Kesinlikle Girilemeyecek Dünyanın En Gizli 15 Yeri

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
Bu yerlere isteniz de giremezsiniz. Bazılarına çok yüksek torpil, bazılarına ise ölümüne susamış olmak gerekiyor. Bu listemizdeki yerler öncelikle belirtmek gerekir ki kesnlikle sıradan vatanşların çoğunun daha önce duymadığı yerler. Buralardan ya hükümetler bahsetmiyor ya da giden ve gören olmadığı için pek fazla sosyal medyada yayılmıyor. Fakat hepsinin ortak bir noktası var ki isteseniz de giremiyorsunuz.

İşte o dünyanın en yasaklı 15 yeri.
1- Svalbard Küresel Tohum Deposu (Kıyamet Ambarı), Norveç


tb
Svalbard Küresel Tohum Deposu (Kıyamet Ambarı), Norveç
Norveç’e bağlı Svalbard takımadalarında buzların içinde adeta bir Nuh’un Gemisi yaratılıyor. Küresel Tohum Deposu ile önemli tohumların felaketlerde güvenliğinin sağlanması amaçlanıyor.

Norveç'in kuzeyindeki Svalbard takımadasında buzulların arasındaki bir dağın 130 metre derinliğine inşa edilen ambar, geleceğin Nuh'un Gemisi işlevi görecek.
2008 yılında kurulan ve Norveç hükümetiyle ‘Kültür Bitkileri Çeşitliliği Küresel Fonu' (Global Crop Diversity Trust) ve Kuzey Genetik Kaynaklar Merkezi tarafından desteklenen depo, sürekli yeni tohum numuneleriyle zenginleştiriliyor.

Depo, en son bu hafta Suriye’den getirilen 25 bin adet nohut, bakla ve diğer baklagillere ait tohum numunesiyle takviye edildi. Svalbald Küresel Tohum Deposu’nda, resmi açılışının yapıldığı 2008 yılından bu yana depolanan numune sayısı 740 bini aştı.

Toplamda 500’er tohum içeren 4,5 milyon numune, yani 2 milyar 250 milyon tohumun depolanması hedefleniyor.

‘Kriz bölgelerinde yedekleme önemli'
Depo Mimari
Depo Mimari


Kültür Bitkileri Çeşitliliği Küresel Yediemin Fonu Başkanı Cary Fowler, şu ana kadar depolanan 740 bin tohum numunesinin, dünyanın önde gelen tohum çeşitlerinin dörtte üçüne denk geldiğini tahmin ettiklerini belirtti.

Fowler, Suriye merkezli Uluslararası Tarımsal Araştırmalar Merkezi’nden gönderilen numunelerle birlikte, şimdiye kadar elde bulunan tüm numunelerin yedeklendiğini belirtti. Suriye’deki tesisin ülkedeki çatışmalarda zarar görmediğini belirten Fowler, “Suriye’de yaşanan olaylar, bir ülkenin dışında yedekleme çalışmalarının önemini açıkça gösteriyor” diye konuştu.

Irak ve Afganistan’daki savaşlarda tohum ambarlarının tahrip olduğuna dikkat çeken Fowler, Mısır’da geçen yıl yaşanan halk ayaklanmasında da bir ambarın yağmalandığını belirtti.

‘Kıyamet günü kasası'

Kıyamet günü kasası diye de anılan Svalbard Küresel Tohum Deposu, küresel ısınma, deprem ve hatta nükleer saldırılara karşı dirençli bir şekilde inşa edildi. Eski bir kömür yatağının 120 metre kadar içine giren bir sığınak şeklindeki tesis, 27 metre uzunluk, on metre genişlik ve altı metre yüksekliğindeki üç ambardan oluşuyor.

Şu anki deniz seviyesinin 130 metre üzerinde bulunan depoların, iklim değişikliğine bağlı olarak su seviyesinin büyük ölçüde yükselmesi durumunda bile güvende olacağı hesaplanıyor. İnşasında kullanılan malzemelerin nükleer savaş ya da uçak çarpmasına karşı da dayanıklı olduğu belirtiliyor.

