12 Madde İle Osmanlı’nın Batı Müziği ile kıyaslanması

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
Cumhuriyet ve kazanımları üzerinden yürütülen popüler ama içi boş tartışmaları bir kenara bırakmayı başarabilirsek, tarihimizle ilgili sisli perdeler ardında kalmış gerçekleri gün ışığına çıkarmamız çok daha kolay olur. Misal, 1826-1920 yılları arasındaki “Batılılaşma” , “Yenilenme” veya “Modernleşme” diye adlandırılan bölümde, Osmanlı'nın dünyaya karşı çağın gerisinde kalmamak adına gerçekleştirdiği reformlar ile verdiği kültürel savaşın izleri açıkça görülmektedir. Klasik Batı Müziği ile ilgili çalışmalara da biz bu vesileyle ulaşmış olduk.

1. Batı Kültürü ve Osmanlı Müziği Etkileşimi

- Batı ile etkileşimin ilk örneklerinin, Osmanlı Mehter Takımı vesilesiyle gerçekleştiğini söyleyebiliriz.
- Mehter müziği Avrupa'da özellikle Avusturya üzerinden yayılmıştı. Bunun da en temel iki nedeni Osmanlı-Avusturya savaşları ve Osmanlıların Avusturya ile oldukça sık kurdukları diplomatik temaslardı.
- 1665'te elçilik görevi ile bu ülkeye gönderilen Kara Mehmet Paşa, beraberinde getirdiği mehter takımına şehir içinde gösteriler düzenletmişti.
- Karlofça Anlaşması’ndan hemen sonra diplomatik ilişkileri başlatmak amacıyla Viyana'ya gönderilen İbrahim Paşa da benzer bir gösteri düzenletmişti.
- 1718'deki Pasarofça Anlaşması’nın hemen ardından giden elçimiz Silahdar İbrahim Paşa tarafından da benzer dinletiler devam ettirildi

2. Avrupa Saraylarında Mehter Modası

- 18. yüzyıl başlarında Lehistan kralı 2. Augustus, mehter müziğinden çok etkilendi ve dönemin padişahından kendisi için bir mehter takımını Polonya‟ya göndermesini rica etti. Leh kralının bu ricası kırılmayarak 12-15 müzisyenli bir ekip Polonya'ya gönderildi.
- Çariçe Anna, İstanbul'da Lale Devri’nin yaşandığı sırada, 1725 yılında İstanbul’a bir adamını göndererek mehter takımı edindi.
- 1741'de Avusturya Habsburgları’nın başkenti Viyana'da da daimi bir mehter takımı bulunuyordu.
- Prusya bu akıma katılan son devletti.

3. Türk müziğiyle ya da Türklükle ilgili öğelere yer veren Avrupalı besteciler:


- Mozart, Beethoven, Weber, Brahms, Luis (Ludwig) Spohr, Michael Haydn, Rameau, Gluck, Lully, Leo Fail ve Musorgsky ilk akla gelenlerdir.
- Türk müziğiyle ya da Türklükle ilgili öğelerin yer aldığı başlıca müzik türleri senfoni, konçerto, sonat, süit, marş, piyano ve bando parçaları, uvertür, opera, operet ve baledir.

4. Örnekler: Wolfgang Amadeus Mozart‟ın KV 331 La Majör Piyano Sonatı'nın rondo formunda yazdığı Alla Turca isimli bölüm dünyaca tanınan bir eserdir.


Mozart’ın keman için Türk konçertosu (K.219) yine akla gelen ilk eserlerdendir.


Yukarıdaki örneklere ek olarak:

- Beethoven'in “Türk işi müzikli Almanca senfoni” olarak betimlediği Dokuzuncu Senfoni, Atina Harabeleri’ndeki (Op. 113) Dervişler Korosu ve Türk Marşı
- Brahms'ın Dördüncü Senfoni’si ve Yeniçeri İşi Açımlık olarak betimlediği “Akademik Tören Uvertürü” (Op.80)
- Weber’in Oberon operası, Louis (Ludvvig) Spohr’un “Üfleme ve Yeniçeri Takımı İçin Gece Müziği”
- Haydn'ın Askeri Senfoni'si ve Türk-işi Süiti
- Rameau’nun “Gönlüyüce Türk” bölümünü içeren “Gönülçelen Doğulular” Opera-Baleti
- Gluck’un “Umulmadık Karşılama” ve Ifijen Tauride operaları,
- - Lully’nin Kibarlık Budalası müziği
Leo Fall’ın İstanbul Gülü Opereti
Musorgsky’nin Türk marşı
- Ve Wagner'in Tannhauser Operası‟nın marş bölümünde de benzer etkilere ve öğelere rastlamak mümkündür

En farklı iletişim Strauss’lar ile kuruluyor.


