mehdi deccali öldürecek mesihin gelişi

şengul

Yeni Üyemiz
DÜNYADA SON YÜZYILDA YAŞANANLAR· Yeryüzünde insanlık her geçen yüzyılda daha kötüye gitti. Dinayrımcılığını, mezhep ayrımcılığı takip etti. Sonra da köken, ırk ayrımcılığıile insanlık en kötü hale geldi. Tüm bu ayrımcılıkların temelindeötekileştirerek sahiplenme, hırs ve dünyayı kazanma çabası vardı. Her bölgedesahiplenen ayrımcılar kendi vesayetlerini kurdular.
· Avrupa Kıtası'ndaki gen yapısına ilişkin en kapsamlı araştırma ilginçveriler ortaya koydu. Uluslararası bir grup tarafından yapılan gen çalışması,Avrupa’nın gen yapısında 4 bin yıl önce gizemli bir kırılma olduğunugösteriyor. Avrupa’daki ilk çiftçiler de gen haritasına göre Anadolu kökenli.Yani Eski dönemde Anadolu’da yaşayan gog ve magog adındaki halklardır. NatureDergisi’nde yayınlanan bir makalede Avrupa’nın genetik yapısının 4 bin ya da 5bin yıl önce ani bir değişim yaşadığı ve Avrupa DNA’sının değiştiğine ilişkinbilimsel veriler paylaşıldı. Avustralya’da Adelaide Üniversitesi’nde bulunanEski DNA Merkezi’nde çalışmayı yürüten Alan Cooper, “İlginç olan bu ilkalt-Avrupa kültürünün 4 bin 500 yıl önce yer değiştirmesi ve bunun çok açık vebaşarılı bir şekilde yapılmış olması. Büyük bir şey meydana gelmiş ve bununarkasındaki şey ne biz onun peşindeyiz” dedi. Aslında bilim adamları o dönemdeZulkarney’nin Gog ve Magogu kovduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır.
· Zulkarneyn peygamberden binlerce yıl sonra gog ve magog milletleri kazanmave yayılmacı anlayışlarıyla tekrar eski topraklarına geldiler. Bozgunculuk üzerinden kazanma çabaları ve yayılmacılığısürekli devam etti. Hatta Gog’untorunlarında Ram’ın soyu yani Rum kolu Anadoluya gelip yerleştiler. Bu arada büyükpeygamberler geldi geçti. Yeni dinler yaşandı en son bölgesel de olsa İslamegemenliği yaşandı ama din ayrımcılığı yeryüzünde çok etkindi. Müslüman halklarher bölgeden göç etmek zorunda kalmışlardı. Çünkü inananlar yeryüzünde süreklibaskı gördüler. Müslümanlar rahat bırakılmadılar, Kafir ve münafıklarısaymazsanız Nasaranın, budacıların, Zerdüştlerin baskı ve saldırılarından yılmışlardı.Yerleşecek toprak bulamamışlardı. Peygamber dönemi olan 600’lü yıllardan sonra900 ve 1000’li yıllarda inananlara bu baskı iyice arttı. Bu halk Tevrat tabiriyleTanrının İsrail halkıydı. Bu halklar Türklerin öncülüğünde 1071’den sonra 12kol olarak Anadoluya girdiler ve yerleşmeye başladılar. Bahsettiğimiz gibi o dönemde Nuh’un isyancıtorunları olan Gog ve magog’un nesli Anadoludaydı. O dönem güçsüzlerdi amasayıca çoklardı ve Türklerin gelişleriyle kuzeye ve batıya giderek yerleştiler.Bugünün Avrupasını ve Rusya’sını oluşturdular.
· Batıda yükselen antisemitizme verdiği bir tepki şeklinde başlayanSiyonizm, inandığını sanan ve dünyayı isteyerek menfi birlikteliği olan birtopluluktur. Osmanlı anlayışı insanlığa zarar vermeyen iyi niyetin ve adaletintemsiliydi. Bu anlayış şeytanınegemenlik anlayışı olan Siyonizm’e tepki göstermişti. Buna da antisemitizmdediler. Avrupa’da Siyonizme destek veren halklar, Hristiyanlığı savaşla yaymaanlayışını ibadet sanarak dünyaya hükmetme, ele geçirme yarışı başladı. Yahudianlayışını kullanarak başladılar. Ancak hakkın karşısında yani Yahudianlayışının karşısında olarak batıl cephede yer aldılar.. Dünya’da ve Avrupa’dainanan halklar bu Siyonizm dalgasıyla mücadele etmişlerdi. Zamanla Siyonizmgüçlenerek hakim güç halini almıştır. Ve 11 Eylül ile en parlak döneminiyaşamıştır.
· Siyon, Tevrat'ta Tanrı tarafından Yahudilere vaat edilmiş bir ülkedir.Ama bu Yahudiler günümüz dinsiz Yahudileri değildir. Tanrı yasalarına bağlıkalan ve dünya için mücadele etmeyen mazlumlardır. Günümüzde arap baharıylabaşlayan özgürlük uyanışı demokrasiye ve barışa sahip çıkmakla kemaleerecektir. Bu öncülüğü yapan bölge siyon yani şam yani İstanbuldur. Kötü yönetimler altında ezilmiş mazlum halklarfrangalarından kurtuluyor. O dönemde ki Siyon, barışa ve adalete sahip çıkandoğrulukla mücadele eden inançlı bir bölgeydi. Siyon’u Yahudiler konum ve yerolarak algılamıştır. Halbuki öyle değildir. Müslümanlar da Mehdi’nin Medine’dençıkacak beklentisinde ve bu bölge ile dünyaya hükmedileceği söylenmektedir.Aslında Medine halkı mazlumlara kucak açan, inançlı özelliğine sahiptir.Türkiye halkı bu şehirlerle tamamen benzerlik göstermektedir. Bu günümüzünTürkiye’si tanrının vaat ettiği Siyon’dur. Ve Müslümanların Medine’sidir.Çağlar öncesinden yerler misaller bulunduğu konum amacıyla değil özellikleriyleanlatılırdı.
· Tarih boyunca peygamberleri öldüren vesayet kendini Tanrı yolundasanırdı. Günümüz Yahudiliği, tanrı karşıtı ve şeytan taraftarlarındanoluşmuştur. Tanrının dinini yeryüzüne yerleştirmeyi hedefleyen bu anlayış;doğruluk çizgisinden ayrılmış dünya egemenliği için çalışan ve zulmeden biranlayış haline gelmiştir. Kutsal kitaplara göre Yahudiler Dünya içinçalışmazlar hatta Ahiret için çalışırken baskı görürler ve tanrı onları kurtarırve yeryüzünü onlara varis bırakır. İşte Günümüz Yahudiciliği yeryüzüne sahipolma çabası ve bununla zulmetme yetkisi bulmuş zalimlerdir. Ne büyüktezatlıktır ki bu çarpıklığı anlayamamışlardır. Ahir zaman Yahudiliği olangünümüz Yahudiliği yani siyonizm, Tanrı ve Ahiret için çalışmak yerine dünyaviamaç için çalışan şeytani güçtür. Günümüz yahudiciliği ötekileştiren,ayrımcılık yapan bozgunculuktan kazanan anlayıştır. Tanrıdan çok inançsızegemenlere hizmet eden ahiret hedefinden çok dünya hedefi kuran hukuksuzlardanoluşmaktadır.
· İnançsızların Yahudilik çatısında buluşarak dünya egemenliği içinmücadelesi uzun zamana dayanmaktadır. Son dönemlerde Osmanlı’nın gerilemesiyleOsmanlı ve din karşıtlığı iyice ortaya çıkmış, İslam’ın doğduğu dönemin rövanşıalınmak istenmiştir. 600’lü yıllarda dünyaya egemen güçler dini bahane ederekyönetimlere sahipti. Halkı sömürüyor, dini kullanıyor ve insanlığa zararveriyorlardı. Tanrı Arap yarımadasına elçisi Muhammedi, dinini ilan etmesi içingöndermişti. Dönemin vesayetçileri aynı zamanda dini liderleri sırfkıskançlıklarından ve saltanatlarından dolayı ona karşı çıkmışlardı. HalbukiMuhammet onları doğru bir yola, barışa ve adalete çağırıyordu. Üstelik onlarındinlerini doğruluyor ve destekliyordu. Ancak hakka uymadıklarını söylüyordu. Dönemindinsel baronları ve sistemlerin sahipleri ona karşı mücadele etmişlerdi.Böylece tanrının dinini karşılarına almışlar dünya kazancı karşılığındaahretlerini ve ardındaki büyük kitleleri yoldan saptırmışlardı.
· Siyonizm'in başlangıcı kabul edilen 1897 yılından önce bile kendileriniYahudi olduğunu ilan edenlerin Filistin topraklarına göç ettiği görülmüştür.Filistin'e ciddi Yahudi göçü 1882 yılında başlamıştır. 1890'lı yıllarda,Theodor Herzl Siyonizme yeni bir ideoloji ve fiili aciliyet katarak, DünyaSiyonist Örgütü'nün (WZO) oluşturulduğu 1897 yılında İsviçre'nin Basel şehrindedüzenlenen ilk kongrenin toplanmasını sağladı. Herzl'in amacı, Yahudi devletihedefinin elde edilmesi için gerekli hazırlık niteliğindeki adımlarıbaşlatmaktı. Herzl'in Filistin'i hakimiyeti altında tutan Osmanlı yöneticileriile bir siyasi anlaşma yapma teşebbüslerinin başarısızlıkla sonuçlanmasıüzerine başka hükümetlerin desteği arandı. Filistin'de küçük ölçekliyerleşimlere destek veren WZO, Yahudilik duygusu ve bilincini güçlendirmeye vedünya çapında bir federasyon kurmaya odaklandı. Abdülhamid ve yakın çevresi ileSiyonizm'in en önemli ismi olan Herzl arasında 1896'dan başlayarak altı sene boyuncayoğun temaslar yaşandığı kanıtlanmıştır. Osmanlı Arşivleri'nden 19 Nisan 1900tarihli bir belge de Abdülhamit Yahudi göçüne izin verilmiyor. Siyonizmöncesinde, Yahudilerin Kutsal Topraklara dönüşü fikrinin Hıristiyanlartarafından desteklenişi uzun bir tarihe sahiptir. Siyonizme destek veren ilkünlü isimler arasında, Britanya Başbakanları David Lloyd George ve ArthurBalfour, ABD Başkanı Woodrow Wilson ve Siyonizme destek vermeye yönelikfaaliyetleri yüzünden Britanya Ordusu tarafından Filistin'de görev yapmasısüresiz olarak yasaklanan Orde Wingate de bulunmaktadır. CarletonÜniversitesi'nden Charles Merkley'e göre, Hıristiyan Siyonizmi 1967'deki AltıGün Savaşı'nın ardından kayda değer ölçüde güç kazanmıştır ve başta AmerikaBirleşik Devletleri'ndekiler olmak üzere, birçok dönemselci Hıristiyan, bugünSiyonizme güçlü destek vermektedir. Görüldüğü gibi Dünyacı anlayışın kademekademe güç kazandığını tespit edilmiştir. Ardından patlak veren birinci dünyasavaşının arefesidir 1800lü yıllarda yaşananlar. Tanrı tarafında olduğunu iddiaedip tanrının israel krallığını kurmak için çalışanlar insanlığa ve adem’insoyuna zarar vermekteydi. Halbuki tanrı bu krallığı kendisi kuracaktı. Tarihhep böyle örneklerle doludur.
· Coğrafi keşifleradıyla hırsızlık ve gasp meşrulaştırıldı. Çetelere ve korsanlara, ticaret yapankoloni dediler. Delikli demirle öldürmeyi kolay bulanlar öldürerek vegasbederek sahip olmaya başladı. Avrupa ve kuzeyi ülkelerden gemiye binerekuzak kıtaları yağmalayanlar sürekli ganimetlerini ülkelerine taşıdılar. İnsanköle, elmas, altın ticareti yaptılar. Bir dönem bu sürdü sonra petrolükeşfettiler. Ve kazanma yarışı gittikçe daha kötü hale geldi.
· 1.dünya savaşındaüçlü itilaf devletleri olan İngiltere-Fransa-Rusya dünyada karanlık bir dönem başlattı.Ve ardından dünya için hırslanan yağmacıların kurduğu Amerika devleti dünyayıkötü bir hale getirmiştir.
· Barışın en büyükdüşmanı Fransız ihtilali olmuştur. Ulus devlet anlayışı çok yanlıştı vesaçmalıktı. Fransız ihtilalinin ortaya çıkardığı milliyetçilik iflas etmiştir.Sürekli ayrışma ve her egemen kendi saltanatını kursun anlayışı eksik vehatalıydı. Irkçılık ve ayrımcılık savaşları ve ölümleri getirdi. Halbuki hepsiAdem’in evlatlarıydı.
· Sanayi inkılabı silahlanma yarışını getirdi. Sosyal alandaki gelişmelersilah alanından çok sonra gelişti. Bu işğal aynı zamanda halkın örf adet vekurallarına da bir işğaldi. Yani evrensel değerler çiğnenme şamasına gelmişti.Yeni yönetimler halk karşıtı, kanunsuz devlet statüsündeydi. Silah üstünlüğünüele geçirenler evrensel anlayışla değil de batıl bir çabayla işgal etmeyebaşladılar. Her yerde halka karşı işgal vardı. Napolyon’un Mısır’ı işgaletmesiyle ilk kırılma gerçekleşmişti. Anadolu’yu cumhuriyet döneminde işgaletmeye kalkmışlardı. Birinci dünya savaşı sonrası bir işğaller zinciri yaşayandünyanın yönetimleri zorbaların ve inançsızların egemenliğine geçmişti.
