Meal LEYL Sûresi Türkçe Okunuşu ve Meâli

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
LEYL SURESİ OKUNUŞU VE MEALİ

LEYL Sûresi 4. Ayet
LEYL Sûresi 4. Ayet
Leyl Sûresi Hakkında

Leyl sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 21 âyettir. İsmini birinci âyette geçip “gece” mânasına gelen اَلَّيْلُ (leyl) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 92, iniş sırasına göre 9. sûredir. Kur'an-ı Kerim'in doksan ikinci suresi. Mekke'de nazil olmuştur. Medenî olduğu da rivayet edilmektedir. Yirmi bir ayet, yetmiş bir kelime ve üç yüz on harften ibarettir. Fasılâsı "elif" harfidir. İsmini birinci ayette üzerine yemin edilen "leyl" kelimesinden almıştır. A'la suresinden sonra nazil olmuştur (ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, Beyrut, t.y, IV, 761).

Leyl Sûresi Konusu

İyi ve kötü iki çeşit insan karakterinden bahsedilir. Bunların öne çıkan vasıfları ana hatlarıyla belirtilir. Gerek dünya gerekse âhirette kendilerini bekleyen sonuçlar son derece tesirli bir üslupla dile getirilir.

İnsanın yapacağı ameller ve buna mukabil göreceği karşılıklar konusu, birbirinden kesin çizgilerle ayrılan zıtlıklar halinde vurgulanarak, insanoğlu uyarılmak isteniyor.

Allah Teâlâ, gece ve gündüz ile erkek ve dişinin yaratılması üzerine yemin ediyor. Gece gündüze; erkek dişiye nasıl zıtsa, insanın yaptığı ameller ve göreceği karşılıklar da öylece birbirine zıttır.

Sure insanın, yaradılış mucizesi ile yüz yüze getirilmesiyle başlıyor. Gece ve gündüz birbirine karşı iki mucizedir. Ve insanın ruhunu farklı şekillerde etkilerler. Türlerin karşılıklı iki cins olarak yaratılması da başka bir mucizedir. İnsan aklının kavramakta çaresiz kaldığı ilâhî hikmet ve inceliklerle dolu, üzerlerine yemin edilen iki farklı yaratılış: Karanlığı ile ortalığı bürüdüğü zaman geceye, aydınlandığı zaman gündüze. Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun" (1,2,3).

Allah Teâlâ; "sizin işleriniz çeşit çeşittir" (4) ayetiyle, insanların yaptıkları şeylerin sebebleri, hedefleri, sonuçları ve hakikatlarının değişik olduğu gerçeğini bildirdikten sonra, surenin eksenini oluşturan ana meseleye geçiyor. İki farklı insan tipini ve bunların dünya ve ahiret hayatında yüz yüze gelecekleri durumları önümüze seriyor.

Bu surenin Hz. Ebu Bekir hakkında nazil olduğu söylendiği gibi, aşırı cimriliği ile tanınan Ümeyye İbn Halef hakkında nazil olduğu da rivayet edilmektedir (M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul 1938, VIII, 5896).

Rivayetler ne olursa olsun burada dikkat çekilmek istenen, iki farklı tip insandır: Sıdkı ve cömertliği ile övülmüş olan Hz. Ebu Bekir (r.a), nifak ve cimriliği ile lânetlenmiş Ümeyye İbn Halef ve onun gibileri. Surede, insanın çeşit çeşit çalışmaları iki kısımda gösteriliyor. Her iki kısımda verilen bilgiler, iki insan tipinin davranışlarının temelini oluşturan ve bütününü ihtiva eden bir uslûb ve mahiyette verilmiştir. İnsanın çalışmasından üç şeye yer verilir:

a) Onun kendisine ihsan edilen rızıkdan cömertçe sarfetmesi ve servetinde cimrilikten kaçınması: "kim Allah yolunda harcar... " (5).

b) Kalbindeki Allah korkusunun onu yaşamında Allah'ın hoşnut olmadığı her tür davranıştan sakındırması: "... ve ondan korkar" (5).

c) İyiliği tasdik etmesi: "İyiliği tasdik ederse" (6). Burada iyiliğin manası geniştir. İslâm akidesini kabul etmenin yanında Allah'ın doğru olarak göstermiş olduğu bütün iyiliklere uymayı da ihtiva eder. Böyle yapmakla ona, dünyada ve ahirette her şeyin kolay kılınacağı müjdelenir. Önündeki bütün zorluklar onun için kolaylaştırılır, her şey için de ona tam bir muvaffakiyet verilir: "Biz onu en kolay olana muvaffak kılacağız" (7).

Aynı sıralama ile birinci kısımdaki insan tipinin tam karşıtı olan açıklanır: O cimrilik eder, kendisine ihsan edilen servetlerden infak etmeyi gereksiz görür ve elindekinin mevcudiyetini Allah Teâlâ'ya değil de kendisine bağlar. Allah Teâlâ'nın indirdiğine değil de kulların koyduğu nizamlara uyup İslâm'ı inkâr ederse, Allah onu dünya ve ahirette zorluklardan zorluklara sürükleyecektir: "Fakat kim de cimrilik eder ve Allah'a ihtiyacı olmadığını iddia eder ve en güzel olan "İslâm" akidesini yalanlarsa. Biz, onu zor olana sürükleriz" (8,9,10).

