CHP döneminin, Yunan işgalinden farkı yok

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
CHP döneminin, Yunan işgalinden farkı yok

İki asırdır ümmetin gözyaşının dinmediğini belirten yazar Özer Ravanoğlu, tek parti Türkiye’sinin zulümlerini Akit’e anlattı... 1952’ye kadar hac farizasının bile yasak olduğu CHP’li iktidarı Yunan işgaline benzeten Ravanoğlu, “Söğüt Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Yörük Şenlikleri, bir Yunan işgali yıllarında bir de 1950’ye kadar ki CHP döneminde yasaktı” diyor.

Araştırmacı yazar Özer Ravanoğlu’nun Akit’e anlattıkları, CHP’nin adeta işgal gücü gibi Türk milletini özlerinden koparma görevini yerine getirdiği gerçeğini bir kez daha ortaya koydu. Ravanoğlu, Osmanlı zamanında yüzlerce yıl aksatılmadan yapılan Söğüt Ertuğrul Gazi’yi Anma törenlerinin,Yunan işgali ve CHP dönemi boyunca yapılamadığını anlattı. “Söğüt’te Osmanlı’da asırlardan beri süren Söğüt Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Yörük Şenlikleri, ilk kez Yunan işgali yıllarında yapılamadı. Yunan işgali bitip Cumhuriyet ilan edildi. 1950’ye kadar da Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı yaptırmamış” diyen Ravanoğlu, “1950’den önce Arapça ezan yasaktı. Hacca gitmek yasaktı. Türbe ziyareti yasaktı. Söğüt’teki anma törenleri de ondan yasaktı. Mehter marşları yasaktı. Uzun bir süre Türk müziği yasaktı. Üniversitelerde Türk müziği yasağı Özal zamanına kadar sürmüştür” ifadelerini kullandı.




1545634845-9839a1.jpg



1952’ye kadar hac yasaktı

Onlarca yıl sonra ilk hac kafilesinin İstanbul’dan 1952’de yola çıktığını hatırlatan Ravanoğlu, şunları söyledi: “İstanbul’dan ilk hac kafilesi yola çıkmış. 5 otobüs. Urfa’ya gelmişler, millet yolun üstüne yatmış, gitmelerine izin vermemiş. Demişler ki, ‘Biz sizin nereye gittiğinizi biliyoruz. İnşallah bize de dua edersiniz. Her hacı bu gece bizde misafir olacak. Yoksa bırakmayız.’ Yalvar yakar bıraktırmışlar kendilerini. Ardından Kudüs’e vardıklarında, muazzam bir yağmur yağmış. Oradaki halk Türk hac kafilesini dualar eşliğinde karşılayarak, ‘Kudüs’ün sahipleri bereketiyle geldi’ diye ağlayıp kendilerini sokaklara atmışlar, hac kafilesine sevgi gösterilerinde bulunmuşlar.”

Osmanlı haritasını bile küçük gösteriyorlarmış

Türk-İslam medeniyetinin ve İslami değerlerin Batılı sömürgeciler ve içerideki işbirlikçileri tarafından adeta dünyadan kazınmaya çalışıldığını vurgulayan Özer Ravanoğlu, şöyle devam ediyor: “Hatta Osmanlı haritasını bile sömürgeciler kasıtlı olarak eksik, küçük göstermişlerdir. Ziya Nur, demiştir ki, ‘Afrika’da Osmanlı hududu belli değildir. Hilafet adına nerede hutbe okunuyorsa orası Osmanlı’dır’ Moritanya da Osmanlı toprağıydı. Sömürgecilerin dayatması yüzünden orası Osmanlı sınırlarında hiç gösterilmez.”

Moritanyalı şeyhten Fransız generale tokat gibi cevap!

Ravanoğlu, Moritanya işgaliyle ilgili şu anekdotu aktarıyor: “Fransa Moritanya’yı işgal ettiğinde, Ehlibeyt’ten, Zeynel Abidin Hazretleri’nden gelen Muhammed Emin Efendi, 7. Asırdan beri gelen Tekkenin son şeyhiydi. Fransız işgali yüzünden 7. Asırdan beri süregelen Tekkesini kapatıp hicret etmeye karar veriyor. Fransız generali ziyaretine geliyor ve ‘Neden gidiyorsunuz? Burada kalın ve bize bağlı bir Sultan olarak hayatınızı sürdürün’ diyor. O ise, ‘Sizin elinizin altında sultan olmaktansa Halife’nin ordusunda er olmayı tercih ederim’ şeklinde tokat gibi bir cevap veriyor. 5-10 bin kişiyle birlikte çıkarak, 52 günde Sahra Çölü’nü geçiyorlar. Cezayir’e geliyorlar. Fransızlar Cezayir’i de ele geçirince orayı da terk ediyorlar. Ardından Libya’ya hicret ediyor. Mistrata şehrine yerleşiyor. İtalyan işgali sırasında Türk subaylarıyla birlikte savaşıyor. Balkan Savaşı kaybedilince Kuşçubaşı Eşref ve diğer subaylar Türkiye’ye dönmek istediklerini belirtiyorlar Şeyh Sunusi’ye. Kendisi, Sivas’ta Kurtuluş Savaşı öncesinde büyük bir kongre yapmıştır. İşte bu Şeyh Sunusi subaylara ‘İstanbul bizim başımız, gidin başımızı kurtarın’ diyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında Medine Müdafaası için yaklaşık 10 bin kişilik bir kuvvet gönderiyor destek için. Savaştan sonra Anadolu’ya geliyorlar. Mustafa Kemal’in kararıyla Kozan’a yerleşiyorlar. Şeyh Muhammed Emin Efendi’nin kabri Kozan’dadır.”




