İsLami Fıkıh AnsikLopedisi (Alfabetik)N

ceylannur

Yeni Üyemiz
NEFS-İ RÂDİYE

Allah'tan razı ve hoşnud olan insan ruhu Hayvani nefse (cana) ve insanı ruha (nefs-i natıka'ya) da "nefis" denilir Hayvani nefis, hayvanlarla insanlar arasında müşterektir Hayvanlar kendilerinde insanî ruh olmadığı için nefislerinin gereğini yerine getirmek için yaşarlar Nefis (can), tabiatının gereği olarak kendisini korumak, neslini devam ettirmek ve hayvanî lezzetleri tatmak için çalışıp çabalar Hayvanî nefsin mantıkı, canlılık faaliyetlerine ait isteklerdir Hayvanî nefis, haz ve zevk alma prensipleriyle hareket eder
Ruh'a (nefs-i natika'ya) gelince; aslında temiz ve Allah'ın emir aleminden olan bu cevher, Allah'a yaklaşmak ve O'na yükselmek ister Ruh'a başlıca iki özellik verilmiştir: Akıl ve vicdan (basiret veya kalb gözü) Vicdan, ruhun temizlenerek iyiliğe yönelişi, bağlanışı ve Cenab-ı Hakk'ı izleyişi ve bir nev'i O'na bakış yeteneğidir İman ve ilahi bilgilerde yükselmenin mahalli, ruhun bu yönüdür İman, kişinin kendi ihtiyariyle akıl kapısından girer, kalbe (gönüle) yerleşir; nefsaniyet ve şeytaniyete açılan kapıdan çıkabılir Ruh, şeytanın da tesiriyle hayvanî nefsin hükmü altına girer, aklını ve fikrini onun istekleri doğrultusunda kullanırsa; bu ruha "nefs-i emmâre" denilir Bu durumunda devam ettiği müddetçe ruh günahlara dalarak tamamen paslanır, kirlenir ve neticede mühürlenir O halde insanın ebedi saadeti için ruhunun nefsanî ve şeytanî kirlerden temizlenmesi gerekir: Muhakkak nefsini (ruhunu) kötülüklerden temizleyen kurtuluşa erdi Onu kötülüklerle örtüp kirleten de zarar ve ziyana uğradı" (eş-Şems, 91/9-10)
İnsani ruh; iman ederek ibadet, zikr ve taat, günahlardan kaçınma, mücadelede ve riyazet ile temizlenmeye başlar Temizlendiği vakit insan ruhunda, temizlik ve saflığına göre ahlaken yükselme, ilâhî marifetlerde ilerleme gibi bir takım iyi durumlar meydana gelir Ruhun temizlenme mertebeşinin ilki; yaptığı günahların fenalığını anlayıp bunları işlediğine pişman olma ve kendini kınama mertebesi olan "nefs-i levvâme" derecesidir Bundan sonra, ruh, temizlenme ve Allah'a yaklaşmaya doğru sırasıyla şu mertebelere ulaşabilir: Nefs-i mülheme (nefs-i mülhime de denilir), nefs-i mutmainne, nefs-i râdiye (râziye), nefs-i marziyye nefs-i kamile (nefs-i zekiyye veya nefs-i safiyye) Bunlardan nefs-i râdiye, insan ruhunun temizlenmeye başladığı andan itibaren kazandığı sıfat ve durumların dördüncüsüdür Bu mertebeye "rıza makamı" da denilir Nefs-i râzıye; Allah için ibadet ve zikir ve taat ile meşgul olarak dünyaya hiç gönül vermeyen, nefs-i hayvani'nin arzu ve isteklerinden tamamen vazgeçen, Allah'ın sevgi ve rızası dışında bütün arzu ve isteklerini terkeden kâmil kimsenin ruhudur Bu makama gelen ruhta kazaya rıza esastır Böyle bir kimse Allah Teâlâ'nın iradesine kayıtsız ve şartsız teslim olur Allah'tan gelen her musibet ve nimet karşısında aynı derecede memnun ve razı olur Bu mertebede insan ruhuna, bütün hallerinde kemal-i rıza ile muttasıf olduğu için, nefs-i râdiye denilmiştir Nitekim Allah Teâlâ bu nefs-i natıkaya "Ey güvenceye kavuşmuş nefis! Razı olmuş ve (Allah tarafından) razı ve hoşnud olunmuş olarak Rabbi'ne dön" (el-Fecr, 89/27-28) sözüyle hitab etmiştir Cenab-ı Hakk'ın nefs-i râdiye'ye bu hitabı ya bedeninden ayrıldığı (ölümü) zaman, ya ba's zamanında veyahud da ahirette hesabının tamamlanmasından sonra olacaktır, denilmiştir Kur'an'da bildirilen nefs-i râdiye için bu hitab, bu üç zamana da şamil olur Bir kısım müfessirler; imanda kemale ermiş nefs-i mutmainne'ye dünyada Cenab-ı Hakk'ın bu hitabının doğrudan doğruya meydana geldiği kanaatine varmışlardır Bu takdirde "dönmek" emri, ihtiyar ve istekle bütün işlerinde gönül verip razı olarak Allah Teâlâ'ya ve O'nun emir ve takdirine dönme emridir Sıkıntı, musibet, genişlik ve sevinç hallerinde kaza ve kadere rıza ve bu suretle bu imtihan âleminde çeşitli zorluklara güzel ve büyük bir metanetle göğüs germek nefs-i mutmainne'nin kemal mertebesi olan nefs-i râziye'nin hasletidir Ve marzıyye (Allah katında makbul ve O'nun hoşnutluğuna ermiş olmak) da bunun arkasından gelir
Ruhun bu râdiye mertebesi ve makamı ancak zevk ile bilinir; tatmayan bilmez
Râdiye makamına yükselmiş olan insanî nefse ikram edilen sıfatlar; vera' (şüpheli şeyleri terketmek), ihlâs, muhabbet, üns, huzur (muhadara), keşif ve keramettir Nefs-i râdiye, Allah'tan ve O'nun rızasına erdirecek olanlardan başkasını terkettiği gibi, hatta masivayı (Allah'tan başkasını) dahi unutur Radiye mertebesinde olan kâmil kişi Cemal-i Mutlak'ın şuhûdunda müstağrak olur Âlemde başına her ne gelirse, onu gönül hoşluğuyla kabul edip zevkini alır Bu durumlarında bile halka nasihatta, emr-i bil-ma'rûf ve nehy anil-münkerde bulunur Böylece halkı irşad etmekten geri durmaz Sohbetinde bulunan onun sözlerinden istifade eder Bu makamın sehibi huzur-ı Hakk ile edeb deryasına dalar Duası Allah katında reddolunmaz Fakat edeb ve hayası galib geldiğinden, zorunlu kalmadıkça kendisi için bir şey taleb edemez
Nefs-i râdiye mertebesine gelmiş kâmil kişi Allah katında aziz ve mükerremdir İnsanlar ona saygı gösterirler Halkın ona saygısı cebrî ve kahrîdir Onu sayanların çoğu, ona niçin ve ne sebeble saygı gösterdiklerini bilmezler Böyle bir zat, asla zalimlere boyun eğmez ve onları sevmez; zalimlerin zulümlerinden de selamet bulur Eğer fakir olup da kendisine yardım ederlerse, yardım edenler bile onu Rabbiyle meşgul olmaktan alıkoyamazlar Bu makamda bulunan kâmil, daha çok Allah'ın "Hayy" ism-i şerifini söylemekle meşgul olur, bu isimle fenası zail olur; "Hayy" ile beka bulur ve "mardiyye" makamına yükselir Allah Teâlâ'nın esma ve sıfatlarının tecellisine mazhar olur Böylece ilmel-yakinden aynel-yakin mertebesine ve mardiyye makamına gelir Ve buradan nefs-i kâmile makamına yükselir ve kendisinde Hakkal-yakin hasıl olur Hak yoluna giren bu kâmil, asla yanlış bir itikada sapmadığı gibi, bütün hallerinde ahkâm'ı şer'iyye'yi kendi nefsinde icra etmekten zerre kadar ayrılmaz
