İffet'in sembolü,Tesettür (1)

ceylannur

Yeni Üyemiz
İffet'in sembolü,Tesettür (1)

Günümüz dünyasında, örtü çeşitli çevreler ve medya grupları tarafından sık sık incelenen ve çok tartışılan konulardan biridir. örtünme eğilimi, insan tabiatındaki bir istek olup, Adem ile Havva'nın yaradılış öyküsüne kadar uzanan bir eğilimdir. İnsanın yaratıldığı andan itibaren, hissettiği utanma duygusu, kadın ve erkeği, vücudunu örtmeye yöneltti. Oysa, daha önce bu alanda bir eğitim görülmemişti. Bunun nedeni, insanın yaradılışında, onu tehlikeler ve sapmalardan koruyan utanma diye, engelleyici bir hissin bulunmasıdır. Yüce Allah, Araf suresinin 22. ayetinde şöyle buyuruyor: Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tuttukları anda ise ayıp yerleri kendilerine beliriverdi ve üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp örtmeye başladılar.
Utanma duygusu, ilk insanların örtünmeye karşı eğilimi ve onun fıtratında örtünmek talebinin bulunduğunu gösteriyor. Bu alanda, ilim adamlarıyla psikologlar, tarih boyunca kadının fıtri bir talep ve kendi izzet ve şahsiyetini korumak için iffet ve namusunu yabancı ve kendisine mahrem olan erkeklerden uzak tutmaya çalıştığına inanıyorlar. Böylece, kadının fıtrî bir özelliği sayılan utanma duygusu, yaradılışın, kadının izzet ve iffetinin korunması için bir tür tedbiri sayılıyor. Nitekim, kadın ağır başlı olup, vücudunu başkalarının gözlerden uzak tuttukça saygınlığı daha da artar.
Amerikalı tarihçi Will Dorant, "Medeniyet tarihi" adlı eserinde, şöyle diyor: Kadınlar, tecrübeyle, laubalilik, ve iffetsizliğin, onları küçük düşüreceğini anladılar. Onlar, aranıp, bulunmayan her şeyin değerli olduğunu anladılar ve sonuçta iffetli olmayı kızlarına öğrettiler. Ayrıca, bazı biyolojistler, özellikle de kadında bir utanma duygusunun bulunduğuna dikkat çekiyorlar. Müslüman düşünür Ebuali Modudi, bu konuda şöyle yazıyor:
İnsanda utanma içgüdüsü, doğal bir iç güdüdür. İnsanın vücudunda, yüce Allah'ın örtünmesini tavsiye ettiği organlar bulunuyor. Sonuçta örtünme, toplumların psikolojik sağlığını olumlu etkiliyor, kadın ve erkeklerin çalışma ve faaliyetleri için sağlıklı ortamın sağlanmasına yardımcı oluyor. Kadın ve erkeklerin doğru bir biçimde örtündüğü ve ahlaki değerlere bağlı ortamlarda çalışma randımanı da artıyor. Başka bir tabirle, tesettür ve örtü kadın için toplumda dengeli sınırlar oluşturuyor, bu sınırlar, kadının sosyal faaliyetlerde daha faydalı olmasına neden oluyor.
Alman bayan Karin, tesettür ve örtü konusundaki araştırmalarının ardından belli bir sonuca ulaşıyor ve şu görüşü dile getiriyor: örtü kadının daha fazla toplumda yer alması ve daha fazla sosyal faaliyetlerde bulunması, bu faaliyetleri daha kolay bir şekilde gerçekleştirmesi ve zamanını boş işlerle geçirmek zorunda kalmamasına neden olan bir güvenlik faktörüdür. Bu güvenlikte değer ve saygınlık duygusunu hissediyorum. Ayrıca sosyolojik açıdan kadın ile erkek karşılıklı bir ilgi ve çekicilik içindedirler. Tesettür, kadın ve erkeğin, cinsellikten uzak bir şekilde, düşünen yetenekli varlıklar olarak insani özelliklerini ortaya koyup, basitlikten kaçınmalarını sağlar. Tesettür çeşitli derecelere sahiptir. Ancak, kadınların hiçbir örtü kullanmadığı toplumlarda, sosyal ve kültürel çökmeye tanık oluyoruz. Başka bir tabirle, kadın ve erkeklerin, sınır tanımadığı ve ahlaki değerlerden uzak sınırsız ilişkilerde bulunduğu toplumlar kötü sonuçlarla karşı karşıya kalıyor. Nitekim, ailelerdeki anlaşmazlıklar, karı koca arasında güvensizlik, gayri meşru çocuk sayısının artması, suç ve toplumsal bozulmanın giderek artması bu sonuçlardan bazılarıdır.
Amerika'daki bir anket sonuçlarına göre, örtüsüz kadınların % 90'ı çeşitli tehditlere maruz kalıyorlar. Bu kadınların sadece %9'u kendilerine yönelik tehditlerden korunabiliyor. Bu tür anket sonuçları ve ilmi verilerden ortaya çıktığı gibi, kadın örtünme ve iffet kültüründen uzak kaldıkça daha az güven duyduğu ve daha fazla sosyal zararlara maruz kaldığı ortaya çıkıyor. Alman ilim adamı Alge şmit tesettürü, kadın ile erkek arasındaki ahlaki değerlerin koruyucu siperi olarak niteliyor. Ve bu değerin ortadan kalkmasıyla kadın ve erkeğin sağlıklı, izzetli hayattan mahrum kalacağı görüşünü savunuyor.

