Aile Reisi Peygamberimiz (SAV)

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Aile Reisi Peygamberimiz (SAV)
Hz. Peygamber(sav) şöyle buyuruyor: “Dünyada faydalanılan şeylerin en iyisi saliha bir eştir. Kendisine baktığında, seni sevindirir, gıyabında da mal ve namusunu korur.” (Müslim/Buhari)
Bir insanı tam anlamıyla tanıyabilmek için o kişinin aile hayatını bilmek gerekir. Aile hayatı onun ahlakının, davranışının ve karakterinin gerçek aynasıdır. İnsanların sosyal hayatta ya da ev hayatı dışındaki bütün hareketlerini yapmacık ve de çok farklı olarak göstermeleri mümkündür. Kısacası gerçek ahlaki yapısını ve davranışlarını dışarıdan saklayabilir. Fakat bunu aile içinde saklayamaz. Kişinin karakteri hakkında en sağlıklı malumat aile hayatının araştırılmasıyla elde edilir.
Hz. Peygamber Efendimiz(sav)’i de daha yakından tanımak için Onun aile içi hayatını bilmemiz gerekir. Göreceğiz ki, yeryüzünde gelmiş-geçmiş, gelecek bütün hanelerin, kurulacak bütün yuvaların, en sade, en mutlu, en samimi, en bahtiyar ve en feyizli olanı Onun ailesidir.
Belki bu ev maddi açıdan en fakir evlerden biriydi. Ama o evde şefkat, merhamet, anlayış, saygı ve sevgi hâkimdi. O hanımlarına karşı çok yumuşak ve müsamahakâr davranırdı. Allah Resulü (sav), hanımlarıyla oturur, sohbet eder, hatta bir arkadaş gibi onlarla bazı meselelerin müzakeresini bile yapardı. Onun hayatının her sahası açıkça ortadaydı. O, böylelikle toplum ve aile içinde hayatından bir şeyler kapıp, yaşamına uygulamak isteyenler için yegâne bir örnek, bir şahsiyet, bir eş, bir beşer ve bir peygamberdi.
Onun evlilik hayatından, eşleri ile olan diyaloglarından bazı örnekler vererek bu konuyu daha iyi kavrayabiliriz:
Hz. Peygamber Efendimiz(sav) ev halkına gayet iyi davranır, onlarla şakalaşırdı. Hz. Aişe Onunla yaptığı iki yarışı şöyle anlatır: “Bir yolculukta Hz. Peygamber(sav) ile yarıştım ve Onu geçtim. Birkaç yıl sonra şişmanladığımda yaptığım diğer bir yarışı ise Hz. Peygamber(sav) kazandı. Bana dedi ki; ‘Bu diğer yarışın yerineydi.” (Davud, Cihad: 61)
Ev içindeki davranışları da Onun ne kadar mütevazi olduğunu gösterir. Hz. Aişe (ra)’den ev içinde Hz. Peygamber(sav)’in davranışlarından sorulduğunda şu bilgiyi vermiştir: “Hz. Peygamber(sav) evine girdiği zaman herhangi bir fevkaladelik ve inziva göstermeden, insanlardan her hangi biri gibi tevazu ile davranırdı. Kendi elbisesinin söküğü ile meşgul olur, koyunları eli ile sağar, eşlerine ev işlerinde gerekli hallerde de yardımcı olurdu. Çarşıya, pazara gider, bizzat alış veriş yapar ve aldığı şeyleri kendisi taşırdı.” (Tirmizi/ Şemail)
Yine Hz. Peygamber Efendimiz(sav)’in hanımlarıyla bazı konularda istişare ettiğini biliyoruz. Örnek olarak; Hudeybiye’de Ashabının kendisine takındığı tavır konusunda Ümmü Seleme’yle istişare etmiş ve onun dediklerini yapmıştır. Böylece kadınların bileceği işlerde kadınlara da danışılabileceğini göstermiştir.
Hanımlarına karşı çok yumuşaktı hatta hanımlarının bazı incitici sözlerini hoş karşılardı. Kadınlarla iyi geçinmeyi tavsiye eder ve “İnsanlar değişik özelliklere sahiptirler. Erkek hanımının sadece beğenmediği yönünü göz önüne almamalıdır. Çünkü onun muhakkak iyi ve beğenilen yönleri de vardır” diye buyurdu. Hz. Peygamber(sav) hanımlarına karşı oldukça hoşgörülüydü. Örnek olarak; Hz. Aişe(r.anha)’nin anlattığına göre, Hz. Peygamber(sav) Tebük ya da Hayber Gazvesinden döndü. Hz. Aişe(r.anha)’nin eşyalarını koyduğu rafların üzerinde örtü vardı. Rüzgâr esti, Hz. Aişe(r.anha)’nin oyuncaklarının üzerinde bulunan örtüyü açtı. Bunun üzerine Hz. Peygamber(sav) “Ey Aişe! Bunlar nedir?” diye buyurdu. Hz. Aişe(r.anha) ‘Kızlarım’ diye cevap verdi. Hz. Peygamber(sav) oyuncakların arasında iki kanatlı bir at gördü. ‘Oyuncakların arasında gördüğüm bu nedir?’ deyince Hz. Aişe ‘At’ dedi. Hz. Peygamber “Üzerindekiler nedir?” diye sorunca Hz. Aişe “Kanatlarıdır” diye cevap verdi. Hz. Peygamber(sav) “Atın kanatları olur mu?” deyince. Hz. Aişe “Hz. Süleyman’ın atlarının kanatları olduğunu işitmedin mi?” şeklinde cevap verdi. Hz. Aişe der ki: “Hz. Peygamber(sav) bunu işitince güldü. Hatta onu azı dişlerini gördüm.” (Ebu Davud: Edep 62)
Yine başka bir vakit baktığımızda Hz. Peygamber(sav) yanında Hz. Aişe(r.anha)’nin arkadaşlarıyla def çalıp kahramanlıkları anlatan şarkılar söylediklerini görüyoruz.
Hz. Peygamber(sav) ev halkına karşı taşıdığı ağır mesuliyeti hissederek aile halkını dünya menfaatleri yerine ahiret mükâfatları ve güzelliklerine teşvik ederdi. Gece tehecccüd namazına kalktığında hanımlarının da bu ulvi ve faziletli amele katılmalarını isterdi. Sevgi ve yumuşaklıkla bu tür ibadetlere teşvik ederdi. Her şeyden önce ailesine karşı güler yüzlüydü. Onun sadece hiddetlendiği husus Allah(cc)’ ın emir ve yasaklarına karşı gördüğü saygısızlıktı.
(Şüheda Rümeysa)
Kaynaklar
Fizilalil Kur’an
Hz. Muhammed’in Hayatı (Martin Lings)
Fıkhus Siyre (Dr. M. Said Ramazan el Butti)