(İbrahim Hakkı, Marifetnâme, İstanbul 1310, s 491-493; Bursalı İsmail Hakkı, Ruhul-Beyan, ilgili ayetler Şeyh Abdul-Hadi, Kitab-ü babil-Fütûh li-ma'rifet-i Ahvâli'r-Ruh Mısır, Matbaatül-Hayriyye; Mehmed Ali Aynî, Tasavvuf Tarihi, el-Hacc Mehmed Nuri Şemsüddin en-Nakışıbendi, Miftahul-Kulûb)
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
NİKAH MERASİMİNİ TERTİP ETMEK MAKSADIYLE DÜĞÜN SALONU KİRALAYARAK DOST VE AKRABALARI TOPLAYIP ŞENLİK YAPMAK CAİZ MİDİR? Nikah merasimi tertip etmek maksadıyla bir araya gelip şenlik etmekte beis yoktur Hatta nikahı şenlik ile ilan etmek sünnettir Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Nikahı ilan edip def çalınız" (Zevacır) Ancak erkek ile kadınların ayrı ayrı yerlerde olmaları gerekir Bir yerde toplanıp şenlik etmek büyük bir vebaldır Bu ise meydan veren kimse de büyük günaha girmiş olur
__________________
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
NIKÂH SÖZÜ (VÂ'Dİ)
Iki veli, kendi aralarında, çocuklarımıza evlendirelim, diye sözleştiklerinde bu söz geçerli midir?
Söz verme, vaadleşme (muvada'a) ayrı bir şey, evlendirme akdi ayrı bir şeydir Velinin, küçük çocuğunu ona sormadan evlendirme yetkisi vardır Böyle küçük bir çocuğu evlendiren veli, eğer çocuğun Babası, ya da dedesi ise, artık o çocuğun büyüyünce o nikâhı kabul etmemesi kısaca muhayyerliği de söz konusu değildir Evlendirenler başkaları ise, çocuklar büyüyünce muhayyer olurlar, istemezlerse bu evliliği kabul etmezler (Mavsilî NI/134)
Ama dediğimiz gibi, söz vermek, evlendirmek, demek değildir Nikâhın kendisine has şartları ve söz kalıpları vardır "Kızımı oğluna vereceğim Tamam, ben de alacağım" demek nikâh değil, vaadleşmedir Sözünden dönmek her ne kadar çirkin bir davranış ise de, hukuken bu bağlayıcı değildir Yani o zaman öyle demiştim ama, şu anda o fikrimden caydım, derse, hiçbirşey gerekmez ve o ana kadar da çocuklar nikâhlı olmuş olmazlar Ancak özellikle günümüz şartlarında bu kabil bir davranış, Islâmca övülecek ve hoş görülecek bir davranış olmaz Evlenme yaşının beklenmesi ve tarafların rızalarının alınması tavsiye olunur Aksi halde büyük mağduriyetler söz konusu olabilir
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
NİKÂH, SÜT, NAFAKA VS ILE ALÂKALI HÜKÜMLER
Başkası ile yaptığı zinadan hamile kalan kadını doğumdan önce, bir diğer kişinin nikâhlaması caizdir Ancak doğumdan hemen sonra cinsel ilişki de bulunması caiz değildir
Şahidler huzurunda mehir belirlemeksizin veya belirlenerek meselâ; Ahmet Efendi, Mehmet Efendiye, "Küçük kızım Zeyneb'i küçük oğlunuz Mustafa'ya verdim" dese oda "Aldım" dese nikâh gerçekleşmiş olur
Zina ile kendinden hamile kalan kadını, doğum yapmadan önce nikâhlamak ve onunla cinsel ilişkide bulunmak caizdir
Şer'an muteber olan ikrâh(baskı) ile nikah sahih olur (Imam-ı Şafi'ye göre sahih değildir) Ancak karı ile koca olacak olanların denk olması gereklidır
Evlendiği kadın evlendiği tarihten itibaren dört aydan -velev bir gün eksik dahi olsa- kısa bir müddet içerisinde uzuvları belli olmuş ölü bir çocuk dünyaya getirse nikâh fasid olur Dört ay ve sonrasında dünyaya getirse nikah caiz, çocuğun nesebi de sabit olmuş olur
Başkasına olan borcundan dolayı hapsedilen kadının hapis süresince nafakası kocası üzerine gerekli olmaz
Kocası başka bir memlekette olan kadına, adil (sözüne özüne güvenilir) bir kişi gelip "Kocanız vefat etti" dese, kendisi de inanıp iddet, bekledikten sonra başkası ile evlenebilir
Kocası diğer bir memlekette olan kadına güvenilir bir kişi "Kocan seni boşadı" dese, iddet bekleyip evlenmesinde bir sakınca yoktur
Kocası olduğunu bilmeyerek evlenen ve kendisiyle cinsel ilişkide bulunulan bir kadının gerçek kocasının daha sonra belli olmasıyla ilk kocası ile araları ayrılsa, iddet beklemesi gerekli olur
Esir olan kişinin karısı başkası ile evlendikten sonra, esir olan koca gelse karısını geri alabilir
"Kocam vefat etti" diye başkası ile evlenip çocuk sahibi olan kadının, ilk kocası daha sonra ortaya çıksa nikâh yenilemeksizin iddet bitiminde karısı ile izdivaç muamelesinde bulunabilir
Kadın ölen yakınları veya kocasına matem tutmak için aylarca siyah elbise giyemez Kocası için sadece üç gün siyah elbiseyle matem tutabilir
Kadının kocası bir diğer memlekete gidip bir başka kişi "Falan kişi karısını boşamaya beni vekil etti" dese ve kadını boşasa, kadın da başka birisiyle evlendikten sonra kocası gelse vekâleti inkâr edip, gerçekte de vekâlet sabit olmassa koca karısını geri alabilir
Koca karısını boşamak üzere, birini vekil tayin ettiğine dair vesika verip o da kabul edip kadını boşasa, iddet bekledikten sonra kadın başkası ile evlenebilir
Babanın, cinsel ilişki ve halvetten (beraber yalnızca kalmadan) önce boşadığı kadın oğluna haramdır
Kocasının evinden haksız ve izinsiz olarak çıkıp başka bir mahalde sakın olan kadının nafakası kocası üzerine gerekli değildir
Cinsel ilişki ve halvetten önce boşanan kadının iddet beklemesi gerekli değildir
Sahih nikâhla evlenip cinsel ilişkiden önce karı veya kocadan birisi ölecek olsa biri diğerine varis (mirasçı) olabilir
Mehr-i Muacceli (Peşin mehir) ödenen kadın kendini kocasına teslim etmese naiize olur Kocası zorla kendisiyle cinsel ilişkide bulunabilir (Naşize: Kocasının evinden izinsiz çıkıp kendisini haksız yere kocasına yasaklayan kadındır)
Bakire olmak üzere evlenilen kadın dul çıksa nikâh sahih olur
Bâlig olan kıza nikâh haberi ulaşsa önce feshedip, (nikâhı geçersiz kalıp) sonra kabul etse yeni bir akde ihtiyaç vardır
Müslüman kadının, müslüman olmayan erkekle evlenmesi caiz değildir(Komuniste kız verilmez)