Tesettür tarihine baktığımızda insanın, ilk ihtiyaçlarından olduğunu, öyle ki hangi vesile ile olursa olsun kendini örtmeye çalıştığını görüyoruz. Bazen bu örtü onu soğuk, sıcak, kar ve yağmurdan korumuş, bazen de ona iffet bahş etmiştir. Tüm bunlara rağmen örtünmek insana güzellik kazandırır. Fakat zaman sürecinde insanın giyinme tarzı da yaşamının diğer parçaları gibi değişerek daha değişik hale gelmiş bulunuyor. Eski çağlara ait mağara resimleri insanın ilk giyinme tarzını gösteriyor. "Ruth White House", ilk şehirler adlı kitabında ilk insanların giyim tarzı hakkında şöyle yazıyor:
"Erkekler yünlü bir etek ve keçeli bir yelek giyerken, kadınlar tün vücutlarını saran, sadece sağ omuzları dışarıda kalan uzun sade bir elbise giyiyorlardı." Amerikalı tarihçi "Wil Dorant" da bu konu hakkında şöyle yazıyor: "Kadınlar verev şeklinde bir örtü omuzlarına atarken, erkekler örtülerini bellerine bağlıyorlardı." Tesettür bir çeşit örtünmedir. Arap dilinde tesettür ve hicap, örtünmek, örtünmek için bir araç olarak anlatılıyor. şehit üstad Mutahhari "Hicap konusu" adlı kitabında, hicap kelimesinin hem örtünmek, hem perde anlamında olduğunu belirtiyor. Herhalükarda hicap uzun bir geçmişe sahiptir. Tesettürle ilgili tarih sürecini incelediğimizde, islam'dan önce de bazı milletler arasında hicabın var olduğunu anlıyoruz. "Ferid Vecdi" 20. yy. ansiklopedisinde şöyle yazıyor: "Kadınların hicap konusu uzun geçmişe sahiptir. Bu konu bazı eski Yunan yazarlarının eserlerinde mevcuttur. Yunanlı kadınlar başlarını örtüyorlardı. Fakat yüzleri açıktaydı. Pazara çıktıklarında, yüzlerini de kapatmak zorundaydılar."
Tarihi eserlerden de anlaşıldığı gibi hicap, özellikle bir dine has değil ve islam'dan önce de var olan bir olgu idi. üstad Mutahhari şöyle yazıyor: "Eski İran, Yahudiler ve muhtemelen Hindistan'da kadınların hicapları vardı ve hatta islam'da olduğundan daha sıkı ve daha kapalı idi." Wil Dorant medeniyet tarihi adlı eserinde Yahudiler ve Telmud yasası hakkında şöyle yazıyor: "Eğer bir kadın, Yahudi yasasını çiğneseydi, örneğin başını örtmeden dışarı çıksaydı, veya herkesin önünde ip örseydi, veya herhangi bir erkekle dertleşseydi, veya dışarıdan duyulacak şekilde evinde konuşsaydı , öyle ki komşuları onu duyabilseydi, kocası mihir parasını ödemeden onu boşama hakkına sahipti."
