Eşitlikte zirve nokta

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
İslâm literatüründe ‘mevâlî’ diye bir tabir vardır. Bunlar sonradan hürriyetlerini elde eden insanlardır. Bunlar arasında her zaman saygıyla andığımız ve kıyamete kadar da anacak olduğumuz dehâ çapında nice büyükler mevcuttur.


Allah Resûlü’nün kendi öz torunlarından ayırt etmeyecek kadar sevdiği Üsame b. Zeyd (radıyallâhu anh) bizzat Allah Resûlü tarafından Bizans’a karşı hazırlanan ordunun başına kumandan olarak tayin edilmişti. Oysa asker arasında Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer gibi ileri gelen tecrübeli sahabiler de bulunuyordu. Üsame ise ancak 18 yaşlarında mevâlîden bir insandı. Babası Zeyd b. Hârise de Mute’de orduya kumanda etmiş ve orada şehit düşmüştü.
İmam Malik gibi birisini yetiştiren Nâfi de mevâlîdendi. Abdullah b. Ömer’in çok sevdiği cariyesi Mercâne, “En çok sevdiklerinizi Allah yolunda infak etmedikçe hakikî takvaya ulaşamazsınız.” (Âl-i İmrân 3/92) manasına gelen ayetin tesiri ve heyecanlandırmasıyla sahibi tarafından hürriyete kavuşturulmuştu. Hâlbuki efendisi Abdullah b. Ömer onu çok seviyordu. Ancak takvaya erme arzusuyla o, Mercâne’yi Allah için hürriyete kavuşturuyordu.
İşte bu Mercâne, daha sonra birisiyle evlenmiş ve ondan da Nâfi dünyaya gelmişti. Nâfi’yi alıp seven ve bağrına basan ümmetin allâmesi Abdullah b. Ömer, daha sonra elinden tutup onu ilmin zirvelerine çıkarmış ve Nâfi İslâm dünyasının en parlak yıldızlarından biri olmuştu.
İmam-ı Âzam, Mesruk, Tavus b. Keysan ve daha nicelerini mevâlîden sayanlar da vardır. Hatta Emevîler devrinde iki âlim kendi aralarında konuşurken elli kadar büyük zatı sayarlar ve ancak elli birinci şahsın mevâlîden olmadığını görürler.
İşte bizim içtimaî yapımızın temel rükünlerinden biri olan müsavat ve eşitlik o toplumda böyle bir durum arz ediyordu. Esirlikten kurtulan bu insanlar kendi istidat ve kabiliyetlerini öyle işlettirmişlerdi ki, kısa bir müddet sonra kalblerin sevgilisi, akılların muallimi ve insanlara medeniyet dersi veren üstatlar olmuşlardı. Onlara böyle bir zemini hazırlayan sistem, şüphesiz sistemlerin en büyüğü, en muhteşemi ve tek kelimeyle mucize sistem olan İslâm’dı. Öyle ki, günümüzde dahi eşitlik hususunda insanların henüz bu seviyeye ulaştığı söylenemez.
 
Son düzenleme:
Üst Alt