Depo iç görünüm
Depo iç görünüm
Özel soğutma sisteminin yer aldığı tesiste bilimsel tahminlere göre tohumların, çeşidine göre, 55 yıl (ay çiçeği tohumu) ila 10 bin yıl (bezelye tohumları) dayanabileceği öngörülüyor. Eskiyen tohumlar sürekli yenileriyle değiştiriliyor.

Gelecek yabanî tohumların.

Bu yıl depolanan numuneler arasında Ermenistan’daki değişik iklim bölgeleri ile Tacikistan’daki Pamir dağlarından getirtilen buğday da bulunuyor. Yabani tohumlara da çetin hava koşullarına dayanıklılıkları nedeniyle özel önem veriliyor.

Yabani tohumların hayatta kalabilmek için çetin olduklarını belirten Fowler, “Kuraklığa karşı direnç ya da haşere ve hastalıklara karşı dayanma gibi karakter özellikleri var. Bu nedenle gelecekte iklime uyum gösteren çeşitler yetiştirme konusunda çok değerli olacaklarını düşünüyoruz” diye konuştu.

Svalbard ambarına en büyük katkı ABD tohum bankasından geliyor. Bu yıl ABD’den, aralarında İnka ve Azteklerin besin değeri yüksek tahıllarından horozibiğinin de bulunduğu 12 bin 801 numune gönderiliyor.

Projenin hedefi, pirinç, mısır, buğday, patates, elma, maniok, hindistancevizi gibi en önemli 21 bitki türünün mümkün olduğunca yediemin ilkesine bağlı şekilde muhafaza edilmesi ve tür çeşitliliğinin sağlanması.
2- Mount Weather, Virginia, ABD


tb
Mount Weather, Virginia
Mount Weather ve Kuruluş Amacı Nedir? Mount Weather; Amerika Birleşik Devletlerinin Virginia kentinde bulunan bir felaket veya önlem alınması gereken acil durumlar esnasında devreye sokulabilecek özelliğe sahip olan bir acil durum kompleksi özelliğini taşır. Mount Weather, Blue Ridge Dağları’nın eteklerine kurulmuş olan özel ve sıkı güvenlikli bir alandır.

Soğuk Savaş Döneminde Sovyet Rusyaya Karşı Mount Weather Kuruldu. Rusya ile Amerika Birleşik Devletleri, soğuk savaş döneminde iken, 1958 tarihinde Sovyet Rusya Sputnik isimli uydusunu uzaya fırlattı. İKi ülke arasında yaşanan bu kritik hamle sonrası, Amerika, Mount Weather acil durum kompleksini savunma amaçlı kurmuştur. Mount Weather Kompleksini Sadece Üst Düzey Yetkililer Kullanabiliyor;

Bu oluşturulan acil durum kompleksini sadece üst düzeyde yer ve görev alan devlet görevlileri giriş çıkış yapıp kullanabiliyor. Mount Weather acil durum kompleksi, hem yer altında yer alan, hem de yer üstünde bulundurduğu çeşitli alanları ile var olduğu bölgede yüksek derecede bir güvenlik sistemi sağlamaktadır. 11 Eylül Saldırılarından Sonra Dick Cheney Bu Komplekse Gitmiştir.

Amerikanın başkenti Washington‘dan bir kaç dakikalık uçak yolculuğu ile erişilebilecek bu özel güvenlik alanına, 11 Eylül saldırıları sonrası Dick Cheney Mount Weather güvenlik kompleksine uçmuştur. Bu güvenlik bölgesinde maksimum düzeyde koruma yer almaktadır. Dışarıdan kimse bu kompleksin yakınlarına bile yaklaşamaz.

