Anadolu'da yurt tutan beylikler

yakup

Aktif Üyemiz
Anadolu topraklan üzerinde, çeşitli kavimler gelip geçmiş olmakla beraber, insanlık ailesini meydana getiren beşeriyet,
Mevlâmızın çizdiği kaderi yaşarken nice badireler ve güzel­liklerle imrarı hayat eylerken, bir imtihan dünyasından geçti­ğini düşünenlerle beraber, bu hayatı yaşa ve öl diye kabulle­nen insanların da olduğunu göz önüne almak gerekir.

Ana­dolu üzerinde hükümran olan Selçuklu devletinin, kendi ır­kından olan hanedanlara ve obalara, topraklan üzerinde yer­leşim imkânı sağlaması,
İstanbuldan yönetilen Bizans'a bağlı tekfur denen belde yöneticilerinin karşısına, kendi adına çık­mağa hazır bir kuvvet gözüyle bakmasıyla da alakalıdır.
]
Anadolu Selçukluları, irkdaşı ve dindaşı bu beyliklerle yıl­larca birlikte yaşadılar. Gönül gözüyle fetihlerin kalb kazana­rak yapılmasının en başarılı dönemi bu devir olsa gerektir. Müminlerin içinde Horasan Erenleri, tasavvuf yolunun şa-kirdleri, dervişane hayatlarıyla insaniyeti öne çıkaran yar­dımcı olmak, maddeye pek önem vermemek vede bilhassa âdil olması hasebiyle nice gönüller kazanmaya
muvaffak ol­dular.
]
Bütün bunların 1243'de vukubulan Kösedağ savaşı so­nunda, Selçuklu devletinin azametine vurulan darbe,
Moğol te'sirinin içten içe bu devleti inkıraza doğru sürüklemeye başladığı görülmüştü. Selçuklu devletinde başa geçecek emiri artık Moğollar tâyin etmeğe başlamışlardı. Selçuklu devleti yönetimi, Kösedağı savaş öncelerinde Moğol tehlike­sine karşı bir çok beylik ve aşireti Doğu cihetinden kaldırıp, batı hududlanna diğer bir deyimiede Bizans'a yakın toprak­lara yerleştirme politikası tatbik etmişti. Yukarıda ifade ettiği-mız gibi, Kösedağ savaşı sonrasında,

Batı Anadolu tarafında-kı Selçukluya bağlı beylikler, Konya'nın buyruklarına artık] fazla önem vermiyorlar, Bizans tekfurlanyla kapışıyorlar, im­zalanmış antlaşmaların ihlâli vuku buluyordu bütün bunlarda eninde sonunda beylikler ile otoritesini kaybeden Selçuklu hükümdarlanyla ihtilafa düşmeye dahi sebeb olduğu görülü­yordu.
]
Bütün bu Beyliklerden biri olan, Osmanlı Beyliği ki bir aşi­retten bir cihan devleti çıkaran Kay] boyunu anlatmaya çalı­şacağımız
bu eserde,
Anadolu'daki beyliklerden bahsetme­den geçmeyi akıldan bile geçirmemek lâzım geldiği anlayışı içinde, herbir beyliğin mazideki mensubu olan ailelerin
nesil­leri olarak milletimiz yaşadıkça, yaşayacak olan insanlarımı­zı hiç bir ayırıma tâbi tutmadan ve o dönemin şartlan içinde anmak ve milli beraberliğimizin, en üst değeri oian islâm an­layışı içinde insanımıza ve gelecek nesillerimize tanıtmak bir vazifei islâmiye ve milliyedir.
]
Şüphe yok ki; bütün bu beylikler, tâbisi olduğu Selçukiu devletinin düştüğü izmihlale sevinmemiştir.

