Ermeni Tehcirinde neler oldu ?

Ömer-28

Aktif Üyemiz
http://image.cdn.haber7.com/haber/haber7/photos/ermeni_tehcirinde_neler_oldu13983331280_h1150794.jpg

Ermeni Tehcirinde neler oldu


Ermeni diasporasının her yıl 24 Nisan'da sözde soykırım iddialarını dillendirmesi bir gelenek halini aldı. Peki Ermeni Tehciri neden yapılmıştı?



Dün Başbakanlık'tan gelen taziye mesajından sonra gündem bir anda Ermeni meselesine çevrildi. Ermenistan'ın 24 Nisan'ı Türkiye'ye karşı bir koz olarak kullanmak istediği soykırım iddiaları veya diğer bir deyişle Ermeni Tehciri'nde neler olmuştu.
İşte Ermeni Tehcirini zorunlu kılan sebepler ve yaşananlar
KAFKAS CEPHESİNE YAPILAN SALDIRILAR
Osmanlı Devleti'nin tehcirdeki temel gerekçesine baktığımızda; Kafkaslar'da çarpışan Osmanlı askerlerini arkadan vuran, mâsum ve askerden arındırılmış köylere baskın yapmak sûretiyle çoluk çocuk demeden katleden, orduya giden iaşe yollarını vurup iaşeyi tahrip eden Ermeni çetelerine karşı tedbir almaktır.
MÜSLÜMAN HALKI KATLETTİLER
Osmanlı Devleti'nde 1890-1904 yılları arasında katliamların ve şiddet olaylarının yaşandığı tarihlerdir. Bu olayların yaşandığı yerler Samsun, Trabzon, Birecik, Harput, Van, Bitlis ve Sason (Muş) illeridir. Bu katliamların en korkuncu 1894 yılında Samsun ilinde gerçekleştirilmiştir. Ermeni çeteler, vergi toplayan memurlara kılıç ve silahlarla saldırmış, köylere doğru ilerleyerek Müslüman halkı katletmişler, mallarını yağmalamışlardır. Çeteler bu eylemleri gerçekleştirmekle iki amaca hizmet etmek istiyorlardı. Birincisi, Müslümanları katletmek; ikincisi de Osmanlı Devleti'ne düşman medya organlarına fırsat vermek, Osmanlının imajını Avrupa kamuoyunda karalamak ve Avrupa ülkelerinin müdahalelerini sağlamak için Ermenilerin öldürülmesini sağlamaktı.
Son yapılan araştırmalara bakıldığında 1915 tehcir edilen Ermeni nüfusu 458 bindir.
56.610 KİŞİLİK BİR FARK VAR
Vilâyetlere göre rakamlar Osmanlı arşivlerinde yer almaktadır. 382.148 kişi iskân bölgelerine varmıştır. Arada 56.610 kişilik bir fark vardır. Bunlardan 500'ü Erzurum-Erzincan arasında eşkıya grupları tarafından öldürülmüştür. 2000 civarında kişi, Urfa'dan Halep'e giden yol üzerinde, Meskene'de Urban eşkıyaları tarafından katledilmiştir. 2000 kişi de Mardin'de eşkıya tarafından öldürülmüştür. Dersim bölgesinden geçen kafilelere bölge halkının saldırıları sonucunda yaklaşık 5-6 bin kişi ölmüştür. Yine bu ölüm olayları ile ilgili kesin rakamlar Osmanlı arşivlerinde yer almamaktadır. Bu saldırılar neticesinde toplam 9-10 bin kişinin ölmüş olduğu tesbit edilmiş, o zaman Osmanlı Devleti saldırıların durdurulması için geçiş güzergâhındaki vâlilere emirler göndermiş ve saldırganların yakalanarak cezalandırılmasını istemiştir. Ayrıca vâliler yol emniyetini almaları noktasında defaaten uyarılmışlardır. Hastalıklardan kaynaklanan ölümler de meydana gelmiştir.
Osmanlı Devleti ihraç ettiği Ermenilere nasıl bir uygulama yapmıştır?
1- Osmanlı Devleti, Nazilerin aksine, topraklarında yaşayan Ermenilerin belli bir coğrafyadakilerini nakletmiştir. Nakil, Osmanlı Devleti'ne karşı silaha sarılan Ermeni gruplarını ve onlara lojistik destek verenleri kapsamaktadır.
2- Nakledilenler yine Osmanlı sınırları içinde yer alan bir coğrafyaya göç ettirilmiş, göçe tabi tutulanlara, Nazilerin evlere baskın yaparak yaka-paça toplama kamplarına sevk uygulamalarının aksine, göç hazırlığı yapmaları için bir hafta ile 15 gün arasında süre verilmiştir.
3- Göçen Ermenilerin tüm ihtiyaçları (yiyecek, sağlık, bilet temini v.s.) devlet tarafından "Muhacirîn tahsisatı"ndan karşılanmış, bir şehir ve kasabada yaşayan Ermenilerin tümü sürgüne gönderilmemiş, hastalar, yetimler, katolik ve protestan mezhebi mensuplarıyla, zanaat sahipleri ve orduda görev yapanlar tehcir kapsamı dışında tutulmuştur.
4- Göçe tabi tutulanlar, Nazilerin toplama kamplarının aksine, gittikleri yerlerde, devlet tarafından evler yapılması, hayatlarını devam ettirebilmeleri için yerleştirildikleri yerlerin ziraate elverişli olması ve göçmenlerin geldikleri vilâyetlerin belirlenerek, nüfus kayıtlarının çıkarılması karar altına alınmıştır.
5- Nazi kamplarının aksine, hasta göçmenler için kamplarda hastahaneler kurulmuş, göçmenlerin sağlık sorunları ile ilgili olarak çeşitli ülkelerin sağlık ekiplerine kamplarda görev yapmaları için izin verilmiştir. Konsolos raporlarına göre, bu yabancı sağlık mensuplarından bazıları bulaşıcı hastalık nedeniyle ölmüştür.
