Hasretiyle toprağına yüz sürsem, gözyaşı döksem…

MustafaCİLASUN

Özel Üye










Ne kadar
Ah desem ve kalbimi dinlesem...
Gönül bağımın bizar bırakan lisanını anlasam,
Aşk için gülü koklasam, ağlasam


Bülbülün feryadını,
Cihanın sadrını, vaat edilmiş hesabı
Koklasam onunla ayılsam
Gözyaşlarımı, sinemin efkârını,
Umutlarımın bekleyen vecdi cenahına bıraksam


Neden sana
Gelemiyorum, neyi bekliyorum...
Yılların yılgın bırakan suskunluğunu,
Gönül toprağımın susuzluğunu serdediyorum


Ne kadar dilensem,
Muhtaçlığımın her zerresinde
Hasretini nefeslensem eriyorum
Dil susuyor, gönül ağlıyor, gözler ne kadar
Nazar etse de, ruhuma hiç tesir etmiyor


Öyle baktım,
Derinlerde yine yalnızdım...
Her anımda, ruhumun hicran damlalarında,
Kalbimin inşirah arzusunda sen vardın


El açtım,
Secdeye yattım,
Aklımın dirliğinde bizardım,
Ruhum için aşikâr bir yardın
Neyi anlamadım, gayretimi ve azmimi
Dikkate almadım ve avuntulara sığındım


Yağmur yağarken,
Umutlarım hüzünle yeşerirken...
Taşın altında, karanlığın didarında, sabrın
Ve kanaatin sadrında bekleyen varken


Ne kadar yerinsem,
Mahcubiyetimle kuytu köşelerde
Demlensem ve bir ah etsem
Yolun selametinde,
Dilin edebinde, gönlümün
Mahzun lehçesinde idrakine erişsem


Seyrediyorum
Dağları, engin yamaçları...
Sinemde kalmış ve solmaya yüz tutmuş umutları,
Demlenen yakarışları, ağıtları


Güne baksam,
Onunla hem hal olup mananın
Ecrinde aklansam, fecre nasıl kansam
Yüreğimden kopan çığlıkları ummana bıraksam,
Ruhumu düştüğü yerden çıkartsam


Göçmeden,
Nefesi sahibine vermeden...
Vaktin rahlesinde, ahdin sahnesinde,
Sadakatin tevdiinde, ruhuma aşkı anlatsam


Oku” emrini
Hakikatin ilgasında nefeslensem,
Aklımın ar, nar, kar olduğunu bir sezsem
Ne kadar kaybolmuşluğum ve solmaya
Ramak kalan mesnetsiz umudumu gizlesem



Mustafa CİLASUN
 
Üst Alt