Çünkü karşıda orta asyadan kopup da gelen bir felâket rüzgârını andıran Moğollar, daha önce Arab âlemine Cengiz kumandasında es­tirdiği kan dökücü akınlarıyla, bir medeniyeti yıkarlarken, in­san gaddarlığının kolay bulunmaz örneklerini göstermeyi ih­mal etmemişlerdi ve bunlar, yâni Selçukiyi kabzasına almış bulunan felâket kasırgası Moğollar ile hiç birinin, tek başına veya birleşerek karşı koyacak güçleri yoktu.
]
Buna rağmen; bütün beylikler, kendilerini Selçukiyenin yerine vâris görme hülyaları içindeydi. Bütün bunların İçinde en fazla bu hülyayı kuran ve ümitvar olan, Selçuki'nin en ya-kınında olan Karaman Beyliğinden başlayarak, Anadolu Beyliklerini özetleme yoluyla da olsa okurlarımızı bilgilendi­relim.
 

yakup

Aktif Üyemiz
Karamanogulları Beyliği

Karamanogulları Beyliği

]
Müdekkik tarihçi, eski mebuslardan Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı Üzunçarşılı'nm TTK (Türk Târih Kurumu) neşriyatın­dan olan Osmanlı Târihinin, birinci cildinin 43. sahifesinde, en son araştırmalar ışığı altındaki beyanlarına bir atfu nazar edelim.
]
"Son tetkiklere göre Karaman aşiretinin, Oğuzların Salur veya Afşar boylarından, birisine mensup olmaları hakkında İki rivayet vardır. İlki; Alaaddin Keykubat Türkmen aşiretle­rini Rum ve Kilikya hududlanna yerleştirdiği sırada, 1228 senesinde de Kilikya Ermenilerinden aldığı Ermenek (Ka-merüddin ili) taraflarına da Karaman aşiretini yerleştirmişti. Bu târihde; Karaman aşireti Bey'i Sadeddin oğlu Nûre Sofi adında Babalîlerden birisi idi. Bu aşiret, 13. asrın sonlarına doğru yâni Anadolu Selçuk Devletinin çöküntüye başladığı sıralarda, mühim rol oynamış, gerek Ermeni kralları ve Mo ğollarla gerekse Moğollarla beraber hareket eden Selçuklu kuvvetleriyle kanlı çarpışmalarda bulunmuşlardır. Nûre Sofi denilen Karaman Beyinden sonra oğlu Kerimüddin Kara­man aşiret Bey'i olup 4. Kılıçarslan tarafından kendisine Er-menak tarafları dirlik yâni timar olarak verilmiş ve kardeşi Bonsuz'da Selçuk hükümdarının sarayında, candar yâni, muhafız olarak vazifelendirilmiştir.
]
(654/1256) Kerimüddin Karaman; Selçukiler arasındaki ihtilaflardan istifade ederek nüfuzunu arttırmış, hatta Kon­ya üzerine yürümüşsede başarılı olamamış mağlup olmuş ve kardeşlen Zeynehhac ile Bonsuz yakalanarak idam edil­mişlerdir. Kerimüddin'in 660/1262'de vukubulan vefatı üzerine Rükneddin Kılıçarslan, bunun oğullarını Gevele Ka­lesine hapsetmişse de, Vezir Muînüddin Süleyman Pervâ-e nın müdehalasıyla serbest bırakmış ve bunlar yine babalan Kiramüddin'in, Ermenak tımarına sahip olmuşlar ve bü­yükleri Şemseddin Mehmed Bey Karaman Bey'i olmuştur.
]
"Bu Mehmed Bey, Moğollarla ik defa çarpışmış ve onları mağlup etmiştir. Konya'ya girmiş ve Selçuklu sülalesinden olduğunu iddia etdiği Giyaseddin Siyavuş isimli birini (selçuk nâmelerdeki bahsi Cimri diye geçen) bu şahsı hükümdar ilân etmiş ve adına para bastırmış, kendiside Gıyasettin'e vezirlik yapmıştır. Burada hemen belirtelimki, Moğol saldırılan de­vam etmekte ve bunların birinde Şemseddin Mehmed Bey, çarpışma esnasında maktul düşmüştür. 676/1278 Mehmed Bey'den sonra Karaman bey'i olan Güneri Bey, 1300 sene­sinde vukubulan vefatına kadar Selçuklu hanedanı arasında­ki taht kavgasında çeşitli roller üstlenmiştir.
]
Moğolların idaresi altındaki Selçuklular ile mücadele eder­ken Ermeniler ilede mücadeleden geriye durmamıştır. Güne­ri Bey'in ölümünden sonra, kardeşi Mahmud Bey, riyasete geçmiştir. Bu zât da 1307'de vefat ettiğinde hanedanda işler karışmış Mahmud'un iki oğlu birbirlerine girmişlerdir. Burha-neddin Musa ve Bedreddin ibrahim Bey kardeşler arasındaki ihtilaf komşu devletlerin işlerine karışmasına yol açmıştır ve bilhassa Kölemenler, bu hususda söz sahibi olmuşlardır. 762/1361'de Karaman Beyi olan, Alaüddin Ali Bey, Osman­lılarla münasebeti başlatan kimsedir. Yaşadığı dönemi göz önüne alıp tetkik ettiğimizde, mücadeleci, hırslı ve kurnaz bir Bey olduğunu teslim ederiz.
 