· İnsanlık tarihine baktığınızda yeryüzünde benzer ve sayısız dünyasavaşları gözlenmiştir. Bu savaşlar aslında iyilerle kötüler arasında yaşanmıştır.İyilerin egemenliğine peygamberler öncülük etmiştir.
· Osmanlı-Rus savaşları inananların bozguncu rus halkıyla savaşıydı. Rusya silah üstünlüğüyle ve hırsıyla Ortadoğu’yave dünyaya çok zulmetti. Silah üretti ve sattı. İpleri hep elinde tuttu. Bölgeyeegemen oldu. Rusya balkanlarda, Kafkaslarda, Ortadoğu’nun bir kısmında etkilibir ülkeydi. Suriye, İran, Kıbrıs,Yunanistan Rusya’nın etkisindeydi. Ruslar inançlı Anadolu halkının son kalıntılarınıda 1910’lu yıllarda ortadan kaldırmak istemişti.
· Kudüs'ün İngilizler tarafından 1917 yılında alınmasından sonraİngiltere'nin Fransa ile birlikteliği çıkarlar doğrultusunda sürmeye devametmiştir. Bu birliktelik 2017 yılında son bulacaktır.
· İngilizlerin kurtuluş savaşında Osmanlı halkını yok etmek için dünyanınher yerinden topladıkları askerleri harekata hazırladılar. Halkları veaskerleri aldattılar. Hint,Avustralya,Anzak hatta Müslüman birlikleriningetirilişi Osmanlıyı yıkmak için şeytani bir tasarıydı. Osmanlı’nın 1918 Eylül ayında büyük MegiddoSavaşı Osmanlının yenilgisi ile sonuçlanmıştır. İnananlar kurtuluş savaşında yenik düştüler.Kalanları da aldatarak halka karşı 1923’de kendi cumhuriyetlerini zorbalıklailan ettiler.
· Dünya savaşında İngilizler Fransızlar ve Ruslar çok büyük oyunlaroynadılar. Ulusları birbirine kışkırttılar. Ortadoğuyu ve Arap yarımadasınıkarıştırırken Yunanlılarla Türkleri oyaladılar. Yunanlılar hayalperetti vehırslıydılar. İngilizler, Anadolu halkının başına Yunanlıları sardılar veonlara çok yalan vaat ettiler. İngilizler Arapları aldattı. Taraftarlarınasilah temin ettiler. Yeni yönetimleriyle ticaret ve koloni anlaşmalarıyaptılar. Böylece inanan mazlumlar muhalif konumuna düştü. Böylece her ulustainananların anlayışı yıkıldı. İnançsızların devlet üzerinden hakimiyeti başladı.Yasalar değiştirildi ve manevi değerleri yıprattılar. Zamanla bölgeye veyeryüzüne düşmanlığı yaydılar. Osmanlı İmparatorluğunun dağılış sürecindekisavaşlar sonucunda inançsız yönetimler yeryüzüne hakim olmaya başlamıştır.İnanan yönetimlerin mücadelesi olsa da inançsızlar ve yönetimleri zaferkazanmaya devam etmişlerdir. Arap baharıyla tam tersi süreç başlamıştır.Diktatör yönetimler ve saltanat sürenler bir bir yıkılmaktadır.
· Osmanlının yıkılışıyla yeryüzünde kardeşlik, barış veadalet anlayışı da yıkılmıştır. 1789 Fransız ihtilaliyle kardeşliğe bir savaşaçıldı. Ve sülalecilik, köktencilik üzerine kurulu ulus devlet anlayışı ortayaçıktı. Yeryüzünde düzeni sağlayacak merkezi bir otorite olmayınca beyliklerdönemine benzer ülkeler dönemi başladı. Güçlünün zayıfı ezdiği, savaşların,çatışmaların ve mücadelelerin yaşandığı bir dünya haline geldi. İnsanlığa sahipçıkacak, adaleti ve huzuru sağlayacak bir küresel devlet kurulana dek bumücadeleler sürdü. Bir ara ABD bunu sağlıyor sandık gördük ki küresel terörünnedeni ABD’nin yönetim anlayışıydı. Silah, petrol ve savaş siyaseti üzerindenayakta duran bir ülkeydi. ABD’nin ulusal çıkarları için yeryüzünün kaostaolması gerekiyordu. Barış ve adalet adını kullanarak savaş ve silah siyasetiyleayakta kalmaya çalışan bir imparatorluktu.
· Osmanlıyıkötülemenin her yolunu kullandılar. Padişahlar arasında kardeş katli vaciptirgibi saçmalığı tarih kitaplarına koydurdular. Padişahları haremli uçkurunadüşkün gösterdiler. Gerçekte böyle bir şey yokken harem zırvalığını uydurdular.Kellevurduran padişahlar, gönül eğlendiren ve zevklerine düşkünmüş gibi gösterdiler.Osmanlıyı kötüleme anlayışı Avrupa’da Amerika’da olduğu gibi ülkemizde de aynı anlayışıtaşıyan zihniyet vardı. Bu zihniyet doğruluğu ve dini emirleri reddedeninançsızların anlayışıdır. Barbar Türkler anlayışıyla muhteşem Süleymandizisinin anlayışı aynıydı. Savaşmayı seven Osmanlı, savaş isteyen Türkler gibigösterilmesi bilinçli provakasyondu.
· Osmanlı devletiaynı zamanda İslam dünyasının da önderiydi. Osmanlı sultanları halifeydi. 1919yılında Osmanlı çökerken insanlar kendi aralarında para toplayıp, ekonomikyardımda bulunmak istediler. Sonra insanlık karanlığın içine gömüldü.
· Osmanlı’nın diniliderliğini korumak için Hilafet hareketi ortaya çıkmıştı. Hindistan’daki buhareket Güney Afrika’daki Müslümanlar’ı da etkiledi. Osmanlı’nın dini liderliğiyüzyıllar sürdü, sadece 1919’dan sonra yıllardır Osmanlı’nın bu liderliğiyoktu. Bu liderlik Türkiye ile bugünlerde yeniden doğdu. Ama bu liderlik sadeceislamı kollamıyordu. Tüm insanlığı ve tüm dinleri kapsıyordu.
· Avrupa Yahudilerinin (Avrupalı inançsızların) kıtanın dört bir yanında inananlarınadaletine ve barışçı tavrına yani Osmanlı anlayışına yükselen tepkilerinartması siyonizmi doğurmuştur. Gerçekinananların ve mazlumların antisemitizmle kendilerini inananlar olarakniteleyen hukuksuzlara(Siyonistlere) bir tepki olarak doğmuştu. laik inançsızların temeli din düşmanlığıyapmaktı. Dini ayırırken dinsiz ve kuralsız devlet anlayışlarını yönetimlere yerleştirmişti.Siyonizm, din karşıtlığıyla çıkılanamaçta modern milliyetçilik görüngüsünün bir koludur. Çünkü din milliyetçiliğiyapılmaktadır.
· ]T.Erdoğan'ınfarklı kültürleri anlamak gibi bir toplantıda Siyonizm ile anti-Semitizmarasında kurmuş olduğu bağlantı karşısında dehşete düştük" diyenler yıllarca kendizulümlerini anlayamayacak kadar kör idiler. Onlara silah gücüyle zulmederekyönetme gücünü kim verdi. Tanrı mı hayır tanrı böyle bir yetki vermez, onlar şeytanauydular. ABD kongresinden bazı üyeler Başbakan Erdoğan'a bir mektup yazmış vebu sözlerini geri almasını istemişlerdi. Basbakan doğru söylemiştir. Hatta dahailerisine gidip Siyonizm ile terör aynı şeydir demeliydi. Küresel bozguncularbu gerçekle mutlaka yüzleşecekler.
· ]Hristiyanlığıniçinde şeytanın yoluna uyan Protestanlar bir dönem sonra aşırılığa giderekzamanla evangalizmin yolunu tutmuş ve Savaş tanrısı şeytanın ardınadüşmüşlerdir. Hak yolda olduğunu söyleyen bu yağmacılar Tanrıya ve dininedüşmanlık etmekteydiler.
· Antizemitizm (Yahudi karşıtlığı) Osmanlı’nın gerileme ve dağılmadöneminde haksızlığı ve silahı yol edinmiş gog ve magog anlayışındakiinsanların ortaya çıkışında Avrupa halkının verdiği tepkidir. Yahudi düşmanlığıOsmanlı yıkılırken iyice etkinleşti. Ama onlar gerçek Yahudi değildiler.Kendilerini Yahudi ilan eden Tanrı karşıtlarıydılar. Gerçek hayatta müthiş birtezatlık vardı. Tanrının dinini savunanlar dinsizliği yol edinmiş halklarolarak karşımıza çıktı. Dini uygulamayan ama dini çıkarlarına alet etmişyahudilik anlayışını gördük. İnsanlığasahip çıkıyormuş gibi görünüp insanlara sıkıntılı bir düzen ve insanlık karşıtıbir dönem gördük. İşte inananların inançsızlara tepkisine antisemitizm yaniYahudi düşmanlığı denildi.
· Antisemitizm, insanlığa sahip çıkan Tanrı taraftarıdır. İnananların ‘Dünyaiçin Yahudilik ‘anlayışına verdiği bir tepkidir. İyi bir düzene karşı çıkan veİsrailoğulları olduğunu iddia edenlerin azgınlığına karşı doğmuşturantisemitizm. Doğru yolu terk etmiş anlayışın karşısındadır antisemitizm.Yahudilik dünya için mücadele eden, yönetimi zorbalıkla yürüten, hedeflerineulaşmak için insana ve insanlığa zarar veren hukuksuzluğu yol edinmişegemenlerin vesayet ve saltanat kavgasıdır. Siyonizm dünyayı savaş alanınaçevirmiş, baskıcı yönetimler getirmiş, petrol ve yeryüzü hazineleri içinmücadele etmiştir.
· Gog ve MagogAnadoludan kuzeye göç etmiş iki kavim. Bunlar İngiltere ve Rusya’dır.Bozgunculukta öncülük eden bu iki kavime yeryüzündeki tüm inansızlar herulustan destek verdiler. Böylece küresel egemenlikleri gerçekleşti.
· İblisin temel felsefesini uygulayan İsrail anlayışı. :İblis dünyayı tercih etmiş bir insana sen tanrı için mücadele ediyorsun diyorve Yahudi olduğuna inandırıyor. Sonra da öğüt veriyor."Evlat bir bahçeyesahip olacaksın. O bahçeyi öyle büyüteceksin ki, orası senin ve kardeşlerininvatanı olacak. Sen o vatanın kralı olacaksın. Başka vatanların krallarıkraliçeleri senin emrinde olacak. Dünyadaki herkesi o bahçede yetişenlerlebesleyeceksin. Bahçende yetiştirdiklerini istediğine vereceksin. İstemezsenvermeyeceksin. Dilersen, aç kalıp ölecekler. Ekmek isteyene tohumu senvereceksin. İstemezsen vermeyeceksin. Almak için ayaklarına kapanacak,yalvaracaklar. Verdiğin tohumun meyvesi lezzetli zehir olacak. Bir tarlaya birkez düşecek. Hasadı tek olacak. Yine kapına gelecekler, yine yalvaracaklar. Senistersen vereceksin. Kendin ve kardeşlerin onlara verdiklerinden yemeyeceksin.Kendin ve kardeşlerin için tohumu kendinden çıkan ürünleryetiştireceksin.""Bütün insanlığı hasta edeceksin, sonra onlar kapınagelip derman dilenecekler. İlacı sende olacak. Dilediğine vereceksin,istemezsen vermeyeceksin. Dilersen yaşayacaklar, dilemezsenölecekler.""Sen bütün dünyadan çok olacaksın. Az olsan da çokolacaksın. Sen herkes olacaksın, ama hiç kimse sen olmayacak. Sen acıtacaksın,ama o bağırmayacak. Acıtan da bağıran da sen olacaksın. Onları azaltacaksın,ama sen savaşmayacaksın. Sen yeryüzüne savaş tohumları ekeceksin. Başkalarınabiçtireceksin."
· İslam dünyası kendi meselelerine kendisi kafa yoracak vekendi enstrümanlarını kendisi geliştirecek bir noktaya gelmezse sıkıntılaryaşanmaya devam edecek. Her bölgede halk insani odaklı yönetimleri kurmakzorundadır.
· Hangi millet vetoplum ne olursa olsun barışa adım atıyorsa tanrının rahmetine mazharolacaktır. Savaş isteyenlerle barış isteyenler inananlarla inanmayanlarıntemelini oluşturmaktadır. Kötülüğü, kargaşayı ve insanların arasınınbozulmasını isteyenler şeytanın yolunu tutmuştur. İyiliği, esenliği vekardeşliği inşa edenler Tanrının yolunu tutmuştur.
· Irk ve inanç ayrımcılığı yapanlar hep insanoğluna zarar verdi. Geçmişinhesabı hukukla sorulacak. Aralarında husumet olanların Silahları bıraktırılacakve barışta buluşacaklar.
