Allahtan Gelen Herşey

Gûl-i Misbah

Aktif Üyemiz
Kardeşim, hastalığı ben kendim istedim. Hatta yıllar boyu istedim.

Bin bir kere istedim. Duam kabul oldu. Şimdi hastayım.

Hastalığı nasıl istedim?

Dua ettim: “allah’ım dünya ve ahiretimi cennet et.” dedim.

Hastalık insanı her türlü mekruhtan, haramdan geri çeker.

Hasta odasındadır. Birisine rica eder: “Lütfen lambayı söndürün.”

Karanlık oda mezara ne kadar benziyor. “Şimdi mezardayım…” diye

düşünür insan.Allah’ın rahmeti, merhameti çoktur.

Hastalıklara sabredilirse durmadan sevap akar.

Amel defteri sevaplarla dolar.

Böylece insan cennete girmeye liyakat kazanır.

İnsan cennete girmeye uygun yaşamalıdır ki cennete girsin.



Her hastalık ölümü hatırlatır. “Kulum beni nasıl bilirse ben ona öyle

muamele ederim.” buyuruyorallah.

Biz Allah’ın Rahman ve Rahim sıfatına güveniyoruz.

Ölüm güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?

Allah’ın yarattıklarında kötülük olur mu?

Dünyaya geldik, hatalar, günahlar işledik. Hastalıklar silgi gibidir.

Günahları siler. Günahları silen hastalık ne kadar güzel.

Hastalık mutlaka bize sıkıntı veriyor, içimiz daralıyor.

“Allah” demekten başka çare kalmıyor. Allah dedirten hastalık ne kadar

güzel… Asr Sûresi’nde Cenab-ı Hakk, “Hakkı tavsiye edenler ve

sabredenler kurtulur.” diyor.



Dikkat edilirse gülün içinde diken yok. Dikenlerin içinde gül var.

Hilkatin böylesini seven bülbül var. Gül ağacı ne kadar dikenlidir..

O haşin dikenlerin içinde goncanın, gülün olması ne büyük hikmettir.

Gülün dibine gübre dökmüşler, bir gübrenin pisliğine baktım; bir de gülün

temizliğine. Aman ya Rabbi! Nelerden neler yaratıyorsun!...

Hastalığın çirkin yüzünde rahmet çiçekleri açılıyor, görmek gerek.

Ne kadar hasta insan varsa bakın, dinine bağlıdır.

Hastalığa isyan eden talihsizdir. Bir insanın kader inancı gelişmemişse,

sevk-i İlahi’yi anlamamışsa hastalıktan perişan olabilir.

Sevk-i İlahi’yi ‘iyi anlayan’



“Senden hoştur bana gelen

Ya gonca gül yahut diken

Ya hayattır ya da kefen,

Narın da hoş, nurun da hoş

Kahrın da hoş, lütfun da hoş” der, rahat eder.



Allah bana hastalık vermiş. Bir tek elmaya sevinen insanAllah’ın verdiği

hastalığa sevinmez mi? Hayır hiçbir şikâyetim yok.

Sadece sabır istiyorum. Bu organları bana Allah verdi.

Şimdi de kolumu ve ayağımı felç etti. Demek ki Allah benimle meşgul

oluyor. Hastalık veriyor, alıyor, şifa veriyor, alıyor…

Sağlık veriyor, alıyor… Bunlar alışveriş. Şikâyetimiz yok.

Tahammül gücü istiyoruz. Sabır ile koruk üzüm bal gibi olur.

Sabır dünyalar kadar kıymetli. Sabreden her felaketin üstesinden gelir.

Her şey gelip geçicidir.

Gök gürültüsünden korkmamak lazım, rahmet yağacak.



“Hangi meşhura kaldı ki dünya,

Bastığın yer belki kralların kalbidir,

Gururlanma ey insan değmez,

İnsan neyin sahibidir?”



Ey hasta sen başıboş değilsin. Kalbini çalıştıran, damarlarında kanı

dolaştıran Allah’tır.


Allah beni insan olarak yaratmış, insaniyetle şereflendirmiş.

Ebedi saadetin yolunu açmış. Bu yolda, hastalık gibi bir taş varsa, o da

önemli değil, atlar geçeriz. Hastalığı vereni bulduksa sefa içinde sefadır.

Organlarımızın hakiki sahibi Allah’tır. Kalp doktorunun kalbi ağrıyabiliyor,

adam uzman, kalbine sahip çıksa ya!

Tüm kâinatın hakiki sahibi allah’tır.

Allah mülkünde istediği gibi tasarruf eder. Mülk O’nundur.

Allah’ın kurduğu, yarattığı, yaşattığı sisteme razı olalım.

Her olayda, her hadisede insan “Bu hastalıkla Allah benden ne istiyor?”

diye düşünmeli.



Kur’an-ı Kerim Allah kelamıdır. Allah hadiselerle de konuşur.

Her olay ikaz-ı İlahi’dir. Ey hastalık sen ne güzelsin ki senden Allah’a

sığındım. Gemi fırtınaya tutulunca liman arar.

Hastalık da vücut gemisi fırtınaya tutulunca liman arar.

Hastalıkta vücut gemisi fırtınaya tutuldu.

Sünnet-i seniyye limanına girersek kurtuluruz.Allah’ın rahmeti geniştir.


Dünyanız da ahiretiniz de cennet olsun…



HEKİMOĞLU İSMAİL
 
Üst Alt