Hadi bırak heybendeki bütün o yorgun yıllarını, hayal kırıklıklarını, başkalarını mutlu edebilmek adına yaptığın ama zerre kadar mutluluk duymadığın bütün o rutin koşturmalarını bir kenara.
Yepyeni bir pencereden bak bu sabah hayata.
Çocuk masumiyetiyle, bayram sevinciyle karşıla yeni doğan günü. Gülümse!
Hayata, geçmişe, yarınlara...
Olanlara, umutlarına gülümse! Hatalarından dersler çıkartmayı öğren.
Unutma!
Hayatta hata diye bir şey yoktur aslında.
Bizim hata sandığımız bütün o yanılgılara büyükler tec-rübe diyorlar.
Koyup önüne eksik yanlarını aynada kendine bakar gibi bak.
Neydi hayallerin ve ne kadarını hayata geçirebildin?
Bir elbiseyi çıkarır gibi çıkarıp koy bir kenara üstündeki başkalarına adanmışlıklarını.
Sadece kendin ol bu sabah.
Bu anı bir daha asla yaşayamayacaksın, farkına var.
Gönlünden ne geçiyorsa kalkıp onu yap.
Kimsenin ne düşündüğünü umursamadan sadece sen istiyorsun diye olması gereken, yapılması gereken ve ertelenen ne varsa onu yap.
Gülümse !
Ama önce kendine…
Önce kendine değer ver ki anlamlı kılınsın her bir saniyen.
Aldığın her nefesin amacına ulaşabil-sin.
İçindeki potansiyelin ve seni sen yapan bütün o küçük ayrıntıların farkına var ve tadını çıkar.
Hem sonra mutluluk zaten küçük ayrıntılarda gizli değil midir?
Unutma, kimse senin kadar güzel gülümseyemeyecek bu sabah yeni doğan güne.
Kimse anla-yamaz ki seni senin kadar.
Ve kimse de sevemez senden başka böyle çıkarsız, saf, duru güzellik-te seni.Hayatı, dahası kendini erteleme bu sabah. Sadece gülümse, gerisi nasılsa gelir.
Sımsıkı sarıl içindeki çocuğa.
Bak Gazali ne güzel anlatmış:
“Kendine değer ver ve gönlünü olgunlaştır.
Çünkü sen bedeninle değil, ruhunla insansın.
Alıntı.