· Değişim içinkılını kıpırdatmayan zihniyet değişimi yapmaya çalışanları tehdit olarakgörmektedir. Kazançlarının ellerinden gideceğinden korkan baskıcılar değişimedirenmektedir. Değişimin önünü tıkayanlar hiç yorulmadan kolayca gelirlerikendine akıtarak halkın üzerinden kazanıyordu. Mazlum halkın üzerindenkazananlar baskıcı ve kapalı rejimi sürdürüyorlardı. Dünya son yüzyılda buanlayışla yönetildi.
· Eski sistemyozlaşmış ve köhnemiştir. Yeryüzünün kaynaklarına sahip olmak için her yerekendi adamlarını atayan ve sömürgecilik anlayışıyla dünyayı yöneten sistemartık çökmüştür. Gerçekten insanlığa hizmet etmek isteyen seçimle gelen veçalışma aşkında olanlar yeni sistemin sahipleri olacaktır. İnsanlar içinsorunlara eğilen, problemleri çözen hiçbir kirli hesap derdinde olmayan biranlayış yeni düzenin mimarı olacaktır.
· Dünyada kapalı,köhnemiş bir rejim var. Kötü sistem azınlığı zengin ederken çoğunluğu esiralmış. İnsanlar her alanda sıkıntı çekiyorlar. Bu kötü düzenin sahipleritanrıya inanmıyor. İnsanlara haksızlık ve ölümler üzerinden kazanmayı yoledinmiş. Dünyada insana sahip çıkan merkezi bir güç ve halk desteği olmayıncameydanı boş bulan güçlüler dilediklerini yapmışlar. İnansızların egemenliğiböyle başladı. Ve insanlara zulmettiler. Ne vicdan ne de hesap sorulmadüşüncesi vardı. Hesap sorulamamazlık ve sorumluluk olmayınca yeryüzüne kötülükyayıldı.
· Bir taraftayiyecek bir dilim ekmek bulamayan yığınlar, diğer tarafta tıka basa doyan,yiyemediğini de çöpe atan bir kitle var. Bu sürdürülebilir, adil bir tablodeğildir. Kalkınma ya da refah da değildir. Bu hırstır, tamahtır, açgözlülüktür.Dünya malına sahip olmak için zulmü seçenler bu tabloyu oluşturmuştur. Geliruçurumu geçmiş 200 yılın sonucudur. Zengin daha zengin fakirin daha fakirolduğu dönemler geçmişte kalacaktır.
· İnsanlıkkardeşliği böyle mi yaşayacaktı. Elbette tanrı kimilerine fazla kimilerine azverecektir. Kimileri işveren kimileri işçi olacaktı. Kimileri zengin kimilerifakir olacaktı. İnsanlar paylaşmasını ve kardeşliği başaramadılar. İnsan türükendi kardeşlerine dünya malları için mi zulmetti. Bunca ölümler suçlar dünyayasahip olmak için miydi. Tanrı dilerse evrende milyonlarca dünya var edebilirdi.Dünyanın sinek kanadı kadar değeri yoktu. İnsanın aldandığı şey ne idi. Allahher durumda insanı sınar. Paylaşmak kardeşliğin temelidir.
· Terör diyeadlandırılan halk hareketlerinin gerçekte doğru bir hak arayışı olduğunugöreceksiniz. Tarlalarına Topraklarına kaynaklarına el konulan ve sefalete veiç savaşa bırakılan halklar özgürlük mücadelesi vermektedirler. TanrıOsmanlının tekrar doğmasına izin verdi. Yeryüzü karanlık ve kötü bir dönemyaşadı. İnsanlar gerçekleri daha iyi anladı. Bir aydınlanma çağı yaşanmaktadır.Yeryüzünün gizlilikleri ortaya çıkıyor.
· Yeryüzündeki milletler üzerine planlanan oyunlar ve zulümler bir türlüsona ermiyor. Bu durumun en önemli sebebi asırdan asıra farklılık gösterensömürgeci anlayışın hâlâ devam ediyor olmasıdır. Sömürgecilik ve Ortadoğuüzerine Batı'nın sömürgeleştirme proğramı uygulandı.
· Sömürgecilikdünyanın son 250 yılına damgasını vurmuştur. Tarih boyunca birçok tarifiyapılmıştır. Kimileri kullanma, kimileri aldatma, demiştir. Bir Afrikalı"Beyaz adam bizim topraklarımıza geldiğinde onun ellerinde İncil, bizimelimizde topraklarımız ve inciler vardı. Şimdi bizim elimizde İncil var. BeyazAdam'ın ellerindeyse bizim topraklarımız.’’
· Dünya tarihinde inançlıyani insani yönetimlerin en sonuncusu MS 7 ve 15. asırdır. Batı bu dönemigenellikle bir kalemle geçilen, karanlık çağlar olarak adlandır. Halbuki budönem tam da dünya tarihinde inancın kardeşliğin ve insani değerlerin korunduğuadalet, kardeşlik dönemidir. İslam ve Türkler halifelik sancağını taşımıştır.MS. 7. asırda o günün dünyasının iki hâkim medeniyetinin -Sasani ve Bizans-burçlarının dibinde bir din doğuyor ve o din, doğduğu andan itibaren bulunduğucoğrafyaya yayılarak yükselişe geçiyor. Bu bir kırılma noktası. İlk otuz seneiçerisinde bütün Hicaz Yarımadası ve ilk yüz sene içerisinde de İspanya'danÇin'e kadar olan muazzam bir coğrafyada hem ruhuyla, hem fizikiyle var oluyor.Buna İslam Medeniyeti diyoruz. İslam Medeniyeti kendi dinamikleri içinde Sasanive Bizans'a rağmen yükselen bir medeniyet olmuştu.
· Amerika kıtası Osmanlınıngüvenliğinde bir adalet ve barış dönemi yaşayan ilkel toplumlarla doluydu.Ancak bu toplumlar inançlı dürüst ve asillerdi. Kabile halinde yaşasalar dainsani değerleri bilirler tanrıya yönelirlerdi. Kimse birbirini tehdit olarakgörmez ve zarar vermezdi. Bu günkü Amerika henüz yok ve kadim dünyanınhâkimiyeti Müslümanlar ve Türklerin elinde idi.
· Kalan AvrupaViyana'yla Fransa arasına sıkışmış durumda. Ada devletteyse Anglosaksonlarbulunuyor. Bu devletler bir taraftan kendi kökleri itibariyle Yunan, Roma,Latin geleneğine, bir taraftan Hıristiyanlığa dayalı bir kimlik arayışıiçerisindedir. Bir taraftan Müslümanların fetih hareketleri var, diğer taraftaniçeride din ve mezhep savaşları, tabii afetler ve salgın hastalıklarlaboğuşuyorlar. Feodalite nedeniyle o küçücük Avrupa kıtasında yüzlerce derebeyikendi içlerinde belirsiz bir çekişmenin içerisinde. İşte bu sırada çare olarak,kurtuluş olarak dünyaya açılıyorlar. Çünkü yapabilecek pek bir şeylerikalmamış. İşte bu dünyaya açılma süreci tarihteki bir başka büyük kırılmayasebep oluyor. Dünyaya sahip olma rüzgarı ve sömürgeciliğin ilk adımlarıbaşlıyor.
· Karanlık çağdançıkarken bulunduğumuz konumu ve zamanı anlayabilmek için dünyanın son ikidönemini incelemeliyiz. Birbiriyle çok bağlantılı nedensellikler sunmaktadır. Çağlar da birbirini etkiler dünya binlerce onbinlerce yılda değişimlerle bir noktaya doğru gider. İnsanlar, insanlarıninançları, algıları yaşam şekilleri etkilenir ve değişir.
· İslam medeniyeti,Osmanlılarla zirvesine ulaştığı bir zamanda hiçbir şey yokken Batı medeniyetininyükselişi gerçekleşiyor. Tarih içerisinde bu tür kırılmalar hep oldu. Dünyatarihini anlamak isteyenler bütün tarihî kırılmaları ve kendi var oluşmecralarını nedenleriyle anlayabilirler. Tüm insanlığın hizmetkarlığını ve birliğineyönelik çalışmaları kaybeden her toplum ve yönetim yıkılışa geçmiştir.
· Avrupalıdenizcilerin bir kısmı Batı'ya gitmişti. Ama sömürgecilik çağlarının başlamasıÜmit Burnu ve Afrika kıyılarından geçerek Doğu'ya giden denizcilerle başladı.Doğu'ya gidenler Afrika kıyıları, Hicaz Yarımadası ve oradan da Hindistan'a,Çin'e, Endonezya kıyılarına uzanmışlardı. Sömürgeciliğin başlangıcı ve kırılma noktasıböyle başlamıştı. Bu tamamen siyasi ve ekonomik ihtiyaçlarla şekillenmiş biryolculuk neticesinde karşımıza çıkan bir şey. Avrupa'da var olabilmek içinihtiyaç duydukları her şeyle karşılaşmışlardı o topraklarda; yiyecek, içecek,altın ve diğer kıymetli madenler. Doğu'ya gittiklerinde buna ilaveten bir deipek ve baharat gibi zamanın kıymetli emtiaları var. Aslında bu ticaretyıllardır vardı. Ama ne değişmişti. İşte değişen hırs, inaçsızlık ve küfredüşmeydi. Sapıtacak ve zulmedecek toplumlar bir boşluk arıyordu sanki birkırılma bekliyorlardı. Zamanla oluşan yeni ortamda insanlığa sahip çıkacakmerkezi otoritenin boşluğuydu. İşte bu hısızlara zemin hazırladı.
· Batı'nınyükselişi denizlere açılmayla başlıyor. Aslında denizlere açıldıkları zamanamaçları uzak kıtalardan ticaret yapmaktı. Osmanlının egemenliği vekorumacılığı azaldıkça ilkel ve çaresiz halklara karşı niyetlerini bozdular.Kötülerin kolonileri haksızlık ve zulümle hızla güçlendi. Bunlar bir çeşitkorsanlık ve yağmacılık yapmaya başladı. Zamanla iyice abartarak uzakkıtalardaki halklara saldırmaya hatta insan ticaretine kadar gitti. Afrikanınve Amerika kıtalarının zenginliklerini sömürüyor ve halklarını köleyapıyorlardı. Afrika halkı daha çok köle edilirken Amerika yerlileriöldürülüyordu.
· Başlangıçtakikatliamlar sonraki yüzyıllarda yaşananların yanında çok fazla anlam ifadeetmiyor. Doğu'ya giden Avrupalılar burada kendilerinden daha gelişmiş birmedeniyet seviyesiyle, Batı'daysa daha ilkel bir seviyeyle karşılaşmışlardı.Doğu'da ilk yaptıkları şey yerli hâkimlerden izin alarak ticaret yapmakolmuştu. O dönemin mesela, Hindistan'daki hâkimleri Babürlüler hem teknolojik,hem ekonomik olarak Avrupa'dan çok yüksekte idi. Avrupalı tüccarlar kıyıbölgelerinde kurdukları küçük kolonilerle işe başlıyorlar. Bu koloniler, tarihemâl olacak olan kolonyalizmin türemesine sebep oluyor. Yani sömürgecilik bueşikten filizlenmeye başlamıştı.
· Yeryüzü tarihinebaktığımız zaman hâkimiyet mücadelesinde din adamları, tüccarlar ve askerlerönemli rol oynuyorlar. Dini kullandılar, tüccarlarla finanse ettiler,askerlerle ele geçirdiler.
· İnsan kaynağınıda kullanarak ve her türlü kaynağı haksız yere ve zorla el koymak sömürünün enaçık tarifi idi. Güçsüzü rehin alıp, satmak ve köleleştirmek nasıl kuralolabiliyordu.
· Başkalarına aither türlü kaynağa zorla sahip olacak ama bir taraftan da kendinizi meşrugöstermek kaygısı taşıyacaksınız, bu benim hakkım diyeceksiniz. İşte bunudiyebilmek için altyapı oluşturuldu. Ticaret faslı geçiyor el koyma dönemine başlıyorsunuz. Bunu da kendivicdanınızda, bulunduğunuz toplumda ve bölgesel medeniyette haklı göstermekzorundasınız.
· Tam bu sıradayavaş yavaş yükselmekte olan natüralizm, pozitivizm gibi inançlar ve reformunbize bıraktığı tortular imdada yetişiyor. Bu sürecin sonu da tahmin ettiğinizgibi ırkçılığa kadar uzanan ve 19. yüzyılda da Darwin'den beslenen ancak güçlüolanın yaşamaya hakkı olduğu, ancak güçlü olanın yaşayabileceği bir zihnî arkaplana doğru giden yolculuk başlıyor.
· Misyonerlik,başlangıcında olduğu gibi sadece Hıristiyanlığı insanlığa yaymak için kullanılanbir tabir değil. Misyonerlik, sömürge alanlarını genişletmek için kullanılanbir araç oldu. Dönemin yerli halklarının güvenini kazanmak için bir yolbuldular. Genellikle insani yardımlarla; eğitim, sağlık, ziraî teknolojiler vebuna benzer faaliyetlerle yerli halkı aldatarak ve kullanarak dünyayayayıldılar. Misyonerlerin faaliyetlerini şirketler finanse ettiler. Bugün degeçmişte de sömürgeciliğin başladığı dönemlerde de misyonerleri götürenler, parakazanmak için ticaret yapan firmalardır.