3- Woomera Yasak Bölgesi, Avustralya


tb
Woomera Yasak Bölgesi
Woomera yasak bölgesi adından da anlaşılacağı üzere girişin yasak olduğu bir bölgededir. Ben Türküm tabela, yasak falan anlamam der de girerseniz muhtemelen ya hayatınızı nasıl bir riskin altına soktuğunuzu bilmiyorsunuzdur ya da orantısız bir cesaretiniz vardır. Bu bölgede Avustralya ordusu düşmanını yerle bir edecek aşırı silahlarını denemektedir ve bölge dünyanın kendi alanındaki en büyük bölgesidir. Ayrıca bölgede muazzam bir yer altı zenginliği de bulunmaktadır.

4- Javari Rezervi, Brezilya


tb
Javari Rezervi
Javari rezervi, Brezilya'nın yağmur ormanlarının içerisinde yaşayan yerel halklara ayrılmış günümüz dünyasından izole edilmiş bir alandır. Bu yerel halklar ormanların o kadar derinlerinde yaşamaktadırlarki onları keşfetmek oldukça güç olmuştur. Yüksek çözünürlüklü uydu fotoğraflarından sonra bazı bölgelerde insan varlığından şüphelenilmiştir. Yetkililer daha sonraları bölgelerin üzerinde yaptıkları uçuş sayesinde buradaki halkların kendilerine bir komünite kurup ekinlere sahip olduklarını görmüşlerdir. Amazonların vahşiliğinde yaşayan bu insanları gidip ziyaret etmek ne kadar müthiş olurdu değil mi? Muhtemelen bizim için bilgilendirici ama onlar için ise müthiş derece de rahatsız edici olurdu. Sanırız yetkililer de böyle düşünmüş ve bu yaklaşık 55.000 m2'lik alanı koruma altına almışlardır. Dışarıdan kimsenin bölgeye girip yerli halkları rahatsız etmesine izin verilmemektedir.

5- 51. Bölge, ABD


tb
51. Bölge
Dünyanın en merak ettiği ama on yıllardır sırrı çözülemeyen ABD'nin gizli üssü 51'inci bölge esrarını halen koruyor. Yeni görüntüleri yayınlanan bölgeye kimse sokulmuyor ve içinde ne olduğunu bilen yok!

1947 senesinde Roswell’e düştüğü iddia edilen UFO
1947 senesinde Roswell’e düştüğü iddia edilen UFO
1947 senesinde Roswell’e düştüğü iddia edilen UFO’dan elde edilen teknolojilerin geliştirildiği, elde edilen bu verilerle de lazer güdümlü füze, kızılötesi ışın gibi teknolojilerin üretildiği söylenen bir bölge: Area 51 ya da 51. Bölge. Hatta bazı komplo teorisyenlerine göre zaman yolculuğu ve ışınlanma deneyleri de yapılıyor 51. Bölge’de…

51. Bölge, Las Vegas’ın 153 km. kuzeyinde olup Nevada test sahası ve Nellis Hava Kuvvetleri sahası ile çevrelenmiştir. İçinde bulunduğu arazi 76 km karedir. Çekilen fotoğraflarında yalnızca birkaç hangar ve çeşitli küçük yapılardan oluştuğu görülse de, yerin altında çok önemli ve geniş bir kompleksin bulunduğu bilinmektedir.

Toplum olarak bilmediğimiz birçok deney ve olayın olması, komplo teorisyenlerinin bu konularda bıkmadan, usanmadan fikirler ortaya atmaları ve tabi ki bölgenin görüntülenmesinden sonra çalışma ve deney girişimlerinin yer altına taşınması, zihinlerdeki bölge ile alakalı soru işaretlerini iyice artırmıştır.

Amerika, 51. Bölgenin varlığını kabul etti.

51. Bölge ile alakalı spekülasyonların çıkmasından 66 yıl sonra -2013 senesinde- Amerika, üssün gerçekten var olduğunu ve resmen açıkladı. Üssün varlığı, neden kurulduğu, ne gibi işlevleri olduğu konusunda açıklamalar yapılan rapor, CIA tarafından yayımlandı.

