124- Hasta yemekleri. Ba’zı hastalıkların tedâvîsi

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
HASTA YEMEKLERİ

Allahü teâlânın âdeti şöyledir ki, herşeyi sebeble yaratır. Birşeye kavuşmak için, bu şeyin yaratılmasına sebeb olan şeyi yapmak lâzımdır. Herşeyin yaratılmasında müşterek olan ma’nevî sebeb, sadaka vermek, yetmiş kerre (Estagfirullah min külli mâ kerihallah) düâsını okumakdır. Bu iki ma’nevî sebeb, maddî sebebleri bulmağa da yardım eder.
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” (Allahü teâlâ, her hastalığın ilâcını yaratmışdır. Yalnız, ölüme çâre yokdur) ve (Hastalıkların başı, çok yimekdir. İlâcların başı, perhîzdir) ve (Hastalarınızı, sadaka vererek tedâvî ediniz!) buyurdu.
Hastalıkların ilâclarını bildiren kitâblara, (Kitâb-ül-edviye), (formüler farmasötik) ve (Acrabadin) denir.
İnsan hasta olmamağa dikkat etmelidir. Bunun için de, islâmiyyete uygun yaşamak lâzımdır. İslâmiyyete uymakda gevşek davranarak, hasta olan kimse, ilâc almalı, perhîz etmeli ve fakîrlere sadaka nezr etmeli ve sık sık sadaka vermelidir. Perhîz, ya’nî Regime [Rejim] yapmak câiz ve lâzım olduğunu, (Teyemmüm âyeti) göstermekdedir. (Su zarar verince, kullanmayın, teyemmüm edin!) meâlindeki âyet-i kerîme meşhûrdur. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, hazret-i Alî ile bir eve gitdi. Meyve getirdiler. Hazret-i Alînin gözleri ağrıyordu. Meyveden kendisi yidi. Hazret-i Alîye, (Sen yime! Göz ağrısına zarar verir) buyurdu. Pişmiş pazı ile arpa getirdiler. (Bundan yi! Gözüne fâide verir) buyurdu. Ödemi olanlara, (Su içmeyin! Suya perhîz ediniz!) buyururdu. İslâm âlimleri, tıb ve tedâvî üzerinde çok kitâb yazdı. Bunlardan Dâvüd-i Antâkînin, (Tezkiret-ü ülil-elbâb) kitâbı ve türkçe (Nusret efendi risâlesi) ve İbrâhîm Ezrakın, (Teshîl-ül-menâfi’) kitâbı ve Ebû Abdüllah Zehebînin, (Et-tıbbün Nebevî)si çok kıymetlidir. Son ikisi, 1396 [m. 1976] da, İstanbulda, (Hakîkat kitâbevi) tarafından ofset yolu ile basdırılmışdır. Perhîzi, hadîs-i şerîflerden ve tecribeli kimselerden ve tabîbden öğrenmelidir. İlâc kullanmak ve perhîz yapmak sünnetdir. [Vâcib ve farz olduğu yerler de vardır. 130 ve 688. ci sahîfelere bakınız!] Bunun için, perhîze de çok lüzûm gösteren hastalıklardan, otuzaltı hastalıkda nasıl perhîz edileceği ve bunlara karşı hangi ilâcları kullanacağı aşağıda bildirilmişdir. Ayrıca, uçuk, dudak ve el çatlaması, kaşıntı, arı sokması, yanık ve arpacık için kısa tedâvî yolları gösterilmişdir.
Aşağıdaki perhîzler, Fransada kullanılan, meşhûr Lemoine ve Gerardın, (Formulaire consultation medicales) adındaki fransızca kitâbından terceme edilmişdir.
1 — ALBÜMİNÜRİ: İdrârda albümin bulunmasıdır. Böbrek iltihâbını gösterir. İdrâr bulanıkdır. Sancı ile çıkar. Kanlı olabilir. Ateşli hasta yalnız süt içmeli. İdrâr söken sıvılar içmelidir. Tuzsuz yemekler bile yimemelidir. Fazla su içmemelidir. Böbrekleri yorar. Ateş düşmeden, bacaklardaki şiş inmeden yimeğe başlamamalıdır. Bunlar kalmayınca, günde bir litre süt verilir. Sonra, muhallebi ve tuzsuz ekmeğe başlar. Dahâ sonra, patates haşlaması ve sütlâc verilir.
Böbrekden olmıyan albümin çıkaranlara perhîz lâzım değildir. Fekat, konserve, bahârat, biber, turşu, koyu kahve verilmemelidir.
Tansiyonu yüksek ise, tuzsuz perhîz yapmalı, su az içmelidir. Tuzsuz perhîz, yirmidokuzuncu sıradaki (ÖDEM) hastalığında bildirilmişdir. Her sebze serbestdir. Nekris [gut]da varsa, ekşi sebze ve meyve yimemelidir. Ba’zı hastaya, süt, şişkinlik yapıyor. Bunlara kaymağı alınmış süt vermelidir. Gayr-i müslimler kefîr veriyorlar. Bu olmazsa, sebze suyu verilir. Hafîf hastalara, et ve yumurta çok pişmiş olarak verilebilir. Hiçbir zemân çiğ süt vermemelidir. Haftada bir iki gün üzüm verilir. Sabâh, öğle, akşam birer kilo tâze üzüm yir. Başka birşey yimez. Böyle üzüm perhîzi, prostat ve karaciğer hastalarına da fâidelidir.
Böbrek hastalığı hafîfleyince çok taze kasab hayvanı ve kümes hayvanı etleri verilir. Yağlı et ve iç yağı verilebilir. Çünki, bunlarda kolesterin çok azdır. Lipoidlerin hazmını da kolaylaşdırırlar. Bunlar da kolesterini eritir. Kolesterin kumun hâsıl olmasını önler.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Hamur işi ve sebze de verilir. Meyve de verilir. Az mikdârda fasulye, mercimek, bakla, nohud verilir.
YASAK OLANLAR — Et suyu, av hayvanları, akciğer, karaciğer, böbrek, beyin, paça, dalak, işkembe, her çeşid balık, et ve balık konserveleri, yağlı maddeler yasakdır. Yalnız tâze tereyağı ve bitki yağları verilebilir.
Lahna, kuzu kulağı, kuşkonmaz, domates, mantar yasakdır. Biber, kereviz, hıyâr, sarmısak gibi bahârlı şeyler yasakdır. Sirke yerine limon kullanmalıdır. Mayalı bütün peynirler yasakdır. Yumurta az yiyebilir. Koyu kahve ve koyu çay yasakdır. Çilek, ağaç çileği denilen âhu dudu yasakdır. Alkollü içkiler yasakdır. Böbrekleri zedeliyebilecek ilâclar, meselâ piramidon, antipirin vermemelidir.
FÂİDELİ GIDÂLAR — Sebze çorbaları, kızarmış et, haşlama et, çok taze balık, yağlı beyâz peynir, az mikdârda süt, meyveler verilir. Tuza izn verilir.