· Eğer kendi hayattarzınızı başka bir topluma ihraç edebiliyorsanız, yani kendi kültürünüzü başkabir topluma tanıtıp, kabul ettirebiliyorsanız, o zaman kendi kültürünüzünürünlerini de tanıtıp kabul ettirirsiniz ve ona talebi yükseltirsiniz. Başlangıçtabunun en yaygın yöntemi misyonerlikti. Ama Misyonerlik günümüzde milyonlarınhedef ini ve zihnini saptırmak için bambaşka bir şey.
· Komplocular aslındadinî değil sosyo-kültürel bir değişimin peşindedirler. Müslümanları Hıristiyanyapmak gibi amaçları yoktur. Öncelikli olarak yapmak istediği şey kitlelerinkültürünü ve kimliğini değiştirmektir. Yaşam felsefelerini dünyaya empozeetmektir. Zamanla haksızlığı ve zulmü doğru yol kabul ederler. İnsanları yoldançıkarırlar. Böylece hem onları kullanırlar hem de yönetirler.
· Felsefi açıdansömürgeciliğin askerî ve siyasî ve psikolojik üç boyutu var. Hemen her insandaolan bencillik, egoizm ve psikolojik unsurun içinde ırkçılık da var."Benim temsil ettiğim ırk, kültür ya da medeniyet üstündür!"anlayışı. Sömürgeciliğin varlık nedenlerinden en önemlisidir. Sömürgecilerdünyanın herhangi bir yerine uzandıkları zaman oradaki öncelikli hedef ekonomiksömürüdür. Buna dinî boyutu da ilave edebilirsiniz. Ama asıl amaç dünya ticaretinehâkim olup yönetmektir.
· Osmanlıegemenliğini kaybedince insani değerlere sahip çıkan otorite yıkılmıştı.Batı’da güçlüler kıtalardaki ilkel halklara baskı kurdular. Delikli demire vegelişmiş silahlara sahip olanlar mazlum halklara üstünlüğün etkisiyle kolaycahükmedildiğini gördüler. Aldatarak, uyutarak halklara hükmetmeye başladılar.Zamanla baskılarını ve yandaşlarıyla ticaretlerini artırdılar.
· İyilerinegemenliği yıkılıp, kötüler dünyaya egemen olmaya başladığında birtakım iyiniyet ve insani değerleri de kullandılar. Kendi yandaşları adına kullanılaninsani değerler diğer insanlar için zulüm oluşturuyordu. Zamanla yayılıpgenişlemeye başladılar. Kötüler dünyaya egemen oldukça insanlar parçalandılar.Düşmanlık ve savaş yeryüzüne yayıldı.
· Misyonerler,sanki insani gayelerle dini görev için hareket ediyorlardı. Belki kendileri deekonomik güce sahip baronların yönlendirmelerinden haberleri yoktu. Diniamaçları kullanarak kendi içlerinde kandırılanlar oldu. Gerçek amaç dışarıyaaçılma, kazanma, dünyaya sahip olma idi. Avrupalı din adamları, askerler vebaronlar insanlığa hizmet için değil onlara hükmetmek için hareketegeçmişlerdi.
· Bir taraftanticaret yaparak batı'nın kültürünü ihraç etmek üzere farklı kıtalarayöneldiler. Kıtalarda yerli halk arasında yaşayarak zamanla yeni bir düzenkuruldu. İnananların, iyilerin karşısında olanlar ve Osmanlı düzeniniistemeyenler uluslar içinde daima vardı. Kötüler, iyilerin egemenliğinde deolsa varlıklarını sürdürürler ve iktidar olacak bir ortam yakalayamamışlardı. Küreselbir hareket ile iyilerin çöküşe geçtiği dönemde her ulus içinde kötülerinhareketi ortaya çıktı. Her ulusta yandaş hükümetler kuruldu. İnançlı halklarzamanla bastırıldılar. Kitlesel sömürü hareketleri kendiliğinden oluşmayabaşladı. Çünkü inanmayanlarda bir dünya yarışı başlamıştı. Doğu'da, Afrika veOrtadoğu’da Batı'nın ürünlerine talep yükselmeye başladı ve böylece batı'nınürünleri satın alınmaya başladı. Yeni dönemin dünya haritasına şöyle birbakacak olursak; gemiler Avrupa'dan Batı'nın ürünleriyle Doğu'ya gidiyor,Doğulular bunları satın alıyorlar, sonra o paralarla Batılılar Doğulularınemtialarını alıyorlar. Böylece rövanş gerçekleşmiş oluyor ve gittikçegenişleyen sömürü düzeni de bu şekilde başlamış oluyor. Kolonilerin sınırlarıgenişledikçe nüfus artıyor, kurumlar yapılanmaya başlıyor. Artık Çin'de,Hindistan'da, Endonezya'da Batılı şehirler kuruluyor. Günümüzde inşaları sonaermiş olan bu şehirlerin tamamı Batılı dinamiklerle oluşturulan, Batılı hayattarzına göre tasarlanan şehirlerdir. Mimari doku öyledir, günlük hayat öyledir,kültür öyledir. İnsanların kılık kıyafetinden tutunuz, yiyecek içeceklerine vetabiatıyla bir müddet sonra da eğitimlerine kadar her nokta, Batı'nın hayattarzı ve kültür anlayışına göre şekillendi.
· Sömürge mekanizmasısürekli kendini yenileyen ve geleceğini bütün ayrıntılarıyla önceden tasarlayanbir yeteneğe sahip olmuştu. Sömürgeci kolonilerin aynı amaç uğrunda birleşerekbirleşik devletleri kurmasıyla artık dünyadaki düzene yön verecek bir yönetimmasasına sahip olmuşlardı.
· Sömürgecilik veemperyalizmin insanlarla ilişkisi çok net görünmektedir. 40 ar senelik dilimlerhalinde programlar ve modeller değişime uğramıştır. Egemen güçler 40-50 yıllıkdönem içerisinde bir sonraki dönemin programları üzerinde sürekli çalıştılar.Ayakta kalabilmek için modellerin eskimesine karşı uygulanacak başka bir model,başka bir politika geliştirdiler. İyi gösterdikleri şeylerle kötülediklerişeyler arasında varlıklarını güçlendirdiler. İnsanların gözünde meşruluklarınıispat ederken insanlığı da yönlendirdiler.
· Amerikakıtasındaki bilindik yeni dünya Avrupalılar tarafından sömürgeleştirilinceiblis yeryüzünde kudrete erişti.
· Dünyakaynaklarının kabaca % 80'ini dünya nüfusunun % 20'si kullandı. Bu süreçsömürgeci şirketlerle başladı. Sonra şirketleri devletleştirdiler. Devletlerşirketlerin emrini yürütür oldu. Sömürge modeli yorulunca bu defa yerliişbirlikçilere taşeronluk verdiler. Yerli işbirlikçiler modeli de eskiyince budefa tekrar şirketleşme modeline döndüler. Sürekli dönüşen modelin bugünümüzdeki adına küreselleşme deniyor. Dünya ölçeğinde bir hukuki zeminoluşturuldu.Bu zemin, bazen Birleşmiş Milletler'le, bazen benzeri başkauluslararası kuruluşlarla oluyor. Bu hukuki zemin aynı zamanda süreci yönetendevletlere dilediği yere müdahale yetkisini de veriyor. Müdahale yetkisinimeşru kılabilmek için de hiç kimsenin itiraz edemeyeceği birtakım değerlerkullanılıyor. Birleşmiş Milletler'in son 10 yıl içerisinde Afganistan, Irak veLibya'ya müdahale yetkisi veren kararları, bir takım gizli gerçekleri gözlerönüne seriyor. İnsan hakları, can ve mal emniyeti gibi hiç kimsenin itirazedemeyeceği değerler kullanılarak Haçlı Seferleri gerçekleştiriliyor. Ortadoğuve Afrika’da yabancıların en az 20 katı Avrupalı bulunuyor. İlk haçlı seferlerindekılıçlar, süngüler ve toplarla geldikleri bu topraklar şimdilerde insanlığınitiraz edemeyeceği (!) değerleri kullanarak gelen Avrupalılar var. İnsanhaklarını, demokrasiyi, can ve mal güvenliğini kullanarak dünya genelindeinsanların itiraz edebilirliği kaldırılıyor. Bu değerlerde samimi olmayanların gerçek niyetin ne olduğu aslındaanlaşılıyor. İnsanlar aldatılarak kullanılarak neler yapılmıştır ve dünyazamanla ne hale gelmiştir. Birbirlerini öldüren insanlar, kötü bir düzen vekaranlık bir çağ.
· 16. asırdanitibaren Avrupalılar yeni dünyalar keşfetme adı altında bilindik topraklara gözdiktiler. Eşkiyalık yapan korsanlar kazanç için deniz aşırı yollara çıktılar.Başka kıtalar bereketliydi. İlkel yaşayan halk bereketi kullanamıyordu. Dahadoğrusu dünyaya sahip olma hırs ve açgözlülük yoktu. Güven içinde yaşarlar vedoymayı afiyet sayarlardı. Gemilerle yola çıkanlar uçsuz bucaksız arazilerdeihtiyaç duydukları üretimi gerçekleştirebilmek için insanları vatanlarındankopartıp, köle olarak kullanmışlardı. Daha sonra Sanayi Devrimi gerçekleşip bukölelere ihtiyaçları kalmayınca alladılar, pulladılar ve 19. asrın başındainsan haklarını gerekçe göstererek köleliği yasakladılar. Bir de Afrika'daLiberya diye bir ülke kurdular özgür insanların ülkesi adında ve kenditopraklarındaki köleleri de oraya sepetlediler. Amaç insan hakları ya da okölelerin de insan olduğu vurgusu değildi. Amaç Sanayi Devrimi'yle birlikteartık üretim kölelerine ihtiyaç kalmadığı için o insanlardan kurtulmaktı, amabir çelişki yaşandı bu süreçte. Üretim köleliğine ihtiyaç kalmadı, sanayi icatoldu, makineler sınırsız üretimi yapmaya başlayınca bu defa tüketim kölelerineihtiyaç vardı. İşte o tüketim köleliği de 19. asrın ikinci yarısından itibarentüketme potansiyeli olan coğrafyaların kültür ve hayat tarzlarını değiştirerekonlara yeni bir modern, yeni bir ideal toplum anlayışı zerk ederek aranızda endeğerliniz en çok tüketendir denilebilecek bir prensibi bize kabul ettirdiler. Sömürgeciliğinson haddi tüketim köleliğiydi. Hatta öyle bir hale geldi ki içinde yaşadığımıztoplumun değer yargıları bize bunu dayatıyor, bizi lüks yaşama mahkûm ediyordu.
· İslamtoplumlarında Avrupai tarzda yetişen maddeci ve çıkarcı yeni entelektüel kesim,sömürgeciliği desteklerken mazlum halkları ezmiştir. Her ulusta fırsatıbekleyen inançsızlar şeytanın egemenliğine hemen icabet ediyorlardı. Dünyayasahip olma kazanma ve yönetme arzusuyla hareket edenler mazlum ve inananhalkları sindirmiştir.
· Muhammet veTürkler islamı savaşla yaymamıştır. Ancak insanlığa ve dine düşman olanlarsaldırılarıyla Müslümanları buna mecbur kılmışlardır.
· 1300-1700 arasında yecüc ve mecüc zaman zaman osmanlı ile savaştı.Şeytanla işbirliği yapanların dönemsel savaşları oldu.
· 1800’lü yıllardan sonra bütün güç İngiltere’deydi ve onlar kıtalarakendi kültürünü empoze ediyorlardı. Bir İngiliz ve Hıristiyan, Müslümangördüğünde onu Hıristiyan yapmak isterdi. O’na kültürü empoze ederdi vekültürel emperyalizm yaşandı. Özgürce kabul edilmeyen fikirlerikültürlerine(yeme, içme, giyim,davranış) empoze ettiler.
· 18.yy da aydınlanma çağında bilimsel yaşam ve modernizm başgösterdi.Dinleri ve tüm inanışları reddeden bu anlayış sınırsız özgürlük ve tanrıyasalarına karşıtlık olarak doğdu. Maddi veriler bilimsel gerçeklerharicindekileri reddetme politikasıyla manevi inançların hepsini ve ahlakideğerleri yıkmaya çalıştılar. Zamanla artık modern dünyada yaşıyoruz diyerektanrının ve şeytanın varlığı sorgulanır oldu.
· Dünya Savaşındaulusların tamamının toprakları işgal edildi. Emperyalizme karşı direnişlerfayda vermedi. Her beldede işbirlikçi muhalifler vardı. Ardından etnik, dini veçeşitli parçalanmalar yaşandı. Kardeşliğe açılan savaşta kötülük iyiliğişiddetle bastırmıştı. Kötülük gücünü arttırdıkça insanlar daha zor sosyalşartlarda yaşamaya başladılar. Suç kolay yapılıyor ve kimse sakınmıyordu.İnsanlarda tanrı inancı zayıflamış güçlü olmak için zarar veriyor ve haksızlıkediyorlardı. Güçlü zayıfı ezer, kimsenin hakkı gözetilmezdi. Çünkü insanlığıkoruyacak halk destekli otorite yıkılmıştı.