Mût'a nikahı bâtıldır (Mût'a Nikahı: Belli bir para karşılığında, kadını geçici süre için nikahlamaktır Bu çeşit evlenme tamamen hükümsüz olduğu için karı kocalık sabit olmayacağından sair hükümler de konu olmaz Miras, boşama vs gibi)
Kadının yaş, soy, mal, şeref, makam yönünden kocasından aşağı seviyede bulunması, edep, iffet, güzellik açısından ise daha yüksek olması adab-ı muaseret ve terbiye bakımından daha güzeldir
Bakire veya dul kadını nikahlamak isteyen erkeğin bu kadınların yüz ve ellerine bakması caizdir
Hünsa-i müşkile kadın hükmündedir (Hünsa-i Müşkile: Kendisinde hem kadın hem de erkeklik uzvu bulunup birinin işi diğerine galip gelemediğinden durumu müşkil olan kişidir)
Dokuz yaş ve yukarısında bulunan kız da şehvet olduğu konusunda alimlerin ittifakı vardır
Erkek, camdan veya kadın su içinde iken veya gayet ince tülbentli iken, erkeklik uzvu hareket edecek şekilde şehvetle bu kadına bakarsa hürmet-i musahere gerekir (Aynadan tesadüfen görürse gerekmez)
Müslüman erkeğin dinsiz kadınla evlenmesi haramdır
Şeriatın cevaz (izin) verdiği işlerde, kadın kocasına itaat edecektir(Kocanın"Bugün dışarıya çıkma!' demesi gibi) Cevaz vermediği konularda ise itaata mecbur değildir, muhalefetten mesul olmaz
Kadınların evlerinde oturup ev işleriyle uğraşmaları ibadettir Bundan dolayı salih(iyi) kocanın, karısına farzların üzerinde ibadet emretmeye hakkıyoktur
Koca cinsel ilişkide bulunmak istediği zaman kadın kocasının bu isteğine karşı çıkamaz Eğer bir mazereti varsa kocasına söylemeye mecburdur
Koca, karısının yakınlarıyla görüşmesine izin verebilir Fakat kendi evinde gecelemelerine izin vermez ise zorlanılamaz
Kadının yakınları uzak memlekette olup gidip gelmek zor olursa, koca karısını yılda bir kere onlarla görüştürmeye mecburdur
Kadının diğer bir kadının karnına şehvetle bakması caiz değildir
Saliha olan kadınların çarsaflarını çıkararak veya başlarını açarak kötü kadınlara görülmeleri caiz değildir (Çünkü yabancı erkeklere onlardan bahsedebilirler)
Erkeğin yabancı kadının yüzüne şehvetsiz bakması haram değildir Fakat mekruhtur (Fetevay-i Hindiyye)
Kadının tenasül uzvunun içindeki bir yaradan veya tahammülü mümkün olmayan bir ağrıdan dolayı ölümünden korkulur, tedavi edecek bir kadın da bulunmazsa, erkek doktor yarayı veya ağrının olduğu yeri görebilecek kadar gözünü açması caizdir (Gözünü kapayabildiği kadar kapamaya çalışacaktır)
Fitne ortamında genç kızın yüzünü açmasına engel olunur (Mahkeme vs yûzün açılmasının mecbûrî olduğu yerler müstesna)
Kadının vücudunda iken bakılması caiz olmayan şeylerin vücuddan ayrıldıktan sonra da onlara bakılması caiz değildir (Kesip attığı ayak tırnaklarına, başının saçlarına ve pis kıllarına bakmak gibi) (El-Hediyyetü'1-Abiyye)
Şehvetle, kadının giydiği çarşafa bakmak haramdır Şehvetsiz olursa bir sakınca yoktur Hatta, vücudunu belli etmeyecek şekilde, üzerini örten elbisesine bakmanın hükmü de aynıdır (El-Hediyyetü'l Abiyye)
Zaaf derecesinde de deli olan kişiye velisi bir kadını nikahlasa nikah gerçekleşmiş olur
Şehvet ile dokunulan ve öpülen kadının usulü (kendi üstündeki yakını olan kadınlar) ve furûrü (kendi aşağısindaki yakını olan kadınlar) öpen kimseye haram olur
Bâlig olan kız nikâh akdine vakıf olup kabul etse, bilâhere kabul ettiğine pişman olsa akdi feshedemez
Koca, karısının kız kardeşine (baldızına) şehvetle dokunsa karısı kendisine haram olmaz
Karısının annesine (kaynanasına) kasden olmayıp, şehvetsiz olarak erkeklik aletini gösteren kocaya karısı haram olmaz
Kişi yabancı bir kadının herhangi bir uzvuna elbisesi üzerinden dokunacak olursa; Eğer elbise kalın olup uzvun sıcaklığını hissetmese hürmet-i musahere gerçekleşmiş olmaz( Hürmet-i Musahere: Akrabalık sebebiyle meydana gelen haramlıkdır ki nikâhın sahih olmasına engeldir)
Koca, karısının kızının, şehvet çağındaki kızına şehvetle dokunsa karısı kendisine haram olur
Kadın, damadına şehvetle dokunsa veya onu öpse ancak boşalmasa (yani menisi gelmese) kızı damadına haram olur
Kadın, "Kocamın Babası (kaynata) bana şehvetle dokundu" derse, kocası tasdik etmediği sürece kocasıyla nikahı devam eder
Koca, karısından olan oğlunun şehvetli kızına şehvetle dokunsa karısı kendisine haram olur
Koca kayın validesinin tenasül uzvunun içine şehvetle bakıp kendinden meni gelmese karısı kendisine haram olur
Baliğ olan kız şahidler huzurunda birisiyle evlendikten sonra akdi feshedemez (geçersiz kılamaz)
"Şehvetle dokundu" davasına bir adam iki kadın şahidlik etseler hürmet-i müsahere gerçekleşir
Kadın, tayın ettiği kimseden başkasına vekilinin kendisini nikâhladığını duyup red etse, bu nikâh bâtıl (hükümsüz) olur
Kadın kendisine namzet olan erkekten başkası ile evlenebilir
Kadın dengi olmayan bir erkekle evlense, akraba tarafından velisi olan kişinin bu konuya dair itiraz hakkıyoktur
Baliğ olan kız birisiyle evlendikten sonra bir diğer kişiyle de evlense ikinci akid sahih değildir
Sekizyaşında olan bir kızın "Baliğ oldum" şeklindeki ikrarı muteber değildir
Büyüklük çağında bulunan bir kadın vekili, velisi olmayan bir sahis tarafından evlendirilip mehr-i muaccel (peşin mehir) olarak gönderilen eşyayı kabul etse nikâhı kabul etmiş olur
Fasid olan şartla kıyılmış olan nikâh bâtıl (hükümsüz) olmaz
Kâfir olan karı ve koca Islam'la şereflenseler (müslüman olsalar) nikâhın yenilenmesi gerekli değildir
Şafii mezhebinde olan bir babanın küçük kızını velisi dengi olan Hanefi mezhebinden bir kişiyle evlendirse bu akit sahih olur
Hanımı müslüman olan kâfir kocaya Islâm teklif olundukda kabul etmese aralarındaki nikâh kaldırılır
Cinsel ilişki ve halvette (beraber yalnız kalma) bulunmadan önce ölen kocanın hanımı tam mehir alır
Evli ve hamile olan kadının birinci kocası bilahere ortaya çıkıp, karısını ikinci kocasından ayırsa, kadın doğum yapmadan önce onunla cinsel ilişkide bulunamaz
Hiristiyan olan bir kadının müslüman olan kocası vefat ettikten sonra, iddet bekleyip başka bir zimmî (Islâm devletindeki yahudi veya hiristiyan) ile evlenmesi caizdir
