Meal HÂKKA Sûresi Türkçe Okunuşu ve Meâli

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
HÂKKA SURESİ OKUNUŞU VE MEALİ

HÂKKA Sûresi 10. Ayet
HÂKKA Sûresi 10. Ayet
Hâkka Sûresi Hakkında

Hâkka sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 52 âyettir. İsmini, “kesin gerçek, meygana gelmesi kaçınılmaz olan kıyâmet” mânasındaki اَلْحَٓاقَّةُ (hâkka) kelimesinden alır. Sûre ayrıca 12. âyette geçen “belleyici, uyanık” anlamındaki اَلْوَاعِيَةُ (Vâ‘iye) ve 32. âyette geçen “zincir” anlamındaki اَلسِّلْسِلَةُ (Silsile) isimleriyle de anılır. Mushaf tertîbine göre 69, iniş sırasına göre ise 78. sûredir.

Hâkka Sûresi Konusu

Sûrenin içeriğinden Rasûlullah (s.a.s.)'e yapılan muhalefetin başladığı bir zamanda ve Hz. Ömer müslüman olmadan önce nâzil olduğu tahmin edilmektedir.

Sûrenin birinci bölümünde âhiret hakkında bilgi verilmekte, ikinci bölümünde ise; Kur'ân-ı Kerîm'in Allah tarafından gönderildiği ve Peygamber (s.a.s.)'in yine Allah'ın görevlendirdiği son elçi olduğu açıklanmaktadır.

Sûre, kıymet ve âhiretin mutlak gerçek olduğunun beyânıyla insanların uyarılması gerektiği mesajını taşır. Dördüncü âyetten, on ikinci âyete kadar Âd, Semûd, Lût gibi geçmiş kavimlerin bazılarının âhireti inkâr ve red ettikleri için Allah'ın azabına uğratılıp cehennem ehli oldukları anlatılmaktadır. Ayrıca onyedinci âyette, kıyâmetin gelişinin tablosu çizilmektedir: "O gün, gök yarılacak ve bütün bağlantısı kopacaktır. Melekler onun çevresindedir. O gün, Rabbinin arşını sekiz melek taşıyor olacaktır" (16,17). Onsekiz ile otuz sekizinci âyete kadar, âhiret hayatının gerçekliği üzerinde durulmakta ve bu dünyadan sonra ebedî, gerçek hayatın yaşanır olacağı vurgulanmaktadır. Daha sonra ise kıyamet gününde insanların, Allah'ın huzurunda ve hiç bir gizliliğin görülmeyeceği bu âlemde, her insanın dünya hayatının sınavını vereceği, amel defterini elinde taşıyan insanların güzel âmel işleyenlerinin karşılığı olarak cennet verilecek ve onların, sonu olmayan ebedî hayata konulacağı belirtilmektedir. Buna karşılık dünya hayatında Allah'ın emir ve yasaklarını değil de hevâ ve heveslerine uyarak şeytan yolundan ayrılmayan insanlar ise, ellerinde bulunan amel defterlerinin göstermiş olduğu doğrultuda Allah'ın cezâsına müstahak olarak cehenneme atılacaklardır. Böylece gerçek adalet yerini bulmuş, İslâm inancını benimseyerek Allah yolundan ayrılmayan insanla, şeytanın yolunda yürüyen insanların haklarının verildiği bir mizan yaşanmış olacaktır. "O gün huzura götürüleceksiniz. Hiçbir gizliniz Allah'a gizli kalmayacaktır. O gün amel defteri iyi olanları, "Okuyun defterimi de" (...), amel defteri kötü olanlar ise; "Keşke amel defterim bana verilmeseydi" der" (18, 19 ve 25. âyetler).