Bu gizli bölge, ‘Independence Day’ filminden, ‘The X-Files’ dizisine kadar, birçok bilim kurgu yapımına konu olan 51’inci Bölge, popüler kültürde ‘Dünya’ya gelen uzaylıların tutulduğu yer’ olarak kabul ediliyor. Ancak CIA’in oldukça kalın raporunda, UFO meraklılarının reddetmesi beklenen açıklamalar var. CIA, raporda dünya dışı varlıklara değinmiyor, tersine, 51’inci Bölge’nin ‘hükümetin gizli U-2 casus uçak programının parçası olduğunu’ öne sürüyor. Rapor, 51’inci Bölge’nin İkinci Dünya Savaşı’nda ‘hava topçu menzili’ olarak kullanıldığını da ekliyor.

51. Bölge, Dünya'nın en çok bilinen askeri üslerinden bir tanesi olmasına karşın yetkililer varlığını hiçbir zaman kabul etmedi. Soğuk savaş yıllarında gizli operasyonların yürütüldüğü 51. Bölge, uzun süre boyunca çılgınların, komplo teorisyenlerinin ve aşırı meraklıların ilgi odağı oldu. 51. Bölge'nin UFO'lara ve uzaylı varlıklara ev sahipliği yaptığı yönündeki söylentilerin henüz kanıtlanamamış olmasına karşın, hükümetin bu üstte yıllardır gizli çalışmalar sürdürdüğü ve ileri sürülen bazı spekülasyonların gerçek olduğu iddia ediliyor.

Söylentiler boş yere çıkmadı

Gizli yeraltı tünelleri, saklı düşman uçakları, çok gizli UFO dosyaları gibi iddia ve söylentiler daima 51. Bölge ile ilişkilendirildi. Bu tarz spekülasyonların ve komplo teorilerinin oluşması elbette bir hiçlikten meydana gelmedi.

Amerika'nın önceleri böyle bir oluşumun olduğunu reddedip, Sovyetlerin 1957'de gönderdiği uydu sayesinde görüntüsü alındıktan sonra, bölgenin Amerika tarafından varlığının kabul edilmiş olması ilgililerin merakını uyandırmıştır.

Spekülasyonların çıkmasındaki en önemli sebeplerden birisi de bölgede yıllardır kullanılmayan uçak pistlerinin, çöl kumları yüzünden bir karış kumla kaplanmış durumda. Yani, bu da o bölgeye herhangi bir uçağın inemeyeceğini gösteriyor. Teorisyenlere göre, CIA’in yaptığı ‘’bölgenin gizli uçaklar için araştırma yapılan bir alan’’ olduğu yönündeki açıklamaları da hedef saptırmaktan başka bir şey değil.

Çünkü bölge, gerçek anlamda sıkı sıkıya korunuyor. 51. Bölge’nin varlığının kabulünden önce, alanın 50 km’den fazla yakınına yaklaşmak yasaktı ve yaklaştığınız takdirde birçok farklı araçla takip ediliyordunuz. Nevada çölünün farklı yerlerinde birçok gizli kameranın da olduğu, hatta bölgeye çok yaklaşmanız durumunda vurulma riskinizin bile olduğu iddia ediliyor.

Tüm bu iddiaların gerçek olduğu kabul edilirse, komplo teorilerine inanmayanların bile akıllarına, bu bölge ile alakalı soru işaretlerinin gelmesi oldukça doğal.

6- Kuzey Sentinel Adası, Andaman Adaları, Bengal Körfezi


tb
Kuzey Sentinel Adası, Andaman Adaları
Andaman ve yakınklarındaki Nicobar Adaları Hindistan toprağı sayılıyor. Bu yüzden Andamanlı yerlilerin yanısıra bir çok Hintli de bu adalarda yaşıyor.

Bu adalardaki en yüksek popülasyon Jarawa Kabilesi'ne ait. Fakat onlar da Andaman Adası yollarında yapılan 'insan safari'lerinin kurbanı oluyorlar.