Kadın, küçük kızını dengi olmayan birisiyle evlendirse bu nikâh sahih değildir
Bir kişi kızını evlenmeye namzed gösterip vasîsine (vasiyette bulunduğu kimseye) de kızını evlendirmeyi emretse kızın izni olmaksızın vasî kızı evlendiremez
Fasid veya bâtıl bir nikâhla evlenen karı-kocadan birisi vefat etse biri diğerine varis olamaz
Kız "Evliliğe namzettir" deyip, nikâha zorlanamaz
Koca, karısının emzirdiği kızla cinsel ilişkide bulunsa karısı kendisine haram olur
Karısının şehvet çağındaki kızı geceleyin korkup kocanındöşeğine girmekle kocanıntenasül uzvu hareketlenir, bazı uzuvları kızın bazı uzuvlarına arada bir engel olmaksızın şehvetle dokunursa, karı kocaya haram olur
Koca, karısının döşeği zannederek kızının döşeğine girip bedeni bedenine dokunmadan dönüp gitse bu durumda hanımı kendisine haram olmaz
Babası müslüman olmayan müslüman erkek, Babası müslüman olan kıza denk olmaz
Koca Islâm'i kabul edip, kadın kabul etmese nikâh devam eder
Kasden olmayıp, şehvetsiz olarak ayağı kayın validesinin ayağına dokunan kocanın hanımı kendisine haram olmaz
Kocanın, hanımı ile kayınvalidesinin kız kardeşinin her ikisini nikâhı altına alması çaiz değildir
Koca, sekizyaşında olan küçük kızını, hanımı zannederek geceleyin şehvetle öpse veya ona dokunsa hanımı kendisine haram olmaz
Baba, saliha olan küçük kızını dengi olmadığını bilmeden evlendirip, bilâhere duruma vakıf olsa bu nikâhı feshettirebilir
Bir erkek, kadının bir uzvuna, şehvetle dokunacak olsa, bu kadın, dokunanın oğluna haram olur Fakat kadının kızı helâldir
Bulûg çağındaki bakire bir kızı velisi nikâhda cebredemez(zorlayamaz) Nikâh kızın iznine dayalıdır
Koca, nesebi belli olan karısı için "Kızımdır" dese, karı kocasına haram olmaz
Bulûg çağındaki kızın huzurunda Babası onu başka birisine nikâhlayıp o da sussa nikâh gerçekleşmiş olur
Karısının başka kocasının bir diğer karısından olan kızını nikâhlamak caizdir
Küçük kızın evliliğine velilik konusunda büyükbaba ve anne -baba aynı öz kardeşleri bulunsa, büyükbaba kıza velilik yapar
Süt kız kardeşinin neseben olan annesiyle evlenmek caizdir
Annesinin süt kız kardeşiyle evlenmek caiz değildir
Babasının zina etmiş olduğu kadının kocasından olan kızıyla evlenmek caizdir
Karısını boşayıp iddeti bittikten sonra karısının kız kardeşini nikâhlamak caizdir
Kocasının ağzından küfür kelimesi çıkıp bain olarak boşanan bir kadını koca imanını yeniledikten sonra evlenmeye zorlayamaz (Bain gosama: Iki (Beynunet-i Sugra), veya üç boşama (Beynunet-i Kübra) ile meydana gelen boşama şeklidir)
Yas bakımından küçük olan karısına "Anamdir" dese kadın kocasına haram olmaz
Hanımı vefat edince, hanımının üvey annesi ile evlenmek caiz olur
Karısının ağzından küfür kelimesi çıkıp bain olarak boşandığı zaman, kadına tecdid-i iman (iman yenilemesi) yaptırılır ve nikaha da zorlanılır
Kadının nikâhında mehir hiç bahsedilmese veya mehre karşı çıkılsa nikâh sahih olur
Hanımı vefat eden koca bir kaç gün geçtikten sonra, vefat eden kadının kız kardeşini nikâhlasa caiz olur
Hür dört hanımı olan kişinin birini boşayıp iddeti içinde beşinciyi nikâhlaması caiz değildir
Yanlış ve kötü tercihi ile meşhur olan kişinin küçük kızını dengi olmayana nikâhlaması caiz değildir
Bir kaç kadın ile bir odada bulunan kıza erkek "benimle evlenmeyi kabul ettin mi ?" deyip birisi "Ettim" dese, ancak şahidler söyleyenin kim olduğunu bilmeseler, nikah gerçekleşmiş olmaz
Cinsel ilişkide bulunduğu kadının diğer kocadan olan oğlunun kızıyla evlenmek caiz değildir
Zina ettiği kadının emzirdiği süt kızıyla evlenmek caiz değildir
Uzun fasıla ile değişik zamanlarda kadının emzirdiği kız ve erkeğin birbirleriyle evlenmesi helâl değildir
Livata (Allah'a sığınırız) (yani erkeği iğfal edenin) edenin, livata ettiği kişinin kızıyla evlenmesi caizdir
Küçük kızı, velisi olan amcasının, kendi oğluna nikâhlaması sahihdir
Koca, kayınvalidesinin annesine şehvetle, dokunsa veya onu öpse karısı kendisine haram olur
Kocanın karısından olan oğlunun, diğer karısının diğer kocadan olan kızıyla evlenmesi caizdir
Süt kardeşinin kızıyla evlenmek caiz değildir
Babanın, vefat eden oğlunun karısı ile evlenmesi caiz değildir
Babanın, vefat eden üvey oğlunun karısı ile evlenmesi caizdir
Kadının son kocasından olan kızı, daha önceki diğer kocasının diğer karısından olan oğluna haram olmaz
Küçük kızın annesinden izinsiz olarak, babaannesi küçük kızı evlendirecek olsa nikâh, annesinin iznine bağlıdır
Boşamış olduğu kadının babaannesi ile evlenmek caiz değildir
Babaları aynı olan kız kardeşinin oğlunun kızını nikâhlamak caiz değildir
Baba, evlilik çağındaki oğlunun izni olmaksızın herhangi bir kızı ona nikahlasa, ogul duruma vakıf olup red etse, nikâh akdi bâtıl olur
Boşamış olduğu kadının annesi ile evlenmek caiz değildir
Anne ve Babası aynı olan kız kardeşinin oğlunun kızını nikâhlamak haramdır
Bulûg çağındaki bakire kız kendini dengi olan erkeğe noksan mehr-i misil (akranlarının mehri) ile evlendirecek olsa, velileri kızın kocasına "Ya mehrini tamamla veya sizi ayırıriz" demeye selahiyetleri vardır
Zina ettiği kadınla evlenmek caizdir
Kafirin, kendi müslüman kızını evlendirme konusunda velilik hakkıyoktur
Küçük kızın velisine "Bu kızı filân adama verelim ne dersin?" denildiğinde, "Siz bilirsiniz" dese bu söz rıza olmaz
Zimmî olan kişi müslüman olup, hanımı Islâma girmese kocasından boş olmaz
Zinadan çocuk doğurmus olan kadını, çocuk emzirmek için kiralamakta bir sakınca yoktur
Ahiret annesi edindigi kadın ile evlenmek caizdir
Müslüman olan baba bulûg çağındaki kafir kızını "Islam'a gel" diye zorlayamaz
Alacağı kıza "Kız kardeşim ol" dedikten sonra onunla evlenecek olsa caizdir
Baba küçük oğlunu evlendirecek olsa çocuk bulûg çağına geldiği zaman tercih hakkını kullanarak nikâhı feshettiremez