- 19. yüzyılda yaşamış müzisyen Strausslar‟ın Osmanlı sultanlarına ve devlet adamlarına ithaf ettikleri birçok eser vardır:
- Baba Johan Strauss'un Fethi Ahmet Paşa'ya ithaf ettiği (Op.96) Balo Havai Fişekleri Valsi
- Fransız Isaac Strauss'un Sultan Abdulmecid'e ithafen bestelediği Constantinople Polkası
- Eduard Strauss2un Sultan Abdulaziz'e bestelediği (Op.88) Arz-ı Tanzimat Valsi 3
- Ve oğul Johann Strauss'un Sultan II. Abdulhamid‟e ithaf ettiği Op.444 numaralı Doğu Masalları Valsi

5. Osmanlı Müzik Kültüründe Batıya Yönelim


Batılılaşma hareketlerinin en yoğun biçimde yaşandığı dönem Lale Devri (1715-1730)'dir. Sanatsal yaşamın önem kazandığı bu barışçıl dönemde, Osmanlı Devleti ile Avrupa ülkeleri arasında kültür ilişkilerinin temeli atıldığı söylenebilir.Ancak reform sürecinin III. Selim ile geleneksel boyutta başladığını söylemek daha doğru olur. Sonraki dönemde ise II. Mahmut bu süreci modern bir anlayışla devam ettirmek için bazı radikal kararlar almak zorunda kalmıştır. 6. II.

Mahmud (1808-1839) Dönemi


- Osmanlı hanedanının 30. Hükümdarı Sultan II. Mahmud, tıpkı ataları gibi şair ve musikişinas biriydi. Tambur ve ney çalardı.
- Bir marş, bir kalenderi, bir tavşanca ve 22 şarkı olmak üzere toplam 25 eseri bulunmaktadır.
- 1826‟da Yeniçeri ocağını kapatır. Ocağın kapanması ile beraber buraya bağlı olan Mehterhane lağvedilerek yerine Muzıka-i Hümayun kurulur.
- Muzıka-i Hümayun‘a aynı zamanda bir müzik okulu hüviyeti de kazandırmıştır. Başına da, daha sonra üstün hizmetlerinden dolayı general rütbesi alacak olanGiuseppe Donizetti (Donizetti Paşa) getirilmiştir.
- Donizetti Paşa önderliğinde, okulda flüt, piyano, armoni ve çalgılama (instrumentation) dersleri verilmiş ve Avrupa’dan hem çalgı öğretmenleri, hem de çalgılar getirtmiştir.
- Muzika-i Hümayun‘un Türk müzik tarihindeki önemi ise, müzik ve müzik eğitimcisi açısından belli bir birikimi Cumhuriyet Türkiye’sine aktarabilecek sanatçılar yetiştirmiş olmasıdır.

7. I. Abdulmecit (1839-1861) Dönemi


- Döneminde sarayda Batı müziği öne geçmişti. İtalya‘dan, Donizetti Paşa‟nın ölümünden sonra Guatelli Paşa getirilerek Muzıka-yı Hümâyûn’un başına geçirildi.
- Bütün Türk mûsikî bestekârlarıyla icracılarına Muzika-yı Hümâyûn’a devam mecburiyeti kondu.
Not: Dede Efendi, bu gidişat karşısında, “Bu oyunun tadı kaçtı”, diyerek talebeleri Mutafzade’yi ve Dellâlzâde’yi yanına alıp Hac farizasını yerine getirmek ve Hicaz’a yerleşmek üzere İstanbul‘dan ayrıldı. Hicaz’da bir kolera salgınında vefat etti.
- 1839’dan başlayarak tiyatro binalarının sayısının artması sonucu İstanbul ve İzmir, Avrupa’nın büyük sanat merkezleri durumuna gelmiş, İtalya, Fransa, Almanya, Viyana hatta Kafkasya’dan tiyatro, opera, bale toplulukları gelerek temsiller vermişlerdir.
- 1843 yılından itibaren başta opera olmak üzere birçok sahne sanatı önemsenerek Osmanlı topraklarında sergilenme fırsatı bulmuştur.
- Bu dönemde sahnelen önemli eserlere: Lucrezia Borgia operası, Rossini’nin Sevil Berberi operası, Gaetano Donizetti’nin Parisina operası, Giselda operası ve Silisin operası gibi örnekler verilebilir.

