Bir seyyah gözünden 3.Ahmet Çeşmesi

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
Türk sanat tarihinde, meydan çeşmeleri arasında ortaya konulmuş en göz kamaştırıcı örnek Topkapı Sarayı girişindeki III. Ahmet Çeşmesi’dir. Osmanlı çeşme mimarisinde bir şaheser olan yapı, İstanbul’a gelen yabancı gezginlerin eserlerinde hayranlık oluşturan ifadelerle anlatılmış.

3.Ahmet Çeşmesi
3.Ahmet Çeşmesi
3.Ahmet Çeşmesi
3.Ahmet Çeşmesi
Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın tavsiyesiyle III. Ahmet tarafından 1729 yılında(Lale Devri) yaptırılan çeşme, Osmanlı Mimarisinde Batılılaşma etkilerinin görüldüğü ilk eser olmasıyla da önemli. III. Ahmet Çeşmesi Sultan Ahmet Meydanı’nda mutlaka görülmesi gereken yapılardan.

Osmanlı döneminde çeşmeler önce su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılara bir bütün olarak yapılmış. Daha sonraları 18. yüzyıla gelindiğinde ise Osmanlı’nın batı mimari beğenisini kendisine uyarlama isteğinin etkisiyle anıtsal meydan çeşmeleri ortaya çıkmış.

Bu anıtsal meydan çeşmelerinden biri olan III. Ahmet Çeşmesi, Perayton isimli eski bir Bizans çeşmesinin yerine inşa edilmiş. Çeşmenin mimarı tam olarak belli değil ancak birçok yazıda dönemin başmimarı olarak Kayserili Mehmet Ağa’nın ismi geçmekte.

3.Ahmet Çeşmesi
3.Ahmet Çeşmesi
3.Ahmet Çeşmesi
3.Ahmet Çeşmesi
Çeşmenin dört cephesinde 14 kıtalık bir kitabe bulunuyor ve Ayasofya’ya bakan cephesindeki kitabenin “Aç Besmeleyle İç Suyu, Han Ahmed’e Eyle Dua” şeklindeki son beytinin bizzat III. Ahmet tarafından yazıldığı belirtilmekte.
[ALINTI]III. Ahmet Çeşmesi İstanbul’a gelen yabancıların da hayran olduğu bir eser. Çeşme için İtalyan edebiyatçı Edmon de Amicis ; ‘’İnsan elinin oyup işlemediği yer kalmamıştır. Zarafet, sabır ve servetin harikasıdır. Hiç şüphesiz billur bir fanus altında korunmaya değer. Bu eşsiz koca pırlanta ilk günü kimbilir nasıl parlıyordu. Onu bir defa görmek, hayalinin ölünceye kadar hafızadan silinmemesi için yeterlidir’’ şeklinde ifadeler kullanmış.[/ALINTI]
Sultan III. Ahmet’in bu çeşme haricinde Üsküdar Meydanı’nda annesi Rabia Emetullah Gülnuş Sultan’ın hayratı olarak yaptırdığı bir meydan çeşmesi daha bulunuyor.

III. Ahmet Çeşmesi Mimarisi

3.Ahmet Çeşmesi
3.Ahmet Çeşmesi
3.Ahmet Çeşmesi
3.Ahmet Çeşmesi
Dört köşeli bir meydan çeşmesi olarak tasarlanan III. Ahmet Çeşmesi’nin üstü geniş saçaklı ahşap bir çatı ile örtülü. Çatının üzerinde ufak kubbecikler bulunmakta . Bu kubbecikler o kadar güzel bir şekilde yerleştirilmiştir ki, çeşmeye hangi cepheden bakarsanız bakın üç kubbecik görürsünüz.
[ALINTI]Görenlere muhteşem bir köşk görünümü veren çeşmenin üzerinde hiç boş yer kalmayacak şekilde süslemeler yapılmış. Çeşmenin üst kesiminde tüm cepheleri yatay biçimde dolaşan çini ve mermer üzerine kabartma şeklinde mukarnas süslemeler bulunur. Köşelerde yarım yuvarlak çıkıntılar teşkil eden sebiller ile bu sebillerin aralarındaki altın yaldızlı tunç şebekelerindeki lale motifleri, sütunların üzerindeki duvar işlemeleri çeşmeye ahenkli bir görünüm verir.[/ALINTI]
Yapıda her cephenin ortasında birer çeşme yer alır ve bu çeşmelerin iki tarafında mihrap şeklinde işlemeler bulunur. Yalnızca bir cephede bu mihrap işlemelerin yerine çeşmenin içine girilebilen kapılar yer almakta. Ayasofya’ya bakan cephede yer alan çeşmenin üstünde bir madalyon şeklinde “Maşallah” yazılı.

III. Ahmet Çeşmesi Nerede ve Nasıl Gidilir?

3.Ahmet Çeşmesi
3.Ahmet Çeşmesi
3.Ahmet Çeşmesi
3.Ahmet Çeşmesi
Yapı, Tarihi Yarımada’nın bulunduğu Fatih ilçesinde Sultanahmet Meydanı’nda, Topkapı Sarayı girişi ile Ayasofya Müzesi arasında yer almaktadır. Yapının bulunduğu yer ve civarı Bizans ve Osmanlı döneminden kalma birçok tarihi eser ile doludur. Sultanahmet Camii, antik Mısır Dikilitaş’ı ve Bizanslılar döneminde su deposu olarak kullanılan Yerebatan Sarnıcı yapıya yakın görülmesi gereken diğer tarihi yerlerdendir.