Sûrenin son bölümünde, Kur'ân-ı Kerim'e "bir şâir veya bir kâhinin sözüdür diyorsunuz, oysa Allahu Teâlâ tarafından gönderilmiş ve Kerîm bir Rasûl tarafından size bildirilmiş bir kitaptır. Rasûl, bu Kelâm da hiçbir eksiklik ya da arttırma yapmaya yetkili değildir. Eğer o böyle yapacak olsa O'nun kalp damarlarını keser, boynunu koparırdık. Muhakkak bu hak Kelâmdır. Kim Onu yalanlarsa sonunda hüsrana uğrayacaktır" denilerek Mekkeli müşriklere cevap verilmektedir. El-Hakka sûresi bir bütün olarak ele alındığında tevhîd'le şirkin durumları gözler önüne serilmekte, şirkin Âd, Semûd ve Lût kavimlerine Firavun vb. yönetici ve hükümdarlar tarafından yürütülmekteyken, Hz. Peygamber (s.a.s.) zamanında da Mekke müşrikleri tarafından devam ettirilmiş olduğu gözlemlenmektedir. Bu gerçek, insanlık tarihiyle beraber süregelmiş, tarihi olaylar hak-batıl, tevhid-şirk mücadelesi şeklinde geçmiştir. Müstekbirlerin tasallutundan kurtulma mücadelesi görevini cihâd şuuruyla daima yaşatmak zorunda olan müslümanlar, her çağda olduğu gibi günümüzde de bütün dünya tağutlarının zulmünden kurtulma savaşını vermektedir. Hz. Musa'ya Firavun bir engel teşkil etmekteyken günümüzde de çağdaş Firavunlar aynı safta onun yolundan giderek Allah'ı inkâr edenler için hazırladığı cehennemi onlar için de hazırlamıştır. Ama Allah'ın vaâdi tağutların hükümranlığının boşa çıkacağı müjdesini vermektedir "Zulmedenler nasıl bir inkılabla yıkılacaklarını elbet bileceklerdir" (eş-Şuarâ,, 69/227).

Hâkka Sûresi Nuzül

Mushaftaki sıralamada altmış dokuzuncu, iniş sırasına göre yetmiş sekizinci sûredir. Mülk sûresinden sonra, Meâric sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

Hâkka Sûresi Fazileti

- Kim Hâkka sûresini okursa,Allahü teâlâ onun hesâbını kolay eyler. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)

- bDüşmanı uzaklaştırmak için okunur.

- Hakka Suresini Her Kim İhlaslı bir şekilde sürekli zikrederse, O Büyük Günde ( Kıyamet Gününde) Sorgusu Sual’i az Olur, Hesap Vermesi kolaylaşır,

- Hasımlarınızı , Hakkınızda kötülük düşünenleri şahsınızdan uzak tutmak için Hakka Suresini bol bol okuyun,

HÂKKA SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU VE MEALİ

Bismillâhirrahmânirrahîm

69/HÂKKA-1: El hâkkah(hâkkatu).
Hakikat (vuku bulması gerçek olan).


69/HÂKKA-2: Mel hâkkah(hâkkatu).
Hakikat (gerçek) olan (vuku bulacağı mutlak olan) nedir?


69/HÂKKA-3: Ve mâ edrâke mel hâkkah(hâkkatu).
Ve hakikat olanın (vuku bulacak olanın) ne olduğunu sana bildiren nedir?


69/HÂKKA-4: Kezzebet semûdu ve âdun bil kâriah(kâriati).
Karia'yı (korkunç olayı) Semud ve Ad (kavmi) yalanladılar.


69/HÂKKA-5: Fe emmâ semûdu fe uhlikû bit tâgıyeh(tâgıyeti).
Fakat bu sebeple Semud (kavmi) azgın (çok şiddetli) bir azapla helâk edildi.


69/HÂKKA-6: Ve emmâ âdun fe uhlikû bi rîhın sarsarin âtiyeh(âtîyetin).
Ve amma, Ad (kavmi) ise (o da) bu sebeple şiddetli dondurucu, azgın esen bir fırtına ile helâk edildi.


69/HÂKKA-7: Sehharehâ aleyhim seb’a leyâlin ve semâniyete eyyâmin husûmen fe terel kavme fîhâ sar’â ke ennehum a’câzu nahlin hâviyeh(hâviyetin).
(Allah), onu (fırtınayı) ardarda, 7 gece, 8 gün onların üzerine musallat etti. Bundan sonra o kavmi orada, içi boş hurma ağacı kütükleri gibi yerlere serilmiş görürsün.


69/HÂKKA-8: Fe hel terâ lehum min bâkıyeh(bâkıyetin).
Artık onlara ait bir bakiye (geriye kalan bir şey) var mı, görüyor musun?


69/HÂKKA-9: Ve câe fir’avnu ve men kablehu vel mu’tefikâtu bil hâtıeh(hâtıeti).
Ve firavun ve ondan öncekiler ve şehirleri alt üst olan kimseler o büyük hata ile geldiler (kıyâmeti, hesap vermeyi, ceza görmeyi inkâr etmişlerdi).