6- Kimsesiz çocuklar ve yetimler, yetimhanelere ve bazı zengin ailelerin yanına yerleştirilmiş, 1919 yılında geri dönüş izni verilince bu çocuklar yakın akrabalarına teslim edilmiştir.
7- Aşiretlere ve sivil halkın saldırısına karşı kafileleri korumak üzere jandarma görevlendirilmiş, suistimalde bulunan görevli ve halktan kimseler mahkeme edilerek cezalandırılmıştır.
8- Zorunlu göçten kurtulmak için müslümanlığı kabul ettiğini söyleyenlerde göç ettirilmiş, fakat bir müslümanla evlenmiş kadınlar göçten muaf tutulmuştur. Bu gibilere, savaş sonrasında çıkarılan bir yasa ile, istedikleri takdirde eski dinlerine dönebilme imkânı tanınmıştır.
9- Savaş, kuraklık, çekirge istilâsı, seferberlikten dolayı iş yapabilecek hemen bütün erkeklerin silah altına alınması gibi nedenlerle, tarladaki mahsulün kaldırılamamasının bir sonucu olarak ortaya çıkan yiyecek sıkıntısından dolayı, başta Amerika olmak üzere çeşitli devletlerin yardım kuruluşlarının yardım talepleri kabul edilmiş, bunlar tarafından Suriye'deki Ermenilere yardım edilmiştir.
10- Savaşın sona ermesiyle birlikte, devlet tarafından çıkarılan "geri dönüş kanunu" ile göçmenlerin evlerine dönmeleri sağlanmış, Ermeni Patrikhanesi'nin tespitlerine göre 644.900 Ermeni geri dönmüştür.
SOYKIRIM İDDİALARININ HEPSİ YALAN
Zorunlu göçün henüz sona erdiği 3 Şubat 1915 tarihi itibariyle Suriye'de 500 bin Ermeni göçmenin mevcut olduğunu görüyoruz. Bu rakam, aslında bir milyon Ermeninin göç sırasında öldüğünü rapor eden bütün konsolos raporlarını yalanladığı gibi, Osmanlı Devleti'nin, muhtaç göçmenlere yardım için uluslararası kuruluşlara kamp kapılarını açtığını, dolayısıyla sadece Suriye'de 486 bin kişiye yardım edilmesine izin vermek suretiyle, Ermenileri imha düşüncesinde olmadığını ispat ediyor. Buna bağlı olarak, göç bölgelerindeki Ermenilerin belli bir kesiminin zorunlu göç kapsamına alınması, diğerlerinin evlerinde bırakılması, "etnik temizlik" veya "soykırım" iddialarını tümüyle ortadan kaldırıyor. Nitekim özellikle ülkenin İstanbul, Bursa, Kütahya, Edirne gibi savaş mühimmatının sevkedildiği bölgelerin dışında bulunan şehirlerinden, terör mensupları hariç, kimsenin zorunlu göçe tabi tutulmadığı yabancı ve Osmanlı belgelerinde yer alıyor. Ayrıca göç kapsamındakilerin topluca imha edilmesi gibi bir art niyetin olmadığını, göç edeceklere hazırlanmaları için süre verilmesi de gösteriyor. Hele hele göçe tabi tutulanların, gittikleri yerlerde, geldikleri şehirler de belirtilmek suretiyle, nüfus defterlerine kaydedilmelerinin emredilmesi, hayatlarını devam ettirebilmeleri için ziraate uygun bölgelere yerleştirilmelerinin istenmesi, imha düşüncesiyle bağdaşmıyor.
TALAT PAŞA'YA ATFEDİLEN TELGRAF SAHTEDİR
Bütün bu saydıklarımızla, Nazi Almanyası'nda Yahudilere uygulanananlar arasında hiçbir benzerlik bulunmamaktadır. Bu durumda 1915'te cereyan eden olayların soykırım olarak tanımlanması mümkün değildir. Nitekim soykırım olduğunu iddia edenler, bugüne kadar "soykırım"ı ispat edecek bir belge sunamamışlardır. Tezlerini kuvvetlendirebilmek için, Talat Paşa'ya atfedilen sahte telgraflar ortaya atmışlardır. Ancak bu telgraflar üzerinde yapılan incelemede, telgraflar üzerinde Osmanlı bürokrasisinin mutad işlem kayıtlarının bulunmadığı, telgrafın gönderildiği iddia edilen valinin, o tarihte o vilâyette valilik yapmadığı, her Osmanlı belgesinin en üstünde yer alan besmeleye farklı şekilde yer verildiği ve en önemlisi de Talat Paşa'nın imzasının sahte olduğu ortaya çıkmıştır.
HER KESİM KAFASINDAN BİR RAKAM UYDURMUŞ
Soykırım iddiasında bulunanların en önemli açıklarından biri de, 1915'ten itibaren öldürüldüğü iddia edilen Ermenilerin sayısının sürekli yükseltildiğidir. 600 binlerden başlayan rakamlar, günümüzde 1,5 milyona çıkarılmıştır. Halbuki, o tarihlerde yabancı devletlerce yapılan nüfus tespitlerinde, Osmanlı Devleti'nde yaşayan Ermenilerin toplam nüfusu ortalama 1,5 milyon olarak gösterilmekte, hattâ Ermeni Patrikhanesi bile 1,915,000 rakamını vermekteydi. Nitekim güvenilir olarak bulunan Patrik Malachia Ormanian da Ermeni nüfusunu 1,895,400 olarak vermektedir. Bu durumda ancak 400 bin Osmanlı Ermenisinin hayatta kalması gerekirdi. Aşağıdaki cetvelde, çeşitli kaynaklarda belirlenen Ermeni nüfusu görülmektedir :