Çeşmenin bulunduğu yere toplu taşıma araçlarıyla ulaşmanın en kolay yolu Bağcılar-Kabataş Tramvay hattını kullanmak. Bu tramvay hattına binerek Sultan Ahmet durağında indiğinizde 5-10 dakikalık bir yürüyüş ile çeşmenin bulunduğu yere ulaşabilirsiniz.

İstanbul’a gelen binlerce seyyahtan biriydi Edmondo de Amıcıs. İtalyan bir edebiyatçıydı. Dünyaca ünlü olan Çocuk Kalbi adlı kitabını yazmadan sadece birkaç yıl önce 1870’lerde İstanbul’a gelmişti. İstanbul’un Bizans’ından Osmanlı’sına uzanan anıtlarını incelemiş, çarşılarını gezmiş, köpeğinden dilencisine kadar İstanbul’un yaşantısını izlemiş ve izlenimlerini İstanbul adlı seyahatnamesinde toplamıştı. Güçlü bir edebiyatçının kaleminin ağırlığını taşıyan seyahatnamesi İstanbul’la ilgili yazılmış seyahatnameler içinde bir baş yapıt, bir klasik olarak kabul edilir.

Edmondo de Amıcıs işte bu seyahatnamesinde Topkapı Sarayı girişinde bulunan 3. Ahmet Çeşmesi için “… İstanbul’un bütün küçük harikaları arasında ilk sırayı alır” der. Çünkü bu çeşmede “Oyulmamış, süslenmemiş, emek verilmemiş bir karış yer yoktur. Bu çeşme cam fanus içinde saklanması gereken bir güzellik, ihtişam ve sabır eseridir; bu sadece göz zevki için yapılmışa benzemez, sanki lezzeti de vardır, insanın ağzına bir lokma atıp içinde ne var diye bakası gelir; ille de açıp, içinde bir çocuk tanrıça mı, devasa bir inci mi, yoksa sihirli bir yüzük mü var diye bakma isteği uyandıran bir mücevher kutusudur.”

3.Ahmet Çeşmesi
3.Ahmet Çeşmesi
3.Ahmet Çeşmesi
3.Ahmet Çeşmesi
Çeşmenin güzelliği karşısında büyülenen Amıcıs, heyecandan aşka gelmiş, milyonlarca cümleciği bir anda söylemeye çalışan bir şairden farksızdır. “ Bu çeşme, Türk sanatının en özgün, en gösterişli anıtlarından biridir. Bir anıttan ziyade, romantik bir sultanın aşka geldiği an, insanın alnına kondurduğu mermerden bir mücevherdir. Bana öyle geliyor ki, bu çeşmeyi ancak bir kadın tasvir edebilir. Kalemim bu görüntüyü tasvir edecek kadar ince değil.”

1728-29 yıllarında yapılan 3. Ahmet Çeşmesi hem bol çiçekli dış bezemeleriyle hem de barok etkisiyle Lale Devri’nin en güzel simgesi. Çünkü Lale Devri Osmanlı’da ciddi anlamda ilk Batı etkilerinin görüldüğü bir devir ve bu devir uygarlığımızın incelikle, zerafetle donanmış bir sayfası.

3. Ahmet Çeşmesi
3. Ahmet Çeşmesi
3. Ahmet Çeşmesi
3. Ahmet Çeşmesi
Saf beyaz ve damarsız mermerden yapılmış çeşmenin dört bir yanında dört sebil var ve her sebilin üstünde de altın yaldızlı alemle sonlanan birer kubbe bulunuyor. Çeşme bu sebillerin merkezinde ve dört kubbenin ortasındaki büyük kubbe de çeşmenin kubbesi. Çatısı ahşap ve kurşunla kaplı. Ahşap çatının saçakları üzüm, armut, nar gibi meyvelerin ahşap kabartmalarıyla bezeli.

Çeşmenin her bir cephesi farklı bir şekilde bezenmiş. En güzel bezenmiş cephesiyse Topkapı Sarayı’na giden yola bakan cephesi. Öyle ki bu cephede birbirinden güzel vazoların içinden birbirinden güzel çiçek demetleri fışkırıyor. Laleler, düğünçiçekleri, sarmaşıklar, Maşallah yazılı madolyon hep bu cephede.3. Ahmed’in “ Aç besmeleyle iç suyu Han Ahmede eyle dua” adlı efsane kitabeside yine bu cephede.

Kubbeleriyle, taş ve bronz işçiliğiyle, ahşap kabartmalarıyla, hat yazılarıyla, işlenmiş mukarnaslarıyla bir Osmanlı başyapıtı olan bu çeşme için Amıcıs, emek verilmemiş bir karış yeri yoktur derken hiç abartmamış. Kubbeli mücevher kutusu gibi bişey bu çeşme.

3. Ahmet Çeşmesi
3. Ahmet Çeşmesi
3. Ahmet Çeşmesi
3. Ahmet Çeşmesi
III.Ahmet Çeşmesi, Sultanahmet’de, Topkapı Sarayı’nın giriş kapısı ile Ayasofya arasında yer alır. Çeşme, 1728 yılında, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın önerisiyle, III. Ahmet tarafından, Perayton adlı bir Bizans çeşmesi yerine inşaa edilmiştir. Zengin ve renkli dekorasyonu, taş ve bronz işçiliği, geniş saçaklarıyla Lale Devri’nin en karakteristik abidelerinden biri olan III.Ahmet Meydan Çeşmesi’nin, mimarı Mehmet Ağa’dır. Çesmenin planını bizzat III. Ahmet’in çizdiği, başmimar Mehmet Ağa’nın bu planı uyguladığı söylenir.
 
Üst Alt