yakup

Aktif Üyemiz
Alaüddin Ali Bey, Murad-ı Hüdavendigârın kızı Nefise Sul­tanla izdivaç yapmıştır ve 772/1370de vukubulan bu izdiva­cın siyasi bir evlilik maksadı taşıdığı bellidir. Merhum üzun-çarşılı; değeri çalışmasında, Lârende/Karaman kasabasında . (şimdi vilâyet) bulunan, Hatuniye Medresesi vakıf senedinde,

1. Murad'ın kızının adı Melek Hatun diye geçtiği için Nefise adının doğru olmadığını ileri sürerken de m. 1370 yılının
başlangıcını göz önüne almıyor, bu izdivaçdan doğan çocuk olan Mehmed Bey'in doğumunun nazarı itibara alındığı tak­dirde daha önce evlenmiş olmaları lâzım demekte.

Milâdi 1370'i hicri 771'in recep ayında başladığı ve izdivacın da se­ne başına yakın aylarda yapıldığı göz önüne alınsa, bu ileri sürüşün hiç bir pratiği olmadığı görülür.

Ayrıca isim meselesine nelince, bizde umumiyyetle birden fazla isim koyma adeti elan de­vam etmektedir. Koskoca padişah kızının, bir tek isimle yâd olun­ması hiçde akla yakın düşmüyor.

Alaüddin Ali, Osmanlı devletiyle kurduğu bu akrabalık sa­yesinde kendini ve beyliğini garantiye alma köprüsü kurmak istemişti. Fakat; Osmanlı devletinin dâvası kuru
bir cihangir­lik dâvası olmadığından, bu düşüncelerini pek işine gelir ne­tice olarak tatbike muvaffak olamadı. Fakat hanımı sayesin­de bir kaç defa padişahça hayatı bağışlandı. Karamanoğlu ile Osmanlı arasında ilk savaş 788/1286'da vukubuldu.

1: Murad'ın; Hamidoğlu Hüseyin Beyden satın almış olduğu Akşehir, Yalvaç, Karaağaç, Beyşehri, Seydişehri gibi yerlerin Karaman hududuna yakın olması, Karamanoğlunu korkut­muş vede 1. Murad'ın Rumeli yakasında olduğu bir zaman diliminde, bir Osmanlı beldesi olan Beyşehrine hücum etmiş ve zaptetmiştir.

Rumeli kıtasındaki işini yarıda bırakan padi­şah çabucak gelmiş ve Karamanoğlunu haşat etmiştir. Kelle­si ve toprakları, Murad'ın kızı Nefise Melek Sultan hanımın ri­cası üzerine bağışlanmıştır.

Böylece; Karamanoğlu bu izdivacının böyle bir faydasını görmüştür. Ne varki Kosova savaşı sonrasındaki belli belirsiz kalkışmasında kaim biraderi
Yıldırım Bayezid tarafından Ak-çaçay Savaşı neticesinde sığındığı Konya şehrinde Alaüd-din'i enişte demeyip katlettiği görüldü. Tabii Yıldırım'ın bu arada Saruhan, Aydmoğlu ve Menteşe Beyliklerini de toprak­larına ilhak ettiğini ifade etmiş olalım.

Böylece Bayezid, Karaman Beyliğine 800/1398 târihinde son vermiş oldu ve kiz-kardeşi ile yeğenlerini yanına alıp, Bursa'ya götürdü. Nevar-ki; Yıldırım Bayezid Ankara savaşında Timurlenk'e feci bir mağlubiyete duçar olduğunda
Timur, Karaman Beyliğinin yeniden kuruluşunu yapmak üzere, Yeğenleri yanına davet edip, büyük olan Mehmed Bey'e beyliğini iade ettiğinden, Bursa'dan yine Karaman'a avdet ettiler. Anneleri banımsul-tan kendilerini bırakmadı.

.
 
Üst Alt