YEMEK CEDVELİ — Sabâh: Açık çay, kızarmış ekmek, tereyağı, bal, meyve reçeli. Öğle yemeği: Bir et parçası, iki tabak sebze, meyve. Akşam yemeği: Haftada üç gün sebze çorbası, bir tabak hamur işi veyâ sebze, meyve. Öğle ve akşam yemeklerinden sonra, bir fincan papatya çayı içmeli. Sigara içmemelidir.
İDRÂRDA ALBÜMİN ARAMAK — İdrâr, cam hunideki pamukdan süzülür. Deney tüpünün yarısına kadar, süzülmüş idrâr konur. Üzerine, beşde biri kadar, koyu tuzlu su konur. Çalkalanıp, yukarı kısmı, alevde ısıtılır.
A) Bulanmazsa, birşey yok demekdir. Birkaç damla asid koyup, yine ısıtmalı. Yine bulanmamalıdır.
B) Tuzlu su koyup ısıtınca, bulanırsa:
1 — Bir damla asid asetik (sirke rûhu) konur. Bulanıklık tekrâr erirse, yirmide bir sulu nitrat asidi (HNO3) damlatıp ısıtılır:
a) Tekrâr bulanırsa, aseto-solübl albümin var demekdir.
b) Bulanmazsa, önceki bulanıklığın fosfat olduğu anlaşılır.
2 — Asetik asid damlatınca, bulanıklık erimezse, albümin bulunduğu anlaşılır.
Sağlam insan idrârında da, yorgunluk ve başka sebeblerle albümin bulunabilir. Albümin bulunan kimsenin böbreklerini kontrol etmek lâzımdır. Bunun için, idrârda silindir ve kan serumunda üre aranır.[1]
Süleymâniyye kütübhânesi (Lâleli) kısmında, [3735] sayılı kitâbda diyor ki, üç gün beşer gram Râvend tozu yutunca, mesâne taşını eritir ve idrâr yollarını temizler. Akkavak yaprağını çay gibi hâzırlayıp içmek de böyledir.
2 — ANEMİ (kansızlık): Deri, dudaklar, göz kapakları solukdur. Çarpıntı, baş dönmesi, soluk alma, ağrılar, mi’de ağrısı olur. Kanda al yuvarlar azalır. Ak yuvarlar sayısı değişmez. Kan zâyı’ etmek, havasızlık, ışık azlığı, hareketsizlik ve ba’zı hastalıklar sebeb olur.
İştihâ azdır. Sevdikleri yemeği vermelidir. Bıkdırasıya et yidirmek doğru değildir. Sebzeli yemekler, etden dahâ fâidelidir. Çünki mi’deyi bozmaz.
Eti çeşidli şekllerde vermelidir. Beyin çok iyidir. Çünki, beyinde çelik vardır. Kan yapar. Kemik suyu ve iliği vermelidir. Kan yapmasını kolaylaşdırır. Sığır eti suyu, yumurta sarısı çok vermelidir. Karaciğer ve dalak ızgara kebabı çok yimelidir. Bu ikisi kan yapar. Sebze eksik etmemelidir. Tere, ıspanak, yeşil lahna, hindibâ, maydanoz, kuru meyveler, tavşan eti, tavuk katısı, yumurta sarısı, kuşkonmaz, bezelye, patates, fasulye, havuç ve mercimekde de çelik vardır. Çok fâidelidirler. Her meyveyi yimelidir. Et yiyemiyenleri zorlamamalıdır. Eti sebze, hamur işi ile vermelidir. Demiri, iodu bol şeyler, meselâ mersin balığı, orkinos [istavrit azması], hamsi, yılan balığı yimeli, tâze balık yağı içmelidir. Mi’de ve karaciğer hülâsaları, folik asid ve B12 vitamini almak lâzımdır. (Minadeks) adındaki kuvvet şurubu da çok fâidelidir.
[1] Albüminin, civa iyodürlü Tanret mi’yârı ile aranması çok kolaydır.
3 — ARTERİO-SCLEROZ (Damar sertliği): Tansiyon artar. Nabz atması yatarken çokdur.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Ayakda dururken azdır. Nefes darlığı, çarpıntı, geceleri idrara çok kalkmak, berrak ve bol idrâr, karaciğer kifâyetsizliği bu hastalığın alâmetleridir.
Karaciğer, beden fabrikasının büyük bir laboratuvarıdır. Sağ kaburga kemiklerinin ve diyaframın altında bulunur. İnce bağırsaklardan gıdâ maddelerini ve bir mikdâr zehrli maddeleri almış olan kanı getiren kılcal damarlar, birleşerek bir toplar damar hâlinde karaciğere girer. Burada tekrâr kılcal damarlara ayrılır. Her birindeki kan, kalburdan süzülüyormuş gibi, karaciğer içinde yayılır. Sonra yine başka kılcal damarlara girer. Bunlar da birleşerek, ciğerden çıkan bir damar, bu kanı kalbin sağ kulakcığına götürür. Karaciğer, bağırsaklardan gelen kandaki karbon-hidrat maddelerini tutar. Kana lâzım olan, az mikdârını kalbe gönderir. Böylece karaciğer, ihtiyât şeker deposu vazîfesini görür. Yumurta akı maddelerine ve yağlara da te’sîr eder. Gelen tuzların bir kısmını kalbe gönderir. Bir kısmını da, sonradan yavaş yavaş gönderir. Bir kısmını safra ile tekrâr bağırsaklara gönderir. Bağırsakdan gelen zehrli maddeleri imhâ eder. Kan ile gelen protein parçalarından üre sentezi yapar ve yavaş yavaş böbreklere gönderir. Harâb olan al yuvarların kırmızı boya maddeleri artıklarından, safra boyası ve safra asidi yapar. Bu asid, yağların hazmına yarar. Bu iki madde, karaciğerde kolesterin denilen yağ gibi bir madde ile birleşir. Kolesterin esteri olur. Esterleşen kolesterinin, mecmû’ kolesterine nisbeti, normal olarak, yüzde yetmiş [0,70] dir. Bu nisbetin azalması, karaciğer kifâyetsizliğini gösterir. Bunun için karaciğer kolesterinle ilgili madde mübâdelesinde te’sîrli olur ki, atardamar sertleşmesinde mühimdir. Bu üç madde, safrayı meydâna getirir. Karaciğer, bu sıvıyı, devâmlı olarak safra kesesinde toplar. 977. ci sahîfeye bakınız!
İnsan karaciğerinden, yirmidört sâatde, yediyüz litre kan geçmekdedir.