Müslüman adamın, mecûsi kadınla evlenmesi caiz değildir
Oğlunun süt annesi ile evlenmek caizdir
Annesinin, anne-baba bir kız kardeşinin kızını nikâhlamak caizdir

Küçük erkeğin anne annesi onu evlendirecek olsa, bulûg çağına geldiği zaman nikâhı feshettirebilir
Koca hanımının büyümüş süt kızına şehvetle dokunsa hanımı kendisine haram olur
Annesinin üvey annesi ile evlenmek caiz değildir
Birisinin veliliği ile evlendirilen küçük kız baliğ oldukda nikâhı bilmeyip, bir zaman geçip nikâhı öğrenecek olsa tercih hakkını kullanarak kocasının huzurunda şer'i hâkime nikâhı feshettirebilir
Süt Babasının boşamış olduğu kadını nikâhlamak caiz değildir
Ölen abisinin hanımını nikâhlamak caizdir
Kocanınkayın validesi "sen beni şehvetle öptün" diye damadı aleyhine iddiada bulunup damad inkar etse, kayın valide de davasını ispat edemezse kadın kocasına haram olmaz
Mümeyyiz (doğruyu yanlıştan ayırabilen) olan küçük kız velisinin izni olmaksızın evlenecek olsa bu nikâh sahih değildîr
Karısının süt annesini nikâhlamak caiz değildir
Mümeyyiz olan küçük erkek velisinin izni olmaksızın kızı nikâhlasa, akit geçersizdir
Aralarında nikah mevcut iken kadın "mehr-i müeccel (tehirli mehir)imi şimdi ver" diye kocasını zorlayamaz
Oğlunun hanımının diğer kocadan olan kızını nikâhlamak caiz olur
Kadın memesini küçük çocuğun ağzına koysa fakat emip emmediğini anlayamasa sütten dolayı haramlılık gerçekleşemez
Boşama veya ölümle ödenmesi gerekli olan mehirin tecili sahih değildir
Annesinin veliliğiyle evlendirilen küçük kız bulûg çağından önce vefat edecek olsa kocası varis (mirasçı) olur
Annesinin anne-baba bir olan halası ile evlenmek caiz değildir
Kadının diğer kocadan olan oğlunu, son kocasının diğer kadından olan kızıyla evlendirmek caizdir
Süt kız kardeşleri nikâhı altına almak caiz değildir
Kadının ağzından küfür kelimesi çıkıp, imanını yeniler, fakat nikahını yenilemeden kocası vefat edecek olsa kadın kocasına varis olamaz
Mehr-i misli (akranlarının merhi)'yle dengi olanla evlenen bulûg çağındaki kızın nikâhını velisi feshettiremez
Koca karısıyla, karısının anne-baba bir kardeşinin kızını nikahı altında bulunduramaz
Dengi olmayanla evlenen büyük kızı çocuğu olmadan velisi ayırabilir
Iki kadının karşılaştıkları veya ayrılacakları zaman birbirlerini şehvetle öpmeleri tahrimen mekruhtur
Bakire olmak üzere alınmış fakat dul çıkmış kadın boşansa, nikah akdinde belirlenen mehir (mehr-i müsemma) gerekli olur
Baba, bulûg çağında olan deli kızını evlendirecek olsa akit sahih olur
Koca ric'î olarak boşadığı hanımını iddet süresi içinde mehir belirleyerek nikâhlasa bu mehir vacib olmaz (Ric'î Boşama: Hanımla cinsel ilişkide bulunduktan sonra yapılan açıkça veya işaretle üç adedine veya bir karşılığa binaen olmayan, bain boşamaya benzer bir boşama özelliğiyle belirlenmiş veya ona benzetilmiş olmayan boşamadır)
Karı-koca bir arada bulunup, cinsel ilişkide bulunmaya bir engel yok iken, ilişkide bulunulmadan boşanılan kadın için mehrin tamamı gerekli olur
Nikâh akdinde belirlenen mehrin miktarında ihtilaf olunsa ancak kadın miktarı ispat etse mehrin tamamını alabilir
Her iki tarafın delilleri mevcut olmakla beraber mehrin miktarında ihtilaf olunup, mehr-i misil kocasının dediğine müsait olsa, kadının delili daha geçerlidir
Nikâh aralarında mevcut iken, başka bir mehirle nikâh yenilenecek olsa ikinci mehir gerekli olmaz
Küçük kız, bir başka küçük kızın tenasül uzvuna değnek sokup bekâretini izale etse (bozsa) mehr-i misil (akranlarının mehri) gerekli olur
Koca, karısı üzerine nikâhla bir arada bulundurulması haram olan bir kadını alıp cinsel ilişkiden önce ayrılacak olsalar mehir gerekli olmaz
Koca, cinsel ilişkide bulunduğu kadını baskı yaparak boşayacak olsa nikâh akdinde belirlenen mehri kadına vermesi gerekli olur
Sekizsaatlik mesafede yakın velisi bulunan küçük kızı, uzak velisi izinsiz evlendirecek olsa nikâh akdi geçerli olmaz
Koca vefat edip hanımı ile varislerin mehir miktarında ihtilaf (münakaşa) edecek olsa, hanım iddiasini ispatlayamaz, ancak vârisler delil getirseler kabul edilir
Zengin adam, rızasıyla evlendiği dul kadının nafaka ve giyimini temin ettiği halde kadın; "Devamlı içiyorsun, ben sana denk olamam" diyemez
Erkek, kendine haram olduğunu bildiği halde kadını (veya kızı) mehir belirleyerek nikâhlayıp cinsel ilişkide bulunsa erkeğe ta'zir cezası verilmekle birlikte akitle belirlenen mehir ile akranlara verilen mehirin en azı gerekli olur (Ta'zîr: Hakkında muayyen bir ceza bir şer'i had mevcud olmayan suçlardan dolayı tertip ve tatbik edilen terbiye ve cezadan ibarettir)
Vefat eden kadının kocasının zimmetinde bulunan mehri terekesine (miras bıraktığı mallara) katılarak varislerine taksim olunur
Bain olarak boşadığı kadını iddet süresi içinde mehir belirleyerek nikahlayan ve cinsel ilişkiden önce boşayan kocanın belirlenen mehri vermesi gereklidır
Koca, karısının çocukları ve anne-babalarından başka yakınlarını senede bir kereden fazla evine gelmelerini yasaklayabilir (Yasaklıyamiyacağına dair fetva da vardır)
Kadın, kocası vefat ettikten sonra dengiyle evlenecek olsa büyük oğlu zifaf gecesi annesinin evini taslasa oğluna ta'zir cezası verilir
Vefat eden müslüman kocanınhiristiyan karısı, nikah akdinde belirlenen mehri kocasının miras bıraktığı maldan alabilir
Erkek yabancı bir kadını uyutup bekâretini izale etse (bozsa) erkeğe ta'zir cezası ile, kadına mehr'i misil vermesi gerekir