8. I. Abdulaziz (1861-1876) Dönemi


- Sultan Abdülmecid'in 1861 yılında ölümü üzerine padişah oldu. Musikiyi Sarayda öğrendi. Ney ve lavta çalardı.
- Osmanlı’nın Batı müziğine en aşina ve en hakim sultanlarından biri olan Abdülaziz, yeğeni Sultan 5. Murad’la birlikte İtalyan Callisto Guatelli Paşa’dan dersler alıyordu.
- Wagner’in Bayrouth projesine destek verdiği, özellikle piyanoda çok iyi olduğu tarihçiler tarafından aktarılan Sultan Abdülaziz’in Hicaz Sirto’su da müzikarşivlerinde yer etmiş eserlerinden biriydi.
- Valse Davet’in yanı sıra, Sultan’ın Kraliçe Viktorya’nın davetlisi olarak 1867’de Londa’yı zitareti sırasında Kraliyet Askeri Bandosu tarafından çalınan La Gondolle Barcarolle isimli eseri de o dönemde Avrupa basınında büyük ses getirmişti.
- Abdülaziz döneminde ünlü Çuhaciyan operetleri de, Türk musikisine özgü melodi kuruluşunu Batı tekniğiyle birleştirerek bir sentez kurmaktaydı. Bu durum ileriki süreçte birçok besteciyi cesaretlendirerek, çeşitli operet ve opera eserleri yazmaya sevk ve teşvik edecekti.
- 1869’da yürürlüğe giren Maarif-i Umumiye Nizamnamesi (Genel Eğitim Tüzüğü) ile onu izleyen düzenlemeler çerçevesinde daha çok müzik, resim ve bir ölçüde edebiyat alanlarında oluşmuştur.

Türk Müziği’nin en meşhur Hicaz oyun havalarından biri de Abdülaziz imzasını taşır.


9. II. Abdulhamid (1876-1909) Dönemi

- “Kendisine tutulan Avrupalı hocalardan alafranga müzik öğrendi. Güzel piyano çalar, küçük parçalar bestelerdi
- Döneminde, sarayda Sultan Abdulaziz devrinde ikinci plana atılan batı müziği önemsenerek, sarayda bir tiyatro salonu inşa edilip birçok küçük opera ve operet sahnelenmiştir.
- Seri konserler ve gösteriler verilen Yıldız Sarayı Tiyatrosu bu dönemde 350 kişinin maaş aldığı dev bir konservatuar niteliği kazanmıştır.
- Abdulhamid Han, bugünkü adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar olan Sanayi-i Nefise Mektebini (1882) açarak sanat ile ilgili ilk akademik kurumu milletimize kazandırmıştır.
- 1908’de ilan edilen Meşrutiyetle birlikte Muzıka-i Humayun’da görevli olan yabancı müzikçiler ülkelerine gönderilmiş, onların yerine yetişkin Türk müzikçiler atanmıştır.
- Beethoven’in senfonilerinin seslendirilmesi çalışmaları da yine bu döneme rastlar.

10. Mehmet Vahdettin (1918-1922) Dönemi


- 36. ve son Osmanlı padişahı Sultan Mehmed Vahdettin, hem Türk hem de batı musikisi ile ilgilenmiştir. Necib Paşa'dan batı müziği, Hacı Faik Bey‟den Türk müziği dersleri almıştır.
- Piyano ve kanun çalıp şarkı söylediği bilinmektedir.
- Şehzadeliği zamanında çok geniş bir nota koleksiyonu toplamıştır. Bestelediği eserlerin çoğu şarkı formunda olup, birkaç beste semai ve marş formundadır. Eserlerinin tamamı 1997'de, Murat Bardakçı tarafından yayınlanmıştır.

11. Okumak, okumak, okumak ve hakikati aramak!


- Avrupa müziği ile ilk tanışmamız, 1524 yılında İstanbul'da “İtalyan azınlığın hazırladığı şenlikte temsil düzenlenmesi ve bu gösteriye Türk dansçılarının da katılmasıdır.
- Ülkemizde oynanan ilk opera temsili ise (bu belge Topkapı Sarayı arşivindedir), 1797’de Topkapı Sarayı’nda Ağa yerinde, Frenklerin oynadıkları çalgılı, çengili oyundur.
- Muzıka-i Humayun'un ve Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kurulmaları, 1869’da yürürlüğe giren Maarif-i Umumiye Nizamnamesi (Genel Eğitim Tüzüğü) Osmanlı’nın başlattığı önemli girişimlerdir.
- Bu bağlamda (Erkek) Rüştiye Mektepleri’nde önce resim-yazı (resim-i hattı) ve 1910’lu yıllarda müzik (gına; şarkı ve türkü söyleme) derslerine,
- Kız (İnas) Rüştiye Mektepleri’nde müzik, resim (yardımcı nakış resmi) ve seçme edebi parçalar (müntehibat-ı edebiyye) derslerine,
- İddiadi Mektepleri’nde Resim dersine, ayrıca Darülmauallim (Erkek ÖğretmenOkulu) ve Darülmuallimat (Kız Öğretmen Okulu) sıbyan ve rüştiye bölümlerinde resim ve müzik derslerine,
- İdadi ve Sultani bölümlerinin fen sınıflarında resim dersine yer verilmesi, bunların yanı sıra Mekteb-i İptidai (ilkokul) programlarında da müzik ve resim-iş derslerinin yer alması Osmanlı'dan Cumhuriyet dönemine devrolan sanat eğitimi birikimleridir..

12. Vals demiştik. O halde Buyrun! Sultan Abdülaziz’in en güzel bestelerinden biri de “Invitation a la Valse” yani “Valse davet” adlı eseri…


 
Üst Alt