Sıhhati yerinde bir insanın karaciğerinde çeşidli mikdârda yağ toplanır. Bu mikdâr, yinilen yağ mikdârına, yağların imtisâs ve karaciğere nakl temposuna ve karaciğerde yağların oksidlenme hızına bağlıdır. Fazla yağ yinildiği zemân karaciğerde nötr yağ mikdârı artar. Kolesterinli maddeler yinirse, yağ ve kolesterin toplanır. Karaciğerde yağ toplanırsa, karbonhidrat [glikojen] mikdârı azalır ve ciğer hücrelerinin çoğalma kuvveti bozulur. Açlıkda, yağlı dokulardan ayrılıp kana karışan yağ da karaciğerde toplanır. Şeker hastalarında, kanda yağ çoğaldığı için de, karaciğerde yağ toplanır. Sârî hastalıklarda ve fosfor, kloroform, dört klorlu karbon gibi karaciğer zehrleri alınmasında da yağ [Lipid] toplanır.
Karaciğerde yağ toplanmasını azaltan ve yağları ciğerden çıkaran maddelere (Lipotropik) denir. Kolin, metiyonin, inositol ve B12 lipotropikdirler. Çünki bu cismler, Fosfolipid metabolizmasını tanzîm ederler. Bu maddelerin değişmeleri bozulunca, kanda kolesterin çoğalır. Bundan da siroz, diyabet, nefrit, tansiyon artması, damar sertliği, kalb damarlarında hastalık hâsıl olur. Damarlarda lipoid birikir. Lipotropikler, karaciğerin zehrleri temizleme kuvvetini de artdırmakdadır.
Damar sertliği hastalığı ikiye ayrılır: A) Damarların iç yüzleri kolesterin sıvası ile örtülür. Tansiyon yüksekdir. B) Karaciğer ve böbrekler kifâyetsizdir.
Birinci hâl için, perhîz yapmalı, az su içmelidir. İkinci bakımdan, karaciğer ve böbrekleri zedelememek için, mi’de ve bağırsaklardan gelecek zehrleri çok azaltmalıdır. Bu iki hâli de karşılamak için, hastaya kolesterini az ve zehr giderici sütlü sebze perhîzi verilir. Zeytin yağlı enginâr yemeği kanda kolesterini azaltır. İod ve iod bileşikleri fâidelidir. Meselâ, potassium iodür, lipiodol, pepton iodé, (İodopepton Kâzım) verilir. (Sülfarlem), kolesterini eritir ve karaciğeri kuvvetlendirir.
Kolesterini az perhîz, damar sertliğinde, gut (ya’nî nekris) de, ba’zı şekerlilerde, kandaki çok mikdârdaki kolesterini azaltmağa yarar. Kanda fazla kolesterin bulunursa, damar içi yüzeylerde toplanarak (aterom) denilen levhalar yapar.
YASAK YEMEKLER — Yumurta, süt, beyâz peynir, bilhassa bayat peynir, kaymak, tereyağı, beyin, iç organ etleri, havyar, yağlı et, sun’î tereyağları, çikolata, katı bitki yağları, ceviz, fındık, bâdem, hurma gibi yağlı maddeler ve sigara yasakdır.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Prof. Dr. Süleymân Yalçın, 16.7.1985 târîhli Türkiye gazetesindeki beyânâtında, (Domuz etinde yüksek mikdârda bulunan yağ ve kolesterol, damar sertliğine sebeb olmakdadır) demekdedir. 23 Mart 1988 târîhli Türkiye gazetesinde diyor ki, (Avrupanın en fazla okunan sıhhî mecmû’ası (Neuform kurier), domuz etinin deri hastalıklarına, kansere, tansiyonun artmasına, romatizma ve gribe sebeb olduğunu ve domuz etinde hiçbir vitamin bulunmadığını, zararının çok olduğunu bildirmekdedir.) Sıvı yağlar ve şekerli maddeler az mikdârda verilebilir. Tavada kızartmamalıdır.
Böbrek iltihâbı da varsa, eti, sebzeyi azaltmalı, kuzu kulağı, kuş konmaz ve ekşi şeyler vermemelidir. Tansiyon yüksekliği, diyabet, şişmanlık varsa, bunların tedâvîsi de yapılmalıdır. Tansiyon artmasına karşı, tuzsuz perhîz iyidir.
4 — KLOROZ (za’fiyet): Deri solgundur. Göz kapakları ve topuklar şişer. Nefes tıkanıklığı, çarpıntı, kadında âdet bozukluğu, sinir bozukluğu, histeri, iştihâsızlık, kabz ve kay görülür.
Açık, havadar yerde ev tutmalıdır. Üzüntü, düşünce olmamalıdır. El işi hafîf olmalı, beden hareketi fazla olmamalıdır. Geç yatmamalı, dokuz sâat uyumalıdır.
Çeşidli ve bol yimelidir. Süt, yumurta, et, yeşillik, püre (ezme), hamur işi yimelidir. Çok et yimeğe özenmemeli, beyâz eti tercîh etmelidir. Hamur işi, yeşil sebze çok yimelidir. Bunlarda, bilhassa ıspanakda çelik vardır. Kahve ve çay açık olmalıdır. Hubûbât, bilhassa mercimek, fasulye iyidir. Meyve çok yimelidir. Pilâv, sütlâç, dolma gibi pirinçli yimelidir. Yemek arasında sıcak şerbetler ve iştihâ getirici ot suları içmelidir. Pâris Tıb Fakültesi profesörlerinden M.Loeper ve Saint Louis hastahânesi laboratuvar şefi J.Lesure tarafından hâzırlanmış olan fransızca tıbbî formülerde diyor ki, (Kına-kına kabuğu, kuvvetlendirici ve ateş düşürücüdür. Za’fiyyet hâllerinde, bilhassa veremden, şeker hastalığından, sıtmadan hâlsiz kalanlara ve tehlükeli hastalıklardan kurtulan kuvvetsiz ve kansız kalanlara çok fâidelidir. Toz hâlinde günde, 0,20 gramdan iki grama kadar kuvvet için verilir). Otuz gram kına-kına kabuğu ile yarım kilo kuru siyâh üzüm havanda ezilir. Sonra, birbuçuk kilo, ya’nî altı su bardağı kadar su ile yarım sâat kaynatıp, kevgirden veyâ tülbendden şişeye süzülür. Üç yemek arasında yarım fincan içilir.
Kloroz hastalarının çoğu, kansız olduklarından, bunlar anemi perhîzi de yapmalıdır. Çelikli ilâclar çok fâidelidir.
5 — SİROZ HEPATİK (Karaciğer sertleşmesi): Çeşidli şeklleri vardır. Alkol ve domuz eti, karaciğerin ve sinir sisteminin amansız düşmanıdır. Karaciğer şişer veyâ küçülür. (İstiska) olur. Ya’nî, karn su toplar. Bacaklarda ödem olur. Ba’zan mak’addan kan gelir. Mi’de ağrısı, kan dolaşımı bozukluğu olur. Yâhud sarılık, hâlsizlik, ateş, renkli idrâr, dalak şişmesi olur. Üremi hastalığı gibi de görünür.
Bol et, az yağ vermelidir. B vitamini çok fâidelidir. Meselâ, bira mayası verilir. Bira mayası, bira değildir. Alkolü yokdur. C ve K vitamini bulunan ilâclar ve limon verilir. Karaciğer hülâsası, Bejektal veyâ (Vitamin B Complex) iğnesi yapılır.