Kocâ kadını nikâhladığı yerde "Evim yandı, kiralar yüksek" deyip kadını yolculuk mesafesinden uzak (90 kmden fazla) bir yere götüremez

Koca, küçük kızı nikâhlar bilâhere, velisi duruma vakıf olur, kabul etmeyip red etse, daha sonra koca küçük kızın annesiyle evlense, caizdir

Cinsel ilişkide bulunmadan boşamış olduğu kadının annesiyle evlenmek caiz değildir
Küçük kızın yakın velisi mevcut iken, uzak velisinin akdettiği nikâh geçerli değildir

Kocanın ihtiyaçlarını görmeye elverişli olmayan küçük kızın Babası, kızını kocasına teslim etmeden peşin mehri isteyebilir, alabilir
Baba küçük kızını, başka bir adamın küçük oğlu ile evlendirdikten sonra koca vefat edecek olsa kadın,' mehir ve miras hakkını alabilir' ‚
Kadını, evinden dışarı çıkarmamak şartıyla mehr-i mislinden daha az bir bab ile nikâhladıktan sonra, koca karısını o beldede bulunan evine götürmek istese kadın belirlenen şarta binaen itiraz edemez
Cinsel ilişki ve halvette (beraberce yalnız kalma) buluninadan önce vefat eden karısının diğer kocadan olan kızını nikâhlamak caizdir
"Alıp alacağım boş olsun" diyen kişi bilâhere evlenip, kadınla cinsi münasebette bulunsa, karısı, boş olup mehr-i misil ile nikah akdinde belirlenen mehrin yarısını almaya hakkı vardır
Küçük kızı nikâhlayan, kızın peşin mehrini Babasına vermeden kızı alamaz
Cinsel ilişki ve şehvetle dokunma bulunmayan fasit nikah da, hürmet-i müsahere (akrabalıktan kaynaklanan haramlık) gerçekleşmiş olmaz (Sahih nikahda gerçekleşir) (Fasid Nikâh: Sihhat şartlarını bulundurmayan nikâhdir Sahidsiz kiyılan nikâh gibi)
Nikâhlamış olduğu kadını, kocanınyakınlarından birisinin kocadan izinsiz olarak onu başka bir beldeye götürmesi caiz değildir
Fasid nikâhda cinsel ilişkide bulunmadan önce ayrılan kadın mehir alamaz Cinsel ilişkiden sonra ayrılacak olsa akitte belirlenen mehir ile akranlarının aldığımehir değerinden daha az bir miktar alabilir
Iki hanımı olan kocanın, hanımları arasında adalet ve eşitliği sağlaması vacibtir
Kocanın, ortalıkdan kaybolup uzun süre başkası ile zina etmiş olan karısının geri gelip onunla izdivaçta bulunması caizdir (Fetevây-i Abdürrahim)
Erkek nikâhlayacağı kadına nişan olmak üzere bir takım eşya verip, eşya kadının elinde mevcut iken erkek evlenmekten vazgeçecek olsa eşyayı geri alâbilir
Kadının başka bir beldede bulunan kocasının mürted olduğunu (Dinden çıktığını) adaletli bir kişi haber verip kadın da inanacak olsa, iddeti bittikten sonra başkasıyla evlenebilir
Erkeğin nişanlısına verdiği nişan kaybolup nişanlısı da vefat edecek olsa kadının terekesinden masraflarını alamaz
Koca "Kayınvalidemizle zina ettim" diye ikrarda bulunsa hanımı kendisine haram olur
Koca "Zina ettim" diye ikrar ettiği kadının annebaba bir kardeşinin kızıyla evlenebilir
Koca karısının sarmısak yemesini yasaklayabilir
Koca "Ben karımın kız kardeşi ile zina ettim" diye ikrarda bulunsa karısı bain olarak boş olmaz
Koca, karısını annesi yanında bırakıp bir beldeye gittikten sonra kadın kendi annesinin evine gitse kocanınannesi, kadını "Benim yanima gel" diye zorlayamaz
Şehvetle dokunduğu kadının kızını nikâhlamak caiz değildir
Cinsel münasebette bulunamayan hasta hanımını halvetten sonra boşayacak olsa kadın nikâh akdinde belirlenen mehrin yarısını alır
Erkek; ince don üzerinden ayağını yabancı kadının ayağına sürüp harareti hissettikten sonra erkeklik uzvu harekete geçeçek olsa hürmet-i musahare gerçekleşmiş olur

Hasta olan kadının doktor ücreti kendi üzerine gereklidır
Alım olan zatın kızına, cahil kişi denk olmaz
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
Kadın kocasının diğer karısından olan oğlu uyurken şehvetle erkeklik uzvuna dokunacak olsa kadın kocasına haram olur
Karı koca oturdukları evi boşandıktan sonra herbiri "benimdir" diye dava etseler, kadının delil getirmesi gerekir, aksi halde söz erkeğindir
Baba, oğlunun hanımını şehvetle öpse bu kadın kocasına haram olur (Fetevay-i Abdürrahim)
Neseben kardeşinin süt kız kardeşini nikâhlamak caizdir
Kadın "Kocamın diğer karısından olan oğlunu şehvetle öptüm" deyip koca inkâr etse sırf kadının bu iddiasina bakılarak kocasından ayrılamaz

Koca, karısını iyi komşular arasında diledigi yerde iskân ettirebilir
Kız annesinin kıydırdığı nikâhı, bulûg çağına geldiği zaman şer'i hakime feshettirebilir
Süt oğlunun cinsel ilişkide bulunup boşamış olduğu kadını nikâhlamak caiz değildir
Anne-baba bir olan kız kardeşinin oğlunun kızını nikâhlamak caiz değildir
Kız, halasının kıydırdığı nikâhı bulûg çağına gelince feshettirip başkasıyla evlenebilir
Kız kardeşinin emzirdiği kız ile evlenmek caiz değildir
Halasının veya teyzesinin kızıyla evlenmek caizdir
Süt kızkardeşlerinin, birinin kızıyle diğerinin kız kardeşini nikâhı altına almak caizdir
Annesinin üvey annesini nikâhlamak caizdir

