Fıkralar...

MURATS44

Özel Üye
Kaçan deliler...

1960"lı yıllar,Elazığ Akıl hastanesinden deliler kaçar,Elazığın cadde
ve sokaklarına dağılır.

423 deli kaçmıştır.

O zamanın ünlü doktoru Mutemet Bey hastanenin baş hekimidir.

Doktor bey ne yapalım derler.

Mutemet Bey bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin der.

Doktor önde birkaç personeli arkasında tren-tren oynayarak Elazığı dolaşır.

Bütün deliler bu kuyruğa girer vagon olur.

Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir.

sadece fıkra
smile.gif

**********************************
Kaza yerinin etrafını polis kordonu ve meraklı bir kalabalık çevirmiştir.Gazetesine iyi bir haber yetiştirmek isteyen muhabir,çemberleri aşamayınca bir kurnazlık düşünerek seslenir:
-Yol verin!Yol verin!Ben kaza kurbanının oğluyum!
Yol verirler,muhabir yaklaşır.Bir de bakar ki;arabanın önünde bir eşek cansız yatmaktadır
s57.gif
s57.gif
s57.gif

*********************************
Bir sarisin, bir kizil saçli ve bir esmer kadin çölün ortasinda arabayla yol almaktadirlar. Hava korkunç sicaktir. Arabanin motoru birden stop eder.
Inip baktiklarinda, motoru tekrar çalistiramayacaklarini anlarlar. Mecburen çölde uzunca bir yürüyüs yapmalari gerektiginden, her biri arabadan birseyler alir.
Esmer, bir sise su; kizil sacli bir paket bisküvi ve sarisin da arabanin kapisini söküp alir. Çölde yürümeye baslarlar ve bir süre sonra dinlenmek için mola verirler.
Mola sirasinda sarisin ve esmer kadinlar kizil saçliya döner ve niye bir paket bisküvi aldigini sorarlar.
- "Acikirsam yerim, diye düsündüm" cevabini verir kizil saçli "..çölde ne kadar yürüyecegimiz belli degil.."
Hepsi de bunun çok mantikli oldugunu düsünür. Ve sonra sarisin kadinla kizil saçli olani esmere döner ve niye yanina bir sise su aldigini sorarlar.
- "Eger susarsam, yanimda içecek birseyim olmasi gerektigini düsündüm.." diye cevaplar esmer kadin.
Evet, bu çok akillica bir fikir, diye düsünür diger ikisi. En sonunda esmer ve kizil saçli kadinlar sarisina dönerler ve arabanin kapisini niçin söküp aldigini sorarlar.
- "Seyy.." der sarisin "..çok sicak olursa pencereyi açip serinlerim diye düsündüm de.."

*********************************
Sarışın, yeşil gözlü afet-ü devran Emniyet Müdürlüğünde işe giriş için sınavda imiş.
Sınav görevlisi sormuş;
- 2 kere 2 kaç eder?
- Dört.
- Güzel. Peki Abraham Lincoln’ü kim öldürdü?
- Bilmem….
- O zaman bugün git, evde biraz düşün. Yarın tekrar geleceksin. O zaman cevap verirsin.
Sarışın, yeşil gözlü çıkmış, o arada komşusu aramış.
- Ne oldu senin bu Emniyette iş durumu?
Sarışın heyecanla cevaplamış;
- İşe alındım. Daha ilk günden bir de yıllardır aydınlanmamış bir cinayeti çözme görevi verdiler!..

*********************************
Mehmet, genç ve işsiz bir Anadolu evladı.TCDD işçi alacakmış demişler ,,,koşmuş.Evraklar, müracaat derken mülakata çağırmışlar
.Demiryollarından bir yetkili sorular sormaya başlamış
İki tren, tek rayı olan bir trenyolunda iki istasyondan kalkmış, birbirlerine doğru hızla geliyorlar, ne yaparsın ?
"Mehmet yanıtlamış: "İstasyonlara cep telefonumla haber veririm durdururlar.
"Yetkili: "Diyelim ki istasyonları zaten geçmişler, ne yaparsın ?
"Mehmet yanıtlamış: "Tren makinistelerine cep telefonumla haber veririm dururlar.
"Yetkili: "Diyelim ki cep telefonunun pili de bitmiş, ne yaparsın ?
"Mehmet devam etmiş: "Her iki yönde de kırmızı ışıkları yakarım, dururlar.
"Yetkili: "Diyelim ki elektrikler kesilmiş, ışıklar çalışmıyor.
"Mehmet düşünmüş: "Ortada bir yerde rayları kaydırırım, hiç olmazsa biri raydan çıkar, kafa kafaya çarpışmazlar.
"Yetkili: "Diyelim ki aletin edevatın yok, raylar sökülmüyor.
"Mehmet atlamış: "O zaman amcam Ahmet'i bir koşu çağırırım köyden.
"Yetkili şaşırmış: "Amcan Ahmet ne yapacak ki ?
"Mehmet gülmüş: "Hiç canlı canlı tren kazası görmemişti müdürüm .........

*********************************
Kırım Savaşı’nda o kadar çok kayıplar verilmiş ki doktor, fazla incelemeye vakit bulamazmış; sıhhiyeler arkasında, savaş alanını gezer, yerlerde yatanlara ayağıyla dokunurmuş. Kımıldayan olursa:

-Sedye! Diye bağırır; hareket hissedilmezse de:

-Denize! Dermiş. Böylece “sedye” dedikleri tedaviye, “denize” dedikleri mavi sulara gömülmeye gidermiş. Bir seferinde, yine dokunmuş:

-Denize! Emrini vermiş.

O geçip gidince sıhhiyeler işaret edileni yakalamışlar. Denize doğru götürürlerken adamcağız gözlerini açmış:

- Ne oluyoruz? Nereye götürüyorsunuz?

- Denize atmaya

- Niçin?

- Sen ölüsün.

- Suphanallah… Ben nasıl ölü olurum?

Sıhhiyeler kızıp, sert söylenmişler:

- Ölüsün dedik ya… Çok konuşma… Sen tohturdan eyi mi bilicen!..

*********************************
 

Ayyüzlüm

Yeni Üyemiz
Kırım Savaşı’nda o kadar çok kayıplar verilmiş ki doktor, fazla incelemeye vakit bulamazmış; sıhhiyeler arkasında, savaş alanını gezer, yerlerde yatanlara ayağıyla dokunurmuş. Kımıldayan olursa:

-Sedye! Diye bağırır; hareket hissedilmezse de:

-Denize! Dermiş. Böylece “sedye” dedikleri tedaviye, “denize” dedikleri mavi sulara gömülmeye gidermiş. Bir seferinde, yine dokunmuş:

-Denize! Emrini vermiş.

O geçip gidince sıhhiyeler işaret edileni yakalamışlar. Denize doğru götürürlerken adamcağız gözlerini açmış:

- Ne oluyoruz? Nereye götürüyorsunuz?

- Denize atmaya

- Niçin?

- Sen ölüsün.

- Suphanallah… Ben nasıl ölü olurum?

Sıhhiyeler kızıp, sert söylenmişler:

- Ölüsün dedik ya… Çok konuşma… Sen tohturdan eyi mi bilicen!..
m08m08m08m08m08
 
Üst Alt