Hergün, bir litre süt verilir. Ekmek yiyebilir. Yeşil sebze, iyi pişmiş et verilir. Zehr hâsıl etmiyen şeyler yimesi esâsdır. Bunun için bayat yemekler, av eti yasakdır. Çok tâze balık yiyebilir. Bahârlı, ekşi, turşulu şeyler yimemelidir. Bayat peynir yasakdır. Sütlü-sebzeli gıdâ yimelidir. Çelikli ve arsenikli ilâclar almalıdır. Ödem perhîzi ve susuzluk perhîzi yapılmalıdır.
6 — KONSTİPASİYON (Kabzlık): Halâya az ve katı çıkılır. Umûm bedende değişikliklere sebeb olur: İştihâsızlık, nefes darlığı, safra yolu nezlesi, baş ağrısı, tâkatsızlık, zehrlenme sebebi ile titreme ve ateş yükselmesi görülür.
Kabzlığın muhtelif sebebleri vardır: 1- Bağırsak tıkanması, 2- Gıdâ sebebi. Sür’atli hazm edilen maddeleri yimek, 3- Mi’de usâresinin bozulması, 4- Bağırsak adalesinin hareket kuvvetinin azalması, 5- Mak’at halkasının teşennücü [spazmozu, kasılıp kalması] gibi. Kabzlık çekenler, hergün aynı sâatde halâya çıkmalıdır. Meselâ, sabâh kalkınca ve akşam yatarken çıkmalıdır. Bir kerre çıkmak yetişir. İki kerre, dahâ iyidir.
Hazm edilemeyip geride kalan kısmı çok olan yemekleri yimelidir.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Bu kısmlar, bağırsakları harekete getirir ve usâre akmasına sebeb olur. Bunun için, selülozu çok gıdâ (sebze, meyve) yimelidir. Yemekleri iyi çiğnemelidir.
Yinecek şeyler - Öğle ve akşam, sebze çorbası. Sebze yemekleri, salatalar, hamur işi, bilhâssa yulaf unu ile yimelidir. Et, yalnız öğle vakti yinir.
Her nev’ et, balık, bol tereyağı, esmer ekmek, çavdar ekmeği, peksimet, patates, mercimek, şalgam, havuç, nohud püreleri, bol sebze, salata, ıspanak, erik reçeli, râvend çok iyidirler. Çiğ ve pişmiş her meyve, bilhassa kuru meyveler, kuru incir, üzüm, erik, dut, cevz, bâdem, bal yimelidir. Seyyid Abdülhakîm efendi, (Keşkül) risâlesinde diyor ki, (İncir, tayyıp bir yemişdir. Latîf bir gıdâdır. Hazmı kolaydır. Menfe’atleri çok bir devâdır. Tabî’ate yumuşaklık verir. Balgamı eritir. Böbrekleri temizler. Mesânedeki kumları izâle eder. Karaciğerin ve dalağın tıkanmış olan deliklerini açar. Bedeni şişmanlatır. Bâsûru izâle eder. Nekrîse, romatizmaya fâidelidir.) İncirin arabcası (Tîn)dir. Tîn sûresinde Allahü teâlâ, inciri medh etmekdedir. Hem fâideli, hem mubârekdir. Tâze veyâ kurusu aç iken üç adedi birkaç gün yinirse, râhat ishâl yapar. Sabâh ve akşam yemeklerinden bir sâat evvel, iki, üç aded tâze veyâ kuru incir yimek, sancısız, ağrısız, râhat ishâl yapmakdadır. Çikolata ve madlen, bunlara zarar vermekdedir.
Yasak olanlar - Yumurta kabz yapar. Çok az yimelidir. Pirinç, koyu çay, çikolata yasakdır. Yemek cedveli - Sabâh: Taze meyve, bir dilim ekmek doğranmış şekersiz ballı sıcak süt 300 gram ve bol tereyağı.
Öğle: Bir tabak et, bir tabak sebze, beyâz peynir, turup, tereyağı, komposto.
İkindi (sâat dörtde): Komposto, hafîf çay.
Akşam yemeği: Sebze çorbası, makarna, patates ve meyve.
Bağırsaklarda mayalanan, gaz yapan yemekler yimelidir. Meselâ, bayat et, kıymalı börek, mantar, bahârlı şeyler, bayat peynir, yoğurt yimelidir. Gazoz, limonata, bikarbonatlı su, açık kahve ve çay iyidir.
Bağırsakları hareketsiz olanlar, sabâh aç karnına, olmuş meyve ile çavdar ekmeği yimelidir. Bununla, taze sebze yemeği yimek iyi olur. Bir kahve kaşığı Karbonat veyâ süzülmüş bal bir bardak ılık suda eritilerek sabâhları aç olarak içmelidir. Yâhud, iki kahve kaşığı Karlsbad tuzu bir bardak ılık suda eritilip sabâhları aç iken içmelidir. Hem safra söker, hem bağırsakları harekete getirir. Hiç ağrı, sancı yapmadan, su gibi ishâl yapar. Erbalax ve Bilagit habları da iyidir.
Spazmdan olan kabzlılar, et yimemeli. Hamur işi, sebzeli yimelidir. Bahârlı yimemelidir. Kahve, çay, biber yimemelidir. Yağlı yemekleri de azaltmalıdır.
(Duphalac), (Normacol), (Granocol) gibi kaydırıcı ilâclar çok fâidelidir. Bu şurublar, te’sîr etmezlerse, ertesi sabâh bir çorba kaşığı dahâ verilir. Sinâmeki, râvend, sarı-sabır, fenolftalein gibi tahrîş edici maddeleri fazla kullanmamalıdır. (Teshîl-ül-menâfi’)de diyor ki, (alınan gıdâ, bir sâatde dışarı çıkar. 24 sâatda çıkmazsa, hastalık alâmetidir.)
7 — KOLEMİ (Sarılık): Safra boyası kana geçmiş olduğundan, derileri, yüzleri, gözleri sarıdır. Perhîz ile birlikde, vücûd hareketleri ve sıcak banyo da yapmak lâzımdır. Ağır hâllerde yatmalıdır.
Yağsız süt, yağlı peynir, gravyer peyniri yimelidir. Yumurta az yimeli ve rafadan olmalı, ya’nî az pişmelidir. Hamur işi, pirinçli, patatesli yimelidir. Pişmiş salata, sebze yemeklerinin çoğu iyidir. Fekat, kuzu kulağı, ıspanak, semiz otu yimemelidir. Her olgun meyve, kızarmış ekmek, beyâz tereyağı iyidir.
