Gülen sen bizim Mesihimizsin

MURATS44

Özel Üye
Gülen sen bizim Mesihimizsin
http://image.yenisafak.com/mnresize/615/345/resim/imagecrop/2015/04/08/resized_bac30-6c11gulen2dekupe.jpg

İzmir’e vaiz olarak atandığı dönemde Sabetay Sevi’nin yaşadığı eve yaptığı ziyareti özel bir sohbette anlatan Gülen, Sabetaycıların kendisine "Muhterem Gülen, sen bizim Mesihimizsin” dediğini söyledi. Orada bulunan bir kişi tarafından kayda alınan sohbette Gülen, “Geldi isem Efendimiz'in ümmeti olarak geldim” diyor.
ethullah Gülen'in mason localarıyla bağlantılarını ortaya çıkaran Yeni Şafak, şok bir belgeye daha ulaştı. İzmir'e vaiz olarak atanan Gülen, Sabetay Sevi'nin yaşadığı eve yaptığı ziyareti ve burada yaşadıklarını özel bir sohbette anlattı. Sohbeti orada bulunan bir kişi kayda aldı. Bu kayıtlara göre Gülen, Sabetay Sevi'nin evinde mihmandarlık eden Yahudilerin kendisine dönerek “Hz. İsa geldiğinde derin imanı ve hikmeti ile nuru olan müminler tarafından hemen tanınacaktır. Muhterem Gülen sen bizim Mesihimizsin" dediklerini anlattı. Durum karşısında şaşkınlık yaşadığını belirten Gülen, “Şaşkınlıklar içerisinde kaldım. Kendimi toplayarak ismi Rahim, ismi Hakim.. geldi isem Efendimiz'in ümmeti olarak geldim" dedi.

İŞTE O BELGE!


resized_9deec-7e50dirilis.jpg

Fethullah Gülen'in Sabetay Sevi'nin evini ziyaretinden sonra anlattığı sohbetin çözüm metni Belge, 'Diriliş' başlığını taşıyor. Yazının üslubundan Gülen'in bu konuyu anlattığı özel sohbetini dinleyen birinin kaleme aldığı anlaşılıyor. Yazının içeriğindeki anlatım bozukluklarının ikinci kişinin aktarımından kaynaklandığı sanılıyor. Söz konusu belgeyle ilgili ses kaydının da olabileceği düşünülüyor. O belgenin tam metni şöyle:

EV IRGAT PAZARI'NDA
“Sabetay Sevi'nin İzmir'deki evini ziyaret ettim. Irgat Pazarı'nda daracık bir sokağın sonunda üç yüzyıl önce yapılmış şimdi ziyaretgah olmuş yapı. Kemerli merdivenleri çıktım. Duvarları Hz. Musa'nın resmi ve İsrail büyüklerinin resimleri ile süslü, sinagogu andıran taş sofada durdum. İbadet rahlesi ve üstünde mukaddes kitapları duruyordu. Sabetay Sevi burada dua edermiş. Ambarımsı odayı göstererek işte burada yatardı dediler. Bize mihmandarlık etmek nezaketini göstermiş İzmir Yahudi Cemaati mensuplarının Sabetay Sevi'nin hayatı ve yaşadıkları hakkında verdikleri izahatı hayrete düşerek dinledim."

İMANLI OLANLAR MESİH'İ TANIR
“Sabetay Sevi'nin bir Mesih gelecek söylemini dikkatlice dinledim. Yahudi Cemaati beni hayretler içerisinde bırakan “Mesih geldiğinde samimi olarak iman edenlerin sahte Mesihlere aldanmaları mümkün değildir. Hz. İsa geldiğinde derin imanı ve hikmeti ile nuru olan müminler tarafından hemen tanınacaktır. Muhterem Gülen sen bizim Mesihimizsin" dediler. Şaşkınlıklar içerisinde kaldım. Kendimi toplayarak ismi Rahim, ismi Hakim… geldi isem Efendimiz'in ümmeti olarak geldim."

