İlkel Kabile İnançlarına Göre İnsanlığın Kökenleri

MURATS44

Özel Üye

Eskimolar, ilk kabileleri taşıyan “tanrı”lara “Çelik Kanatlı Tanrılar” ya da “Dev Uçaklar” diyor. Buna benzer bir inancı kimine göre 38.000 kimine göre ise 12.000 yıl önce Ortaasya’dan göçen başka bir toplulukta daha buluyoruz, yani Kuzey Amerika yerlilerinde.

Piat Kabilesi reisi Yanmay, şöyle diyor:

“Eski geleneklerimize göre Kızılderililer, yüce ruh Gitche Manitu tarafından Uzay’da yaratıldılar. Yüce Ruh, çocuklarını barındırabilecek bir yer bulabilmesi için Gökgürültüsü Kuşu’nu (Thunderbird) yeryüzüne gönderdi. Gökgürültüsü Kuşu da bu toprakları (Dünya gezegenini) keşfedip Kızılderilileri kuzeye taşıdı.”

Delaware’de yaşayan Leni-Lenape kabilesinin yerlileri ise, kendilerine tarımı ve avcılığı öğreten uzun sakallı, beyaz tenli, görevi bitince uçup bulutlarda kaybolan bir tanrıya inanmaktadırlar.

Kanada Kızılderilileri’nin folklorunda sık sık tekrarlanan bir inançları vardır:

“Yeryüzünde yaşayan insanlar, önceden başka gezegenlerde yaşardı. Bütün insanlar, uzak dünyalardan gelen halkın torunlarıdır.”

Kraliçe Charlotte Adası sakinleri, ateş saçan dairelerle yıldızlardan inen Yüce Bilgeler’den, Navajoslar’da uzaydan gelen, uzun süre yeryüzünde kalan, sonradan uzak dünyalarına dönen yaratıklardan söz ederler.
Eski İnka geleneklerine göre Orjana, Venüs gezegeninden gelmedir. Bu dört parmaklı, upuzun kafalı, Güneş’ten daha parlak, uçan bir arabası olan Tanrıça, And Dağları’ndan gelmiş, 70 çocuk doğurup yeni bir ırk yaratmış, sonra da geldiği gezegene geri dönmüştür.

Yaratıcı tanrı Virakoka ise ilkin devleri yaratıp sonra onlardan hoşnut kalmadığı için bir tufanla yani selle onları boğmuştur. Sonra da Titikata Gölü’nün üstüne Ay’ı ve Güneş’i yerleştirmiş ve yeni bir insan nesli yaratmıştır. Bazen insanların nankörlüğüne kızarak dağları ateşe verip sonra tekrar sakinleştirmiştir. Günün birinde ilk İnka kralı sayılan Manko Kopak ve kız kardeşi Mama Okios’u insanlara yönetici olarak seçtikten sonra ufukta kaybolmuştur. Bugün bile her Ağustos ayında bu olayı kutlamak için binlerce yerli, Kopakabana’da toplanmaktadır.

Destan, Virakoka’nın nereden geldiğini kesin olarak açıklamıyor. Fakat İnka öncesi efsanelerin çoğunda bu tanrıların Ülker takımyıldızından (Sirius) gelmiş oldukları belirtilmektedir. (Daha fazla bilgi için bknz. Dinler Tarihi’nde Sirius)

Meksika kaynakları, 2000 yıl önce Ablan Dağı’na yerleşen, dev heykeller ve kalıntılar bırakan, geçmişleri bilinmeyen Olmekler’den söz eder. (Bknz Olmekler) Destanlara göre gökyüzünden gelen bu uygarlık yaratıcıları, işlerini tamamladıktan sonra iz bırakmadan ortadan kaybolmuşlardır.

Guatemala’da Atitlan Gölü’nün kıyılarında yaşamış olan Kişe yerlilerinin kutsal kitabı Popal-Vuh, insanları yaratan ve tekrar uzaya dönen tanrılardan bahsetmektedir:

“İlk ırktan olanlar, her şeyi, bilirlerdi. Ufuğun dört köşesini, gökyüzünün dört noktasını ve yeryüzünün yuvarlak yüzünü incelerlerdi.”

Popal-Vuh’ta yer alan kişilerin kozmonolojilerine göre, ilk insanları yaratan tanrılar, Dabavil’den, yani gökyüzünün merkezinden gelmekteydiler.

Haziran 1952’de Yukatan’daki Falenk kalıntılarında araştırmalar yapan arkeolog Alberto Ruz Lhuillier ve arkadaşları, gizli bir mezar buldular. 1,70 boyunda bir iskeleti saklayan bu mezar, 3,80 metre uzunluğunda, 2,20 metre genişliğinde ve 25 cm kalınlığında oymalı bir taşla örtülmüştü. Taşta, esrarengiz bir aracın içinde bir Maya tanrısı olduğu tahmin edilen bir yaratık görünüyordu. Maya tanrısının bindiği aracın üst kısmı bir pervaneyi andırıyor, alt kısmından ise ateşler fışkırıyordu. Bu kişi, araştırmacıların görüşüne göre gökyüzünden inen ve dünyadan ayrılırken geri döneceğini söyleyen Maya tanrısı Uçan Yılan Ku-Kulkan-Kukumatz’dı…

 
Üst Alt