Vita yağı, sana yağı, margarin gibi yağlar, tereyağının yerini tutamaz. Evet bunlar, hakîkî yağdır. Fekat, sıvı yağlardaki oleik asid gibi çok karbonlu büyük moleküllerin, nikel katalizörü ile hidrogen verilerek doyurulması ile yapılıyorlar. Oleik asid, stearik asid hâline dönerek katı yağ, don yağı oluyor. Onsekiz karbonlu, büyük yağ molekülleri, sindirim mayaları tarafından kolay parçalanamıyor. Güç hazm oluyor. Tereyağındaki tri bütirin esteri ise, küçük molekül olduğundan çabuk hazm oluyor. Bundan başka, tereyağı emülsiyon (sübye) hâlindedir. Mayalar, tereyağı zerrelerini kolay hazm ediyor.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Katılaşdırılmış yağlar ise, sübye hâlinde değildir. Beden sıcaklığında ergimiş hâle gelmiyor. Zerreler hâlinde dağılmış olmadığından mi’de ve bağırsaklarda, taş parçaları gibi katı kalıyorlar. Ancak, yüzeylerinden aşınarak güç hazm oluyorlar.
[Margarin, ya’nî sun’î tereyağı piyasada çeşidli fantazi ismlerle mevcûddür. Margarin ilk olarak 1286 [m. 1870] da üçüncü Napolyonun arzûsu ile Pârisde Mege-Mourié tarafından oleomargarinden yapıldı. Oleomargarin, iç yağının sıcakda tazyîk ile süzülmesinden elde edilen sıvı yağdır. Otuz kısm oleomargarin, yirmibeş kısm kaymağı alınmış inek sütü ve ellibeş kısm su ile uzun zemân karışdırılıp emülsiyon, ya’nî sübye hâline getirilir. Tuz, boya konarak yapılırdı. Böylece otuzyedi derecede eriyen, hazmı kolay iyi margarin elde edilirdi. Bugün oleomargarin yerine mâyı’ nebâtî yağların ve balık yağlarının, hidrojenlenerek katılaşdırılmasından elde edilen stearin yağları kullanılıyor. Katılaşdırılmada vitaminler bozulduğu için, sonradan A ve D vitaminleri ilâve edilerek, gıdâ kıymeti iyi oluyor ise de, hazmları güc olmakda, tereyağı yerini tutamamakdadır. Margarin, rumca inci demek olan margaron kelimesinden alınmışdır].
Yasak olanlar - İç yağı, yağlı et, bayat et, deniz ve av hayvanları, etli hamur işleri, tahn, lahna, ıspanak, semiz otu, kuzu kulağı, şalgam, bahârât, bayat peynir yasakdır.
Yalnız öğle yemeğinde, yağsız et, kebab, tavuk, yağsız tâze balık, dil yiyebilir. Kuru sebze yemeği, çay, kahve yasakdır. Şekerli ve pastalar yimelidir. Karaciğer hülâsası iğnesi yapılır. Sabâh ve akşam bir kahve kaşığı (Sel le Karlsbat) bir bardak soğuk suda eritip içilir. Sıcak su ile içmek, kabza karşı çok fâidelidir. (Bilsan) habları safra yollarını temizler.
8 — KALB HASTALIĞI — Kalb zedelenmemiş, ıslâhı kâbil ise, perhîze lüzûm yok gibidir. Bilhassa akşam yemekleri, hafîf olmalıdır. Çok su içmemeli, sulu yemek az olmalıdır. Av eti, konserve, bahârât, mayalanmış peynir yimemelidir.
Kalbde ârıza varsa ve tâm giderilemezse çok sıkı perhîz lâzımdır. Et hiç yimemeli veyâ aralıklarla ve az mikdârda, iyi pişmiş yimelidir. Nefes darlığı varsa, tuzu azaltmalıdır. Akşamları az yimeli. Yemekden sonra yürümemelidir.
Yağsız süt, yumurta, öğle vakti biraz söğüş, kızarmış ekmek, sebze, unlu, hamur işi, tâze peynir, meyve yimelidir.
Günde bir litreden çok su içmemelidir. Hasta sık sık tartılmalıdır. Kilosu artınca vücûdda su toplandığı anlaşılır. Sulu şeyleri azaltması lâzım olur.
9 — ASİSTOLİ (Kalb za’fiyeti): Kalb tam sıkışmayıp, toplar damarlardaki kanı çekemez. Akciğer toplar damarlarında ve ciğerlerde ve dahâ sonra, büyük dolaşımda kan hareketsiz kalır. Ayaklar şişer (ödem). Karnda su toplanır. İdrâr kesilir.
Yatakda istirâhat etmeli. Heyecânlanmamalı, sinirlenmemelidir. Tam istirâhat etmelidir. Çok az yimelidir. Katı yemekler yasakdır. Sıvı yemekler de az olmalıdır. Böylece, kalbi yormamak lâzımdır. Bunun için, günde yedi def’a yimelidir.
Sabâh sekizde: Elli gram nişasta ile yapılmış muhallebi. Sâat onda: Pişmiş elma veyâ reçeli. Onikide: Elli gram iyi pişmiş balık ile otuz gram ekmek. Ondörtde: Bir pişmiş elma veyâ reçeli. Onaltıda: Bir fincan süt. Yirmide: Hubûbât ezmesi veyâ hamur işi verilir.
Günde dokuzyüz gramdan çok su içmemelidir. Bu perhîz bir iki ay yapılmalıdır. (Ödem perhîzi)ne bakınız!
10 — DİYABET (Şeker hastalığı): İdrârda şeker bulunur. Sâlim insanın kanında, aç iken litrede bir gram glikoz bulunur. Litrede 1,30 gramı geçerse, hastalık alâmeti olur. 1,60 gram olunca, idrârda şeker bulunur. İdrâr artar. Susuzluk, açlık, za’îflemek, hâlsizlik, çıban, kaşıntı görülür. Diyabet iki dürlüdür:
1 — Vücûdü eritmez. Yağlı ve mafsal ağrılı kimselerde çok olur. İdrârdaki şeker, gıdâdan olur.
2 — Vücûdü eritir. Az rastlanır. Pankreas bozulmuşdur. İdrârdaki şeker, gıdâdan ve dokuların erimesinden hâsıl olur.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Diyabetiklerde, hazmsızlık, albüminüri, bronşit, verem, çıban, antraks (şir pençe), gangren (parmak ve sâire çürümesi), kramp (adale tutulması), inâdcı nevralgi (sinir ağrısı), diabet koması (uzun bayılma) hâsıl olabilir.
Haftada iki kerre, ılık hamâm yapmalıdır. Yirmi dakîka yıkanıp, sonra havlu ile friksiyon (delk, uğma) yapmalıdır. Deniz ve soğuk su banyosu yasakdır. Sıcak elbise giymeli, sıcak yerlerde yaşamalıdır. Beden hareketi yapmalı, masaj, yürüyüş, bisiklet, eskrim fâidelidir. Nemâz kılmak, çok fâidelidir.
Perhîz mühimdir. Dikkat etmelidir. Sinirlenmemeli, heyecânlanmamalıdır.
Yağlı diabet perhîzi - Önce üç gün sulu perhîz (rejim) yapılır. Günde üç dört litre su verip, yatakdan kalkmaz. Sabâh müshil verilir. Böylece kan şekeri sür’atle azalıp normale iner. Bir litre kanda bir gram olur. Ya’nî, yüz gram kanda yüz miligram olur. Yâhud, üç gün, yeşil sebze yimelidir. Üç gün sonra az et verilir. Fazla et, asidoz ve aseton yapar ki, ikisi de tehlükelidir. Bol sebze yimelidir.
