Güzel bir yazi

yusuFZT

Banned
Sultan Selahaddin kimin önderiydi? Hükümetin, on yıllardır süren terörü sona erdirmek için başlatmış olduğu ‘demokratik açılım’ Türkiye’nin en önemli gündem maddesi olarak yerini koruyor.

Hiç kuşku yok ki, hükümetin önyargısız tüm sivil toplum kuruluşlarından, siyasi partilere kadar toplumun tüm kesimlerini kapsayan bir uzlaşı ve diyalog çağrısında bulunması çok önemli. Hükümetin bu çağrısına Ergenekoncuları savunmakta da birlikte hareket eden MHP ve CHP dışındaki parti ve sivil toplum kuruluşları olumlu cevap verdi.

BAŞÖRTÜLÜLER DE DAĞA ÇIKSA!
Hükümetin başlatmış olduğu bu açılım Türkiye’nin kardeşliği için büyük önem taşırken, bu kardeşliğin pekiştirilmesi için yıllardır üniversiteden uzaklaştırılan başörtülü kızlarımıza reva görülen zulmün bitmesiyle pekiştirilmeli. Aksi taktirde ‘demokratik açılım’ topal olmaktan öteye gidemeyecektir.

Dikkatleri bu konuya çeken Mazlumder Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal şu çarpıcı tespitte bulunuyor: “Demokratik sivil bir anayasa ile sadece Kürt sorunu değil Türkiye’de yıllardır aşılamayan başörtü yasağı gibi diğer pek çok toplumsal sorunun çözülmesi için de bir zemin sağlanmış olacaktır. Aksi takdirde yarın başörtülüler, ‘biz dağa çıkmadık da onun için mi bu sorun çözülmüyor’ demez mi?”

İslam’ın, kavmiyetçiliği reddeden değerlerini bir gecede ortadan kaldıran zihniyet (Ergenekon’un ve PKK’nın beslendiği ideolojik zemin) Türkiye’nin yıllarını heba eden terör belasının da sorumlusudurlar. Bu zihniyet maalesef bugün de aynı şekilde sorunun çözülmesini istemiyor. Çünkü, sorunun devamı aynı ideolojik alt yapıdan beslenen her iki tarafa da rant sağlıyor.

Oysa kardeşliği emreden ve üstünlüğün Türk, Kürt, Arap, Acem, siyah ya da beyaz olmakla değil ancak takva ile olduğunu söyleyen yüce dinimiz, sadece Müslüman toplumların kültürel haklarını değil, gayri Müslim halkların da aynı şekilde kültürel haklarını yaşamalarına müsaade etmiştir. Bunun en güzel örneğini 600 yıl yaşayan Büyük Osmanlı'da bulabiliriz.

PEYGAMBERİMİZİN VEDA HUTBESİ…
Bugün sözde ‘ilerici’ ve Ergenekon zihniyeti taşıyan ‘Beyazlar İdeolojisi’, eline yüzüne bulaştırdığı sorunu çözmekten acizken, alemlere rahmet olarak gönderilen Yüce Peygamberimiz, 1367 yıl önceki Veda Hutbesi’nde, İslam kardeşliğine şu şekilde vurgu yapmıştı: Mü’minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman’ın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslüman’a kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz... Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem’in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır. Allah yanında en kıymetli olanınız en takvalı olanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz.”

REFERANSIMIZ PEYGAMBERİMİZ…
Biz Müslümanların referans aldığı Veda Hutbesi, bugün Batı’nın bir virüs gibi yaydığı ve içimizdeki uzantıları sayesinde Müslüman toplumlara enjekte edilen kavmiyetçilik sorunu, İslam’ın hakim olduğu hiçbir dönemde ortaya çıkmadı. Nasıl ki, Kürt asıllı Kudüs’ün Fatihi Sultan Selahaddin, tüm Müslümanların sultanı idiyse, aynı şekilde İstanbul’un Fatihi Fatih Sultan Mehmet de tüm Müslümanların sultanıydı ve hala öyledir. Bugün yeryüzündeki Müslüman toplumlarının kültürünü belirleyen yegane öge İslam’dır. İster, Türk, ister Kürt ya da Arap olsun, İslam’ı alıp bir kenara bıraktığınızda geriye kültüre dair hiçbir şey bulamazsınız.