· 1875’den sonra dünyadaparçalanma hızla yayılıyor. Kötülük değer bulduğundan kötülerin dönemibaşlıyor. Her kıtaya ve ulusa kötüler hakim oluyor. Hırsla dünya için mücadeleederlerken mazlum halkları kınayarak ve öldürerek egemenliklerini sürdürüyorlar.Kötülük yapma, kışkırtma ve savaş siyaseti güdenlerin karanlık rüzgarıyeryüzüne egemen oluyor. İnançsızlar bu rüzgara hemen icabet ediyorlar. Yeryüzübir dönem bu karanlık düzenin etkisi altında kalıyor. İnsanlar bu düzendenbüyük sıkıntılar çekiyor. Ölenler, öldürülenler, savaşlar insanlara büyük zararveriyor. Birlik olmanın, paylaşmanın, sevginin ve iyiliğin karşısındaki olumsuztüm güçler insanlığa düşmanmış gibi hareket ediyordu. İnsanlar birlik olmayı vesorunları beraber çözebilmeyi hiç akıl edemediler. Önderler ve küresel güçler,insan sevgisiyle merhamet kanadını açarak uluslara yaklaşmadılar. İnsanlığınsorunlarını çözecek olumlu adımlarda bulunmadılar. Varlıklarını sürdürmek vedünya hakimiyetini devam ettirmek için insanları birbirine kışkırtıpbozgunculuk yaptılar. Yeryüzü zaman içinde kötü bir hal aldı.
· Dünyadasömürgeciliğin diğer deyişle inançsızlık kültürünün etkisi altında yaşayantoplumlar kendi hayatını, kendi kültürünü kendi inancını yaşayamadılar. Kenditopraklarında insan gibi yaşayamaz oldular.
· Tefeciliğin, yanipara satarak para kazanmanın mucidi inançsızlardır. ABD’de olmayan paraüzerinden, borç vererek aldatma siyasetiyle para sistemlerini ve ekonomilerinikurdular. Elbette bu uzun sürmezdi.
· Tüm dinlerdetanrı, akıllı olmayı, yenilikçi olmayı gelişmeyi demokrasiyi ve barışıemrettiği bir gerçektir. Ancak Emperyalistler Tanrı karşıtlığıyla hareketettiler. Çağdaşlığa ve ilme farklı anlamlar yüklediler. Çağdaşlığı bedeni açmakolarak gösterdiler. Dinlerin emrettiği görgü kurallarını sahiplendiler. Veinananları görgüsüz vahşi olarak nitelediler. Kendi uyguladıkları zulüm vebaskılardan sonra inananların yaşam mücadelesini zulüm ve diktatörlük olaraknitelediler. Kendi halklarına desteklerinden dolayı kendilerini iyilerdensandılar. Halbuki onlar yeryüzünde daha kudretli olmak için yandaşlarına destekvermişlerdi. Onlar ne evrensel değerleri ne de insan haklarını korudular. Kendimenfaatlerini koruyanlar evrensel değerleri kullandı. İlmi ve teknolojiyi desilah üretiminde kullandılar. Sömürge ile hükmetmek için güçlü olmayarışındalardı. Ne insanlığa ne de ilme katkıları oldu. Gerçekleri bilesaptırdılar. Pek çok gerçeğin de üzerini örttüler. İnsanların kafasınıkarıştırıp toplum mühendisliği yaptılar.
· İnananlar,insanları halk olarak görmüştür. Demokrasiyi, adaleti, eşitliği tüm insanlariçin ister. İnsanlığı korurken insanlığı tehdit edecek her türlü olumsuzluklarıyasalarla engeller. İnanmayanlar sürekli tanrının emirleri dışına çıkar veinsanlara zarar verir. İnanmayanlar sadece inanmayanları halk olarak görmüştür.İnanları tehdit olarak görmüşlerdir. Tanrının yasalarını değiştirirler,insanları aldatırlar, kirli planlarla bozgunculuk ederler. Demokrasiyi de,Adaleti de kendileri adına kullanırlar. Tüm insanlığa zarar verirler.
· İnançsızlığınçizgisi güçlü olmak ve sahip olmak için her yol kullanılır anlayışıdır.Kötülerin kültür ve medeniyeti yaşam felsefesi yıkılıyor.
· İnananlar,dünyaya dikte ettirilen kültür ve medeniyetin gölgesinde yaşamakistemeyecekler. Hangi değerlerle süslerlerse süslesinler, nasıl takdim ederlerseetsinler artık yozlaşmış eski düzen devam edemeyecektir.
· Kötü düzenebaşkaldırı da birlik olmak ve tanrıya güvenmek yegane şarttır. İnananlarkendilerini artık tehdit olarak görmemelidir. Eğer amaç dünya değil Tanrırızasıysa dünya hırsı kalkmalıdır. Zaten ancak birlik olunursa eski kötü düzenyıkılacaktır. Yoksa birkaç ülkenin mücadelesiyle bu başarılamaz. Aynı amaçuğrunda birleşenler güçlü olma ve egemen olma niyetinden vazgeçerek yeni düzeniinsanlık adına kurmalıdır. Ancak o zaman başarılı olunacaktır.
· Bilinen tarihtenöncekini ortadan kaldıran inançsızlar 1600’lü yıllar öncesini değiştirdiler vesildiler. İnsanların gerçeklerle bağlantısı kesildi. O dönemin inancını kültürve medeniyetini yok ettiler. O dönemleri yanlış ve uydurma tarihlerle karanlıkçağ olarak nitelediler. Halbuki tanrının yasalarına uyulduğu barış ve kardeşlikdönemi adalet vardı. İnançsızların egemenliğinde yeni bir kültür yaratıldı.
· Dünyanın bilinentarihinden bugüne kadar fizikî ve zihnî topyekûn sömürgeleştirilemeyen tekkültür inananların hayat felsefesidir. Her ulusta yaşayan doğrucular barışçılarve iyilikseverler bu halkı oluştururlar. İnanan halkları bu baskılarla yoketmeyi başaramayacaklarını hala anlayamadılar.
· Avrupa bir zamanlarRoma'nın sömürgesiydi. Onlar da bu mazlumiyeti tattılar. Sömürgenin efendiyekarşı ne hissettiğini biliyorlar. Tanrı mazlumu ve zalimi hakkı ve batılıonlara göstermesine rağmen yanlış yolu seçtiler. Elbette hepsi değil. Sömürgecidüzene muhalif halklar da vardı. Avrupa’da kıyılar haricinde iç kısımlardakilerhalklar temiz yolu seçmişlerdi. Yoğunlukta olan kıyı kentleri batıl yolasapmışlardı.
· İnsanlar budeğişimin sorumluluğunu hissederlerse, küresel mücadelenin bir Türkiyemücadelesi olmadığını anlayacaklar. Türkiye’nin güçlü olmak için basit birsiyasi çabada olmadığını, bunun aslında bir insanlık mücadelesi olduğunu farkedecekler. İnsanlar hakkı fark edince ona sarılır. Din için yani insanlık içinmücadele ederler.
· Emperyalistsömürgeciliğin yeryüzünde kirli planları hep oldu. Ama artık peygamberlerinköklerinden beslenen bir hayat tarzı yeniden filizlenecektir.
· Fransa 1800’ünsonların köleliği kaldırıyoruz. İnsani değerlere önem veriyoruz gibisöylemlerle sadece insanları aldatmıştır.Batı sömürgeciliği form değiştirdi. Ülkeleri kaosta bırakarakkarın tokluğu kadar düşük ücretle çalıştırıp modern köleliği kullandılar. Mali'de Fransız emperyalizminin en güncel oyunusergileniyor. Ama halklara galip gelemeyecekler. Çünkü tanrı aydınlanmayı,uyanışı başlattı.
· Dünyaya sonyüzyılda sosyal Darwinizm etkili oldu. Yani ‘Güçlü olanın paraya, refaha, lükseve yaşamaya hakkı vardır.’ Anlayışı hakim oldu. Ötekini yok sayan, küçümseyenve köleleştiren. Konfor ve fizyolojik tatmini öne çıkaran bir bencillik ideolojisihakim olmuştu. Hakkın hâkim olduğu bir hukuk değil, güçlünün haklı olduğu birhukuk düzeni içinde yaşadık. Güçlüyseniz bir şekilde haklı olursunuz. İdealolan hakkın haklı olduğu bir hukuk düzeni içinde yaşamaktır. Bunugerçekleştirebilecek yeni bir soluk gökten yani Tanrıdan geldi. Tüm insanlaronu görüyor. Ama kim olduğunu fark edemiyor. O’nun yönettiği ülke Türkiye’dir.Sonrasında dünyadır. Türkiye sömürgecilik girdabından muzdarip halkların sonumudu olmuştur. İnancın köklerinden beslenen bir hayat tarzı inşaa ediliyor.
· Bilim veteknolojiden mahrum kültür ve medeniyet âcizdir ve hiçbir işe yaramaz. Kültürve medeniyetten mahrum bilim ve teknoloji de zalimdir şu anda olduğu gibi. Yenimedeniyet ve esenlik krallığı bu ikisini beraber götürmek zorundadır. İnsanlarsömürgecilik girdabına yüz yıldır dayanabiliyorsa insanlığın kurtuluşu içinbüyük bir umut ve güçlü bir potansiyel var demektir.
· Birinci DünyaSavaşı'ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti'ne dayatılan şartlardan birisi İslamdünyasındaki bütün hak ve iddialarından vazgeçirilmesiydi. Birinci Dünya Savaşısonrası Ortadoğu yapılanmasında casuslukla gizlilikle değil, müzakerelerdeaçıkça konuştular. Ve dediler ki "Tarihimize karabasan gibi çöken birdevleti, bir milleti yok etmek için ilk defa elimize fırsat geçti! O zaman hemtarihin hesabını soralım, hem de geleceğin teminatını oluşturalım."Dediler. Onlara göre yeni dünya düzeninde Osmanlı benzeri bir hasmın yenidenortaya çıkmaması ve Ortadoğu halklarının gönüllü olarak bir daha bir arayagelmelerini önleyecek işlere koyuldular. Halkların, insanların bir arayagelmesini önleyecek tüm faktörler kullanıldı. Bozgunculuğun her türlüsüyapıldı. Etnik bölünme, mezhep bölünmesi, aşiret bölünmesi yaşandı.
· Zalimler sonsuzakadar hüküm süremezlerdi. Tanrı mutlaka bir gün müdahale edecek ve insanlarıkurtaracaktı. Halifeliğin sonlandırıldığı islam dünyasının doğal lideri olanAnadolu halkının bu coğrafyada tekrar bu itibara ulaşmasını engelleyecek planlaryaptılar. Bu oyunlarını nereye kadar sürdüreceklerdi. İnançsızlar egemenliğikaybetmenin telaşını yaşıyorlar.
· 1940'lardaİngiltere'nin Türkiye sefaretinin Londra'ya geçtiği raporlarda şöyle birhayıflanma var; "Aradan yirmi sene geçtiği halde ve Türkiye sekülerizmdebu kadar mesafe aldığı halde ve Ortadoğu halkıyla bütün bağlarını koparmak içinyoğun bir şekilde çalıştığımız halde Ankara'da bulunan bütün Müslüman ülkesefirleri hâlâ Türkiye'yi kendi doğal liderleri gibi görmek istiyorlar."
· Mazlumların ve hakkın üzerine aşırı derecede gidip taşkınlıkda ilerigiden siyonizm kendi yıkılışını hazırlamıştır. Siyonizmin kırılma noktası mavimarmara olmuştur. Antisemitizm hak için tekrar gelebilir. siyonizmin yıktığıdünyada antisemitizm tekrar doğmaktadır.
· Dünyadaemperyalizme, sömürgeciliğe ve Yahudiliğe tepkiler artmaktadır. MacaristanBaşbakanı Viktor Orban, Budapeşte’de toplanan Dünya Yahudi Kongresi’nde (WJC) ülkede artan Yahudi düşmanlığına göz yumulmayacağınıifade etti. Yüzlerce din adamının yanı sıra Almanya ve Rusya DışişleriBakanları ile İsrail Enerji Bakanı’nın da katıldığı kongrenin ilk günündekonuşma yapan Orban: “Hayal kırıklığı, öfke ve nefret giderek yükseliyor.Herkes şunu bilsin ki, Yahudi düşmanlığı kabul edilemez ve asla görmezden gelinemez.”dedi. Ancak Başbakan’ın özellikle Yahudi düşmanlığı ile dikkat çeken aşırısağcı Jobbik Partisi’nin söylemlerine yönelik net bir tavır almaması kongreyekatılanların tepkisini çekti. Macaristan’ın 3. büyük partisi aşırı sağcıJobbik, kongreden bir gün önce Budapeşte’de siyonizm karşıtı büyük bir gösteridüzenlemişti. Ekonomik krizle boğuşan Macaristan’da aşırı milliyetçi oylara daihtiyaç duyduğu iddia edilen başbakanın, antisemitizme karşı herhangi bir yasaldüzenlemeden söz etmemesi ülkede yaşayan yaklaşık 100 bin kişilik Yahuditoplumunu endişelendiriyor.
· Türkiye ya budoğal liderlik rolünü benimseyerek tehditlere ve tehlikelere aldırmayıp hakkınve mazlumun savunuculuğunu yapacak ya da eski vesayete boyun eğerek bundanönceki seyrinden daha kötü duruma düşecek. İnananların cihan hakimiyeti ve tüminsanlara özgürlük ve adalet beklentisi çok eski tarihlerden beri vardı. İşteyaşanan en son gelişmelerle anlıyoruz ki; Ortadoğu halkları adeta kromozomlarınaişlemiş gibi Türkiye’yi kendi dünyalarının tabii lideri olarak görmekistiyorlar.