Kaynağın Yılı Yazarı Osmanlı Ermenileri
1892 Vital Cuinet 1.475.011
1896 Felix Weber 1.000.000
1901 H. F. B. Lynch 1.325.246
1901 Lodovic de Constenson 1.383.779
1910 Encyclopedia Britannica 1.500.000
1913 Ermeni Patrikhanesi 1.915.651
1913 Lodovic de Constenson 1.400.000
1914 Daniel Panzac 1.5-1.600.000
1914 Justin McCarthy 1.698.303
1914 Osmanlı nüfus sayımı 1.229.007
1914 Stanford J. Shaw 1.294.851
1914 David Magie 1.479.000
1919 Dr. Lepsius 1.500.000
1923 Claire Price 1.500.000
1923 E. Alexander Powell 1.500.000
PEKİ TOPLU ERMENİ MEZARLARI NEREDE?
Oysa ki, 1919 yılı itibariyle, Osmanlı topraklarından diğer ülkelere gerçekleşen göçlere rağmen, Amerikan arşiv belgelerinde bulunan ve Ermeni Patrikhanesi'nce, diğer ülkelere göçenler hariç, sadece Anadolu'daki evlerine geri dönenler 644,900 olarak verilmekte, bütün dünyadaki Osmanlı Ermenilerinin sayısı ise 1,200,000 olarak gösterilmektedir. Bu durumda 1,5 milyon Ermeninin öldüğünü iddia edenlere şu soru sorulabilir. Ölen Ermenilerin toplu mezarları nerededir? Zira her bir toplu mezarda 500 kişi olsa, 3,000 toplu mezar olması gerekirdi ki, Anadolu'nun her kazma vurulan yerinden toplu mezar çıkardı.
Son olarak, savaşın sone ermesinden ve İstanbul'un İtilâf devletlerinin eline geçmesinden sonra, katliam iddialarına karşı Osmanlı Devleti, dört tarafsız ülkeye resmen başvurarak konuyu araştırmak için ikişer hukukçu talep etmiştir. İyi niyetle yapılmış bu talep, başvuru yapılan İspanya, Hollanda, Danimarka ve İsveç tarafından reddedilmiştir. Aslında bu durum, o dönemde dahi sorunun siyasî olduğunu ve çözümün istenmediğini ortaya koymaktadır.
BELGE 1
RUS ORDUSUNDAKİ ERMENİLER

