MURATS44
Özel Üye
25. kare, bilinçaltı mesaj göndermek için kullanılan bir tekniktir. Sinema filmleri, 24 kareden oluşmaktadır. Gözlerimiz, bir saniyede 24 kareyi algılayabilirken, 25. kareye yerleştirilen görüntüyü algılayamaz. Ancak bilinçaltı, bu görüntüyü depolar. Böylelikle istenilen mesaj, hedef kişi ya da kitleye iletilmiş olur. Farklı yayın sistemlerinde kare sayıları ya da teknik olarak işlem farklılıkları olsa da, gözün algılayabileceği görüntü karelerinin üzerinde kare yerleştirme tekniği ile kurulan bu sistem genel olarak 25. kare tekniği olarak adlandırılmaktadır.
25. Kare yahut başka uygulamalar, hipnotik esaslara göre düzenlenmiş ve kişilere mesajı en etkili şekilde vermeyi amaçlayan gizli ya da açık hipnotik iletişim unsurlarıdır. Bilinçaltının en önemli özelliği bilinçli zihnimizi etkilemesidir. Bilinçaltımıza ne ekersek o yeşeriyor. Bunu negatif anlamda da pozitif anlamda da kullanabiliriz. 25. kare gibi çeşitli yöntemler kullanılarak bilinçaltına etki eden bilinçaltı mesajlarla insan beynine etki edilerek, insan davranışlarının ve algıların yönlendirilmesi hedefleniyor. Çoğu zaman maddi çıkarlar doğrultusunda reklam ve pazarlama sektöründe kullanılan bu tekniğe gizli örgütler tarafından da başvuruluyor.
25. kare tekniği subliminal (eşikaltı) reklamcılıkta kullanılan en yaygın yöntemlerden biridir. Bu yöntemle tüketiciler izledikleri filmlerde bu subliminal (eşik altı) reklama maruz kalırlar. Bir insanın gördüğü anlık görüntü, 655 satır ve frame/çerçeve denilen 24 küçücük kareden oluşur. Sinema bandında, saat, dakika, saniye olarak bir diziliş vardır. Saniyeden sonra kare gelir ve bir saniye 24 karedir. Her 24 kare ise bir ekran büyüklüğündeki kareyi oluşturur. Her 327,5 satırda bir de "control-track" denilen aralık vardır. Bu aralıktaki görüntüler kesilip, aralarına başka görüntüler atılarak 25. kare oluşturulur ve bu son kare olan 25. kare anlıktır. Yani görüntü saniyede 1/24 olacakken, bu 1/25’e çıkar. Kareler 25 olunca ani bir görüntü gelir ve anında kaybolur. Göz bunu algılar ve eşik altına aktarır, ama kişi görüntünün o anda farkında bile olmaz.
Artık o kareye yerleştirilecek bilgi, kişinin inisiyatifine kalıyor. Nasıl bir mesaj verirseniz o direkt bilinçaltına gidiyor. Bu durumda 25. kareye istediğiniz yazıyı, şekli, faydalı ya da zararlı her şeyi yerleştirebilirsiniz. Örneğin çizgi filmlerde zina, fuhşiyat, ahlaksızlığı, gayrı meşru ilişkileri, açıklığı anımsatan anımsatan sembol niteliğindeki görüntüler gizli olarak çocuklarımızın bilinçaltına gönderiliyor. O sembolü görüldüğü zaman bilinçaltında bulunan o sembol ile ilgili bütün bilgiler çağrılıyor.[SUP]
[/SUP]Bir nesneye bakıldığında görülen, zemin üzerindeki nesnenin bütünlüğüdür. Dikkatin yoğunlaştığı nesne, şekil. Diğer yüzey ise şekildir. Yani dikkatin yoğunlaştığı noktaya göre sekil ve zemin değişebilir. Üstteki resimde ilk görünen, ya bir kadın yüzü ya da saksafon çalan bir adamdır. Dikkatin beyaz ya da siyah renge yoğunlaşmasına göre değişiklik gösterir.
Başka bir örnekte, 1957 yılında gösterilen "Picnic" filminin içine gözle fark edilmeyen ancak bilinçaltına kazınan "Aç mısın? Öyleyse patlamış mısır ye!" cümlesi yerleştirilmiş, gösterim süresince patlamış mısır satışları yüzde 58 oranında artmıştır. Ancak bu teknik, genelde şiddet ve cinsellik içermektedir.[SUP][6][/SUP]
Diğer bir örnek de "Fight Club" filmiyle ilgili. Fight Club filminde 26 tane 25. kare var. Ağır çekime alıp izlerseniz bu kareleri yakalayabilirsiniz. Bu filmin yönetmeni, müziklerini yapan kişi eşcinsel ve 25. karelere de eşcinsellikle ilgili mesajlar yerleştirilmiş. Bu mesajları aldığınızda eşcinsellik size normal bir olaymış gibi geliyor.
Bu bağlamda bireyleri ve toplumu olumsuz olarak etkilemeye yönelik bilinçaltı mesajları önlemek ve toplumu korumak için bazı ülkelerde yapılan yasal düzenlemeler vardır. Örneğin, Amerikan Federal İletişim Komisyonu kanunnamesi bilinçaltı içerikleri yasaklar. Bu komisyon, kurallara uymayan televizyon ve radyo yayıncılarının lisansını ihlalden dolayı iptal edebilir. Rusya’da ise 25. kare tekniğini otomatik olarak yakalayan bir sistem bulunmaktadır.