· Yönetimlere,devletlere sahiplenenler ülke bizimdir diyerek zulmü makul gördüler. Tanrısavaşı isteyenlere ceza verecektir.
· ÖrneğinTürkiye’de Cumhuriyet dönemindeki milli mücadele emperyalizme karşı birdirenişti. Ardından batı etkisindeki parçalayıcı milliyetçilik akımı ortayaçıktı. İdeolojik yapılanmaların mahiyeti etkin güçlerin etkisiyle ortaya çıktı.Türkçülük, zamanla Kürtçülük, mezhepçilik, aşırılıklar vb Hepsi de kardeşliğeve birliğe zarar veren öğelerdi.
· Kıyamet benzeri olayları bizzat kendileri yaratıp dahasonra bunları ‘olağanüstü’ yorumlama yoluna gittiler. Kıyamet benzeri olaylarıkendileri yaratarak hem kendi halklarını inandıracaklar hem de vahşetlerinekitle desteği aldılar. 11 Eylülügerçekleştirerek Gog magog geldi gibi iddialarla mazlum halklara saldırananlayış dünyaya ve kaynaklarına sahip olma düşüncesinden başka değildi.
· İnananları kötü gösterecek bombalı ve terör eylemleridüzenlenerek olayların provoke edilmesi, ve halkın nazarında İslam düşmanlığınınoluşturulması sağlandı.
· Bin kadar 11eylül kurbanının kimliği hala saptanamadı. Gerçekte de bu kadar ölen yoktur.ABD yalan üzerinden siyaset yaptı. Ne uçaklar hakkında yeterli bilgi, ne deenkaza ait yeterli deliller vardı. Stüdyoda kurgulanmış bir yalan yeryüzüneorganize bir şekilde yutturuldu.
· Dünyanın heryerinde Osmanlı adaleti ve yardımseverliği özlenmektedir. Çaresiz ve kıtlıktakalanlara yardım eden Osmanlı doğrulukla hükmetmiş. Bazı ülkelerin vekabilelerin bayraklarında ay yıldız vardır. Ali Osmani devletinin yaşadığını vehasretle bekleyenlerin olduğunu unutmamak gerekir.
· Kürt olanSelahattin Eyyübi Kudüs’e hükmetti. Türk olan Fatih Sultan Mehmet İstanbul’ahükmetti. Kürt ve Türk kardeşliği ilahi bir kardeşliktir. İbrahim’in öz oğullarıgerçekten birinci dereceden kardeştir. Bu kardeşliğe düşmanlık besleyen gog vemagog dur. Şeytanın kışkırtmasıyla bu kardeşliği yıkmaya çalışmaktadırlar.Aralarına fitne soksalar da bu kardeş halklar Tanrı çizgisinde olduğundanırkçılık saçmalığına düşmeyecekler. 1798 Fransız ihtilaliyle kardeşliğe açılansavaşta Irkçılık son bulacaktır.
· Haritalarda bileAfrika'ya karşı sömürge zihniyetinin bir yansıması olan psikolojik birsavaş vardır, bu kıta ile ilgili kirli bir medya yönlendirmesi ile insanlaraldatılmaktadır.
· Tabi 'dünyanın enfakir ülkesi' diye lanse edilse de altın, uranyum, fosfat gibi madenleresahip, hiçbir kuyu açılmasına izin verilmese de petrol ve gaz zengini ama insankaynağı olarak ama tam 50 yıldır hafıza donukluğuna uğratılmış bir ülke. Fakirdeğil fakir bırakılmış. Yer altı zenginliği yüzünden Fransa'nın acımasızcaüzerine çöktüğü, her türlü kirli oyunu oynadığı Mali'de bir türlü huzursağlanamıyor. Fransız desteğindeki mali hükümeti mali halkına zulmetmekte vekaynakları sömürmektedirler. Fransa’nın korumasındaki vesayet elbette yıkılmayayüz tutmuştur. Ancak Afrika’da şeytanın egemenliği baskı ve zorbalıkla nasılsancılı sürdüyse yine yönetimleri halka bırakmayacak olan terör devletlerimücadele edecekler ve değişim yine sancılı sürecektir.
GÜNÜMÜZ· 1. dünya savaşından sonra ortadoğuda kurulan düzen tabandan gelen güçleyani halkın desteğiyle yıkılmaya başladı. Tüm bu değişimlerin başlangıcı ırakve Afganistan savaşlarının sonucunda oluşan enerji tepkimesiydi.
· Türkiye Esad’ın karşısında olmakla eski düzenin karşısında olduğunu veoluşacak yeni dünya düzenine destek verdiğini açıkça gösterdi. Hatta yenidüzenin şekil almasında yönlendirici güç olduğunu ilan etti.
· Mısır, Türkiye’yi adım adım takip ediyor. Referandumlar, anayasadeğişiklikleri, kalkınma ve sistem tartışmaları görülüyor. Tüm Ortadoğu vedünyada bunlar yaşanacaktır.
· Liderler gidiyor. Yönetimler değişiyor. Çin’de ve Japonya’da hükümetliderleri değişti. ABD dışişleri bakanı Hilari Clinton beyin sarsıntısıgeçirdi. Yeni dış işleri bakanı atanacak ve nasıl bir rol oynayacağı merakkonusudur. İtalya başbakanı Maria Monti istifa ettirildi. Irak cumhurbaşkanıTalabani beyin felci geçirdi. Pek çok liderin gittiği ve yönetimlerin değiştiğidönemdeyiz.
· Çağlar boyunca zarar görenlerin halk nazarında korunduğu ve değergördüğü doğrudur. Zara veren değil zarar gören haklı bir zemine oturmuştur. 11Eylülde de ABD haklı bir duruma geldi. Ve küresel ortamda destek gördü. Ama nevar ki bu küresel bozguncuların bir komplosuydu. Bunu insanlar bilmiyordu. MaviMarmara yardım gemisine saldırı, Türk uçağının Suriye Esad rejimi tarafındandüşürülmesi gibi olaylar sonucunda Türkiye küresel ortamda destek bulmuştur.Türkiye’nin 21 Aralık 2012 süreciyle ivme kazanmıştır.. Ardından oluşan siyasihavayla RTE ile altın çağa giriş yapılacaktır.
· Amerika derin devleti kenedy’i öldürdü. KüreselErgenekoncuların kirli çamaşırları bir bir ortaya çıkartılsa dünyayı nasıl kötühale getirdiklerini anlarsınız. Son dönemlerde dinleme skandalları, wikileaksbozgunculuğu, istihbarat kayıtlarının ortaya çıkartılması nasıl bir siyasetanlayışı yürütüldüğünü göstermiştir. Kötülük ve bozgunculuk üzerinde yönetmeanlayışı ortaya çıkacak ve değer bulmayacaktır.
· Afrika'da Portekizliler, İspanyollar sonrasında Fransızlar, İngilizlerve Ruslar sömürgenin merkezinde yer alan ülkeler. Osmanlı, bırakın sömürmeyitam 400 yıl Afrika'yı bu acımasız emperyalist güçlerden koruyan devlettir.Afrika işgalleri 1500'lü yıllardan başlar. Afrika'nın kuzey bölgesiniİspanyollar, Kızıldeniz, Hint Okyanusu'nu Portekiz işgallerine karşı Osmanlıimdadına yetişti.1517 Mısır idaresi Memlük’lülerden devralındı. Somali'ninbaşkenti Mogadişu'da Osmanlı Padişahları adına para bastırılacak kadar Osmanlıbölgede seviliyordu. 16. Yüzyıl boyunca Mısır, Cezayir, Habeş, Trablusgarp,Tunus eyaletleri kuruldu. Ne var ki 20. yüzyılın başı Osmanlı'nın Afrika'dançekiliş tarihidir.
· Fransız siyasetinin para kaynaklarının ön önemli ayak Afrikaülkelerinde ki idarecilerin verdiği paralardır. Gabon bu konuda çok maharetliAfrika ülkesidir. Bununla ilgili belgeler de ortaya çıkmıştır. Fransa,Afrika'ya muhtaçtır. Bugün Tuareg bölgesinde zengin uranyum, petrol vediğer madenler vardır. Bütün plan bu madenlerin güvenli bir şekilde çıkarılıp,Atlas Okyanusu'na indirilip, dünya pazarlarına sunulmasıdır.
· Yeryüzü tanır inananların egemenliğini, yeryüzünde asırlarcahak ve batıl kavgası sürmüş değişik zamanlarda egemenlikleri yaşanmıştır.Elbette bu çekişmenin insanlık için bir mutlu sonu olacaktı Ve elbette bu mehdidönemi olacaktı.
· Son zamanlarda Balkanlar'da ve Avrupa'da evrensel değerler,barış ve adalet aranmaktadır. Dini ve ahlaki değerler aranılmaktadır. Değişen dünyada gelişen Türkiye ile insanlardabir umut yeşerdi. Osmanlı hakimiyeti dünyada bir beklentidir. Aslında beklentilerininçok daha üzerinde bir şeyle karşılaşacaklar. Osmanlıdan daha üstün ve dahagüçlü tam tanrı destekli bir esenlik dönemi yaşanacaktır.
· Dünyada bir kırılma yaşanıyor. Eski düzenin yıkılışı yenidüzeni inşa etmektedir.
· Amerika'daki en etkili Yahudi lobisi olan Amerikan İsrail Kamu İşleriKomitesi (American Israel Public Affairs Committee, AIPAC) özellikleAmerika-İsrail-islam ilişkilerinde belirleyici bir role sahipti. İsrail'eyapılan milyarlarca dolarlık hibelerin de BM tarafından İsrail aleyhine alınankararların ABD tarafından veto edilmesinin de arka planında bu lobi var. lobiABD’nin yönetiminde tam güce sahiptir. Halkı da dünya kamuoyunu da aldatarakyönlendirmektedir. Hukuksuzluğu yol edinmiş bu bozguncu anlayış kendikurguladıkları şeytani bir dini rahmani sanarak doğru yoldan ayrılanlarınbirlikteliğini sunmaktadır. Tanrının egemenliği tanrıdan gelecektir. Kirliplanlarla tanrının dinini kendilerine uyarlayıp kendileri getirmeye çalışanlarşeytanın adımlarına tamamen uyanlardı. Amerika'da islam karşıtı ve İsrailyanlısı lobi grupları ABD dışpolitikasını etkilemek için büyük bir çaba sarfetmiştir. İsrail yanlısı lobilerkamuoyu oluşturma ve halkı aldatma hususunda çok yetenekliler. Amerika'daki enetkili İsrail lobisi: ‘Amerika hükümeti ile İsrail hükümeti arasında hiçbirgörüş ayrılığı olmamalı, iki ülke her konuda birbirini desteklemeli’ gibianlayışa sahiptir. Amerika’da güçlü zenginler ülkede çok büyük etkiye sahiptir.
· Arap baharı kötülüğe açılan savaştı. İslam dünyasının sömürgeciliğe karşıdirenişinde yeni açılımlar yaparken devrimler ve direnişler gerçekleşti.Direniş, Batı'ya ve işbirlikçi yönetimlerine karşı öfkeyle başladı. Aslındadevrimler kötülüğe ve kötü düzene bir tepki olarak çıktı. İnsani değerlerinkorunmasıyla yükselecek olan bu başkaldırı daha da hız kazanacaktır.
· Demokrasinin adaletin ve kardeşliğin ekonomik büyük getirileri olacak.İnsanlık insani değerler açısından büyük sıçrayışlar gösterecek. Gelecekte bazıyüzyıllarda çok büyük sıçrayışlar gözlenecektir.
· Barış, çöküş getirecek diyenler çözümün ve büyümenin karşısındaolanlardır. Barış ayrılık getirir deyip te barışın karşısında olanlar Tanrı’nınkarşısındadır. Ve barışa engel olanlardır.
· Dünyada sistem öyle iyi bir hale gelecek ki kimse haksızlık etmeyecek.Hukuksuzluğa bulaşmayacaklar. Dünya istenmediğinden dürüst olacaklar. Herkes buhayatta üzerine düşen görevi yerine getirecek. Temiz kazanacaklar.Camlayacaklar ve aldatmayacaklar. İnsanlar birbirinin hukukunu gözetecek.
· Dünyaya sahip olma ve kazanma hırsı yeryüzünden kalktığında insanlarabarış ve sevgi havası hakim olacak. Helal kazancın bereketi fark edilecek.Paylaşmanın kazandırdıkları sürekli artacak. Büyük bir şahlanış küresel birbolluk görülecek.
· İnsanların ve insanlığın sorunlarını çözmek için hiçbir çaba sarfetmeyenler küresel egemenler Türkiye’nin çabasına kötü gözle bakıyor. Türkiye,sorunların çözülmesi için çaba sarfedince de tehdit olarak görüyorlar. İnsanideğerlere sahip çıkan Türkiye onları telaşlandırıyor. Barışı isteyen vesorunları ortadan kaldırmak isteyen Türkiye dünyanın jandarması olanlarıkorkutuyor. Egemenliği kaybedeceğiz telaşında olanlar Türkiye’ye karşı serttavırlar sergiliyorlar.
· Dünyada inananlarla inanmayanlar hep iç içe karışık haldedirler.Sokakta çevrenizde bile kötülüğün savunucuları vardır.