69/HÂKKA-10: Fe asav resûle rabbihim fe ehazehum ahzeten râbiyeh(râbiyeten).
Böylece, Rab'lerinin Resûl'üne isyan ettiler. Bunun üzerine onları şiddetli bir yakalamayla yakaladı.
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
69/HÂKKA-11: İnnâ lemmâ tagal mâu hamelnâkum fîl câriyeh(câriyeti).
Muhakkak ki (tufanda) su taştığı zaman, sizi (akıp giden) gemide Biz taşıdık.


69/HÂKKA-12: Li nec’alehâ lekum tezkireten ve teıyehâ uzunun vâıyeh(vâıyetun).
Onu sizin için bir ibret kılalım ve işiten kulaklar onu bellesin diye.


69/HÂKKA-13: Fe izâ nufiha fîs sûri nefhatun vâhıdeh(vâhıdetun).
Artık sur'a tek bir üfleyişle üflendiği zaman.


69/HÂKKA-14: Ve humiletil ardu vel cibâlu fe dukketâ dekketen vâhıdeh(vâhıdeten).
Ve yeryüzü (arz) ve dağlar yerlerinden kaldırılıp, tek bir çarpışla parçalandığı zaman.


69/HÂKKA-15: Fe yevme izin vekaatil vâkıah(vâkıatu).
İşte izin günü, o vakıa (büyük olay) vuku bulmuştur.


69/HÂKKA-16: Ven şakkatis semâu fe hiye yevme izin vâhiyeh(vâhiyetun).
Ve sema yarılmıştır. Artık o, izin günü zaafa uğramıştır (dengesi bozulmuştur).


69/HÂKKA-17: Vel meleku alâ ercâihâ, ve yahmilu arşe rabbike fevkahum yevme izin semâniyeh(semâniyetun).
Ve o melek, onun (göğün) çevresi üzerindedir. Ve izin günü Rabbinin arşını üstlerinde taşıyanların sayısı sekizdir.


69/HÂKKA-18: Yevme izin tu’radûne lâ tahfâ minkum hâfiyeh(hâfiyetun).
İzin günü (Rabbinize) arz olunacaksınız. Sizden (size ait hiçbir şey) sır olarak gizli kalmaz.


69/HÂKKA-19: Fe emmâ men ûtiye kitâbehu bi yemînihî fe yekûlu hâumukreû kitâbiyeh.
O zaman kitabı (hayat filmi) sağından verilen kimse ise o zaman: “Alınız, kitabımı okuyun.” der.


69/HÂKKA-20: İnnî zanentu enniy mülâkın hısâbiyeh.
Muhakkak ki ben, hesabıma mülâki olacağımı (hesabımla karşılaşacağımı) biliyordum.
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
69/HÂKKA-21: Fe huve fî îşetin râdıyeh(râdıyetin).
İşte o razı olduğu bir yaşayış içindedir.


69/HÂKKA-22: Fî cennetin âliyeh(âliyetin).
Onlar yüksek bir cennettedirler.


69/HÂKKA-23: Kutûfuhâ dâniyeh(dâniyetun).
Onun olgunlaşmış meyveleri yakınlaşmış (aşağı sarkmış) durumdadır.


69/HÂKKA-24: Kulû veşrebû henîen bimâ esleftum fîl eyyâmil hâliyeh(hâliyeti).
Geçmiş günlerde yapmış olduğunuz şeyler sebebiyle (mükâfat olarak) afiyetle yeyin ve için!


69/HÂKKA-25: Ve emmâ men ûtiye kitâbehu bi şimâlihî fe yekûlu yâ leytenî lem ûte kitâbiyeh.
Ve kitabı (hayat filmi) solundan verilen kimse ise o zaman: “Keşke bana kitabım verilmeseydi.” der.


69/HÂKKA-26: Ve lem edri mâ hısâbiyeh.
Ve hesabımın ne olduğunu bilmeseydim.


69/HÂKKA-27: Yâ leytehâ kânetil kâdiyeh(kâdiyete).
Keşke o (ölünce hayatım) bitmiş olsaydı.


69/HÂKKA-28: Mâ agnâ annî mâliyeh.
Malım bana bir fayda vermedi.