Aile Reisi Olarak Hz. Muhammed (s.a.v.)
Hz. Peygamber (asv), henüz gençlik yıllarında yirmi beş yaşında iken Mekke'de Hz. Hatice (r.anha) ile evlenerek bir aile yuvası kurmuştu. O sıralarda birden çok kadınla evlenmek, Araplar arasında son derece yaygın bir adet olmakla beraber Peygamber Efendimiz (asv), Hz. Hatice (r.anha) vefat edinceye kadar başka bir kadınla evlenmemişti. Hz. Hatice (r.anha) vefat ettiği zaman Peygamber Efendimiz (asv) elli yaşında idi. Daha sonraki yıllarda özel bir takım sebep ve hikmetlerle Hz. Peygamber (asv) birden çok kadınla evlendi. Bu evliliğin sebeplerini, İslam düşmanlannın yaptığı gibi nefsanî ve şehevanî arzulara bağlamak asla doğru değildir. Çünkü Hz. Peygamber (asv)'in çok evliliği iddia edildiği gibi böyle bir sebebe bağlı olsaydı, bu evliliklerin Hz. Peygamber (asv)'in söz konusu arzuyu daha ziyade duyacağı gençlik yıllarında ve ilk evliliğini hemen takip eden seneler içerisinde cereyan etmesi gerekirdi. Halbuki Hz. Peygamber (asv), tam yirmi beş yıl sadece Hz. Hatice (asv) ile evli kalmış, onun vefatından sonra kendisi elli yaşını geçmiş olduğu halde şartlar gerekli kıldığı için yeni evlilikler yapmıştı. Bazan evlilik dolayısıyla temas kurulan ve yakınlık sağlanan yeni kitlelere İslam'ın iletilebilmesi düşüncesi, bazan evleneceği zeki, kabiliyetli ve bilgili eşi vasıtasıyla kadınları İslami esaslara göre daha rahat eğitebilme arzusu, bazan savaş dolayısıyla ortaya çıkan şiddetli düşmanlık ve kini onlar arasından evlilik yaparak bertaraf edip muhatap kitlelerini celbetme lüzumu, bazan İslam hukukunun getirdiği yeni bir hükmü bizzat Hz. Peygamber (asv)'in tatbik ederek topluma örnek olma zorunluluğu gibi dinî, siyasî, hukukî, sosyal bir çok sebep ve hikmet Hz. Peygamber (asv)'in çok evlenmesini gerekli kılmıştı.

