1- i- herkese lâzim olan îmân

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
(Sübhânallahi ve bi-hamdihi sübhânallahil-azîm). Bu kelime-i tenzîhi sabâh ve akşam yüz kerre okuyanın günâhları afv olur. Bir dahâ günâh işlemekden muhâfaza olunur. Bu düâ, (Mektûbât Tercemesi) kitâbının 307 ve 308.ci mektûblarında yazılıdır. Bütün derdlerin giderilmesine de sebeb olur.
— I —
HERKESE LÂZIM OLAN ÎMÂN
[Îmân ve İslâm]
ÖNSÖZ
Besmeleyle başlıyalım kitâba,
Allah adı en iyi bir sığnakdır.
Ni’metleri sığmaz ölçü hisâba,
Çok acıyan, afvı seven bir rabdır!

Allahü teâlâ, dünyâda bütün insanlara acıyor. Muhtâc oldukları şeyleri yaratıp, herkese gönderiyor. Ebedî se’âdete kavuşduran yolu gösteriyor. Nefslerine, kötü arkadaşlara, zararlı kitâblara ve yabancı radyolara aldanarak, bu se’âdet yolundan ayrılanlardan, küfr ve dalâlet yoluna sapanlardan, pişmân olup, afv dileyenleri hidâyete kavuşduruyor. Bunları ebedî felâketden kurtarıyor. Azgın, zâlim olanlara bu ni’metini ihsân etmiyor. Onları, beğendikleri, istedikleri küfr yolunda bırakıyor. Âhiretde, Cehenneme gitmesi gereken mü’minlerden, dilediğini, ihsân ederek afv edecek, Cennete kavuşduracakdır. Her canlıyı yaratan, her vârı, her ân varlıkda durduran, hepsini, korku ve dehşetden koruyan, yalnız Odur. Böyle bir Allahın şerefli ismine sığınarak, ya’nî Ondan yardım bekliyerek bu kitâbı yazmağa başlıyoruz.
Allahü teâlâya hamd olsun. Onun sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâma salât ve selâm olsun. O yüce Peygamberin temiz Ehl-i beytine ve âdil, sâdık Eshâbının herbirine, hayrlı düâlar olsun.
Hamd, bütün ni’metleri Allahü teâlânın yaratıp gönderdiğine inanmak ve söylemek demekdir. Şükr, bütün ni’metleri islâmiyyete uygun kullanmak demekdir.
İslâm dîninin inançlarını, emrlerini ve yasaklarını bildiren binlerce kıymetli kitâb yazılmış, bunların çoğu, yabancı dillere çevrilerek, her memlekete yayılmışdır. Buna karşılık, bozuk düşünceli, kısa görüşlü kimseler ve ingiliz câsûslarına aldanmış olan câhil din adamları, zındıklar, her zemân, islâmın fâideli, feyzli ve ışıklı ahkâmına, ya’nî emrlerine, yasaklarına saldırmış, onu lekelemeğe, değişdirmeğe, müslimânları aldatmağa uğraşmışlardır.

Konunun Devamı için : 2- 2- Îmân ve İslâm - www.RasuleHasret.com
 
Son düzenleme:

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
İslâm âlimlerinin şimdi de, dünyânın hemen her yerinde, islâm i’tikâdını yaymağa, savunmağa çalışdıkları şükrânla görülmekdedir. İslâmiyyeti Eshâb-ı kirâmdan işiterek, kitâblara yazan doğru yolun âlimlerine (Ehl-i sünnet âlimleri) denir. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarını okumamış veyâ anlıyamamış, tektük kimsenin, Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden yanlış ma’nâlar çıkararak, uygunsuz konuşmaları ve yazıları da görülüyor ise de, böyle sözler ve yazılar, müslimânların sağlam îmânı karşısında, eriyip gitmekde, sâhibinin bilgisizliğini göstermekden başka te’sîri olmamakdadır.
Müslimân olduğunu söyliyen veyâ cemâ’at ile nemâz kılarken görülen bir kimsenin müslimân olduğu anlaşılır. Sonra, bunun bir sözünde, yazısında veyâ bir hareketinde, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri îmân bilgilerine uymıyan birşey görülürse, bunun küfr veyâ dalâlet olduğu kendisine anlatılır. Bundan vazgeçmesi, tevbe etmesi söylenir. Kısa aklı, bozuk düşüncesi ile cevâb verip vazgeçmezse, bunun sapık veyâ mürted olduğu yâhud ingiliz kâfirlerine satılmış olduğu anlaşılır. Nemâz kılsa, hacca gitse, her ibâdeti ve iyiliği yapsa da, bu felâketden kurtulamaz. Küfre sebeb olan şeyden vazgeçmedikce, bundan tevbe etmedikce müslimân olamaz. Her müslimân, küfre sebeb olan şeyleri iyi öğrenerek, mürted olmakdan korunmalı, kâfir olanları ve müslimân görünen zındıkları ve ingiliz câsûslarını iyi tanıyıp, zararlarından sakınmalıdır.
Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden, yanlış, bozuk ma’nâlar çıkarılacağını, böylece yetmişiki dürlü sapık müslimân fırkanın türeyeceğini, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz haber vermişdir. (Berîka) ve (Hadîka) kitâbları, bu hadîs-i şerîfi, (Buhârî) ve (Müslim) kitâblarından alarak, açıklamakdadırlar. Büyük islâm âlimi ve din profesörü adı altında ortaya çıkmakda olan bu sapık fırkalardaki kimselerin kitâblarına, konferanslarına aldanmamalı, bu din, îmân hırsızlarının tuzaklarına düşmemek için, çok uyanık olmalıdır. Bu câhil müslimânlardan başka, komünistlerle masonlar bir yandan, hıristiyan misyonerleri ve ingilizlere satılmış olan vehhâbîler ile yehûdî siyonistleri de bir yandan, yeni yeni üsûllerle, müslimân yavrularını aldatmağa çalışıyorlar. Uydurma yazılar, filmler, tiyatrolar ve radyo, televizyon neşriyyâtı ile, islâmı ve îmânı yok etmeğe uğraşıyorlar. Bu yolda milyarlarca lira harc ediyorlar. İslâm âlimleri “rahime-hümullahü teâlâ”, bunların hepsine gerekli cevâbları önceden yazmışlar, Allahü teâlânın dînini, huzûr ve kurtuluş yolunu bildirmişlerdir.
Hakîkî âlimlerden, büyük islâm âlimi, mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Osmânînin “kuddise sirrûh” (İ’tikâdnâme) kitâbını seçdik. Bu kitâb, Kemâhlı merhûm hâcı Feyzullah efendi tarafından türkçeye terceme edilerek (Ferâid-ül-fevâid) ismi verilmiş ve hicrî 1312 senesinde Mısrda tab’ edilmişdir. Bu tercemeyi sâdeleşdirerek, (Herkese Lâzım Olan Îmân) adını verdik. Birinci baskısı 1966 da yapıldı.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Yapdığımız açıklamaları, kitâbdan ayırmak için, köşeli parantez [ ] içine koyduk. Neşr olunmasını nasîb etdiği için, Allahü teâlâya sonsuz hamd ve şükrler olsun! Bu tercemenin fârisî olan aslı, İstanbul Üniversitesi kütübhânesinin (İbnül Emîn Mahmûd Kemâl beğ) kısmında (İ’tikâdnâme) ismi ile F. 2639 numarada mevcûddur. Türkçe tercemesini (Hakîkat Kitâbevi), (Îmân ve İslâm) ismi ile basdırmışdır.
(Dürr-ül-muhtâr) kitâbının sâhibi fazîletli Alâüddîn-i Haskefî “rahime-hüllahü teâlâ”, kâfirin nikâhı bahsi sonunda diyor ki, (Nikâhlı müslimân bir kız bâliga olduğu zemân, müslimânlığı bilmezse, nikâhı bozulur. [Ya’nî mürted olur.] Allahü teâlânın sıfatlarını ona bildirmelidir. O da, tekrâr etmeli ve bunlara inandım demelidir). İbni Âbidîn, bunu açıklarken diyor ki, (Kız küçük iken; anasına, babasına tâbi’ olarak müslimândır. Bâliga olunca, anasının, babasının dînine tâbi’ olması devâm etmez. İslâmiyyeti bilmeyerek bâliga olunca, mürted olur. Îmân edilecek altı şeyi öğrenip inanmadıkça ve islâmiyyete uymak lâzım olduğuna inanmadıkça, (Kelime-i tevhîd) söylese, ya’nî (Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah)dese de, müslimânlığı devâm etmez. (Âmentü billâhi...) de bulunan altı şeyi öğrenip, bunlara