Türkiye’de de 3984 sayılı Radyo ve Televizyon Kanununa göre bilinçaltına gizli mesaj vermek yasak. Her ne kadar dünyada ve Türkiye’de yasaklanmış olsa da bu sadece kâğıt üzerinde kalmış durumda
25. Kare yahut başka uygulamalar, hipnotik esaslara göre düzenlenmiş ve kişilere mesajı en etkili şekilde vermeyi amaçlayan gizli ya da açık hipnotik iletişim unsurlarıdır. Bilinçaltının en önemli özelliği bilinçli zihnimizi etkilemesidir. Bilinçaltımıza ne ekersek o yeşeriyor. Bunu negatif anlamda da pozitif anlamda da kullanabiliriz. 25. kare gibi çeşitli yöntemler kullanılarak bilinçaltına etki eden bilinçaltı mesajlarla insan beynine etki edilerek, insan davranışlarının ve algıların yönlendirilmesi hedefleniyor. Çoğu zaman maddi çıkarlar doğrultusunda reklam ve pazarlama sektöründe kullanılan bu tekniğe gizli örgütler tarafından da başvuruluyor.
25. kare tekniği subliminal (eşikaltı) reklamcılıkta kullanılan en yaygın yöntemlerden biridir. Bu yöntemle tüketiciler izledikleri filmlerde bu subliminal (eşik altı) reklama maruz kalırlar. Bir insanın gördüğü anlık görüntü, 655 satır ve frame/çerçeve denilen 24 küçücük kareden oluşur. Sinema bandında, saat, dakika, saniye olarak bir diziliş vardır. Saniyeden sonra kare gelir ve bir saniye 24 karedir. Her 24 kare ise bir ekran büyüklüğündeki kareyi oluşturur. Her 327,5 satırda bir de "control-track" denilen aralık vardır. Bu aralıktaki görüntüler kesilip, aralarına başka görüntüler atılarak 25. kare oluşturulur ve bu son kare olan 25. kare anlıktır. Yani görüntü saniyede 1/24 olacakken, bu 1/25’e çıkar. Kareler 25 olunca ani bir görüntü gelir ve anında kaybolur. Göz bunu algılar ve eşik altına aktarır, ama kişi görüntünün o anda farkında bile olmaz.
Artık o kareye yerleştirilecek bilgi, kişinin inisiyatifine kalıyor. Nasıl bir mesaj verirseniz o direkt bilinçaltına gidiyor. Bu durumda 25. kareye istediğiniz yazıyı, şekli, faydalı ya da zararlı her şeyi yerleştirebilirsiniz. Örneğin çizgi filmlerde zina, fuhşiyat, ahlaksızlığı, gayrı meşru ilişkileri, açıklığı anımsatan anımsatan sembol niteliğindeki görüntüler gizli olarak çocuklarımızın bilinçaltına gönderiliyor. O sembolü görüldüğü zaman bilinçaltında bulunan o sembol ile ilgili bütün bilgiler çağrılıyor.[SUP]
[/SUP]Bir nesneye bakıldığında görülen, zemin üzerindeki nesnenin bütünlüğüdür. Dikkatin yoğunlaştığı nesne, şekil. Diğer yüzey ise şekildir. Yani dikkatin yoğunlaştığı noktaya göre sekil ve zemin değişebilir. Üstteki resimde ilk görünen, ya bir kadın yüzü ya da saksafon çalan bir adamdır. Dikkatin beyaz ya da siyah renge yoğunlaşmasına göre değişiklik gösterir.
Başka bir örnekte, 1957 yılında gösterilen "Picnic" filminin içine gözle fark edilmeyen ancak bilinçaltına kazınan "Aç mısın? Öyleyse patlamış mısır ye!" cümlesi yerleştirilmiş, gösterim süresince patlamış mısır satışları yüzde 58 oranında artmıştır. Ancak bu teknik, genelde şiddet ve cinsellik içermektedir.[SUP][6][/SUP]
Diğer bir örnek de "Fight Club" filmiyle ilgili. Fight Club filminde 26 tane 25. kare var. Ağır çekime alıp izlerseniz bu kareleri yakalayabilirsiniz. Bu filmin yönetmeni, müziklerini yapan kişi eşcinsel ve 25. karelere de eşcinsellikle ilgili mesajlar yerleştirilmiş. Bu mesajları aldığınızda eşcinsellik size normal bir olaymış gibi geliyor.
Bu bağlamda bireyleri ve toplumu olumsuz olarak etkilemeye yönelik bilinçaltı mesajları önlemek ve toplumu korumak için bazı ülkelerde yapılan yasal düzenlemeler vardır. Örneğin, Amerikan Federal İletişim Komisyonu kanunnamesi bilinçaltı içerikleri yasaklar. Bu komisyon, kurallara uymayan televizyon ve radyo yayıncılarının lisansını ihlalden dolayı iptal edebilir. Rusya’da ise 25. kare tekniğini otomatik olarak yakalayan bir sistem bulunmaktadır.
Türkiye’de de 3984 sayılı Radyo ve Televizyon Kanununa göre bilinçaltına gizli mesaj vermek yasak. Her ne kadar dünyada ve Türkiye’de yasaklanmış olsa da bu sadece kâğıt üzerinde kalmış durumda