69/HÂKKA-29: Heleke annî sultâniyeh.
Benim saltanatım (mal gücüm) helâk oldu.


69/HÂKKA-30: Huzûhu fe gullûh(gullûhu).
Onu tutun, sonra da onu bağlayın (kelepçeleyin)!
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
69/HÂKKA-31: Summel cahîme sallûh(sallûhu).
Sonra onu alevli ateşe (cehenneme) atın!


69/HÂKKA-32: Summe fî silsiletin zer’uhâ seb’ûne zirâan feslukûh(feslukûhu).
Sonra uzunluğu yetmiş arşın (zira) olan bir zincir içinde, öylece onu (cehenneme) sevkedin.


69/HÂKKA-33: İnnehu kâne lâ yu’minu billâhil azîm(azîmi).
Muhakkak ki o, Azîm olan Allah'a inanmıyordu (îmân etmiyordu).


69/HÂKKA-34: Ve lâ yahuddu alâ taâmil miskîn(miskîni).
Ve yoksullara yemek vermeye teşvik etmiyordu.


69/HÂKKA-35: Fe leyse lehul yevme hâhunâ hamîm(hamîmun).
Artık o gün, onun burada yakın bir dostu yoktur.


69/HÂKKA-36: Ve lâ taâmun illâ min gıslîn(gıslînin).
Ve kanlı irinden başka bir yemek yoktur.


69/HÂKKA-37: Lâ ye’kuluhu illel hâtiûn(hâtiûne).
Onu günahkârlardan başkası yemez.


69/HÂKKA-38: Fe lâ uksımu bima tubsırûn(tubsırûne).
Artık hayır, gördüğünüz şeylere yemin ederim.


69/HÂKKA-39: Ve mâ lâ tubsırûn(tubsırûne).
Ve görmediğiniz şeylere de (yemin ederim).


69/HÂKKA-40: İnnehu le kavlu resûlun kerîmin.
Muhakkak ki o, gerçekten Kerim Resûl'ün sözüdür.
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
69/HÂKKA-41: Ve mâ huve bi kavli şâirin, kalîlin mâ tu’minûn(tu’minûne).
O bir şairin sözü değildir. Ne kadar az îmân ediyorsunuz?


69/HÂKKA-42: Ve lâ bi kavli kâhin(kâhinin), kalîlen mâ tezekkerûn(tezekkerûne).
Ve bir kâhinin de sözü değildir. Ne kadar az tezekkür ediyorsunuz.


69/HÂKKA-43: Tenzîlun min rabbil âlemîn(âlemîne).
Âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.


69/HÂKKA-44: Ve lev tekavvele aleynâ ba’dal ekâvîl(ekâvîli).
Ve eğer, bazı sözleri Bize karşı uydurmuş olsaydı.


69/HÂKKA-45: Le ehaznâ minhu bil yemîn(yemîni).
Elbette onu sağından tutup alırdık (yakalardık).


69/HÂKKA-46: Summe le kata’nâ minhul vetîn(vetîne).
Sonra mutlaka onun can damarını keserdik.


69/HÂKKA-47: Fe mâ minkum min ehadin anhu hâcizîn(hâcizîne).
Ayrıca sizden hiçbiriniz ondan men edici olamaz (buna mani olamaz).


69/HÂKKA-48: Ve innehu le tezkiretun lil muttekîn(muttekîne).
Ve muhakkak ki O (Kur'ân), gerçekten muttakiler (takva sahipleri) için bir öğüttür.


69/HÂKKA-49: Ve innâ le na’lemu enne minkum mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve muhakkak ki Biz, sizden (içinizde) tekzip edenler olduğunu (yalanlayanları) elbette biliyoruz.


69/HÂKKA-50: Ve innehu le hasretun alel kâfirîn(kâfirîne).
Ve muhakkak ki O (Kur'ân), kâfirlere elbette hasrettir.


69/HÂKKA-51: Ve innehu le hakk'ul yakîn(yakîni).
Ve muhakkak ki; O (Kur'ân), gerçekten Hakk'ul yakîn'dir (kesin olarak Hakk'ı bilmektir).


69/HÂKKA-52: Fe sebbıh bismi rabbikel azîm(azîmi).
O halde Rabbini “Azîm” ismiyle tesbih et.
 
Üst Alt