Yasak olanlar - Şekerli ve nişastalı her madde yasakdır. Bunlara (karbonhidrat) denir. Her tatlı meyve, hamur işleri, karbon hidratlı sebzeler, meselâ havuç, şalgam, soğan, pancar, turup, bezelye ve benzerleri hubûbât yasakdır.
Her dürlü et yiyebilir. Glikojen bulunduğu için karaciğer yasakdır. Her yemekde, elli gram ekmek yiyebilir. Kabuk dahâ iyidir. Alöron ve glüten ekmekleri yimelidir. Fazla protein (et) ve yağ asidoz yapar. Bu ise zehrdir. Yağ az yimelidir. Tereyağı ve zeytinyağı tercîh edilmelidir. Cevz, fındık, fıstık, bâdem gibi yağlı meyve yimelidir. Tere, mârul, salatalık, hindibâ, ıspanak, tâze fasulye gibi sebzeler ve lahna, karnabahar, işkorçina, enginâr, kereviz, kuşkonmaz, yer elması, yer mantarı yiyebilir.
Patatesde % 17 (yüzde onyedi) nişasta bulunduğu hâlde, yiyebilir. Ekmek yerine, zeytinyağlı patates püresi verilir. Patatesde alkali tuzları bulunması fâideli olmakdadır. Yumurta, peynir yiyebilir. Şekersiz olarak süt içebilir.
Limonata, gazoz yasakdır. Su ve ma’den suları, bikarbonatlı sular serbestdir. Şekersiz, çay ve kahve içilebilir. Şeker yerine sakkarin habları kullanmalıdır. Her susayışda, az su içmelidir. Çok su, mi’deyi bozar.
Asidoz tehlükesi olduğu zemân, bir gün yulaf unu verilir. Yulaf unu, uzun zemân, az tuz ve tereyağı ile pişirilir. Soğuyunca yumurta akı ile karışdırılır. İkiyüzelli gram un, yüz gram yumurta akı ve üçyüz gram tereyağı karışımı bir günde yinecekdir. Bundan sonra üç gün, çeşidli sebze ve yumurta verilir. Albüminüri de varsa, fazla süt vermelidir. Şekeri değil, albümini düşürmek lâzımdır. Diabetle nekris [ya’nî mafsal ağrıları] birleşirse, beyâz ve yavru etleri yimemelidir. Az kırmızı et ve çok sebze yimelidir.
Vücûdü eriten diabet -Za’îfletir. Yine çok et vermemelidir. Fazlası, aseton zehrlenmesi yapar. Tereyağı vermeli, balık yağı içirmelidir. Bol yeşil sebze yimelidir. Patates yimelidir. Karbon hidratlı (şekerli, nişastalı) maddeleri arada bir vermelidir. Bunlar, şekeri artdırır ise de, aseton zehri yapmazlar. Bunları, te’sîri ters olan et ile ayârlamak lâzım olur.
Çalışan bir şekerliye günde ikiyüzelli gram glikoz [veyâ karbon hidratlı maddeler] ile yüz gram yağ ve altmış gram protein verilir. Hasta bu kadar glikoza tehammül etmezse, insülin iğnesi yapmak lâzım olur.
Asidoz yok ise, her sabâh, kahvaltıdan yarım sâat önce (insülin protamin zink)den oniki ünite zerk edilir. İdrârda şeker gayb oluncıya kadar, dört günde bir, iki ünite artdırılır. Piyasada bulunan (Depot-insülin) veyâ (N.P.H. insülin organon) reçete ile alınır.
Asidoz var ise, sabâh, öğle ve akşam yemeklerinden on dakîka önce, on ünite âdî insülin zerk edilir. Piyasada bulunan (İnsülin Horm sempl) reçete ile alınır. İdrârda şeker kesilinciye kadar onbeş günde bir beş ünite artdırılır. Her üç ayda bir kanda kolesterol, aseton ve glikoz ölçülmelidir. B12, C ve P vitaminleri verilir.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Kanda aseton olursa, yatakda istirâhat etmeli. Yalnız süt vermelidir. Günde iki, üç litre verilir. Limon suyu, bikarbonatlı su içmelidir.
İdrârda şeker aramak : Fehling mi’yârı ile aranır. Fekat Fehling eriyiği, uzun zemân saklanamaz. Bozulur. Tâze hâzırlamak lâzımdır. Dahâ kolay olarak, cam kapaklı şişeye % 5 (yüzde beş) bakır sülfat (CuSO4) eriyiği konur. Lâstik veyâ mantar kapaklı başka bir şişeye % 10 (yüzde on) sodium hidroksid (Na OH) eriyiği konur. Bunlar, senelerce bozulmadan durur.
Yirmidört sâatlik idrâr toplanıp bundan veyâ yemekden sonra alınan idrârdan deney tüpe, yarıdan fazla konup, kaynatılır. Sonra, iki üç damla asetik asid konur. Albümin çöker. Cam hunideki pamukdan veyâ kıvrılmış süzgeç kâğıdından süzülür. Süzülenden, bir deney tüpünün üçde birine kadar konur. Üzerine, aynı mikdârda sodium hidroksit eriyiği konur. Üzerine, bakır sülfat (göztaşı) eriyiği damlatılır. İdrârda şeker varsa, meydâna gelen mâvi bulanıklığın tekrâr eridiği görülür. İdrâr koyu mâvi olur. Bakır sülfat eriyiği, o kadar damlatılmalı ki, meydâna gelen mâvi (bakır iki hidroksid) Cu (OH)2 çökeltisi, tüp çalkalanınca, artık erimez olsun ve biraz bulanıklık görülsün. Çökelti çok olmamalıdır. Bunun için, eriyiği fazla damlatmamalıdır. Koyu mâvi eriyik alevde ısıtılır. Kaynamadan önce, sarı (bakır bir hidroksid) Cu OH bulanıklığı olursa, şeker bulunduğu anlaşılır. Sarı turuncu bulanıklık yavaş yavaş hâsıl olursa, şekerin az olduğunu gösterir. Kaynayınca hâsıl olursa, şeker pek az demekdir.
Helvada, pastada ve tatlılarda glikoz bulunup bulunmadığı da, böyle anlaşılır.Âdî şekerle [sakkarozla] yapılan tatlılar, sarı turuncu olmaz.
Sağlam insanın idrârında şeker bulunmaz. İdrârın bir litresinde bulunan glikoz mikdârını bilmenin fâidesi yokdur. Yirmidört sâatde çıkan şeker mikdârı, hastalığın derecesini ve perhîzin nasıl olacağını gösterir. Hastalık olmayıp, fazla gıdâdan da glikozüri olabilir. Bunu anlamak için, sabâh aç karna, yüzelli gram glikoz şekerinin üçyüz gram suda eriyiği, birden içilir. Her sâat, idrârda şeker aranır. Şeker bulunursa, gıdâdan olduğu anlaşılır. Karaciğerin şeker tutmadığını gösterir.
Hafîf diabetler, gıdâ şartları ile sükûnet bulur. Orta derecedeki, sıkı perhîzle idâre edilir.
Ağır şekli, sıkı perhîz ve ilâc ile ve yatakda, tedâvî ister. Bunları ayırd etmek için, kanda glikoz mikdârını ölçmek, asidoz aramak, albüminüri aramak lâzımdır. Asidozu anlamak için, idrârda amonyak, aseton aranır ve akciğerlerdeki karbon dioksid basıncı ölçülür ve kanın rezerv alkaleni ta’yîn edilir.
Sağlam insan idrârında iki santigram aseton bulunur. Açlıkda, mikdârı artar. Kanda aseton ve diasetik asid ve oksi bütir asidi bulunursa, asidoz denir. Asidoza, yağlar çok, albüminler az sebeb olur. Şeker ve nişastalı gıdâlar ise, asidozu azaltır. Asidozu olmıyan şeker hastalarında, açlık, sağlam insanda olduğu gibi, asidoz yapar. Asidozu çok hastada ise açlık, asidozu azaltır. Asidoz komasında olana, şekerli su içirilir. Bikarbonatlı su içirilir. Bir litre, yüzde üç eriyiği damara şırınga edilir.
11 — DİYARRE (İshâl): Halâya sık ve sıvı hâlde çıkılır. Önce karın ağrısı olur. İnsanı za’îfletir. Anemiye (kansızlığa) sebeb olur. Diyarre, birçok hastalıkların alâmetidir. Meselâ, anterit (bağırsak iltihâbı) veyâ mi’de sıkıntısı, hazmsızlık, zehrlenme veyâ mikroblu hastalık olduğunu haber verir. Perhîz de, bu hastalıklara göre çeşidli olur.
Mikroblu ishâllerde, sulu şeyler vermeli, fekat süt vermemelidir. Yalnız bağırsaklardaki mikroblardan veyâ asabî sebeble osmosun artmasından ise, tâze kızarmış et, çiğ veyâ rafadan (az pişmiş) yumurta, pirinç veyâ arpa unundan yapılmış şeyler, ayva kompostosu, pişkin bayat ekmek verilir. Çiğ elma, havuç, keçi boynuzu yimelidir.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Önce bol su içilir. Kaynamış su, pirinç suyu veyâ ma’den suyu içirilir. Sonra karbon hidratlı gıdâlar verilir. Sütlü şeyler iyi gelmez. Süt yerine sebze suyu verilir. Alüminium veyâ Bismütlü hablar verilir. Mikroblu ishâlleri durdurmak için (Siostéran) drajeleri veyâ (Diyareks) habları kullanılmakda ve iyi gelmekdedir. Bağırsakdaki zararlı mikrobları öldürmek için (Sülfamisetin) habları çok iyidir.
Sebze suyu, buğday, arpa, kuru fasulye, nohud, mercimek gibi kuru sebzelerden birinden otuz gramı, üç litre suda, üç sâat kaynatılır. Sonra beş gram tuz konur. Süzülür. Bir litre kalır ki, bir günde içilir. Malt hulâsası da iyidir.
Mikrobsuz ishâl, iki dürlüdür. I: Madde-i gâita, köpüklü, gazlı, sellüloz parçaları ve nişasta bulunursa, (Fermantasion)lu Kolopati denir. Bunlara tâze ekmek, patates, kuru sebze, hamur işi, peynir verilmez. Tatlı da azaltılır. II: Gâita esmer, çok kokulu, amonyaklı ise, (Pütrefaksion)lu Kolopati denir. Unlu ve şekerli gıdâlar verilir. Et suyu ve tavası verilmez. Beyâz et ve balık kebabları verilir.
Az bal ve yoğurt verilir. Alkollü, bahârlı, çay, kahve gibi tahrîş ediciler verilmez. Lahna, karnabahar, domates, kabak, ıspanak gibi sellülozu fazla sebzeler de verilmez. Salata, kereviz, havuc, enginar verilir. Günlük yumurta, olgun meyvalar ve komposto verilir. Fermantasiona karşı, kalsium, Bismutlu tozlar verilir. Pütre-faksiona karşı Bismutlu tozlar iyidir.
Şiddetli ishâlde albüminli su verilir. Bunun için, dört yumurta akı, bir litre suda çalkalanır. Biraz şeker ve çiçek suyu konur. Karın, pamuklu veyâ yün fanilâ ile sarılmalıdır. Ağır hâllerde yatmalıdır.
12 — TEVESSÜ’İ Mİ’DE (Mi’de genişlemesi): Boş olduğu zemân küçülmiyen mi’de demekdir. Mi’deden çalkantı sesleri gelir. Yemeklerden sonra karın şişer. Geyirme, bol kay, kabz olur. Baş ağrısı yapar.
Günde iki yemek yimelidir. Arada birşey yimemelidir. Gıdâ hacmi en az olmalıdır. Anormal fermantasyon (mayalanma)lardan sakınmalıdır. O hâlde, az su içmelidir. Gazoz ve gaz yapan sıvılar içmemelidir. Çiğ sebzeler, salata, çorba, sulu şeyler, mi’deyi şişiren her şey yasakdır. Kara ve kanlı et, konserve eti yimemelidir. Yağlı balık, iç yağı, kuyruk yağı, yağsız peynir yimemelidir. Simeko veyâ Kompensan hablarını çiğnemek, gaza ve ağrıya karşı iyi gelmekdedir.
İyi pişmiş kırmızı ve beyâz et, nişastalı sebze püreleri, az mikdârda pişmiş yeşil sebze, pişkin kızarmış ekmek, yumurta, şekersiz meyve kompostoları yimelidir. Açık çay, ıhlamur içilir. Büsbütün susuz kalmak doğru değildir.
Yemek iki dürlü olur: 1- Onbirde ve onsekizde iki kerre yinir. Arada, açlığa dayanamazsa, çörekle, bisküvi ile bir açık çay içmelidir. 2- Üç sâatde bir hafîf yimekdir. Öğle ve akşam, biraz kuvvetli olur. Yemek arasında sıcak su içmelidir. Sulu hiç yinmezse, idrâr yapılamaz. Mafsal (eklem) hastalığı olur.
Yemeklerin mi’dede toplanmaması, ağırlık vermemesi için yemeklerden sonra, yarım sâat sağ yan üstüne yatmalıdır. Hastahâneye yatırmalıdır.