1545634843-92bce4.jpg



Tanrı dağı’nın gözyaşları neden dinmiyor?

“Neden Tanrı Dağı’nın gözyaşları dinmiyor” diye sorduğumuz Özer Ravanoğlu, şu acı cevabı veriyor: “Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Türkiye Diyanet Vakfı tarafından cami inşa etmek üzere görevlendirildiğim Ata yurdumuzda çeyrek asra yakın yıllarım geçti. Cenab-ı Hakk’ın lütfu keremiyle yolumuz önce Azerbaycan’a sonra ata yurdumuz Uluğ Türkistan’a düştü. Bu coğrafyaya geldikten sonra en büyük heyecan kaynağımız her zaman Tanrı Dağları oldu. Onlar bana hep heyecan verdi. Fakat Tanrı Dağları’nın şimdi başı hep dumanlı. Üstündeki karlarının dışında, iki asırdır hüzünlerle, elemlerle yüklü. Yaylalarında beslediği, vadilerinde sakladığı Türk milleti eski haşmetini, eski kudretini kaybettiği için Tanrı Dağları’nın da gözlerinin yaşlı olduğunu hissettim.

200 yıllık esaret

Son iki asırda çok ezildik. Güçsüz düştük. Doğu Türkistan’da, Orta Asyabozkırlarında, Kırım’da, Kazan’da, Kuzey Afrika’da, Yemen çöllerinde milyonlarca insanımız kırıldı. Geçmiş yıllarda zaferlere zaferler eklerken, artık elemlere elemler yüklemeye başladık. Milletimizin gözü yaşlıydı. Tanrı Dağları’nın eteklerinde, yamaçlarında yaşayan Türklükle birlikte Tanrı Dağları da ağlıyordu. İki asırdır gördüğümüz zulümler, kıtaller bizi bitiremedi, yok edemedi, ama milyonlarca insanımıza insanca yaşama hakkını bile vermeyen emperyalist güçlerin husumetleri hiç bitmedi, bizi yeryüzünde yok etmeye bir kez ahdetmişlerdi. Cenab-ı Hak’tan niyazımız odur ki, 200 yıldır dökülen kanlarımız, akan gözyaşlarımız inşallah kefaretimiz olur ve makûs talihimiz sona erer. Çünkü cihanın Türklere ihtiyacı var.”

Özer Ravanoğlu kimdir?

27 yılı Orta Asya’daki Ata yurdunda geçen çağımızın Dede Korkut’u, Alpereni, seyyahı Özer Ravanoğlu, ömrünü adeta Türk dünyasındakomünizm tahribatının ardından mabet yaparak geçiren bir isim. Türk dünyasında “Aksakal” olarak anılan Özer Ravanoğlu hakkında Kırgızistan’da kitap yazıldı. Türk kültür hayatında önemli bir yeri olanÖtüken Yayınevi’nin kurucularından olan Ravanoğlu, Türk elleri arasında çantasında kitaplar taşıyarak, medeniyetimizin Türkistan coğrafyasında yeniden dirilmesinde büyük emek sarf etti. Özer Ravanoğlu ayrıca,MHP’nin 1969 kongresinde Dündar Taşer, Osman Yüksel Serdengeçti veFaruk Akkülah ile birlikte, partinin İslami dini hassasiyetlere özen göstermesine kapı açan kararların alınmasında önayak olan isimlerden biri olarak biliniyor. Ravanoğlu’nun, “Doğu’dan Batı’dan Hikayeler” ve “Tanrı Dağı’nın Gözyaşları” isimli iki kitabı bulunuyor.

Akit
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
Uzaktan kumandalı CHPKK bu ülkenin başındaki en büyük beladır. 90 sene ülkeye , insanlara zulmettiklerini unutmuş şimdi vatansever görünüyorlar. Asıl acı olan da inançlı insanların bunların tuzağına düşmüş olması.

Allah cc bu ülkeyi CHPKK zulmünden korusun bir daha onların eline bırakmasın inşaallah.
 
Üst Alt