HAÇI KIRACAK, DOMUZU ÖLDÜRECEK
Belgenin devamında ise şu ifadeler var: “Hadis ruhu elinde olan Allah'a yemin ederim ki Meryem'in oğlu ise adil bir hakem olarak aramıza inecek haçı kıracak domuzu öldürecek cizyeyi kaldıracak, İsa İslam'dan başka şeyi kabul etmeyecektir. Döneminde malı olan o kadar çok olacaktır ki kimse dönüp mala bakmayacaktır. Ehli kitaptan olanlar ölümlerinden önce gerçeği öğrenip inanacaklar fakat bunun faydası olmayacaktır. Ali İmran Suresi 54-56 ben geldim, hoşgeldim dedi. Cemaat 'hasretle duayla bekliyorduk' hoş geldin. Bediüzzaman Hazretleri, dini mübin İslam'ı yeniden dünyanın değişik yerlerinde kendisini ifade etmesi için ihtiyaç varsa Hz. Mesih öteki alemin ta öbür ucunda bile olsa böyle bir olay için döner gelir."

Gülek'in tüm eğitimi mason okullarında

resized_f694a-34e6kasimdekupe.jpg

Kasım Gülek Yazı dizisinin ilk gününden itibaren yayınladığımız Fethullah Gülen, Kasım Gülek ve Moon Tarikatı hakkındaki istihbarat raporunun bugünkü bölümünde ise Kasım Gülek'in Atatürk ile tanışması ve CHP'deki faaliyetleri tüm ayrıntılarıyla anlatılıyor.
Raporda Kasım Gülek-Atatürk ilişkisine dair dikkat çekici satırlar bulunuyor: “Kasım Gülek Galatasaray Lisesi ve Robert Koleji'nde okudu. Paris Ecde Science Politiques (1924-1928) Kolombiya Üniversitesi'nde eğitim gördü. ABD'de öğrenciyken Chase Manhattan Bank'ta çalıştı. Harvard Üniversitesi'nde işletme alanında master yaptı. Rockfeller bursuyla Berlin Üniversitesi'nde ve Cambridge Üniversitesi'nde çalışmalar yaptı. Cambridge Rektörü'nün Atatürk'e özel ricasıyla kontenjandan Bilecik Milletvekili seçildi. Kasım Gülek'in okuduğu tüm okullar yurtdışı bağlantılı, tavsiye eden Cambridge Rektörü, mason teşkilatlanmasında aktif rol alan ekonomik ve siyasi olarak tüm dünyada ilişkileri, etkinliği çok güçlü olan tüm dünyada mason teşkilatlanmasının başı konumundaki okullar ve şahıslardır. Kasım Gülek öğrenim gördüğü okullarda çok rahat lüks içerisinde eğitim görmüş, özel olarak belirli bir amaç için yetiştirilmiş bir masondur."

ATATÜRK İLE ÖZEL SOHBETLERE KATILDI
Raporda, “Kasım Gülek Atatürk ölünceye kadar Atatürk ile özel sohbetlere katılır ve Atatürk'ün güvenini kazanır. Atatürk'ün çevresinde oluşturulan mason halkasından kesin haberdar olarak yurt dışından özel olarak getirilmiş Atatürk'ün hastalık nedeniyle ortadan kaldırılmasında önemli roller almış bir siyasetçidir. Kasım Gülek ile İnönü ters düştüğü için partiden 1 yıl süre ile ihraç edildi. Fakat aralarındaki görüşme trafiği hiç bitmedi. Koalisyon ile kurulan yeni hükümette Yusuf Azizoğlu Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Hıfzı Oğuz Bekata İçişleri Bakanı oldu. Menderes'le birlikte yargılanan önce idam cezası alan sonra cezası ömür boyu hapse çevrilen Zeki Eratman'ın yatmakta olduğu Kayseri Cezaevi'nden kaçmasından Hıfzı Oğuz Bekata Sağlık Bakanı Azizoğlu'nu sorumlu tuttu ve hakkında gensoru önergesi vererek Azizoğlu'nu istifaya zorladı.
Bu meclisteki tartışmaların sonucu Atatürk'ün Kasım Gülek İnönü ve doktorları tarafından zehirlenerek öldürüldüğü söylentisi kulaktan kulağa yayıldı. O dönem mason localarından bahsedildi. Zehirlenme olayını Mason localarına bağlı Türkiye yerli işbirlikçileri ve yabancı doktorlar İçişleri Bakanı Şükrü Kaya gibi mason olanların yaptığı söylendi" deniyor.