13 — ASİDLİ DİSPEPSİ: Mi’de salgısının artmasından hâsıl olur. 1940 da Berlinde onüçüncü olarak basılmış, doktor Domarrusün (Grundriss der inneren Medizin) kitâbında diyor ki:
Yemeklerden bir iki sâat sonra, mi’dede ağrı, kazıntı, yanma, tazyîk hâsıl olur. Ekşi geğirmeler, ağızda, boğazda yanmalar [kabartılar] olur. Ba’zan, ekşi kusmalar olur. Mi’dedeki hazm sâatlerce sürer. İdrâr alkali ve ekseriyâ bulanıkdır. Asabî bozukluk olur ve vegetatif sinirlerin fe’âliyyetleri artar. Spasmik kabz olur. Ekseriyâ üzüntü, hüzn olur. Mi’de, düodenum ülserinde ve pilor stenozunda [daralmasında] ve müzmin appendisitde de asitli dispepsi hâsıl olur.
Mi’de ifrâzını artdıran yemeklerden perhîz edilmelidir. Tuzlu, baharlı, şekerli yemekler, et konserveleri, ateşde, tavada kızartmalar, sirke, ekşi peynir, yoğurt, ispirtolu içkiler, hubûbât, ham meyvalar, salata, koyu çay, kahve ve ıspanak, çiğ soğan gibi sebzeler ve tütün, mi’de ifrâzını artdırırlar. Proteinli maddeler fâidelidir. Süt, bunların en iyisidir. Et, yalnız suda haşlama olarak ve ufak parçalar hâlinde verilir.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Yumurta içilir. Tâze beyâz peynir, plasmon, sanatogen verilir. Uzun zemân az tuzlu yinir. Ya’nî, günde beş gram tuz kâfîdir. Fazla mikdârda karbon hidrat verilebilir. Meselâ, mısır unu, pirinç, patates püresi verilir. Yağ çok muvâfıkdır. Çünki, mi’de ifrâzını azaltır. Fekat, yalnız tereyağı, kaymak, bâdem sübyesi vermelidir. Üç yimekden sonra birer kaşık zeytinyağı muvâfıkdır. Bu, kabza da mâni’ olur. Her lokma, ufak parçacıklar hâlinde olmalıdır. Az ve sık yimelidir. Çok ifrâz ve kay hâlinde su ve sulu şeyleri azaltmalıdır. İstirâhat etmeli ve tevekkül ederek üzülmemelidir. Bromlu ilâclar alarak sinirleri teskîn etmelidir. Magnesium oksid, calcium karbonat, sodium bicarbonat, belladonlu ilâclar almalıdır. Yatarken karlsbad mahlülü [litrede bir kahve kaşığı] içmelidir.
Yemek cedveli - Sabâh: Süt, beyâz peynir, kızarmış ekmek verilir.
Öğle yemeğinden bir sâat evvel, bir bardak süt içilir.
Öğle ve akşam yemekleri: Haşlama köfte. Haşlama et veyâ tavuk, yâhud balık. Yanmamış yağ ile makarna, pilâv. İkindi vakti: Bir bardak süt verilir.
Mi’de ülserine karşı çok iyi ilâc, iki (Kudret narı) doğranıp, şişedeki bir kilo zeytin yağına konur. Şişe, güneşde bırakılır. Birkaç hafta sonra, sabâhları aç iken, bir çorba kaşığı içirilip, bir sâat hareketsiz sırt üstü yatılır. Kudret narı, [Momardika Charantia, Bolsanaple] sarmaşık olup, çiçekleri küçük sarı, yaprakları çınar ağacının yaprağı gibidir. Meyvesi, üstü çıkıntılı, yeşil hıyâr gibidir. İçi beyâz ise de, kesilince, kırmızı olur. Kırmızı çekirdekleri saklanıp, Mayısda dikilir. Bu yağ, bâsur için de içilir. Derideki yaralara da sürülür. (Teshîl-ül-menâfî’), sahîfe 61 de diyor ki: (Biber gibi yakıcı, acı yiyince, mi’dede yanma olursa, Karha ya’nî ülser olduğu anlaşılır. Yalnız saf bal ve tâze ılık süt bol mikdârda içmekle de şifâ hâsıl olur).
14 — ASİDSİZ DİSPEPSİ: Mi’de salgısında asidin az olmasından ileri gelen hazmsızlıklardır. Mi’dede hafîf felc veyâ genişleme olabilir. Yemeklerden sonra, hazm bitinciye kadar (bir iki sâat) mi’dede ağırlık olur. Geğirme, halâya çıkma pis kokulu olur. İshâl, ateş nöbetleri, baş ağrısı yapar.
Beden hareketleri, açık hava, kır hayâtı iyidir. Mi’de üzerine masaj yapılır.
Hiç süt vermemelidir. Mi’de, başka hiçbirşey kabûl etmezse, o zemân süt vermek lâzım olur. Her et verilir. İyi pişirmeli, kıyma ve püre hâlinde ve az vermelidir. Yumurta, rafadan, tavada pişmiş veyâ çorba içinde verilir. Yağsız balık (Barbunye, Kalkan gibi) verilir. Bayat kızarmış ekmek verilir. Nişastalı sebzeler, püre hâlinde verilir, yeşil sebze az verilir.
Lahna, hıyâr, domates, kuzu kulağı yasakdır. Yağsız, çok tuzlu çorba verilir. Çok tuzlu yimeli, bahârât da kullanmalıdır. Tereyağı, kaymak, zeytinyağı yiyebilir. Tatlı meyve kompostosu, mayasız tâze peynir, ekşili olmayan meyve reçeli, tâze üzüm yiyebilir. Üzümün kabuğu ve çekirdeği çıkarılmalıdır.
Açık kahve, çay, ıhlamur, papatya çayı, turunc çiçeği çayı içilir. Yemek, sabâh, öğle, akşam yinir. Sabâh ve akşam yemekleri hafîf olmalıdır. Yemeklerden sonra, yarım sâat, sağ yan üzerine yatmalıdır.
Mi’dede ve bağırsaklarda gaz toplanmasına karşı sinir teskîn edici, meselâ (Belladonal) hapı alınır. Gaz emici tozlar ve (Alüjel), (Simeko) iyidir. (Festal) gibi maya te’sîri yapan ilâclarla hazmı kuvvetlendirmek de fâidelidir.
Yemek cedveli - Sabâh: Bir rafadan yumurta, hafîf çay. Öğle ve akşam: Et, sulu veyâ yağlı çorba, bir tabak balık veyâ külbasdı, biftek (sığır külbasdısı), bonfile, bud, piliç, beyin, dalak veyâ karaciğer kebabı, sığır eti sövüşü verilir.
Sebzeler - Patates, sebze püreleri, havuç, kereviz, ıspanak, pişmiş salata verilir. Pepsin ve klorür asidi verilir. Meselâ, (Asidol pepsin) tabletleri bu işi görür. Hıçkırığı durdurmak için, bir çorba kaşığı toz şekeri bir def’ada yutmak çok iyi geldiği 1972 de altı numaralı eczâcılık mecmû’asında yazılıdır.
15 — ANTERİT (Karn ağrısı): Kalın bağırsakların hafîf iltihâblanmasıdır. Bağırsak zarları bozulur. Asabî ve mafsal ağrılı kimselerde görülür. Ba’zan ishâl, ba’zan kabz olur.
 
Üst Alt