürünleri, Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ve EURATOM kapsamındaki ürünler bu uygulamanın dışında kalmış, buna rağmen GB kısa dönemde sadece kamu gelirlerini azaltmakla kalmayıp, kamu giderlerini arttırmasına da neden olabilir.

1.1.5. İşlem Maliyetleri Etkisi

GB sonucu tarife ve kotaların kalkması nedeniyle, gümrüklerde çalışan personel sayısı, gümrükleme giderleri ve bürokratik engeller azalacaktır. O zaman dış ticaret işlemleri daha kısa zamanda gerçekleşecek ve dış ticaretle uğraşanların zaman maliyeti düşecektir. Ancak, eğer bürokratik işlemlerde bir azalma olmuş ve dış ticaretle uğraşanların zaman maliyetleri azalmışsa, o zaman ekonominin bütünü açısından işlem maliyetlerinin azaltıcı etkisi doğmuş olabilir.

Gümrükleme giderleri ve personel sayısında meydana gelen azalmanın nedeni, gümrük modernizasyonu ve otomasyonu kapsamında yapılan çalışmalardır. Bu çalışmalar tamamlanıp yeterli uzmanlaşma henüz sağlanamadığı için bu veriler, olması gerekenden büyüktür. Gümrük işlemlerinin otomasyonu için Fransa’dan SOFİX adlı yazılım satın alınmıştır. Pilot uygulama eğitim çalışmaları, Atatürk Havalimanı Giriş-Çıkış Gümrük Müdürlüklerinde başlamıştır. Pilot uygulamanın ardından Türkiye genelinde bilgisayar ağı kurulacaktır. Böylece 53 gümrük idaresi bilgisayarlı sisteme geçecek ve ihracat-ithalat işlemlerinin yaklaşık yüzde 95’i bu kapsama alınacaktır. Otomasyonun ileri aşamalarında ticaret çevresi ve gümrük idaresi arasındaki bilgi akışı elektronik ortamda gerçekleştirilecektir. Bu çalışmalar sonucunda işlem maliyetlerinde bir azalma gerçekleşecek, gümrükleme giderleri ve personel sayısı belli bir oranda azalacaktır.

1.2. Gümrük Birliği’nin Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Sonuçlarının Dinamik Etkiler Açısından Değerlendirilmesi

GB’nin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri dinamik etkilerden olan; ölçek ekonomileri etkisi, rekabet etkisi, teknolojik gelişme etkisi, dışsal ekonomiler etkisi, yabancı sermayeyi ve yatırımları teşvik etkisi başlığı altında değerlendirilecektir. Dinamik etkiler sürekli oldukları, orta ve uzun vadede ekonominin yapısında önemli değişmeler meydana getirdikleri için çoğu kez statik etkilerden daha önemli sayılırlar.

1.2.1. Rekabet Etkisi


Kamu teşebbüsleri ve ticari nitelikteki devlet tekellerinin, birlik vatandaşları ile Türk vatandaşları arasında ayrım yapmaz hale gelmesi, ticari nitelikli devlet tekellerinin yeniden düzenlenmesi, İhracatta Gözetim ve Koruma Önlemlerinin Değerlendirme Kurulu oluşturularak ithalatta haksız rekabetin önlenmesi ve Rekabet Kurulu’nun kurulması gibi çalışmalar aracılığıyla firmalara eşit rekabet koşulları sağlanarak tekelleşmenin önlenmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda özellikle otomotiv ana ve yan sanayii, tarım araçları, elektrikli ve elektronik eşya, makine, metal, ağaç ürünleri, mobilya, kağıt ve kağıt ürünleri ile basım sanayi dallarında rekabetin daha da artması beklenmektedir.

GB ile üyeler arasında tarife ve kotalar kalkınca yerli üreticiler dış rekabete açılmış olurlar. Böylece ülke içindeki eksik rekabetçi oluşumlar ortadan kalkar. Düşük verimle çalışan kalitesiz malları pahalıya üreten firmalar, ya bu sorunlarını ortadan kaldırırlar ya da endüstriyi terk etmek zorunda kalırlar. Her üye ister istemez mukayeseli üstünlüğe sahip olduğu alanlarda üretime yönelir.