· Irkçılık hastalığından kurtulamayanlar kazanç kaygısındandır. Eskikazançlarını kaybedeceğini düşünenler insanoğlunun baskılamasından veöldürülmesinden kazandıkları düzeninin yıkılmasını istememektedirler.
· Vesayet üzerine kurulu ulus devlet anlayışı yıkılırken kötü kazançtannemalananlar değişime direnecekler. Yakında ırkçılığı kullananların terörfaaliyetlerine giriştiğini göreceğiz.
· Değişimler uzun zaman süreçlerinde gerçekleşmektedir.1400 yılından1910-2010 yılına kadar uzun zaman süreçlerinde belli dönüm noktalarıyla dünyadaha kötü hale gelmiş ve yeryüzü karanlık bir döneme girmiştir. Savaşlarınparçalanmanın husumetlerin en doruk döneminde tanrı yeryüzüne bir kralınıgönderir. Ve düzeltmeye çalışır.
· İyiler(inananlar) mecburen son yüzyıllarda kötülerin egemenliğindeyaşadılar. Bozuk düzenin döneminde yaşarken çok zorluklar çektiler ve onlaramecburen boyun eğmek zorunda kaldılar. İyiler kötülerin egemenliği altındayönetime egemen olacak bir güce sahip olamadılar. Mecburen kötülerin düzenindebir süre barındılar ta ki kötülüğe tepkilerini gösterecek güce erişene kadar.
· İnanan iyiler kötü düzenin baskısı altında hem ezildiler hem deyönetildiler. Rabbin kralı da kötülerin egemenliği ve düzeni altında yönetmeselahiyetine erişememişti.
· Doğruluğun, Adaletin, demokrasinin, barışın savunucusu tüm yöneticilerkötülerin düzeninde baskılandılar. Dışlandılar. Kötülüğe çağrıldılar. Ve kötüyola itildiler. Horlandılar. Ayakları kaydırıldı. İnsanlara iyi niyet dürüst olmak hiç hoşagitmezdi.
· ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, İsrail küresel değişim farkındadır.Türkiye’ye karşı gizli ve örtülü savaş yürütmektedirler.
· Suriye’de iç savaş konusunda ABD, Rusya ve İsrail sürekli bir arayagelerek yeni planlar kurmaktadırlar.
· Değişim bütün olarak gerçekleşecektir. İnsanlarda kurumlarda ailede işyerlerinde toplumdaki her alanda değişimler ve dönüşümler gerçekleşiyor.Doğruluğun ve iyiliğin düzenine geçilirken yönetimler ve hakimiyet eldeğiştirirken sıkıntılı süreçlerin yaşanması da kaçınılmazdır.
· Birleşmiş Milletlerin 5 daimi üyesi vardır. Dünya siyasetine vegeleceğine yön veren bu beşli birlik sadece çıkar birlikteliği yapmıştır.İnananlara baskı kuran bu birliktelikte müslümanları temsil eden bir ülkeyoktur. Dünyanın kaderini tüm ülkelerin oyları belirlemesi gerekirken güçlülerdilediklerini yapmıştır. Türkiye dünya siyasetine yön verirken inananlarıtemsilen söz sahibi olacaktır.
· İngiliz gizli servisinin ve çarlık Rusya’sının Osmanlı’yı yıkmak içinverdikleri mücadele öyle çok yönlü oldu ki uydurma tarih kitapları bileyazdılar.
· Avrupa’da ırkçı yaklaşım yönetimlere egemen oldu. Avrupa gizlidiktatörlükle yönetiliyor. Seçilenlerin değil atanmışların yönettiği bir düzenvar. seçim yapılıyor diye insanlar aldatılıyor. Seçimle gelen her başkandevlete sahiplenmiş ayrımcı bir zihniyetin isteklerini uyguluyor. Bu yönetimmerkezleri seçimlerde dahi halkı yönlendirici ve aldatıcı rol oynuyor.İnsanları belli bir düşünce tarzına sokuyor. Böylece büyük bir kitleyikullanmayı başarıyorlar. Aslında mücadele ettikleri temel şey insani birdüzenin engellenmesi. Çünkü iyi bir düzen onların tahtını sarsacaktır. Sırfsaltanatlarını kaybetmemek için hak ile mücadele ederler. Bu mücadelelerindedoğrucu olanları tehlike, tehdit ve terör olarak nitelerler.
· Küresel arenada Osmanlı ve Türkiye’ye karşı yapılan kara propağanda ilevarlıklarını sürdürmeye çalışanlar doğru bir çizgide olduklarını asla iddiaedemeyeceklerdir. Halifeliğin son varisçisi Türkiye’yi karalayarak aslında islamı karalamaktadırlar.Türkiye adaletin, barışın ve doğruluğun savunuculuğunu tekrar yapar diyekorkanlar kirli planlarla kazandıkları mevcut kaos düzeninin elden gitmesindenkorkmaktadırlar. Çünkü dünyada insani değerlerin korunmadığı ve egemenliğinhukuksuzlarda olduğu bir dönemde her suç işlendi ve uluslara girildi. Kötülerdilediklerine ulaştılar. Haksızlık ettiler. Bu kaos ve hukuksuz ortam onlarıntam aradıkları ortamdı.
· Türkiye’yi karalayarak haklılık mücadelesine girenler geçmiştekisuçlarından kurtulamayacaklar.Sürekli Türkiye’yi kötüleyen ve şamar oğlanıyapan haçlı zihniyeti artık hakkın galibiyeti altında ezilecektir. Haçlızihniyeti şeytanın sancağını taşıyan taraf olmuştur.
· Türkiye dış politikada yön verilecek bir ülke değil yön veren birülkedir.
· Boston saldırısı Çeçen kardeşler üzerine atılmıştır. Amaç ABD ve rusyayakınlaşmasının sağlanması olabilir. ABD'de girdiği silahlı çatışma sonucu ölüolarak ele geçirilen Boston bombalamalarının şüphelisi Tamerlan Tsarnaev'inannesi Zubeidat K. Tsarnaeva, Russia Today televizyonuna verdiği mülakatta,oğlunun tüm hareketlerinin son bir kaç yıldır FBI tarafından bilindiğini iddiaetti. Saldırıda bulunan insanlar için çevrelerindeki insanlar ve arkadaşlarıiyi, sosyal, dürüs ve sineği incitmeyecek insanlardır. Söylemlerindebulundular. ABD’de silah lobisi Boston saldırısını düdüklü tencereyleyapılmasını sağladı ve düşman olarak ta İslamcı anlayışı göstererek haçlızihniyetini canlı tutmaya çalışmıştır. ABD’de gizli güçler yani derin devletsilah tüccarları ve petrol babalarıdır. Yeryüzüne zulmeden bu bozguncularınkirli oyunları elbette bir gün ortaya çıkacaktır.Anzor Tsarnayev oğullarındanCevher için, "Bu insan sinekleri bile rahatsız etmezdi. Okuldanarkadaşları, kolejden arkadaşları üniversiteden arkadaşları, onu gören herkesonun için ne kadar iyi birisi diye konuşuyordu. Okuyordu. Gelecek ile ilgilibüyük planları vardı. Şuanda tatile gelmesi gerekiyordu. Ne saldırısı? Bu nasılolabilir. Bu öyle kolay bir iş değil. Bunu kim yaptı bilmiyorum ama buprofesyoneller tarafından yapıldı" dedi. Boston Maratonu'nu düdüklütencere bombalarıyla kana bulayanların Çeçen kardeşlerin üzerine atılmasıgelecekte bir planın parçasıydı. İyi planlanmış bu durum tamamen ABD’nin kendiiç planıdır. Zaten cevher ellerini kaldırmış teslim olmak için dururken sürekliüzerine ateş edildiği kamera görüntülerinde sabittir. Teknede canını kurtarmayaçalışsa da artık adı kirli planın içindedir. Yapacak bir şey kalmamıştır.Kurbanı belirlemiş olan Amerikan ergenekonu kirli amaçlarına ulaşmıştır. Hem debir taşta iki kuş. Hem hem zarar vermek isteyen silah değil güncel hayattakidüdüklü tencere gibi malzemeleri kullanabilir hem de İslamcılara yüklenerekRusya’ya da bir öpücük kondurmuştur.
SONUÇ· Fransızİhtilalinden sonra başlayan, dinin ortadan kaldırılarak yerine insan aklı vevicdanının konulması gerektiği anlayışına göre din bilimsel gelişmelersonucunda belirli bir zaman içinde insanların zihnindeki ve hayatındaki yerinikaybedecekti. Ancak günümüzde yaşanan sürece baktığımızda dünyada dine karşıdeğil dine doğru bir yöneliş olduğunu fark ediyoruz. İnsanlar artıkhayatlarında var olan manevi boşluğun dinle doldurulması gerektiği düşüncesinikabul ettiler.
· Günümüz toplumu ruhsuz birşekilde umutsuzluğa itilmiş. Kalpsiz bir dünya da huzur bulma arayışlarının enönemli göstergesi barışın etrafında toplanmadır.
· İnsanlığıkollayan insani değerlere sahip çıkan halk destekli küresel merkezi bir yönetimolmayınca sahipsiz dünya ile karşılaştık. Böyle ortamda inançsızlarınegemenliği yaşandı ve yeryüzü haksızlık ve günahlarla doldu. İnsanlığı koruyanadil düzeni sağlayacak bir cihan hakimiyeti gerekliydi.
· Ulusalcılıkve ırkçılık halkları ülkeleri sömürmüştür. Tüm yolları tıkayanlar menfaatleriiçin ulusalcılığı sahiplenenler olmuştur.
· Gerçeklerinve doğruların ortaya çıkmasıyla ırkçılığın yıkılışını görmekteyiz. 1789 Fransızihtilalinin getirdiği parçalanma artık tersine dönmüştür. Birleşme ve kardeşlikbaşlamıştır. Irkçılığın temeli olmadığı ve anlamsızlığı anlaşılacaktır.Irkçılık fitnesini ortadan kaldırılma çalışmalarını engelleyenler eski düzendenve kaostan kazananlardır.
· Kişicilik,sülalecilik, köktencilik üzerinden yapılan kavga ve savaşların anlamsızlığıortaya çıkacaktır.
· Dünyaiçin kavga verenler dünyanın ellerinden gittiğini gördüler. Barışın getirisiyani kardeşlik insanlara ve insanlığa kazandırır. İnsanlığın kurtuluşu sadecekardeşliktedir.
· Bugünbarış zamanıdır. Barışa ilk kapı Türkiye’den açılacak. Bu iyileşme dünyayısaracak. Dünya küresel hastalıktan kurtulacak. Tüm parçalanmalar ve düşmanlıkhızla birleşmeye ve kardeşliğe doğru gidecek. İlk barış Türkiye’den çıkacak vetüm dünyaya yayılacaktır. Her şey tabi ki bir anda olamaz. Yeryüzü nsılyüzyıllarca süren bir zamanda karanlık bir çağ aldıysa, yine yüzyıllarca sürenbir zamanda sürekli barışa giren ülkelerle küresel bir esenlik çağıyaşanacaktır. Yine her şey nasıl değişti ise bir gün gelecek ve yeryüzü tekrarkötülüğe doğru yol alacak. Yeni vesayet türemeden kıyamet kopacaktır. Adem’inoğullarından birisi diğerini nasıl öldürdüyse ilk ulus savaşından sonrakıyameti bekleyiniz. ilk ayrılıkta son birleşecektir. Kıyamet insanların başınaansızın kopacaktır. Kendilerini iyilerden zannettikleri anda duayı terkettiklerinde hiç fark etmedikleri anda birden bire evrenden büyük birtehlikenin geldiğini görecekler. Karşıkonulamaz ve kaçınılmaz bir son. Var oluş ve evren nasıl tanrının kararıysa sonda tanrının kararıydı.
· Herülkede her ulusta husumetlilerin arasını bozmaya çalışan komplocu insanlarvardı. Bunlar kargaşa ve kaos ortamından beslenen devleti sömüren halkıkullanan güçlülerdi.
· Rabbinkralının insani amaçlı çözüm yollu çalışmaları tüm liderleri ve yönetimleridoğru yola itmeye mecbur bırakıyor. Doğruluğuyla onlara baş eğdiriyor.
· Suriye’de,Irak’ta, Lübnan’da, mısır’da, Mali ve Afrika’da yaşanan tüm katliamlar batılıülkeler nedeniyledir. Başlarına gelen felaketlere bir anlam veremeyenleryaptıklarını bir sorgulasınlar.
· İngiltere-Fransa-Rusyaüçlü ittifak devletlerinin 1.dünya savaşından sonra dünyaya hakim olmasıyeryüzünü karanlık bir çağa ve insan ölümlerine götürmüştür. Şeytanın tamegemenliği bu dönemde görülmüştür. Paranın ilah yapıldığı dünya içinaçgözlülükle hırsla çabalandığı bir dönem yaşandı. Bu dönemde insanlar veinsanlık tam anlamıyla rayından çıktı.
· Mısır,Suriye, Irak, Lübnan, Türkiye ve pek çok ülkelerdeki terör olayları bombalısuikastlar değişime direnenlerin açıkça tepkisiyle oluşmaktadır. İyilerinegemenliğini ve adil düzenin varlığını istemeyenlerin husumetlileri birbirinefitleyen terör olayları bozguncular tarafından gerçekleştirilmektedir.Tüm terörolaylarının ardından tüm taraflar ‘Kimse bizim kardeşliğimizi bozamayacak.’Demektedirler . Uluslardaki tüm mazlum halklar karanlık güçlerin kötüoyunlarına gelmeyeceğiz diyorlar. Aşırıya kaçmış olanlar bu kışkırtmalarakansalar da barış mutlaka galip gelecektir.