Tarihi ve edebi eserlere göre, hicap eski Yunan kadınların giyimlerinin bir parçasıydı ve eski Roma hicabı bir süs olarak kullanırdı. Hindistan'ın eski başbakanlarından Cevahir Lâ'l Nehro, Romalıların Yahudilerden etkilenerek hicap kullandıklarını savunurdu. Yunanlılar daha çok dini törenlerde tesettür kullanıyorlardı. Ortaçağ Avrupa'da da hicap, kadının süslerinden sayılırdı. Hindistan'da eski İran'da olduğu gibi hicap sıkıca uygulanırdı. üstat Mutahhari bu konuda şöyle yazıyor: Eğer dünya zevklerini terk etme ve riyazete yönelmeyi, hicabın ortaya çıkma sebeplerinden sayarsak, Hindistan'ın eski zamanlardan beri tesettürü kabul ettiğini söyleyebiliriz. Zira Hindistan'ın eski çağlardan itibaren riyazet merkezi ve maddi zevklerin kötü sayılan bölge olduğu herkes tarafından biliniyor.
İslam'dan önce İran'da kadınlar tesettürlüydü. Wil Dorant eski İranlılar hakkında şöyle yazıyor: "Zerdüşt zamanında kadınlar yüce konuma sahiptirler, onlar özgürce halk arasında hareket edebilirlerdi. Daryuş'tan sonra kadının konumu özellikle zenginler arasında kontrol edildi. Fakir kadınlar çalışmak için toplumda daha çok görünüyorlardı, bu yüzden daha çok özgürlüğe sahiptiler. Toplumun yüksek kademelerindeki kadınlar, kapalı taht-ı revan olmadan evden dışarı çıkamazlardı. Evli kadınlara babaları ve kardeşleri bile mahrem sayılmazdı. "Kont Gobino, İran'da 3 yıl adlı kitabında şöyle yazıyor: "Sasaniler döneminde, kadınların sadece tesettürlü olması gündemde değildi, belki daha çok, kadınları gizlenmek hedefleniyordu. Zira şehzadeler ve rahiplerin başıboşluğu ve güzel kadınlara sahip olma hırsları, kadınların korunmasına sebep oluyordu."
İranlılar islamı kabul ettikten sonra, İranlı kadınlar hicabı, İslami bir değer olarak benimsediler ve onunla övündüler. Onlar toplumda mükemmel tesettürle boy göstererek, İslami tesettürün kadına değer ve kutsallık kazandırırken, onu inzivadan çıkardığını savunuyorlardı.
Avrupa'da Rönesans'tan önce kadınlar tesettürlüydü. Fakat sanayi devrimi ve 2. dünya savaşı ardından, Feminizm adıyla örgütlenen kadınların özgürlük hareketi, hicabı kabul etmedi. Sözkonusu hareket kadın-erkek eşitliğini gündeme getirerek, aslında kadını manevi ve ailevi değerlerden uzaklaştırdı. Büyük sermaye sahipleri kadını topluma iterek, ondan bir meta gibi yararlanarak, zulmün yeni şeklini kadınlara uyguladılar.
Genel olarak tesettür ve hicabın tarihi seyri incelendiğinde, örtünmenin çok eski tarihe sahip olduğunu anlıyoruz. Tabii ki mezheplerin de bu giyinme tarzının çeşitleri ve biçiminde etkili olduğunu söyleyebiliriz.
 
Üst Alt