inanması ve Allahü teâlânın emrlerini ve yasaklarını kabûl etdim demesi lâzımdır). İbni Âbidînin bu sözünden anlaşılıyor ki, bir kâfir, Kelime-i tevhîd söyleyince ve bunun ma’nâsına kısaca inanınca, o anda müslimân olur. Fekat, her müslimân gibi, bunun da, imkân bulunca, (Âmentü billâhi ve Melâiketihi ve Kütübihi ve Rüsülihi vel Yevmil-âhiri ve bil Kaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ vel-ba’sü ba’delmevti hakkun, eşhedü en lâilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlühü) diye Âmentünün esâslarını ezberlemesi ve ma’nâsını ve islâm bilgilerinden kendisine lâzım olanları iyice öğrenmesi lâzımdır. Bir müslimân çocuğu da, bu altı şeyi ve islâm bilgilerini öğrenmez ve inandığını söylemezse, âkıl ve bâlig olduğu zemân, mürted olur. Îmân etdikden sonra, (İslâm bilgileri)ni, ya’nî farzları, harâmları, abdesti, guslü ve nemâz kılmasını ve avret mahallini örtmesini hemen sorup öğrenmesi de farz olur. Sorduğu kimsenin öğretmesi veyâ hakîkî din kitâbı bildirmesi, buna da farz olur. Soracak kimseyi veyâ kitâbı bulamazsa araması farz olur. Aramazsa kâfir olur. Buluncaya kadar bilmemesi özr olur. Farzları vaktinde yapmıyan ve harâm işliyen Cehennemde azâb görecekdir. Îmânın altı esâsı üzerinde, bu kitâbımızda geniş bilgi vardır. Her müslimân bu kitâbı iyi okumalı ve çocuklarının ve bütün tanıdıklarının okumaları için gayret etmelidir. Avret mahalli 475.ci sahîfede yazılıdır.
Kitâbımızda, âyet-i kerîmelerin ma’nâlarını yazarken, (Meâlen buyuruldu) denilmekdedir. (Meâlen) demek, (tefsîr âlimlerinin bildirdiklerine göre) demekdir. Çünki, âyet-i kerîmelerin ma’nâlarını, yalnız Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” anlamış ve Eshâbına bildirmişdir. Tefsîr âlimleri, bu hadîs-i şerîfleri münâfıkların ve ingiliz kâfirlerine satılmış olan zındıkların, ya’nî mezhebsiz din adamlarının uydurdukları hadîslerden ayırmışlar, bulamadıkları hadîs-i şerîfler için, tefsîr ilmine uyarak, âyet-i kerîmelere kendileri ma’nâ vermişlerdir.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Arabca bilen, fekat tefsîr ilminden haberi olmayan din câhillerinin anladıklarına (Kur’ân tefsîri) denilmez. Bunun için, hadîs-i şerîfde, (Kur’ân-ı kerîme kendi anladığına göre ma’nâ veren, kâfir olur) buyuruldu.
Allahü teâlâ, hepimizi, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği doğru yolda bulundursun! İslâm câhillerinin ve büyük islâm âlimi gibi ismler taşıyan mezhebsizlerin, münâfıkların yaldızlı, sinsi yalanlarına aldanmakdan korusun! Âmîn.
Hakîkat Kitâbevinin neşr etdiği bütün kitâblar, her dilde olarak Internet vâsıtası ile bütün dünyâya yayılmakdadır.
Mîlâdî sene 2001 Hicrî şemsî 1380 Hicrî kamerî 1422
TENBÎH: Misyonerler, hıristiyanlığı yaymağa, yehûdîler, Talmûtu yaymağa, İstanbuldaki Hakîkat Kitâbevi, islâmiyyeti yaymağa, masonlar ise, dinleri yok etmeğe çalışıyorlar. Aklı, ilmi ve insâfı olan, bunlardan doğrusunu iz’ân, idrâk eder, anlar. Bunun yayılmasına yardım ederek, bütün insanların dünyâda ve âhıretde se’âdete kavuşmalarına sebeb olur.
Bugün, dünyâda bulunan müslimânlar, üç fırkaya ayrılmışdır. Birinci fırka, Eshâb-ı kirâmın yolunda olan, hakîkî müslimânlardır. Bunlara (Ehl-i sünnet) ve (Sünnî) ve (Fırka-i nâciyye), Cehennemden kurtulan fırka denir. İkinci fırka, Eshâb-ı kirâma düşman olanlardır. Bunlara (Şî’î) ve (Fırka-i dâlle), sapık fırka denir. Üçüncüsü, sünnîlere ve şî’îlere düşman olanlardır. Bunlara (Vehhâbî) ve (Necdî) denir. Çünki bunlar, ilk olarak, Arabistânın Necd şehrinde meydâna çıkmışdır. Bunlara (Fırka-i mel’ûne) de denir. Çünki, bunların müslimânlara kâfir dedikleri, (Se’âdet-i Ebediyye) ve (Kıyâmet ve Âhıret) kitâblarımızda yazılıdır. Peygamberimiz böyle söyliyenlere la’net etmişdir. Müslimânları bu üç fırkaya parçalayan, yehûdîlerle ingilizlerdir.
Her mü’min, nefsini tezkiye için, ya’nî yaratılışında bulunan câhillikden ve günâhlardan temizlenmek için, her zemân (Lâ ilâhe illallah) okumalı ve kalbini tasfiye için, ya’nî nefsinden ve şeytândan ve kötü arkadaşlardan ve zararlı, bozuk kitâblardan gelmiş olan, küfr ve günâhlardan kurtulmak için, (Estagfirullah) okumalıdır. İslâmiyyete uyanın ve günâhlarına tevbe edenin düâları kabûl olur. Nemâz kılmıyanın, açık kadınlara ve avret yeri açık olanlara bakanın, harâm yiyip içenin, islâmiyyete uymadığı anlaşılır. Bunun düâları kabûl olmaz. Son sahîfedeki ilâveyi okuyunuz!

