Bilgisayar, 7 bin 400 Yeni Hastalık Çıkarttı

harekat

Özel Üye
Bilgisayar, 7 bin 400 Yeni Hastalık Çıkarttı

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Genişletilmiş 23. Dönem Milletvekili Eşleri Toplantısı kapsamında AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları tarafından düzenlenen “İnternet ve Gençlik” konulu toplantının açılışında konuştu. Emine Erdoğan, “Teknolojiye hükmetmek yerine, teknolojinin ve değişimin esiri olmak da refah ve mutluluktan ziyade tatminsizlik ve mutsuzluk getiriyor. Teknolojinin bizi yönetmesine izin vermemeli, teknolojiyi biz yönetmeliyiz” dedi.

Emine-Erdoğan.jpg


İletişim çağının, baş döndürücü bir hızla geliştiği ve her geçen gün yeni boyutlar kazandığı bir süreçte olunduğunu belirten Erdoğan, teknolojinin artık hayatın her alanında ve her anında kendisine vazgeçilmez bir yer edindiğine işaret etti.
Emine Erdoğan, şunları kaydetti:
“Teknolojiye bağlı olarak da elbette sosyal yaşam değişiklikler gösteriyor. Ben özellikle şu tezatlara dikkatinizi çekmek istiyorum. Küreselleşen bir dünyada yaşıyoruz. Dünya küresel bir köy haline dönüşüyor. Ama buna rağmen insanlığın daha da yalnızlaştığını görüyoruz. Kitle iletişim araçları hayatımıza hayal dahi edemeyeceğimiz bir hız kazandırdı. Ama buna rağmen insanlığın acelesinin daha da arttığını, zamanının daha da daraldığını müşahede ediyoruz. Teknolojik ürünler hayatımızı daha da rahatlattı. Yaşantımızı daha da kolay bir noktaya getirdi. Ama buna rağmen insanların önemli bir çoğunluğu kendisine, ailesine, topluma vakit ayıramaz hale geldi.”
Emine Erdoğan, çamaşır makinelerinin, bulaşık makinelerinin, elektrik süpürgelerinin, mikserlerin, çay, kahve, kek makinelerinin olmadığı 20-30 yıl önceki dönemde, insanların kendilerine daha fazla vakit ayırdığını belirterek, otomobil, toplu taşım araçları, tren ve uçakların yaygınlaşmadığı d önemlerde insanların birbirini daha fazla ziyaret ettiğini anımsattı. Her icadın, keşfin, ilerlemenin ortaya çıkardığı yeni eserlerin, kuşkusuz insanların refahını, huzurunu ve mutluluğunu amaçladığını işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Ama teknolojiye hükmetmek yerine teknolojinin ve değişimin esiri olmak da refah ve mutluluktan ziyade tatminsizlik ve mutsuzluk getiriyor. Teknolojinin bizi yönetmesine izin vermemeli, teknolojiyi biz yönetmeliyiz. İnsani hasletlerimizi, toplumsal değerlerimizi özellikle de aile yapımızı tehdit eder bir boyuta ulaşmasına izin vermemeliyiz. Bugün bilgisayar ve internet modern yaşamın tabi bir parçası haline gelmiş, hayatımızın pek çok boyutunu köklü olarak değiştirmeye başlamıştır. Araştırmalar, günlük gönderilen elektronik posta sayınını 250 milyar, internette yayın yapan web sitesi sayısının 350 milyon, dünyada internete giren kişi sayısının ise 2 milyar civarında olduğunu belirtiyor.”
Emine Erdoğan, bilgisayar ve internetin her yönden hayatı kolaylaştırdığını ve farklı pencereler açtığını savunarak şunları söyledi:
“Uygun kullanıldığında bilgisayar da internet de bir kütüphane işlevi görebiliyor. Bilgi paylaşımı sağlayabiliyor. Yeni iletişim imkanları oluşturabiliyor. Ama her araçta olduğu gibi bilgisayar ve internette de ölçü kaçtığında, sınırlar aşıldığında maalesef istemediğimiz sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bilgisayar ve internetin sağladığı imkanların yanında özellikle genç kuşaklarımız arasında arz ettiği tehditlere karşı da dikkatli olmak durumundayız.
Bugün belki de gençlerimize yönelik tehditlerden birisi bilgisayar ve internet kullanımının gerçek amacının dışına çıkarak adeta bir bağımlılık noktasına gelmesidir. Dikkat ediniz uzmanlar, sadece bilgisayar kullanımına bağlı, daha önce olmayan 7 bin 400 civarında yeni hastalık türünün ortaya çıktığını belirtiliyorlar. Güney Kore’de bir gencin 50 saat bilgisayar oyunu oynadıktan sonra düşerek bayıldığını ve kurtarılamayarak hayatını kaybettiğini hepimiz ibretle izledik.”
Emine Erdoğan, dünyanın bir çok ülkesinde bilgisayar ve internete bağlı ölümlerinin yaşandığını, aile facialarının, dramlarının ortaya çıktığını gördüklerini ve okuduklarını anımsatarak, şöyle devam etti:
“Bilgisayar ve internetin bize sunduğu imkanları gözardı edemeyiz. Ancak, bu imkanları en doğru şekilde değerlendirmek, çocuklarımızı doğ ru şekilde yö nlendirmek, herkesten önce bize düşüyor. Çocuklarımızı sanal dünyayla baş başa bırakırken, onları gerçek hayattan koparmamak için önemli ve özverili bir mücadele vermemiz gerekiyor. Hiçbir şey ne insan hayatından ne de gelecek kuşaklarımızın sağlıklı yetişmesinden daha değerli olamaz. Özellikle bilgisayar ve internetin bize has, bize ait değerleri, aile değerlerimizi, toplumsal değerlerimizi törpülemesine izin veremeyiz.
Sokaklar çocukların cıvıltısıyla güzeldir. Parklar, oyun bah çeleri, çocuklar orada doyasıya oynadıkları, eğlendikleri ölçüde anlamlıdır. Eve kapanmış, bilgisayarına kilitlenmiş çocuklar, sadece kendilerine zarar vermekle kalmaz, toplumsal geleceğimizi de telâfîsi zor bir noktaya taşıyabilir. İşte onun için bilgisayar ve internet kullanımında ölçüyü tutturmak çok büyük hassasiyet arz ediyor. Anne-babalar bu alanda bilinçli hareket etmesi, bilgisayarı ve interneti bir tehdit olmaktan çıkaracak, amacı doğrultusunda kullanılan faydalı araçlar haline gelecektir.”
 
Üst Alt