Nikâh, mehir belirlenmeksizin kıyıldıktan sonra rızalaşma olmaksızın karıkocadan biri vefat etse veya halvetten sonra boşanacak olsalar kadın mehr-i misil (emsallerinin mehri kadar) alabilir
Annesinin emzirmiş olduğu erkek çocuğun neseben kız kardeşini nikâhlamak caizdir
Kadının, kocasından olan kızını, diğer kocasının diğer karısından olan oğluna nikâhlaması caizdir
Neseben kız kardeşini emziren halasının kızının kızını nikâhlamak caiz olur
Hanımının kız kardeşinin kızını hanımı ile beraber nikah altına almak caiz değildir
En az mehir on dirhemdir (Bir dirhem yaklaşık üç gramdir)
Hanımının vefat eden Babasının diğer karısıyle hanımını nikâhı altına almak caizdir
Hanımının Babasının kız kardeşinin kızını hanımı ile nikâhı altına almak caizdir
Nikâh mevcut iken karı-koca rıza ile mehiri artırsalar ilâve ettikleri miktar gerekli olup kadın bunu da isteyebilir
Karısı ile, kayınpederinin anne-baba bir kız kardeşini beraberce nikâhı altına almak caiz değildir
Ev, bahçe, eşya mehr-i muaccel (peşin mehir) olarak nikâh kıyılsa bunları kadına vermek gerekli olur
Hanımı ile onun erkek kardeşi veya kız kardeşinin kızını beraberce nikâhı altına almak caiz değildir
Nikâhlamış olduğu kadın, daha önceki karısının süt annesi olsa derhal kadın kocasından ayrılır
Cinsi münsebetten ve halvetten önce boşama olursa, kadın belirlenmiş olan peşin mehrin yarısını alabilir
Cima organı kapalı olup cinsel ilişkide bulunmak mümkün olmayan kadınla evlenip, halvetten sonra boşayacak olsa mehrin yarısını kadına vermek gereklidır
Cinsi münasebetten acız olan, karısını boşayacak olsa kadın mehrin tamamını alabilir
Müslüman çocuğu süt emmek için hiristiyan kadına vermekte bir sakınca yoktur (Behçet'ül-Fetâvâ)
Kadın kendine verilmesi gereken peşin mehri tastamam almadıkça kendini kocasına teslim etmeyebilir
Kadın kocasıyla yolculuk mesafesinden uzak bir yere kendi rızasıyle gidecek olsa akrabası engel olamaz
Koca karısını zorla, yolculuk mesafesinden uzak bir yere götürse, kadın durmayıp bir mahremi (kendine nikâhı düşmeyen) ile beldesine dönebilir
Koca karısını, annesi ve Babası ile beraber bir evde iskân ettirse kadın "Beni kapısı başka olan bir evde iskân ettir" diyebilir
Kadın ortağı (kumaşı) ile birlikte bir evde durmak istemiyebilir Ancak evin kapısı ve istifade edilen bölümleri başka olursa böyle bir istekte bulunamaz
Cinsi münasebetten aciz olan bir adamın boşadığı kadının iddet beklemesi gereklidır
Koca karısının her Cûma günü anne ve Babasıyla bir kere görüşmesine engel olamaz Fakat her gün görüşmesini ve geceleri onların yanında kalmasını engelleyebilir
Kabristanlığı ziyaret etmek isteyen kadına kocası engel olabilir
Kadın kocasını "Çocuk doğumiadım, beni boşa" diye zorlayamaz
Karı-koca sakın oldukları evin erkek ve kadınlar için elverişli olan eşyalarında münakaşa edip davalarını ispat için ellerinde delil bulunmasa kocanınsözü dinlenir
Karı-kocanınsakın oldukları evin kadın ve erkek için elverişli olan eşyalarında koca vefat ettikten sonra kocanın varisleri, karısı ile münakaşa edip delilleri bulunmasa, kadının sözü dinlenir
Koca vefat ettiği zaman kadınlara mahsus eşyada ölen kocanın karısı yemini ile birlikte tasdîk olunur Erkeklere mahsus eşyada ise kadının delille ispatta bulunması gereklidır
Koca evine getirdiği yapagiyi karısına "Bundan bez ve kilim yap, beraber kullanırız" deyip kadın bez ve kilim yaptıktan sonra vefat edecek olsa, koca varislere malın piyasa değerini verip o bez ve kilimi kendi zimmetine geçirebilir
Kadın nikahın fasit, koca sahih olduğunu iddia etse söz kocanındir
Kadın, kızı ile başka bir erkek çocuğu emzirecek olsa, kadının diğer kızı emen erkek çocuğa haram olur
Süt annenin oğlunun veya kızının kızını nikâhlamak caiz değildir
Kadın, ortağının (kumaşının) kendi kocasından olan oğlunu emzirse, ortağın diğer kocadan olan oğlu emziren kadının kızını nikâhlayabilir
Kadının emzirdiği kızının kızını kadının diğer kızının oğlu nikâhlayamaz
Cinsel ilişkide bulunmayıp boşadığı karısının süt annesini nikâhlamak caiz değildir
Anne-babaları bir olan kız kardeşinin kızını emziren kadının kızını nikâhlâmak caizdir
Süt annesinin neseben kız kardeşini nikâhlamak caiz değildir ·
Oğlunun süt annesinin kızını nikâhlamak caizdir
Koca, karısı ile karısının süt kardeşinin kızını nikahı altında cemedemez
Kadının peşin mehri olan eşya verildikten sonra cinsi münasebet ve halvetten önce koca vefat etse varisleri eşyayı mirasa iddia edemezler
Neseben kız kardeşinin süt kızını nikâhlamak caiz değildir
Nikâh akdinde peşin mehir konu edilip cins ve miktarı belirlenmese kadın mehr-i misil (akranlarının aldığımiktarı) alır
Kadın oğlu ile diğer şahsın kızını emzirdığını haber verip adalet sahibi ise oğluna o kızı nikahlaması caiz değildir
Erkek ve kız evlenmeyi kasdedip yabancı bir kadın "Bunlar birbirinin süt kardeşidir" diye ihbarda bulunsa bu kadın adıl olmayıp, erkek vekız bu kadını yalanlasalar erkek bu kızı nikâhlayabilir
Süt konusunda iki kadın şahitlik yapsa süt gerçekleşmiş olmaz
Koca karısının üzerine başka bir kadını nikâhlayıp karısı "Ben onu süt süresinde emzirmiştim" dese süt sabit olmaz
Evlendikten sonra hanımlarının süt kardeş oldukları ortaya çıkacak olursa araları ayrılır
Koca ve kadın halvette bulunup koca bağlı olmakla cinsel ilişki meydana gelmediğinden boşanacak olursalar kadın tam mehir alır
Veliden başkasının gerçekleştirdigi nikahı cinsel ilişkiden sonra veli feshedecek olursa kadın akitte belirlenen mehrin tamamını alır
Kadın "Beni boşarsan mehrimi sana hibe ettim" deyip koca da boşayacak olursa, kadın yine mehrini alabilir
Üzerine akit yapılan para cinsi değer kaybetse, akit yapıldığı gündeki kıymetin verilmesi gereklidır
Hangi tür para cinsi üzerine mehir konuşulursa o cinsten kadına ödeme yapılır
Erkek nişanlısına gönderdiği eşyayı geri alacak olsa, kadın da gönderdiği eşyayı -mevcut ise- geri alabilir
Vefat eden kadının varisleri kadının mehrinde ziyade olduğu davasını ispat etseler, iddia ettikleri mehri alabilirler
Karı-koca, mehirin miktarında münakaşa edip ispatta bulunsalar mehr-i misil hangisinin davasına uygun ise onun delili daha kuvvetli görülür
Kayınbaba "Gelinime gönderdiğim eşya peşin mehir ve ariyet geçici süre istifadelenmek için idi" diye davada bulunsa, peşin mehir olma delili kuvvetli görülür
Koca peşin mehrini ödediği hanımını yolculuk mesafesinden (90 km'den) uzak bir yere götüremez (Yani kadın istemese götüremez)
Karısının evinde evlenen cinsel ilişkide bulunan ve peşin mehrini veren koca karısını aynı beldedeki kendi evine nakledebilir
Kocanınpeşin mehrini vermiş olduğu kadın yolculuk mesafesinden uzak bir beldeye kaçıp, başkasıyla evlenecek olsa, kocanıno beldeye gidip karısını ayırarak kendi beldesine getirmesi caizdir
Koca, karısının anne ve Babası kendi evine geldikçe, karısını şeriat disi işleri isletmek veya bozguncu kişiler olduklarından bozgunculuk yapacak olursalar bunların ziyaretini yasaklayabilir
Kocasından izinsiz sokaklarda gezen kadını kocası dövecek olsa kocaya bir şey gerekmeyip, kadına ta'zir cezası verilip ve yasak konulur (Fetevây-i Âbdürrahim)
Koca karısını "Yemek pisireceksin" diye zorlayamaz (Fetevây-i Abdürrahim)
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
NIKÂH TAZELEMEK
Bazı camilerde hocaefendiler nikâh tazeleme duası okuyorlar Bunun bid'at olduğunu okumuştum O zaman nikâh tazeleme işi nasıl yapılabilecektir? Ya da nikâh tazelemek gerekli midir?
Şer'î nikâh; şartları şeriat tarafından belirlenmiş, şekli çizilmiş ve karı ile kocayı birbirine bağlayan itibari bir bağdır Pamuk ipliği gibi bir şey değildir Üzerinden zaman geçmekle yıpranacak şekilde bir yerlere sürtünüyor da değildir Bu yüzden "talâkı" yani boşanmayı ifade eden bir sözle, bir "irade beyanı" ile koparılmadıkça eskimez ve "yenilenme"sine gerek olmaz Camilerdeki "nikâh tazeleme" ifadelerine bakılırsa zaten sakat ve yapmacık olduğu görülür 1 Önce "yenileme=tecdîd" ifadesi kullanılıyor Halbuki, nikâh eskiyen, tamir görebilen birşey değildir Ya vardır veya yoktur Varsa yenilenmez Yoksa da şartları mevcutsa kıyılır, kesilir, kısaca nikah eskimez Bu durumda da bir kadın bir erkeğe aralıksız en fazla üç defa nikâhlanabilir Oysa sözünü ettiğiniz işlem, bazı camilerde her hafta tekrarlanır 2 Nikâhın en önemli şartı, tarafların karşılıklı rızalarıdır Halbuki, camilerdeki, nikâh yenileme işlemlerinde kadına hiçbir şey sorulmamaktadır 3 Kalıp haline gelmiş o sözlerde "ürîdü" yani "istiyorum" ifadesi kullanılmaktadır Bu ifade, kabul ettim,yaptım anlamına gelmez Arzu ediyorum, demek olur Bu da akid gerçekleştirmez 4 "Ürîdü en üceddile'l, îmane ve nikâha bi-kavl'i lâilâhe illellah" denmektedir Yani nikâhımı "lâilahe illallah"sözü ile yenilemeyi arzu ediyorum, demektir Oysa nikâh "lâilâhe illellah" sözü ile yenilenmez
Sonuç olarak bu tür bir uygulamanın, Islâmî olmadığı ve bir "şer'î fiil"i (Nikâhın "şer'î bir fiil" olduğu konusunda bk Şeyh Ahmed Molla Ciyûn, Nûru'I-envâr I/100) ilgilendirdiği için bid'at olduğu rahatlıkla söylenebilir Ancak bu meseleye başka açılardan da bakılabilir
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
BAZI İMAMLARIN CUMA AKŞAMLARI YAPTIKLARI "NİKAH VE İMAN TAZELEMEK" İŞİ ISLAMİ MİDİR?