Dünyâda bir insanın müslimân olup olmadığı, zarûret olmadan, açık olarak söylediği sözlerinden ve işlerinden anlaşılır. Bu insanın âhirete îmânlı gidip gitmediği, son nefesinde belli olur. Büyük günâh işlemiş olan erkek veyâ kadın bir müslimân, temiz kalb ile, tevbe ederse, günâhları, muhakkak afv olur. Günâhsız tertemiz olur. (Tevbe)nin ne olduğu ve tevbenin nasıl yapılacağı ilmihâl kitâblarında, meselâ türkçe ve arabî(Îmân ve İslâm) ve (Se’âdet-i ebediyye) kitâbında uzun bildirilmişdir.]
 

faruk islam

Özel Üye
Imanin şartlari

]İMANIN ŞARTLARI


]ALLAH'A İMAN
]MELEKLERE İMAN
]KİTAPLARA İMAN
]PEYGAMBERLERE İMAN
]AHİRET GÜNÜNE İMAN
]KADERE İMAN


]ALLAH'A İMAN


]Allah vardır ve kemâl sıfatlara sahibtir. Onun varlığı ve sıfatları hiçbir mahluğunkine benzemez. O, tekdir, fakat bu teklik sayı yönüyle değil; eşi, ortağı, dengi, benzeri olmaması yönüyle tekliktir.LA İLAHE İLLE ALLAH MUHAMEDÜN RESULULLAH