1.jpg

BELGE 2
FRANSIZLARIN ANADOLU PLÂNLARI

2.jpg

BELGE 3
MUSA DAĞI ERMENİLERİ VE FRANSIZLAR

3.jpg

BELGE 4
Yunanistan'ın 15 Bin Tüfek, 2 milyon mermi göndereceği

4.jpg

BELGE 5
KAFİLELERİN KORUMA ALTINDA GÖNDERİLMELERİ

5.jpg

BELGE 6
ERMENİLERİN GÖÇ ETTİRİLMESİNDEKİ GAYE VE

6.jpg

BELGE 7/1
GERİ DÖNÜŞ KARARNAMESİ

7_1.jpg

BELGE 7/2
GERİ DÖNÜŞ KARARNAMESİ

7_2.jpg

BELGE 7/3
GERİ DÖNÜŞ KARARNAMESİ

7_3.jpg

BELGE 8
1915-1920 NÜFUS İSTATİSTİKLERİ VE TEHCİR

8.jpg

BELGE 9
AMERİKAN MERSİN KONSOLOSUNUN RAPORU

9.jpg

BELGE 10
BOGHOS NUBAR PAŞA'NIN FRANSA DIŞİŞLERİ

10.jpg

BELGE 11
SURİYE'DE AMERİKAN YARDIM KURULUŞLARININ

11.jpg

BELGE 12/1
ERMENİ PATRİKHANESİNİN GERİ DÖNENLERLE

12_1.jpg

BELGE 12/2
ERMENİ PATRİKHANESİNİN GERİ DÖNENLERLE

12_2.jpg

BELGE 12/3
ERMENİ PATRİKHANESİNİN GERİ DÖNENLERLE

12_3.jpg

BELGE 12/4
ERMENİ PATRİKHANESİNİN GERİ DÖNENLERLE

12_4.jpg

BELGE 13
İNGİLİZ KARADENİZ ORDUSU İSTİHBARAT BİRİMİNİN

13.jpg

BELGE 14
MAVİ KİTAP YAZARI ARNOLD TOYNBEE'NİN GÖREV

14.jpg

BELGE 15
AMERİKA'YA GÖÇEN ERMENİLERLE İLGİLİ GEMİ

15.jpg

BELGE 16
İSTANBUL İNGİLİZ BÜYÜKELÇİLİĞİNE GÖRE 1921

16.jpg








Kaynaklar: TTK, Ermenilerin Suriye'ye Nakli: Sürgün mü, Soykırım mı? Serkan Üstüner, Ermeni Tehciri'ndeki zorunluluk
 
Üst Alt