HASAN CAN
Active member
ÂYETELKÜRSÎNİN FAZÎLETİ
Bekara sûresindeki (Allahü lâ ilâhe illâ hu...) âyetinin temâmına (Âyet-el kürsî) denir. Bu âyet-i kerîmeyi ihlâs ile okuyanın, insan ve hayvân haklarından mâ’adâ ve farz borçlarından başka günâhları afv olunur. Ya’nî tevbeleri kabûl olur.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz buyurdu ki: (Her kim farz nemâzı bitirir bitirmez yerinden kalkmadan bir kerre Âyetelkürsîyi okuyup, otuzüç kerre Sübhânallah, otuzüç kerre Elhamdülillah, otuzüç kerre Allahü ekber derse, hepsi doksandokuz olur. Bir kerre de Lâilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh lehülmülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr dese, Hak teâlâ o kişinin günâhlarını afv eder.) Allahü teâlâ hazretlerinin afv etdiği günâhlar, yalnız kendisi ile o kulu arasında olan, tevbe etmiş olduğu günâhlardır. İnsanların ve hayvânların haklarına tevbe etdikden sonra halâllaşmak da lâzımdır.
Habîb-i kibriyâ “sallallahü aleyhi ve sellem” diğer bir hadîs-i şerîflerinde buyurdu ki: (Hak teâlâ hazretlerinin zâtına mahsûs olarak üçbin ismi vardır. Bunların içinden terâzîde en ağır geleni “Sübhânallahi ve bi hamdihi sübhânallahil’azîmi ve bi-hamdihî”dir. Her kim, bunu nemâzdan ve tesbîhlerden sonra, on kerre okursa her harfine on sevâb verilir.) Sonra, imâm ve cemâ’at ile berâber kollarını, bir mikdâr ileriye uzatıp ve göğüs hizâsına kaldırıp, avuçları tam açık olarak semâya çevirip düâ et ve âmîn de. Düâ bitince ellerini yüzüne sürüp, “Velhamdü lillâhi rabbil âlemîn” de ve salevât ile Fâtiha-i şerîfe oku. İbni Âbidîn “rahime-hullahü teâlâ”, üçyüzkırkbir [341]. ci sahîfede diyor ki, (Nemâzdan sonra, düâ ederken, eller göğüs hizâsında ileri uzatılır. Avuçlar semâya karşı açılır. Çünki semâ, düânın kıblesidir. İki el birbirinden aralık tutulur. Düâdan sonra, iki eli yüze sürmek sünnetdir.)
(Fetâvâ-yı Hindiyye) beşinci cildinde diyor ki, (Nemâzdan sonra düâ ederken kolları çeşidli şekllerde tutmak bildirildi. Bunlar arasında efdal olanı, avuçları semâya karşı açmak ve birbirinden uzak tutmakdır. Kolları göğüs hizâsına kaldırmak müstehabdır. Düâdan sonra iki eli yüze sürmek sünnetdir.)
Bekara sûresindeki (Allahü lâ ilâhe illâ hu...) âyetinin temâmına (Âyet-el kürsî) denir. Bu âyet-i kerîmeyi ihlâs ile okuyanın, insan ve hayvân haklarından mâ’adâ ve farz borçlarından başka günâhları afv olunur. Ya’nî tevbeleri kabûl olur.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz buyurdu ki: (Her kim farz nemâzı bitirir bitirmez yerinden kalkmadan bir kerre Âyetelkürsîyi okuyup, otuzüç kerre Sübhânallah, otuzüç kerre Elhamdülillah, otuzüç kerre Allahü ekber derse, hepsi doksandokuz olur. Bir kerre de Lâilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh lehülmülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr dese, Hak teâlâ o kişinin günâhlarını afv eder.) Allahü teâlâ hazretlerinin afv etdiği günâhlar, yalnız kendisi ile o kulu arasında olan, tevbe etmiş olduğu günâhlardır. İnsanların ve hayvânların haklarına tevbe etdikden sonra halâllaşmak da lâzımdır.
Habîb-i kibriyâ “sallallahü aleyhi ve sellem” diğer bir hadîs-i şerîflerinde buyurdu ki: (Hak teâlâ hazretlerinin zâtına mahsûs olarak üçbin ismi vardır. Bunların içinden terâzîde en ağır geleni “Sübhânallahi ve bi hamdihi sübhânallahil’azîmi ve bi-hamdihî”dir. Her kim, bunu nemâzdan ve tesbîhlerden sonra, on kerre okursa her harfine on sevâb verilir.) Sonra, imâm ve cemâ’at ile berâber kollarını, bir mikdâr ileriye uzatıp ve göğüs hizâsına kaldırıp, avuçları tam açık olarak semâya çevirip düâ et ve âmîn de. Düâ bitince ellerini yüzüne sürüp, “Velhamdü lillâhi rabbil âlemîn” de ve salevât ile Fâtiha-i şerîfe oku. İbni Âbidîn “rahime-hullahü teâlâ”, üçyüzkırkbir [341]. ci sahîfede diyor ki, (Nemâzdan sonra, düâ ederken, eller göğüs hizâsında ileri uzatılır. Avuçlar semâya karşı açılır. Çünki semâ, düânın kıblesidir. İki el birbirinden aralık tutulur. Düâdan sonra, iki eli yüze sürmek sünnetdir.)
(Fetâvâ-yı Hindiyye) beşinci cildinde diyor ki, (Nemâzdan sonra düâ ederken kolları çeşidli şekllerde tutmak bildirildi. Bunlar arasında efdal olanı, avuçları semâya karşı açmak ve birbirinden uzak tutmakdır. Kolları göğüs hizâsına kaldırmak müstehabdır. Düâdan sonra iki eli yüze sürmek sünnetdir.)