İnşallah, hükümet, hem terör belasını (PKK ve Ergenekon) çözer hem de Türkiye’nin kanayan yarası olan inanç özgürlüğü konusunda demokratik adımlar atar da, Türkiye de enerjisini bu tür konularla harcamaz. İnancından dolayı üniversitelere alınmayan ve kamu kurumlarında iş verilmeyen başörtülü kızlarımızın dışarıda bırakılacağı bir açılıma her zaman şüpheyle bakılacaktır.

RAMAZAN ÖZEL SAYFASI
Kardeşliğin bu kadar çok önem arzettiği bu dönemde kardeşliğimizi pekiştirecek olan 11 ayın sultanı Ramazan-ı Şerif inşallah bizler için hayırlı olur. Perşembe'yi, Cuma’ya bağlayan gece tüm Müslümanlar, dili, rengi ne olursa olsun hep birlikte sahura kalkacak ve Allah’ı zikredecektir. Önceki Ramazan’da olduğu gibi bu yıl da en güzel Ramazan-ı Şerif sayfaları habervaktim’de olacak. Siz Ramazan’ı bizimle bizler de siz değerli kardeşlerimizle yaşayalım. Allah, Müslümanları fitne ve fesattan korusun inşallah.

VAKİT.COM
 

Ayyüzlüm

Yeni Üyemiz
Varmı iki damla gözyaşın

Sakın kıyaslama kendini başkalarıyla!..

"Ama ben.." "Ama benim...şu kadar.." Sakın sakın deme!

Şeytan da böyle demedi mi? "Ben!" dedi.."Üstünüm ondan!" dedi, kıyasladı kendini, gururlandı...Ve koğulmuşlardan oldu!

Sen de, eğer böyle dersen; Hidayeti için dua ettiklerin varsa mesela, asla kabul olmaz duaların!..İstersen gece-gündüz namazda, oruçta, ibadette ol, "Ben!" dediğin, Başkaları hakkında hüküm verdiğin, kıyas yaptığın, O'nun makamına göz diktiğin müddetçe HİÇsin!

Çünkü O, "Ben" diyene değil, "Sen" diyene, rahmet nazarıyla bakıyor..
O, önünde iki büklüm gözyaşlarıyla durana kapılarını açıyor..

Aşağıla nefsini!
Bil ki Sen alçaldıkça yükseltirler seni..

Karı-koca ilişkilerinde olsun, tüm diğer beşeri ilişkilerde olsun, sakın kibirlenme!..Gururlanma!.. Kendini üstün görme kimseden!..

Bil ki şeytan sana bu yolla yanaşır ve mağlub eder seni..
Perde olur, O'nunla arandaki rabıtaya..
Vuslatına eremezsin! Daim gurbetlerde kalırsın..

Sakın deme; "Ama benim şu kadar ibadetim var, o namaz bile kılmıyor"
"...O başını bile örtmüyor.."
"..O cumaya bile gitmiyor.."
"O...böyle, ben böyle!".. Sakın!

Anlasana, şeytanın oyunu bu!
Ah bilsen ne sinsidir o! Böyle böyle kaydırır ayağını..

Bil ki
icon_alllah.gif
'ın en sevmediği şey; Tahkir etmek!

Kendi yarattığının, diğer mahlukları aşağılaması, hor görmesi..
Bir nev'i TANRILIK idddiası!

Ah bilsen, bir hor bakış kaç namazı siler götürür!
Bir aşağılayış, kaç iyi ameli yok eder!

Duymadın mı, baksana "kötü" bilinen bir kadın, ayakkabısıyla bir köpeğe su içirdiği için cenneti kazandı! Dün "şöyle-böyle" diye hor baktıkların, O'nun sevgilisi oldular!

O var ya O, bir "Ahhhh" için, yürekten ama, ızdırapla, pişmanlıkla, samimi, ihlaslı bir ahhh için, günahla geçirilmiş bir ömrü siliyor! Sanki yeni doğdun gibi..Afuvv çünkü O..

Eskilerde, böyle bir "Ahhh" duyan bir gönül eri, muhatabına diyor ki; "Al benim tüm ibadetlerimin ecrini, o "ahhh"ını ver bana.." Vefatından sonra rüyasında halini soran bir dostuna da; " İşte o "Ahhh" sebebine cennetlerdeyim!"der..

Var mı böyle bir ahın, iki büklüm o kapılarda? Yoksa da amelin, var mı O'nun sevgisinden, O'nun utancıyla, nedametle akıtılmış iki damla gözyaşın?

Var mı?

Varsa korkma hiç!

Burda da orda da SEVGİLİSİN!

Alıntı...
 
Üst Alt