1.2.2. Ölçek Ekonomileri Etkisi

Ölçek ekonomileri, firmaların büyüklüğünden kaynaklanan faktör maliyetlerinin düşmesi ve verimlilik ile üretimin artması sonucu ortaya çıkar. Geniş pazarlar, yeni satış teknikleri, makine ve donanım bolluğu, kaliteli işgücü ve uzmanlaşma ölçek ekonomisini oluşturur.

GB sonrası birlik içi piyasa genişlemesi sonucu, artan talebi karşılamak için firmaların üretimlerini arttırmaları gerekir. O zaman firmalar, eğer atıl kapasiteleri varsa, bu atıl kapasitelerini kullanarak ortalama maliyetlerini minimize edecek optimal ölçeğe varabilirler. Eğer atıl kapasiteleri yok ise, kapasite arttırıcı yeni yatırımlara yönelirler. GB sürecinde ölçek ekonomiler etkisinin ortaya çıkabilmesi için bu güne kadar geçen süre yeterli sayılamayacak kadar kısadır. Bu etki zamanla kendini gösterecek ve rekabet gücü yüksek çok sayıda büyük firma doğabilecektir.

1.2.3. Dışsal Ekonomiler Etkisi

Ölçek ekonomileri, rekabet ve teknolojik gelişme etkilerinin bir sonucu olarak bazı firmaların verimliliği ve ürünlerinin kalitesi artar. Bu firmalardan girdi alan diğer firmalar, daha ucuza ve daha kaliteli girdi elde ederler. Böylece ekonominin genel performansı artar. Örneğin AB ile yapılan Avrupa Kömür Çelik Topluluğu ürünleri ile ilgili anlaşmada, Türkiye’de kapasite fazlası olan uzun mamullerden yassı mamullere dönüşümle ilgili projeler sayesinde sektörün yeniden yapılanmasına yönelik yabancı yatırımların artacağı ve teknoloji transferinin gerçekleşerek dışsal ekonomilerin doğacağı, bu güne kadar gerçekleşmese bile uzun dönemde dışsal ekonomilerin ortaya çıkacağı beklenmektedir.

1.2.5. Yatırımları Özendirme ve Sermaye Etkisi

Birlik içi ticaret serbestleşip pazarın büyümesi, bir yandan birlik içi sermayenin daha verimli ve daha karlı olan üye ülkelere, diğer yandan birlik dışı sermayenin birlik içine yönelmesine neden olur. Birlik içi yatırım, üretim ve gelir artar. Doymamış iç pazarı, ucuz hammadde ve işgücü, Ortadoğu, Karadeniz ve Asya ile olan bağlantıları Türkiye’yi yatırımlar için cazibe merkezi haline getirmektedir. Bu bağlamda GB’nin Türkiye’ye giren yabancı sermaye yatırımlarını uyarması beklenmektedir. Ayrıca GB içindeki Türkiye’den pay almak isteyen Japonya, ABD ve Uzak Doğu ülkeleri için de sermaye yatırımı açısından çok büyük öneme sahiptir. Son yıllarda Uzak Doğu’dan gelen yabancı sermaye artışı bunu doğrulamaktadır.

en kurtulmalı; özel kesimin verimliliği ve rekabet gücü arttırılarak altyapı yatırımları gecikmeden yapılmalıdır. Tüm bunları gerçekleştirmek için her şeyden önce ekonomik ve siyasal istikrarın sağlanması gerekmektedir. Özellikle siyasal istikrar sağlanmadan ve buna bağlı olarak ekonomik iyileşme göstermeden GB’den sihirli reçete beklenmemelidir.