Sentinel Adası
Sentinel Adası
Turistler 4x4 araçlara binip bu kabilelerin yaşadıkları yerlerden geçiyor ve yaşamlarını bir gösteri gibi izliyorlar. Bu kabilelere büyük rahatsızlık veriyor.

Fakat böyle bir geziyi Kuzey Sentinel Adası'nda asla yapamazsınız. Bu küçük adanın yerlileri diğer kabilelerden çok farklı.

Adanın diğer kıyılardan uzak olduğu kesin, fakat Amazonlar'ın ücra bir köşesi gibi ulaşılamaz bir nokta da değil. Fakat ada halkı kayıtlara geçen tarihin başından beri dış dünyayla bağlantıyı reddetmiş.

Amazon Yağmur Ormanları'nda ulaşılması zor alanlara gizlenmiş kabilelerin aksine, aslında Sentinelliler yüzyıllardır bilinen bir toplum. Fakat dışarıdan gelen bağlantı kurma çabalarını oklarla saldırarak uzaklaştırıp herhangi bir yabancı toplumla bağlantı kurmak istemediklerini yüzyıllardır açıkça belli ediyorlar.
Avrupalı sömürgecilerin daha büyük Andaman Adaları'na yaptıkları ziyaretler ve batık gemiden kurtulup vahşi Kuzey Sentinel Adası'nda hayatta kalmaya çalışanlar haricinde, Sentinel Adası büyük ölçüde bakir kalmış.

1880 yılında İngiliz bilim insanı M.V Portman liderliğindeki bir keşif ekibi 6 yerliyi adadan zorla kaçırdılar. Bu 6 yerlinin bir kısmı hastalıktan öldü. Hayatta kalanları ise keşif ekibi yanlarında hediyelerle adaya geri bıraktılar.

1960'larda Hint Hükümeti Sentinel Halkı'yla bağlantı kurma görevine kalkıştı ve 1967'de adaya düzenli ziyaretler yapılmaya başlandı fakat bu ziyaretler adalılara hediyeler bırakıp oradan ayrılmanın ötesine geçemedi.

1981 yılında Primrose isimli Panamalı yük gemisi ada kıyısındaki resiflerde çakılı kaldı. Sentinel yerlileri, gemideki silahsız mürettebat kurtarılmayı beklerken üzerlerine oklar yağdırdı.

'Sentinelese' adı verilen Kuzey Sentinel Adası'nın sakinleri dış dünyayla neredeyse hiç bağlantı kurmuyorlar ve kurulması adına yapılan girişimleri de saldırılarla engelliyorlar. Bu yüzden adalılara ait fotoğraflar genellikle uzaktan veya havadan çekilmiş fotoğraflar olabiliyor. Sentinel Kabilesi tarım yapmıyor ve 10000 yıl öncesindeki toplumlar gibi 'avcı ve toplayıcı' olarak yaşıyorlar.

Bundan 10 yıl sonra, Hint antropolog Madhumala Chattopadhyay yaptığı bir kaç ziyaret sırasında adalılarla dostane iletişimler kurmayı başardı.

Fakat daha sonra ada halkını dış dünyadan geçebilecek olan hastalıklardan korumak için Hint Hükümeti bu antropolojik gezileri durdurma kararı aldı.

O ziyaretlerden sonra Sentinelliler arkadaş canlısı tavırlarından tekrar uzaklaştılar. 2004 yılında Hint Okyanusu'nda meydana gelen tsunami sonrasında bölgede incelemeler yapan helikoptere oklarla saldırdılar.

Bir başka ilginç nokta ise; Sentinel Halkı bu fırtınayı önceden tahmin etmiş ve adanın yüksek bölgelerine kaçarak tehlikeyi atlatmışlardı.

lerleyen zamanda Sentinel Kabilesi daha da ileri gitti ve 2006'da iki balıkçı adaya fazla yaklaştıkları için öldürdüler.