Peygamber Efendimiz (asv)'in zevcelerinin toplam sayısı on bir olup şunlardı:
Hatice bint Huveylid, Sevde bint Zem'a, Âişe bint Ebûbekir, Hafsa bint Ömer, Zeyneb bint Huzeyme, Ümmü Seleme bint Ebû Ümeyye, Zeyneb bint Cahş, Cüveyriye bint elHaris, Ümmü Habîbe bint Ebu Süfyan, Safiyye bint Huyey ve Meynûne bint el-Haris. Reyhâne ve Mâriye ise cariyeleri idi (Radıyallahu anhum ecmain).

Hz. Peygamber (asv)'in zevcelerinden Hz. Hatice (r.anha), Mekke'de peygamberliğin onuncu yılında, Zeyneb bint Huzeyme ise Medine'de Hicretin dördüncü yılında vefat etmişti. Bu sebeple Peygamber Efendimiz (asv)'in bir arada dokuz eşi bulunmuş ve bu sayıya da vefatına yakın bir zamana varıncaya kadar uzun bir sürede evlilik zarureti çıktıkça aralıklarla ulaşılmıştır. Hz. Peygamber (asv)'in bu zevcelerinden Hz. Aişe (r.anha) dışındakilerin tamamı Rasülullah (asv) ile evlendikleri sırada dul idiler ve pek çoğunun eski eşlerinden çocukları vardı; üstelik çoğu yaşlı da idi. Bu durum da, Hz. Peygamber (asv)'in evliliğini gerekli kılan özel bir takım sebep ve hikmetlerin mevcut olduğunun delilidir.

Hz. Peygamber (asv)'in hanımlarının Mescid'e bitişik olarak inşa edilmiş birer odaları vardı. Peygamber Efendimiz (asv) her gün sıra île bir eşinin yanında kalırdı. Hepsine karşı güler yüzlü davranır, ilgi gösterir, ev işlerinde onlara yardım eder, söküklerini kendisi dikiverir, aralarında adaletle muamelede bulunur, hiç birine diğerinden ayrı davranmazdı. Zaman zaman onlarla şakalaşır, gönüllerini alırdı. Hayatı boyunca Hz. Peygamber (asv)'den hanımlarına karşı kötü bir söz veya davranış sadır olmamıştır.

Peygamber Efendimiz (asv), hizmetinde bulunan görevlilere, karşı da asla sert ve haşin davranmaz; kendi yediklerinden onlara da yedirir, giydiklerinden onlara da giydirirdi. Küçük birer odadan ibaret olan hane-i saadetleri son derece sade, ama temiz idi. Bazan bir hasır, bazan yünden dokunmuş bir ihram, bazan da içi hurma lifleri ile doldurulmuş deri kaplı bir yatak Hz. Peygamber (asv)'in oda döşemesini ve yatağını oluşturuyordu. Her konuda olduğu gibi bu hususta da lüks ve israftan kaçınarak sadeliği tercih eden Hz. Peygamber (asv), bazı zevcelerinde görülen daha iyi imkanlarla daha müreffeh bir yaşayış arzu ve isteği üzerine Kur'an'da da temas edildiği üzere "Şayet dünya hayatını ve süslerini istiyorlarsa bağışta bulunarak kendilerini güzellikle salıvereceğini, ama şayet Allah'ı, peygamberini ve ahiret yurdunu istiyorlarsa Allah'ın iyi davrananlar için büyük bir mükafaat hazırladığını" (Ahzab, 33/28-29) belirterek tavrını açıkça ortaya koymuştu. Tabiî ki Hz. Peygamber (asv)'in zevceleri bu ikaz üzerine beşer olma sıfatıyla bir an için içlerinden geçen daha rahat yaşama arzu ve isteğini terkedip Hz. Peygamber (asv)'in yanında kalmayı ve O'nun sade yaşayışına ortak olmayı dünya lüksüne tercih ettiler.

Peygamber Efendimiz (asv), aile hayatında, özel yaşayışında ahlakında, dini tebliğinde, devlet idaresi ve askerî komutasında, eğitim ve öğretiminde, kısacası tüm sözleri, hareketleri ve davranışlarında bütün Müslümanlar için güzel bir örnek idi. Nitekim Cenab-ı Hak şöyle buyurdu:

"Andolsun ki Rasûllah'ta sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için en mükemmel bir örnek vardır."
(Ahzab, 33/21).

Allah'ın salat ve selamı O'nun üzerine olsun.

(ÖNKAL, Ahmet, Şamil İslam Ansiklopedisi, c. V, s.301-311)
 
Üst Alt