Sonuç

21. yy’da hızla gelişen küreselleşme eğilimiyle, ülkeler bir yandan bu eğilimin beraberinde getirdiği yoğun rekabetten korunabilmek ve dünya ile bütünleşme sürecini hızlandırabilmek amacıyla çeşitli zamanlarda ekonomik bütünleşme sürecine girmişlerdir. Bu süreç içerisinde dünya ticaretinde önemli değişimler yaşanmış, artan küresel rekabet ortamında ülkeler dış ticaret politikalarını yeniden düzenlemişlerdir. Özellikle dış ticareti kısıtlayan tarife ve kotalar giderek azalmış, serbest ticaret anlayışı uluslararası ticarete hakim olmuştur. İkinci Dünya Savaşından sonra özellikle sanayileşmiş batılı ülkeler, dünya ticaretinde çok yönlü denkleşmeye imkan sağlamak, dış ticareti canlandırmak amacıyla ekonomik bütünleşme sürecine girmişler ve çeşitli organizasyonlar kurmuşlardır. Bu bağlamda ortaya çıkan organizasyonların en önemlisi kuşkusuz Avrupa Birliği ve üyeler arasında uygulanan Gümrük Birliği’dir.

Cumhuriyetin ilanından sonra tüm alanlarda yönünü batıya çeviren Türkiye, özellikle ekonomik alanda AB ülkelerinin önemli bir partneri olmuş ve bu ülkelerin oluşturdukları organizasyonlar içinde yer almak istemiştir. Türkiye’nin 1963 yılında başlayan birlik macerası 1996 yılında GB’nin kabul edilmesiyle yeni bir boyut kazanmıştır. GB’nin uygulanmaya başlandığı yıllarda Türkiye için; üçüncü ülkeler aleyhine yüksek oranlı ticaret sapması olacağı ve özellikle Türk firmalarının açılan yüksek rekabete dayanamayacağı varsayımı ortaya atılmıştı.

Türkiye ekonomisi için GB’nin sonuçları değerlendirildiğinde, statik etkiler açısından, ikinci bölümde ele alınan istatistiksel veriler, ticaret yaratıcı etkinin birlik lehine Türkiye aleyhine ortaya çıktığını göstermektedir. Ticaret saptırıcı etkinin ise ortaya çıktığını söylemek güçtür. Çünkü Türkiye’nin dış ticaret hacminin yarısını hala AB ülkeleri oluştururken, üçüncü ülkelerle olan ticaret hacminde önemli farklılıklar gözlenmemiştir. Tüketim, sermaye ve ara mallara ilişkin ithalat rakamlarında görülen artış tüketim etkisine işaret ederken, özellikle sanayi malları ithalatında görülen büyük artış ticaret hadlerinin birlik lehine Türkiye aleyhine ortaya çıktığını göstermektedir.

Dinamik etkiler açısından ise olumlu sonuçların ortaya çıkması için geçen süre henüz yeterli değildir. Türkiye’de faaliyet gösteren işletmelerin büyük çoğunluğu KOBİ’lerden oluşmaktadır. Bu işletmelerin sermaye yapıları ve pazar payları, büyük çaplı Ar-Ge harcamalarıyla oluşacak teknoloji hamlesine, üretim artışına bağlı olarak ortaya çıkacak dışsal ekonomi ile ölçek ekonomisi etkisine ve uluslararası alanda çok büyük rekabet sağlayacak tekniklere olanak verecek seviyede değildir. Yabancı sermayede de bu güne kadar beklenen patlama yaşanmamıştır.

Çalışmamızda ele alınan GB’nin dinamik ve statik refah etkileri sonucunda, dört yıldan bu yana işlemekte olan Gümrük Birliği çerçevesinde özellikle rekabet alanında sözü edilen endişe verici sonuçlar ortaya çıkmamış, üçüncü ülkeler aleyhine büyük oranlı bir ticaret sapması oluşmamıştır. Bunun yanında son gelişmeler GB’nin potansiyel olumlu etkilerinin hayli geniş kapsamlı olduğunu ve yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığını göstermektedir.