]Onun tekliği sıfatlarındaki, uluhiyyetindeki ve rububiyye-lindeki tekliktir. Yâni tüm mahlukâtın yegâne yaratıcısı, sahibi, rızık vericisi, terbiye edicisi "O" olduğu gibi, yarattıkları üzerinde tasarruf hakkına sahib olan, onların yaşamlarını düzenleyici emir ve yasakları bildiren yegâne teşri (kanun koyma) mercii, göklerde ve yerde kanunlarına tâbi olunup, hükmüne teslimiyet gösterilmeye lâyık yegâne varlık,

]MELEKLERE İMAN


]Melekler nurdan yaratılmış ve kendilerinde erkeklik ya da dişilik gibi herhangi bir cinsiyet bulunmayan, isyan ve günahtan uzak olarak her an Rabbi Zü-1 Celâle ibadet ve itaat eden kullardır. .



]
KİTAPLARA İMAN



]Allah (c.c),insanların tevhid inancından uzaklaşıp, Ona şirk koşmaya başladığı dönemlerde gönderdiği bazı rasullere; tevhide çağıran, insanlara Rablerini anlatan ve onların hayatlarını düzenleyici hükümler kapsayan kitablar ve sahifeler indirmiştir.

]PEYGAMBERLERE İMAN:


]Tevhidi unutup, "sadece Allaha ibadet" inancından uzaklaşarak, dna ibadet ve itaatte şirk koşmaya başladıklarında insanları uyarmak, sahte ilâh ve tağutları reddedip sadece Rabb-i Zül Celâle yönelmeye davet etmek, Allah'ın dini olan Lailahe illallah davasını yüklenmek ve bu hakikati -Allah'ın izniyle- insanların akıllarına, kalblerine ve sosyal yaşantılarına nakşet mek, bu davaya nananları müjdelemek, kâfirleri ise korkutmak üzere Allah tarafından görevlendirilen ve yine Onun katından desteklenen Allah'ın seçkin kulları, tevhid bayrağının seçkin taşıyıcıları ve tevhid davasının seçkin önderleridir, rasuller.




]AHİRET GÜNÜNE İMAN:]Ölümden sonra berzah (kıyamete kadar olan zaman ve bu sürede olan olaylar) hesap, mizan, cennet, cehennem, kabirde azab veya mükâfat, amellerine karşılık azab ya da mükâfat göreceklerin acı veya lezzeti beden ve ruhları ile duyacaklarına ve tüm bunların temelini oluşturan öldükten sonra dirilmeye imandır.


]KADERE İMAN:]Kadere imanın Allah katında geçerli olabilmesi için şu dört şeye seksiz şüphesiz iman etmek gerekir:


]Birincisi:]Allah'ın ezelî ve kadim ilmine iman etmektir. Allah'u Teâlâ ezeli ve kadim ilmiyle ne olacağını bildi. Ve bu ezelf ilmiyle bildiği şeyleri yazdı.


]İkincisi:]Allah'ın, olmasını dilediği şeyin mutlaka olacağına, olmamasını dilediği şeyin mutlaka olmayacağına, gökte ve yerde meydana gelen bütün hareketlerin ve sessizliklerin Allah'ın izniyle olduğuna iman etmek.


]Üçüncüsü:]Allah'u Teâlâmn bütün mahlukatı yarattığına ve kainatin içindeki herşeyin Allah'ın yaratmasıyla ve takdiriyle meydana geldiğine iman etmek. "


]Dördüncüsü:] Kendisine isabet eden şerrin kendisinden başkasına isabet edebileceği haİde kendisine isabet ettiğini zannetmemek. Veya kendisine isabet eden hayrın bir tesadüf sonucu kendisine isabet ettiğine inanmamak.
] İMAMI AZAMIN FIKIHINDAN ÖZETTİR
 
Üst Alt