Günümüzde bu ada hala hem ada sakinlerinin hem de ziyaretçilerin güvenliği için 'girişe kapalı bölge' olarak tutuluyor. Bölgeye herhangi bir bilimsel gezi çalışması yapılmıyor ve Sentinel Kabilesi modern toplumdan uzak olarak yaşamına devam ediyor.

7- Club 33, Disneyland, New Orleans, ABD


tb
Club 33, Disneyland
Disneyland's Club 33, sıradan insanlara varlığı bile reddedilen gizli bir kulüp. 1967'de Walt Disney tarafından açılmış olan bu kulüp Sadece Disneyland'ın yatırımcılarını, üst düzey üyelerini, Disneyland'a gelen ünlü isimleri ve politikacıları eğlendirmeyi amaçlıyor.

Bu kulubü bulmak bile oldukça zor. Çünkü ne bir tabela ne bir yol gösteren işaret var. Yüksek bir üyeden davetiye almadığınız sürece bu kapının ardına girmek imkansız. Üye olmak da çok kolay değil. 25.000$'lık bir üyelik ücreti ardından her yıl 10.000$ üyelik aidatı ödemeniz gerekiyor Bu da yetmiyor üye olmak için bir de 14 yıl sıra beklemeniz gerekiyor.

8- White's Gentelman Club (White'ın Baylar Kulubü), İngiltere


tb
White's Gentelman Club (White'ın Baylar Kulubü)
1693'te kurulan White's Gentelman Club adından da anlaşılabileceği üzere bayanların veya sıradan vatandaşların giremediği bir gizli kulüp. 320 yılı aşkın tarihiyle dünyanın en ünlü baylar kulübüdür ve sadece sosyetenin en üst düzey isimleri kabul edilir.

Bugüne kadar sadece Birleşik Krallığın başbakanı James Cameron tarafından kendi konservatizm görüşlerine aykırı olduğu sebebiyle rededilmiştir. Buradaki üyeleri kumar oynarken, sık sık sarhoş olurken görmek mümkün fakat daha önce de belirtildiği gibi buraya girmek imkansıza çok yakın.

9- 39. Oda, Pyongyang, Kuzey Kore


tb
39. Oda, Pyongyang
Kuzey Kore bilindiği gibi dünyanın en kapalı ülkesidir. Dünyaya karşı kapalı olan ülkeye, dışarıdan hiç kimse izinsiz giremez, ülkeye izin alarak giren yabancı kişilerin etrafında ise ajanlar dolaşmaya başlar. Bütün dünyanın ortak iletişim aracı olan İnternet, yasak olduğundan halk tarafından kullanılmamaktadır. Ülkede bulunan görsel yayın aracı olan televizyon ise yine Devlet kontrolü altında yayın yapmaktadır.

Dışa karşı oldukça kapalı ve çok ilginç bir ideoloji ile yönetilen Kuzey Kore'de dünyanın girilmesi belkide en zor yeri olan, adı 39 uncu Oda denilen yer bulunmaktadır. Bu odaya giren kişinin cezası ölümdür, ayrıca giren kişinin tüm aile bireylerine de ölüm cezası uygulanır.

Peki ne var bu odada! derseniz. Bu Odada, Kuzey Kore kurucusu Kim il Sung' un ölümünün ardından, ailenin para transferlerini yönetmek, bir başka iddiaya göre, dünya uyuşturucu ticaretinin yönetimi, kara Para aklamak, İsviçre bankalarındaki para transferleri ve silah ticareti gibi çok sayıda yasa dışı işin yapıldığı bir kuruluş olduğu söylenmektedir.

Oda 39, Kore gizli servisinin dünya çapında yasadışı faaliyetleri yönlendirdiği ve istihbarat depoladığı yer şeklinde de iddialar mevcuttur. Ama asıl içinde ne olduğu hala bilinmemektedir.

Hakkında bu kadar teori bulunsa da gerçek; oda 39 dünyanın belki de en yasak yeridir.