Surenin son bölümünde, bu ayrı yollardan giden insanların akıbetlerinin ne olacağı açıklanır. Kötüler vakitlerini doldurup hesaba çekildikleri zaman, cimrilik edip infak etmekten sakındıkları servetleri onlara hiç bir fayda vermeyecektir: "Helâk olduğu zaman, malı ona asla fayda vermez" (11).

Ayrıca hiç bir mazeret de ileri süremeyeceklerdir. Çünkü Allah Teâlâ her kavme onları kendi dinine çağıran ve azabını gerektirecek yollara sapmaktan sakındıran uyarıcılar göndermiş onları uyarmıştır: "Sizi, alev alev yanan ateşe karşı uyardım" (14). Müminin mükâfatı ise memnun kalacağı ve hoşnut olacağı şeylerdir: "Elbette kendisi de hoşnut olacaktır" (21). Çünkü o Allah'a karşı gelmekten şiddetle sakınmış, infak ederken, gösterişten uzak kalarak, bunu yalnız O'nun rızasını kazanmak için yapmıştır: "Ki o malını temizlemek için verir. Ancak o çok yüce Rabbının rızasını kazanmak içindir" (18-20).

Allah Teâlâ, insanların görecekleri mükâfatların ve cezaların müsebbibinin yine insanların kendileri olduğunu bildirir. Çünkü Allah Teâlâ, insanlara doğru yolu göstermiştir: "Doğru yolu göstermek Bize aittir" (12).

Leyl Sûresi Nuzül

Mushaftaki sıralamada doksan ikinci, iniş sırasına göre dokuzuncu sûredir. A‘lâ sûresinden sonra, Fecr sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

Leyl Sûresi Fazileti

Resûlullah (s.a.s.), kabilesine imamlık yapan Muaz b. Cebel’e, yatsı namazında uzun sûreler yerine Leyl sûresi gibi kısa sûreler okumasını tavsiye etmiştir. (Buhârî, Ezân 63; Müslim, Salât 178)
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
LEYL SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU VE MEALİ

Bismillâhirrahmânirrahîm

92/LEYL-1: Vel leyli izâ yagşâ.
Örteceği zaman geceye andolsun.


92/LEYL-2: Ven nehâri izâ tecellâ.
Ve tecelli edeceği (aydınlanmaya başlayacağı) an gündüze.


92/LEYL-3: Ve mâ halâkaz zekera vel unsâ.
Ve erkeği ve dişiyi yaratana (andolsun).


92/LEYL-4: İnne sa’yekum le şettâ.
Muhakkak ki sizin çalışmalarınız (çabalarınız) gerçekten dağınıktır (çeşit çeşittir).


92/LEYL-5: Fe emmâ men a’tâ vettekâ.
Fakat kim verdi (infâk etti) ve takva sahibi oldu ise.


92/LEYL-6: Ve saddeka bil husnâ.
Ve Hüsna'yı (Allah'ın Zat'ını görmeyi) tasdik etti ise.


92/LEYL-7: Fe senuyessiruhu lil yusrâ.
O zaman Biz ona, (Allah'ın Zat'ını kolayca görmesi) için kolaylık sağlayacağız.


92/LEYL-8: Ve emmâ men bahıle vestagnâ.
Ve fakat kim cimrilik etti ve kendini müstağni (hiçbir şeye muhtaç olmayan, zengin ve kendi kendine yeterli) gördü ise.


92/LEYL-9: Ve kezzebe bil husnâ.
Ve Hüsna'yı (Allah'ın Zat'ını görmeyi) yalanladı ise.


92/LEYL-10: Fe senuyessiruhu lil usrâ.
O taktirde Biz, ona zor olanı (kötü akıbete götüren yolu) kolaylaştıracağız.
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
92/LEYL-11: Ve mâ yugnî anhu mâluhû izâ tereddâ.
Ve helâk olduğu zaman, malı ona fayda vermez.


92/LEYL-12: İnne aleynâ lel hudâ.
Muhakkak ki hidayete erdirmek mutlaka Bize aittir.


92/LEYL-13: Ve inne lenâ lel âhırete vel ûlâ.
Ve muhakkak ki, evvel ve ahir elbette Bizimdir.


92/LEYL-14: Fe enzertukum nâren telezzâ.
İşte sizi yakıcılığı gittikçe artan bir ateşle uyardım.


92/LEYL-15: Lâ yaslâhâ illel eşkâ.
Ona çok şâkî olandan başkası yaslanmaz (atılmaz).


92/LEYL-16: Ellezî kezzebe ve tevellâ.
O ki (çok şâkî olan), (Hüsna'yı) yalanladı ve yüz çevirdi.


92/LEYL-17: Ve seyucennebuhel etkâ.
Çok takva sahibi olan ise ondan (narı telazzadan) uzaklaştırılacak.


92/LEYL-18: Ellezî yu’tî mâ lehu yetezekkâ.
O ki (en üst seviyede takva sahibi olan), malını verir, temizlenir.


92/LEYL-19: Ve mâ li ehadin indehu min ni'metin tuczâ.
Ve (takva sahiplerinin), bir kimseye (malını vermesi), O'nun (Allah'ın) katında, “bir ni'met karşılığı olsun” diye değildir.


92/LEYL-20: İllebtigâe vechi rabbihil a’lâ.
O sadece, Yüce Rabbinin Vechi'ni (Zat'ını) ibtiga etti (diledi).


92/LEYL-21: Ve le sevfe yerdâ.
Ve o, yakında mutlaka razı olacak.
 
Üst Alt