Sabetay için müsbet ifadeler

resized_41dbd-ad75sabetay.jpg


Fethullah Gülen, 'Diriliş' başlığı altında kaleme alınan sohbetin kaydında, Sabetay Sevi ve cemaatini şu ifadelerle anlatıyor: “Sabetay Sevi iki üç asır evvel İspanya'nın engizisyonundan kaçıp Türklerin cenahi şevkat ve himayesine iltica etmiş bilahare bir meseleyi siyasi cürmile madehem olan içişlerinin telkini ile İslamiyet'i seçen Selanik Müslümanlarından bahsedeceğim. Bu göçmenler ailen ve ırkan Yahudi olmakla beraber ruhen ve vicdanın İslam'ı tercih edegelmiştir. Üç asırdır Türk ve İslamlarla ihtilaf ederek cemaatlerle birlikte vicdani hususileri ile ancemaatini uygulamaya gelmiştir. Bunlar sureti resmiye ve zahirede İslamiyet'i kabul ettiklerinden İslam camiasına kaydedilmiş ve o surette telakki edilmiş olduklarından müsbet olarak değerlendirilmiş devlet tarafından korunarak desteklenmeleri lazım gelmiştir. Dükkan işlerinde gayet başarılı olmuş dükkanlarının duvarlarına 'Besmele Şerif' 'El Kasibu', 'Hasbibullah' vesaire gibi kutsi levhalar asmaktadırlar."

Vaiz maaşıyla CHP'ye bağış

resized_75d56-f136makbuz.jpg

Gülen'in CHP'ye yaptığı 5 bin liralık bağış makbuzunun orjinali
17 ve 25 Aralık darbe sürecinden sonraki seçimlerde CHP ile işbirliği yapan Fethullah Gülen'in 1967'de CHP'ye yaptığı bağışın orijinal makbuzuna da Yeni Şafak ulaştı. Bu bağışın Gülen'in 6 aylık vaizlik maaşına denk geldiği ortaya çıktı. O dönemler maddi sıkıntılar yaşadığını kendi yazılarında ifade eden Gülen'in 5 bin liralık bağış yapması adeta karanlık ilişkilerinin ispatı niteliğinde. O dönemde İzmir Müftülüğü'nde vaiz olarak görev yapan Gülen, İsmail Durak Ataay'ın “Türkiye'de elli yıllık maaş ve ücret uygulaması" isimli makalesindeki bilgilere göre aylık 774 lira alıyordu. Gülen'in vaizlikten düşük ücret almasına rağmen CHP'ye 5 bin liralık bağışı neden yaptığı akıllara soru işaretleri getiriyor. Ayrıca Gülen'in yaptığı bağışta İzmir Merkez Vaizliği'nin kurumsal adını kullanması dikkat çekti.

ÇANTAYLA GELMİŞTİ
İzmir'e 1966'da tayini çıkan Gülen, ilk yıllarında yaşadığı maddi sıkıntıları kendi internet sitesindeki yazısında şöyle anlatıyor: “Elimde iki çanta Kestanepazarı'na vardım. Eşyamı müdür odasına koydum. Küçük bir cam dolap vardı. Getirdiğim eşyayı oraya yerleştirdim. Gece gündüz kullandığım, açılıp kapanan bir koltuk vardı. Gündüzleri onu koltuk olarak, geceleri de yatak olarak kullanıyordum." Bu denli yoksul bir hayat yaşadığını ifade eden bir Vaiz'in 5 bin liralık parayı kendi ideolojisine zıt bir partiye bağışlaması, CHP-Gülen ilişkisinin boyutunu gözler önüne seriyor.

Atatürk'ün zehirlendiğini gizledi
Raporda ayrıca, “Azizoğlu bu konuyla ilgili araştırma yapıyorken istifası İnönü tarafından onaylandı. Hıfzı Oğuz da aynı şekilde istifa ettirildi. Ve hiçbir delil açıklanmadan araştırma yapılmadan konu tamamen kapatılmış ve üstü örtülmüştür. Atatürk'ün zehirlenerek öldürüldüğü konusunda hiçbir açıklama ve delile bu sebeple ulaşılmamış, konu gizli eller tarafından tamamen sonlandırılmıştır. Araştırmalarımızda arşivleri taradıktan sonra da en ufak bir belgeye rastlanılmamıştır. Atatürk'ün olduğu söylenen otopsi raporuna dahi ulaşılamamıştır. Sonuç: Kurucu önderimiz mason locası ve yerli işbirlikçilerin yoğun çabalar ile yavaş yavaş öldürülmüş ve tarih sahnesinden silinmiştir. 1935'te kapatılan mason locaları İnönü iktidarında birer birer açılmıştır" ifadeleri yer alıyor.
 
Üst Alt