10- Mezhgorye Bölgesi, Başkurtistan Cumhuriyeti, Rusya


tb
Mezhgorye Bölgesi
Mezhgorye bölgesi Rusya tarafından Dünya'ya karşı sır gibi saklanan gizli bir bölgedir. Bu kasabada sembolik bir nüfus yaşamaktadır ve bu yaşayan nüfusun da hükümet tarafından Yamantaw dağlarında gizli çalışmalar yürüttüğüne inanılmaktadır. NATO, bu bölgede gizli nükleer faaliyetlerin sürdürüldüğünden de şüphelenmektedir. Soğuk savaş döneminde kurulmuş olan bu kasaba yasaklanmış bölgedir ve tüm dünya için sır olarak kalmaya devam etmektedir.

11- Coca Cola'nın Formülünün Saklandığı Depo


tb
Coca Cola'nın Formülünün Saklandığı Depo
Coca-Cola müzesi ziyaretçileri, artık Coca-Cola'nın gizli formulünün içinde bulunduğu kasayı yakından görebilecekler. Coca-Cola'nın gizli formülü 1925 yılından beri Atlanta'nın merkezindeki SunTrust Bankası'nda muhafaza ediliyordu.

Coca Cola son 100 yılın tartışmasız lider alkolsüz içecek üreticisi. 125 yıldır da formülünü saklıyor. Atlantada bulunan bu formül deposunda işte o gizem yatıyor fakat o gizeme erişmek Amerika'yı işgal etmek gibi birşey. Yine de Coca Cola deponun girişini sanki bir sergi alanı gibi yapmış. Bazı insanlar ise Coca Cola'nın meraklı insanlardan para kazandığını asıl formülün bilinmeyen bir yerde saklandığını iddia ediyor.

12- Surtsey, İzlanda


tb
Surtsey Adası
İzlanda'nın güney kıyısından yaklaşık 32 km uzaklıktaki bir volkanik ada olan Surtsey, 1963 ile 1967 yılları arasında 130 metre derinlikte okyanus tabanından başlayarak meydana gelen volkanik püskürmelerle oluşmuş yeni bir adadır. O günden bu yana bölgede sık sık görülen dalga ve rüzgâr erozyonu nedeniyle adacığın boyutları hızla küçülmektedir. İnsan etkilerinden uzak olan Surtsey, yeni toprakların bitki ve hayvan hayatıyla kolonileşme süreci konusunda uzun süreli eşsiz bilgiler sağlamaktadır.

1964 yılında adada çalışmaya başlayan bilim adamlarının, okyanus akıntılarıyla taşınan tohumların ulaşmasını, küflerin, bakteri ve mantarların ortaya çıkmasını gözlemlemelerinin ardından 2004 yılı itibariyle, 75 karayosunu, 71 liken ve 24 mantarla birlikte sayıları 60'a ulaşmıştır. Surtsey'de, 57 tanesi İzlanda'nın başka bir yerinde yetişen, seksen dokuz kuş türü kaydedilmiştir. 141 hektarlık ada, 335 omurgasız türünün de evidir. Bugün sadece birkaç bilim adamının Surtsey'e girme izni vardır. Başka kişiler için adayı yakından görmenin tek yolu bir hava taşıdı kullanmaktır.

13- Pine Gap, Avustralya


tb
Pine Gap
Avustralya'nın 51. bölgesi olarak adlandırılan Pine Gap, Amerika ve Avustralya hükümetinin ortak çalışmalar yürüttüğü oldukça gizli bir tesistir. Kimsenin bölgede ne olup bittiği hakkında bir fikrinin olmamasına rağmen, tesisin Amerikan ordusunun insansız hava araçlarıyla doğrudan veya dolaylı olarak alakasının olduğu yaygın bir iddadır. Avustralya hükümeti, 1970'de kurulan bu tesisin varlığıyla veya orada neler olup bittiğiyle alakalı pek fazla konuşmayı sevmez. Bölge normal şartlarda insanların yaşam alanlarından uzak bir yerde uydu takip merkezi olarak kurulmuştur. Şu anda ise ne yapılığı tamamen komplo teorisi. Bölgeye giriş ise kesinlikle yasak.

14- Pripyat, Ukrayna


tb
Pripyat
Pripiat veya diğer adıyla Pripyat, Ukrayna’nın kuzeyinde Kiev’de yer alan terkedilmiş şehirdir.

Terkedilen şehir
Terkedilen şehir
1970 yılında Çernobil Nükleer Santrali çalışanları için kurulan bu şehirde…26 Nisan 1986 gecesi 01.00’da 4 numaralı reaktörde patlama meydana gelmiştir.Patlamanın nedeni ise reaktörlerdeki tasarım hataları ve güvenlik sisteminin devre dışı bırakılmasıdır. Bu patlama 20. yüzyılın ilk büyük nükleer kazasıdır.

Patlama sonucu Çernobil’in 10 kilometrelik tehlike çemberine giren 49 bin nüfuslu Pripiat boşaltılmıştır. Boşaltma işlemi oldukça hızlı gelişmiştir. 30 saatlik çalışma sonucu çevre illerden gelen 20 km’lik otobüs konvoyu ile şehir boşaltılmıştır. Bu facianın sonuçları hakkında birkaç bilgi vermek gerekirse…

3 milyondan fazla kayıtlı insan Çernobil kurbanıdır. Yetişkinlerin tiroit kanserine rastlanma oranı kazadan sonra on kat artış göstermiştir. 2,5 milyon hektar tarım toprağı şu anda kullanılamıyor. Sakat doğumlar, etkilenen ülkelere göre ortalama olarak %200 artmıştır .

7,1 milyon insanın gelecekte ciddi sağlık sorunları yaşaması bekleniliyor. Bilim adamlarının tahminlerine göre 900 yıl daha burada kimsenin yaşayamayacağı düşünülüyor. Tüm radyoaktif etkilerinin kaybolması için ise 48 bin yıldan bahsedilmekte...

15- Yılan Adası, Brezilya


tb
Yılan Adası
Sao Paolo yakınlarındaki Yılan Adası; dünyadaki en tehlikeli adalardan birisidir. Üzerindeki yeşil örtünün altında dünyanın en tehlikeli canlıları kol geziyor..İlk bakışta hoş bir yer gibi görünüyor, ama orası aslında devasa bir yılan adası...

"Yılan Adası" Brezilya’nın Sao Paolo sahillerinin açıklarında yer alır. Yaklaşık 110 dönüm büyüklüğünde olan ada, tamamen ağaçlarla kaplıdır.Bu ada zaman zaman bilim adamların çalışma üssü haline gelmiştir. Adadaki yılanların zehirleri, bir insanın etini eritecek kadar kuvvetlidir.İnsan ölümlerinin önüne geçmek için Brezilya ordusu, Yılan Adası'na girişi engelleyerek insanların adaya adım atmasını yasaklamış durumda...

Ada yasak bölge haline gelmeden önce insanların karşı karşıya kaldıkları ölümcül tehlikelerle ilgili birçok hikaye var.

Bunlardan bir tanesi şöyledir;

Bir balıkçının teknesinin motorları güç kaybediyor ve botuyla adaya doğru sürükleniyor. Adaya çıkan balıkçı adadaki tehlikenin farkında olmadan adanın iç kısımlarına doğru ilerliyor. Balıkçıdan haber alınamayınca balıkçının botu aranmaya başlıyor. Adanın oralarda botu bulunan balıkçının daha sonra kanlar içinde ve yılanların ısırıklarıyla dolu cesedine ulaşılıyor.

Bir başka hikaye ise şu şekildedir;Adada deniz feneri bekçiliği yaptıkları için ikamet eden ailenin penceresinden içeri yılan giriyor. Korkuyla kaçışan ailenin daha sonra adada ölü bedenleri bulunuyor.

Adada bulunan yılan sayısıyla ilgili yapılan tahminlerin en ılımlısı: Metrekare başına 1 yılan.
 
Üst Alt