Genel değerlendirmeye göre, statik etkiler açısından GB’nin Türkiye’nin lehine ya da aleyhine olduğunu kesin olarak söylemek güçtür. GB ile Türk üreticisinin, güçlü AB üreticisi karşısında rekabet edemeyip iflas edeceği, dolayısıyla Türkiye’nin GB’den zarar edeceği tezi doğrulanmamıştır. Dinamik etkiler göz ününde bulundurulduğunda, GB’nin uzun dönemde Türkiye lehine olacağı söylenebilir. Çünkü doymamış iç pazarı, genç nüfusu, doğal zenginlikleri ve stratejik coğrafi konumu, uzun vadede GB’yi Türkiye’nin lehine çevirebilecektir. GB’nin dinamik etkileri diye adlandırılan ölçek ekonomileri etkisi, rekabet etkisi, yabancı sermayeyi ve yatırımları teşvik etkisi Türkiye’ye bu şansı verebilecek güçtedir.
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
Gümrük Birliği neden güncelleniyor?

Gümrük Birliği Neden Güncelleniyor?

Gümrük Birliği, ülkemizin Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyeliği öncesinde geçiş dönemi düzenlemesi olarak yürürlüğe konulmuştur. Bununla birlikte, Gümrük Birliği, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik perspektifinin hala netleşmemiş olması sonucunda öngörülenden daha uzun süre yürürlükte kalmış ve ülkemiz açısından sistemik sorunlar ihtiva eden bir ortaklık ilişkisine dönüşmüştür. Bugün, Gümrük Birliği ile ilgili alanlarda AB’nin karar alma süreçlerinde Türkiye’ nin yer almaması, ülkemiz bakımından AB’nin akdettiği Serbest Ticaret Anlaşmalarının (STA) üstlenilmesinde yaşanan güçlükler ve Gümrük Birliği’nden tam anlamıyla yararlanmamıza mani olan karayolu kotaları konuları sistemik sorunlar haline gelmiştir. Söz konusu hususlara ilişkin olarak Gümrük Birliği Kararı’nda hiç hüküm bulunmaması veya mevcut hükümlerin ülkemiz açısından yetersiz kalması bu sorunlara kaynak teşkil etmiştir.

Diğer taraftan, AB son yıllarda akdettiği yeni nesil STA’lar kapsamında tarım, hizmetler, yatırımlar ve kamu alımları gibi alanlarda üçüncü ülkelerle, Türkiye ile olan ortaklık ilişkisinden daha derin tercihli düzenlemeler gerçekleştirmektedir. Son dönemde, ülkemiz de üçüncü ülkelerle benzer şekilde Gümrük Birliği’nden daha geniş kapsamlı STA’lar müzakere etmeye başlamıştır. En önemli ortağımız olan AB ile ekonomik ve ticari ilişkilerimizi bu yeni akımlar çerçevesinde geliştirmemizde birçok açıdan önemli yararlar bulunduğu değerlendirilmektedir. Öte yandan, Türkiye’nin AB ve ABD arasında müzakere edilen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) sonucu ortaya çıkacak ekonomik blok içinde yer alma hedefi Gümrük Birliği’nin güncellenmesi sürecine aciliyet kazandırmıştır.
Yukarıda özetle belirtilen mülahazalarla, Gümrük Birliği’nin güncellenmesine ilişkin Avrupa Komisyonu ile yürütülen teknik müzakereler 27 Nisan 2015 tarihinde tamamlanmış olup, müzakerelerin çerçevesini belirleyen Rapor, Ekonomi Bakanımızın 12 Mayıs 2015 tarihli Brüksel ziyareti kapsamında Avrupa Komisyonu Ticaret Komiseri Cecilia MALMSTRÖM ile gerçekleştirdiği görüşmede resmiyet kazanmıştır.

Anılan Rapor için lütfen tıklayınız.

Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ile Gümrük Birliği kapsamında karşılaşılan sistemik sorunlara çözüm bulunması ve AB ile tercihli ticari ve ekonomik ilişkilerin tarım, kamu alımları, hizmetler ve e-ticaret gibi yeni alanlara genişletilmesi amaçlanmaktadır.

 
Üst Alt