Bu konuda daha önce bir açıklamada bulunmuş ve bu nikâh tazeleme işinin bazı câmilerimizde cuma akşamları yapıldığı şekliyle bir uydurma, bir bid'at ve anlamsız bir muamele olduğunu anlatmıştımÇünkü nikâhta tarafların rizâsı ve şâhitlerin bulunması şarttır Bu tür nikâh yenilemelerde bunlara riâyet edilmemektedir Ancak orada söylediklerimize burada şu ilâveleri de yapmamız güzel olur: Imân meselesi, Islâmda en önemli mesele olup, şakası dahî ciddî muamelesi görür Meselâ: "Bir şey yapmakta olan birisine, Allah'tan korkuyor musun? dese, o da kızgın halde, "hayır"!" diye cevap verse kâfir olur ve karısı bâin olarak boş düşer"( Alî el-Kârî, Serhu'1-fıkhı'1-ekber 181) Bunun gibi bütün küfür sözler aynı işi yapar Bu, belki bu konuda çok sert (müteseddid) olanların bir yorumu olâbilir, ama bir ictihaddır ve ihtiyaten de olsa hesaba katılmalıdır Keza bu sözün kadından sâdir olması da aynı sonucu doğurur Ibn Âbid'in der ki: "Çoğu zaman avamın küfre götüren sözler söyle diklerini, duyarızOysa onlar bunun farkındâ değillerdir Binaenaleyh cahil, ihtiyaten her gün imanını, ay da bir iki defa da nikâhını iki şahit huzurunda yenilemelidir Çünkü hatâ erkekten sâdir olmasa bile kadınlardan çokça sadır olur" (Ibn Âbidîn I/42 (Terc I/41))
Bu açıklamalar ışığında zaman zaman imân ve nikâh tazelemenin bir ihtiyat tedbiri olduğu anlaşılır Ancak imanı tazelemek, "kelime-i te'vhîd"i inanarak söylemekle olursa da nikâh ancak şartlarına uygun biçimde, karşılıklı rızâ ile ve şâhidler huzurunda yenilenebilir Ayrıca, işâret edildiği gibi bu da avam için sözkonusudur Avam olmayan küfür ifadeleri bilir ve onlardan kaçınır
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
NİŞAN, NİŞANLANMA

Evlenme isteği üzerine verilen söz ile yapılan akit ve merasimler
Nişan merasimi nikah sayılmaz Evlenecek kadınla erkeğin birbirini daha iyi tanımaları, eksiklerin tamamlanması, öğrenim ve askerlik gibi bir kısım engellerin aşılması, resmî bazı formalitelerin tamamlanması, belli bir zaman tahsisini gerekli kılar Yani söz kesilir kesilmez, hemen nikâh akdi yapmak çoğu zaman mümkün olmaz İşte, sözle nikâh arasında geçen bu döneme "sözlülük veya nişanlılık" denir Arapçada "hutbe" kelimesiyle ifade edilen bu müessese, sözlükte; kız istemek, söz vermek, söz kesmek ve nişanlanmak anlamlarına gelir
İslâm'da, ömür boyu beraber yaşayacak olan eşlerin, evliliğe karar vermeden önce gereken tedbirleri alması, iyi düşünmesi gerekmiş ve bunun için de evleneceklerin görüşmesi âdet hâline gelmiştir Ancak nişanlıların nikâhtan önce birbirlerine haram olduklarından dolayı görüşüp konuşmaları, beraber gezmeleri veya sohbet etmeleri caiz değildir
Evlenecek eşlerin daha önceden birbirlerini görmeleri mümkün ve caizdir Bakılacak yerler ellerle, yüz ve ayaklardır Muğîre (ra) bir kadınla evlenmek istemiş, Hz Peygamber (sas) kendisine: "O kadına bak, çünkü bakmak yıldızınızın barışması için daha uygundur" buyurmuştur (Tirmizî, Nikâh, 5) Yine Allah'ın Elçisi, Ensar kadınlarından biriyle evlenmek isteyen bir sahâbiye; "Git ve ona bak, zira Ensar kadınlarının gözlerinde bazı göz kusurları bulunabilir" (Müslim, Mesâi)
İslâm dini dünürcülük safhası ile ilgili bazı düzenleyici hükümler getirmiştir Bu yüzden, kadın, dünürcülere müsbet cevap vermiş, söz kesilmiş, nişan yapılmışsa, artık bu kadına bir başka erkek dünür gönderemez Hz Peygamber (sas) bu konuda şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz din kardeşinin dünürlüğü üzerine dünürlük göndermesin Ta dünür gönderen ondan önce vazgeçinceye yahut kendisine izin verinceye kadar" (Buhârî, Nikâh, 45) Teklif kadın tarafından reddedilmişse, bu takdirde ikinci bir isteme caizdir İlk teklif sahibi, ikincisine izin vermişse, bu takdirde ikinci teklif serbesttir
İslâm hukuku, nişanlıları evlenmeye mecbur etmemiştir Ancak meşrû bir sebep olmaksızın nişanı bozmak mekruh veya haram sayılmıştır Nişanın bozulması halinde, daha önce mehir verilmiş ise, bunun iâdesi gerekir Nişanlıların birbirlerine verdikleri hediyelere gelince Bu konuda hîbeden dönme hükümleri uygulanarak, bunlar mevcutsa aynen iade edilir Kullanılmış ve artık mevcut değilse birşey gerekmez Şâfiîlere göre, hediyeler duruyorsa aynen, kullanılmış ve yokolmuşsa bedeli bakımından iade edilirler Mâlikîlere göre ise, nişanlanma ve evlenme örf ve âdetin çok rol oynadığı bir saha olduğu için, hediyeler konusunda o beldenin örfüne uyulur Örf kaidesi yoksa ve nişanı erkek bozmuş olursa, kadın verilen hediyeleri iâde etmek zorunda değildir
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
NİŞANDA NİKÂH
Nişanlandığımızda, bölgemizdeki âdet gereği dinî nikâhımızı da yaptırdık Düğünde tekrar dinî nikâh yaptırmamız gerekir mi?
Şer'î ölçüleriyle kıyılmış bir nikâhın, nişanda olması ile düğünde olması arasında bir fark yoktur Nikâh nikâhtır Artık nikâhlılar birbirleriyle istedikleri gibi görüşür ve ilişki kurabilirler Ancak günümüzde böyle bir nikâhın mahzurlu yönleri de vardır Bir önceki sorunun cevabında bu mahzurlara değinmiştik
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
NİŞANLANDIĞI KIZLA OTURUP KALKABİLİR Mİ? NİŞAN NİKAH YERİNE GEÇER MI?
Nişan birbiriyle evlenmeye namzet olan kimseler için va'd bir sözden ibaretdirNikah değildir Nikahlılar için mübah olan şey asla nişanlılar için mübah olamaz Nişanlılar nikah olmayınca yabancıdırlar Peygamber (sav) şöyle buyurur:''Bir erkekle bir kadın yalnız olarak bir araya gelirlerse mutlaka onların üçüncüsü şeytandır'' Böylece yalnız olarak bir araya gelmeleri haram olmuş oluyor Nice nişanlılar nişanları bozularak ayrı ayrı kimselere varmışlardır Bunun için nişanlıların ciddi davranmaları ve İslam'ın yasakladığı hududu aşmamaları gerekir
 
Üst Alt