MUHTAZAF Gurbet Mektupları - 30

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Muhtazaf | M.Salih AYDIN
Gurbet Mektupları - 30<br />
MUHTAZAF
Gurbet Mektupları - 30
MUHTAZAF
Gurbet Mektupları 30!

Hatıralarımızdan, yanlışlarımıza!

Bizler, ve büyüklerimiz öksüz çocukların üzülmemesi için, onların yanında babamızı "Baba" diye çağırmayan, çağıramayan çok duygusal çocuklar olarak yaşadık.
O çocukluğumuzdaki duygusallığı hiç bir zaman kaybetmeyen şimdiki büyükler olduk.

Anlayacağınız kalblerin burulmasına yüreğimiz dayanmıyordu.

Sorumluluktan iki gözüm sorumluluktan.

Hanımını hep arkadan yürütenlere hep kızardım meğer onunda bir anlamı varmış.

Kadınlarımız, analarımız, eşlerimiz, aplalarımız, kızlarımız cümlesi olumlu önceliğe sahip olduğunu evlerin nadide gülleri olduğunu ve nesillerin onların eğitiminde olduğunu zaten biliyorduk.

Şimdi tam bir asır önceye gidelim. Balkan, Kafkas, Yemen, Birinci dünya savaşları günlerine.

Osmanlı orduları cepheden cepheye koşarken, memlekette neredeyse erkek kalmamıştı.

Anadolu’da yüzbinlerce dul ve yetim kalmıştı.

Giden geri gelmiyordu.

Onun yüzünden yaşları 18-20 olan kızları 11-12 yaşlarındaki erkek çocuklarla evlendirmişlerdi.

İşte bu yüzden evli olanlar dul kadınlar kocalarını, yetimler babalarını hatırlayıp yürekleri burkulmasın diye erkekler önden hatunlar arkadan yürümüşler.

Bu yüzden halâ çocuğunu sevemiyordu babalar.

Tabii bu durumlar sonraları, evin babaları tarafından başka şekilde yorumlandı . Zarafet cahilliğe dönüştü.

Demekki anlamlar her yöne çekilebiliyormuş.
Uzaktan iki kişi görüyorsunuz.

Bu iki kişi hararetli bir şekilde konuşuyorlar.
El kol hareketleri ile iş kızışmış durumda.

İçinizden geçiriyorsunuz:

- Bunlar kapıştı kapışacak.

Ama olmuyor.

Yani dövüşmüyorlar.

Üstelik kucaklaşıyorlar.

Demekki neymiş?

Gördüklerimiz bile bizi aldatabiliyormuş.

Olaylar güzellikler zamanla başka yöne çekilebiliyormuş.

Biz yinede güzel bakalım güzel görelim.

Yıkma taze umutları!


Uzaklardan bakıyorum, yıkılan evler, akan göz yaşı,
Umuda set çektiler, nice boynu bükük, çocuğun naaşı,
İnsanız deyip, gücü haklı çıkarmanın, acılarla yaşayışı,
Yıkma taze umutları, dokanma nazende güllere, be zalim.

Tarif edilmez, manevraların gölgesi, düştü üzerime,
Yıkıldı, nice hayaller, ağıtların ateşi geliyor, yüzüme,
Dayanılmaz oldu, yıllarca üzerime yıkılan, barış hevesime,
Yıkma taze umutları, dokanma nazende güllere be zalim.

Salih, zalimler şekil değişmiş, efendi kılığında,
Haklı şeytan gösterilmiş, yalancı salağında,
Bırakın deyip, yutturdular, elindeki oyuncağında,
Yıkma taze umutları, dokanma nazende güllere be zalim.

Yıkılan umutlara bir sevinç bir umut bir tebessüm bir merhatimizdemi yok.
Bunca acıların içinde vicdanımızmı yok.

Hayatı dar edilen milyonlarca insana yaşama gücü verecek hissimizde mi yok.

Yokların içinden gelmedik.

Bütün olumsuzluklar içinde Rabbimize sığındık ve neleri başardık ve başarmaya devam edeceğiz.Kim ne derse desin barıştan, sevgiden, insana hizmetten vazgeçmeyeceğiz.
İnsanın ademoğlunun kurtuluşu ve bir arada bütün çeşitlilikle yaşanabilirliği bilmeyenlere öğreteceğiz.

Yıkmayın taze umutları gelin kendinize düşman, kin, garez aramayın. İnsana sevgi verin, sayğı görün. Ah ne bölüşülmeyen dünya imiş, biri gelir öbürü gider, lakin hiç hisse almaz.
Gelen gideni aratır, nedir insanların sizlerden çektikleri.Kendinizle barışık olursanız dünya ilede barışık olursunuz.

İnsan doğruları yaptıkça iyiye, güzele, doğruya yöneldikçe insan olduğunu anlar,

Vesselam.

Selam ve dua ile

M.S.A.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt