Ben hep kendimi öldürdüm | Kahraman TAZEOĞLU

ceylannur

Yeni Üyemiz
BEN HEP KENDİMİ ÖLDÜRDÜM


Ben
hep kendimi öldürdüm.

her gece
aynı saatte,
düşünce bu şehrin tenha sokaklarına
gölgem,
ceketimin iç cebinde sakladığım
paslı makası
sıkıca kavrayıp,
sapladıkça göğsüne
asil sevdalarımın;
ben
hep kendimi öldürdüm.


ben
hep kendimi öldürdüm.
Terk ettikçe kendimi,
bu ıssız karanlıklarda;
adandıkça,
çoktan dost hanesinden çıkmış isimlere,
defterimden seçip seçip
yeniden.
kendimden başka herkesi,
defalarca bağışladıkça.
yeniden,
hep yeniden,
yepyeniden acıdıkça;
ve doymadıkça ısrarla
adına sevmek dediğim
bu intiharlara;
ve direndikçe
anlamsızca,
ömrümün kalan taraflarını
incelikle isteyen,
gözlerine çocuksu,
hilesiz,
çıkarsız,
savunmasız
bir sevdayı iliştirip
kapıma gelen
bir acemi sevdalıya;
bu küflenmiş acıya da
aşk gibi
hızla alıştıkça;
gözlerim ağlamanın büyüsüne,
bedenim bu ölümcül raksın ritimlerine
ayak uydurdukça;
ve aşağıladıkça içimde,
kolay kazanılmış zaferleri,
mutlu biten gündelik öyküleri,
huzurlu bahar resimlerini
ve hüznün içinden geçmediği
tüm şiirleri;
ben
hep kendimi öldürdüm.


Ben
hep kendimi öldürdüm.
yüreğim yenilenmedikçe baharda,
içimden
halka halka
çürüdüm.
bu fırtınalar için
yaratılmış,
kasırgalar için
hayata hazırlanmış
güçlü dallarım,
sırf yeterince inanmadığımdan,
sırf bu sessizliğe olan
sonsuz düşmanlığımdan,
sırf sıradan olmaya koyduğum
garip tavırdan,
toprağa çevirdiler yüzlerini
çaresiz,
günden güne,
usuldan.
şimdi yeniden
güneşe uzanmaya çalışınca
anlıyorum,
tutulan kaslarımın,
eğilen dallarımın
dönüşsüz bir yolda ilerlediğini.
yalnızca denemediğimden,
neleri göze alabilirimi;
hiç bilemediğimi.
şimdi,
yaşama tutunmaya karar verince
farkediyorum.
içimdeki çocuğu
yıllarca
yalnız bıraktım.
kendimi atıp tüm savaşlarımda ortaya,
anlamsızca hasarlar aldım.
çok kanlı,
çok yananlı
yıllar geçirip,
bir yığın yanlışı içime gömdüm.
zafer kazanmak için
silahımı her dolduruşumda,
her basışımda tetiğine
sözcüklerin;
ben
hep kendimi öldürdüm.


ben
hep kendimi öldürdüm.
varsayımlar üzerine sevdalar kurdukça
korkaklığımdan;
uzakta yürekler seçtikçe,
geçmişimin tek bir anına dahi
dokunulmasına tahammülsüz olan,
bencil yanımdan;
ve yaklaşan herkesi
yaktıkça,
kendi kapılarımda
yalnız bıraktıkça,
tuzaklarımda
boğdukça
ve dönüp arkama bakmaksızın
hep aynı kişiye,
hep aynı zamana,
hep aynı çıkmaza
geri döndükçe,
kendi kendimi kanatırken
suçüstü yakaladım.
en çok
kendimden yana yaralar edindim.
herkesin hayatından
öfkeyi ayıklarken,
kendi gözlerimde
nefreti gördüm;
ben
hep kendimi öldürdüm.


ben
hep kendimi öldürdüm.
Şizofren sevdalarımdan sıyrılmayı reddedip,
elimde kalan tek şeye,
r0;sadakatr1;e sığındım.
an geldi
kimi kiminle aldattığım,
kime ısrarla sadık kaldığım bile
karıştı.
en büyük ihaneti
kendime ettim.
en büyük yalanı da
içime söyledim sanırım.
(Kendimi bu yüzden hiç affetmedim).


İnatla
r0;sevgir1; dedikçe
bu saplantılara,
içimin odalarından
dışa kovuldum.
sevmeyi de,
adamakıllı sevilmeyi de,
(bir otobüs koltuğunda unutur gibi şemsiyemi )
hatırlamadığım bir yerinde geçmişin,
unuttum.
alışmaya çalıştım
bu yüreksiz halime.
düşlerimden bile zamansız kovuldum.
en iyi bildiğim şeyi yaptım
böyle zamanlarda.
yaralarımın kabuklarını kaldırıp,
en azından,
kandan resimler çizdim.
karşısına geçip
tuallerimin,
yüzümü
geceye
kanarken gördüm.
cinayet sandığım,
bu cinnet anlarında,


BEN
HEP
KENDİMİ ÖLDÜRDÜM...


 
Üst Alt