· Cezayir,Vietnam ve Filistin’i savunmak şeytanın egemenliğine başkaldırı demektir.
· Guantanamocezaevinin kuruluşunun 10. yıl dönümü vesilesiyle 12 Ocak’ta Beyaz Saray önündebir protesto gösterisi düzenlenmişti. Mahkum kıyafeti giyen göstericiler,göreve geldiği 2009 yılında ilk iş olarak Guantanamo’nun kapatılması için birkararname çıkaran Başkan Barack Obama’yı ikiyüzlülükle suçlamıştı. 11 Eylülsaldırılarından sonra ABD’nin terör suçlamasıyla yakaladığı kişilerigönderdiği Guantanoma Askeri Cezaevi’nde 166 tutsak bulunuyor.
· İsrailgüvenlik güçleri, 50 yaşın altındaki Müslümanların Mescid-i Aksa'da Cuma namazıkılmalarına izin vermedi. Daha önce de defalarca Müslümanları Mescid-i Aksayasokmadılar. İnsanları öldürdüler. Kudüs’ü sahiplendiler ve inananların ibadetetmelerini engellediler. Tüm dünyada inananlar böyle engellendiler. Her ülkedeinananlara zulüm vardı. Dinsizler kendi dinlerine inanmayanları büyüksıkıntılarda bırakıyorlardı. Onlara iş de vermiyorlardı. Yeryüzünde nimettenfaydalanmalarını engellediler.
· Kötülüğüntaraftarları elbette tanrının yıkımıyla yok olacaklardır.
· Yeryüzündesavaşı isteyenlerle barışı isteyenler arasında bir mücadele vardır. Barışıisteyenler kardeşliğin inşaası için her türlü çabayı sarf ederken, savaşı isteyenlerve bunun üzerinden geçinenler kışkırtıcı ve komplolu her türlü fitneyidenemektedirler.
· Irkçılıkta,ümmetçilikte ve ayrımcılık da ısraredenler Barış sürecine sert ve tehdit içeren saldırgan söylemlerde bulunuyorlar.Her ulusta barış isteyen çoğunluk halka karşı ulusları sömüren ve düşmanlıktankazanan yönetici azınlık vardır.
· Yapılanhatalar, suçlar işleyişteki aksaklıklar insanlara geri dönecektir.insanlar dahasorumlu davranacaklar. Hata yapanlar ve suçlu olanlar hemen anlaşılacaktır.İnsanlığın karşısında olan anlayışa küresel bir savaş açılacaktır. İnsanlar daha sorumlu davranacaklar vetanrıdan çekinecekler.
· 2013yılından sonra Avrupa ve dünyada Türkiye daha etkin daha güçlü küresel bilinçtarafından desteklenen ülke olacaktır. Farklı alanlar da aktif ve etkili yıllaryaşanacaktır. Zamanla yeryüzünde insanlığı ilgilendiren sorunlar daha hızlıhedefe yönelik çözülecektir.
· Aydınlanmaçağına girerken dünyada kutuplar değişecektir. Bu merkezler değişim yaşarkenAmerika ve Türkiye elçiliklerine ve halklarına saldırılar olması muhtemeldir.Değişim sürecinde kutuplara saldırılar mutlaka olacaktır.
· Karanlıkgüçler yeryüzünde etkinliğini ve egemenliğini kaybedecektir. İnsanlardan destekbulamayacaktır. Haksızlıkları, hırsları ve suçlu oldukları açıkça görülecek veinsanlar ak ile karayı ayırt edebilecektir.
· Dünyadaşiddetçi, menfaatçi ve vesayetçi anlayış devrilirken sert ve sıkıntılı süreçleryaşanacaktır. Savaş söylemleri yayılacaktır.
· Dünyadakötülüğün öncülüğü yapan İngiltere-Fransa-Rusya hakimiyeti yıkılırken iyiliğinöncülüğünü yapan Türkiye-Mısır-Pakistan ile insani anlayış egemenliğini kurmayabaşlamıştır.
· Kötülükseverler zamanla bir bir gidecekler. Bozguncuların tüm etkinliği yıllar sonrabitecektir.
· Sadecekendi menfaatlerini düşünenlerin hukuksuz yönetişleri artık hükümsürmeyecektir. Çıkarları için kışkırtanlar kaos ortamından kazandılar. Doğrulukve adalet için hakkı söyleyenlerin ayakları kaydırıldı.
· Amerika,1945’ten beri ellerinde tuttukları tüm dünyaya hakim süper güç rolünü 2030’dakaybedeceğini kestirebilmektedir. Egemenliğin nasıl bir şekilde eldeğiştireceğini bilmiyorlar. Bu yüzden de bazıları olumlu bazıları ise kötümsersenaryolar yaratıyor. Olumlu senaryolar iyilerden, kötümserlikler kötülerdengelmektedir. Olası senaryolar ya geriye dönüş, ya işbirliği ya da parçalanmadanibaret. Dünya düzeni bozulacak ve ülkeler arasında anlaşmazlıklar artacak. Kimihusumetli ülkeler birbirine girecek kimileri barış yapacak. Tüm dengelerdeğişecek. Önce bölgesel egemenlikler ardından küresel egemenlik değişimgeçirecek.
· ABDher zaman ki gibi bölgelerdeki varlığını para ile korumaya çalışmaktadır. Pakistan'ınenerji krizinin çözümünde ABD'den yatırım sözü aldıklarını aktaran Aziz,farkında olmadan yine amekikan köleliğini kabul etmiştir. Amerikanşirketlerinin olduğu ülkelerde istikrarsızlık sürer. İç çatışmalarla halklaroyalanır. Oyalanan halk zenginliklerininsömürülmesinden haberdar olmaz. Amerika ve batı hep bu siyasetle kazanmıştır.Barış batının işine gelmez.
· Dünyadakötü düzene karşı pek çok ülke mücadele vermektedir. Amerikan yönetimi bozguncuve sömürgeci yapısıyla kötülüğün simgesiydi. Eski kötü düzene karşı mücadeleeden devletler birbirinden kopuktu. Bir araya gelip birlikte kötü düzenlemücadele edemediler. Çoğu bastırıldı. Geçmişte mesela Küba, Güney Kore, Irak vsbirtakım ülkelerle krizler yaşanmıştı. Eski bozguncu yönetimlere yalnız veşahsi başkaldırılar la yenik düştüler. Bir takım merkezler Türkiye, mısır,Afganistan, Pakistan, Brezilya, Küba, G. Kore, G. Afrika cumhuriyeti veülkeleri artık bir araya gelmeli ve insanlık adına tek vücut olmalılar. Eskimerkezler tekrar doğacak. Dünyaya tekrar iyiliğin düzeni hakim olacaktır.
· Din,bütün toplumlar için çok önemlidir. Hatta ABD, Kanada gibi laik ülkelerde bileönemli. Peygamber İslamiyet’te hem politik hem dini liderdi. Dolayısıylaİslam’da din ve politika ayrımı yoktu. Dini ve politikayı birbirinden ayırmayayanlıştır. Din ve politika temelde aynı şeydir. İnsanlık için yürütülen siyasetdindir. Dini politikayla yaşayabilirsiniz. Din doğrular kavramıysa politikauygulama anlayışıdır. Birbirine bağlıdır. Laiklik ise din ve devlet işlerininayrılması değil tüm dinlere özgürlük sunmaktır. Devletin ve dinin birbirindenayrılma fikri, İslamik bir fenomen değildir. Bu Protestanlığın da birfenomenidir. Bu inançsızların dayattığı bir gerçektir. İnançsız yönetimlerininananlara baskısı laiklikle gerçekleşmiştir. Çünkü inançsızlar egemenoldukları yönetimlerde inananları istemiyorlardı.
· Demokrasi,cinsiyet eşitliği gibi fikirler Avrupa ve Amerika topluluklarına 1800’lerdensonra yerleşmeye başladı. Ortadoğu demokrasinin vatanıydı. Hakkı batıl ileörtenler bir süre hüküm sürdüler. Zaten onların egemenliği uzun sürmezdi. İnsanlarınmenfaatini düşünenler baki egemenlik yaşarlardı. Ancak aldatan, çalan, gasbedenkısa süre hüküm sürer kazandıkları da yok olur. Yeryüzünden silinirler. Nitekim2008 yılında başlayan değişim bunun kanıtıdır.
· Arap Baharı, halkın harekete geçme eylemidir. İnsanların artıkdemokrasi istekleri var. Özgürlük ve eşitlik talepleri var. İnsanlar, insanihaklarını kullanmak istiyorlar. Arap Baharı’nda, Müslümanlar özgürlük, adalet, demokrasiistiyorlar.
· ArapBaharı’nın gelişimi 1900’de dünyanın karanlık çukura düşmesiyle başlar. Osmanlıİmparatorluğu’nun çöküşünün ardından, Ortadoğu’da demokrasinin gerilemesibaşladı. Çıkarcı ve menfaatçilerin egemenliği başladı. Suçlular ve kötülükdüşünenler kurumlara, yönetimlere ve devletlere hakim oldular. İnsanlar içindiktatörlük ve kendileri için demokrasi başladı. Hukuksuzluk ve haksızlığı yoledinenler demokrasi kalkanına saklandılar.
· Dünya değişiyor. Arap Baharı’nı yaşayan ülkeler dışında dadeğişimler var. Baharlar tüm kıtalara yayılmış durumdadır. Ancak insanlar ilkbaşta bu durumu fark edemiyorlar.
· Ülkeler,yeryüzündeki bu değişim sürecinde saflarını belirlerken sıkıntı ve çatışmalarve gerginlikler yaşayacaktır. Türkiye-Suriye gibi Türkiye İran ve bazı Arapülkeleriyle de bir takım gerginliklerle karşılaşacaktır. Mevcut sisteminsavunucularıyla mehdi’nin kuracağı yeni sistemin isteyicileri ve savunucularıgerginlikler yaşayacaktır. Bu büyük değişimler sancılı yaşanır. Bu değişimlerdeülkeler ve halkları çıkar mı vicdan mı süzgecinden analiz ederek tarafını belirleyecektir.Yıllardır kötü sistemin altında ezilen uluslar ve halklar yeni sisteminkendilerine sorumluluk ve çalışma getirmesinden korkabilir. İç işlerinemüdahale edilecek olarak düşünebilir. Ülkesindeki dini, etnik kökenlereözgürlük istenebilir mevcut gelirlerinde bir değişim korkusu yaşayabilir. Yenisistemin artıları eksilerini değerlendirir. Zaraları ve faydaları analizedilir. Halkına hizmet etmeyen ve vesayeti sürdüren uluslar yeni düzene karşıçıkacaktır. Ancak kazanmak arzusuyla değil de halkıma ve insanlığa hizmetedeyim anlayışını taşıyan vicdanla bakan ve tanrıya inananlar yeni sistem içinçalışacaktır.
· Budeğişim İslam’ın harekete geçişi değil tanrının harekete geçişidir. Tüm dinlerbekledikleri esenliğe kavuşacaktır. Hepsi tanrının dinine çıkmaktadır. Her kıtada her dinde her ulusta baskı altınaezilen mazlum inananlar oldu. İnancı bir dine bağlamak yanlıştır. İnanç biranlayıştır. Dinler farklı bölgeler e ve kavimlere gelse de hepsi bir amaçtadır.
· Yeryüzündeve Türkiye’de insanlığın sorunlarını çözecek bir sistem yoktu. Halbuki sistemçözümcü olmalıydı. Ancak sistem kazancını sayan, fazla üretimi yerine getirmeyeçalışan, daha çok kazanmak için çabalayan sistem anlayışına sahipti. Maddeci,dünyacı ve kazanç öncelikli bir sistemde insani haklar ve değerler ayaklaraltında ezilmişti.
· Türklerher gittiği yere selam diyerek barışçı ve hoşgörülü bir yaklaşımla gitmiştir.Batılılar gibi silah, ticaret, gasp, kölelik ve sömürüyle gitmemiştir. Barbarolan Türkler değil Batılılardır.
· Yeryüzündeİnsanların ve insanlığın sorunlarını çözmeye çalışan bir sistem yoktu.Kardeşliği ve esenliği sağlamaya çalışacak küresel gündeme yön verecek birmerkez yoktu. Türkiye gibi bir ülke Ortadoğu, Afrika, Asya hatta tüm dünyayıilgilendiren insanlık sorunlarını çözmeye yönelik adımlar atmaktadır. Küresel güçler insanlığın sorunlarınıçözmedikleri gibi bu sorunlarla ilgilenen ve çözmeye çalışan Türkiye’yi tehditolarak görmektedirler. Dünyada mevcut eski sistemin sahipleri dünyanın kaosortamından memnun olmaktadırlar. Bubozuk düzenden yeryüzünün hazinelerini sömürenler insanlığa zarar verenlerdir.
· Yeryüzününhazinelerine sahip olma, hükmetme arzusu ve eldeki varlıkları kaybetme telaşıdünyanın kölesi olmuşluğun bir göstergesidir. Bırakalım korkularımızı insanlarahizmet edecek yönetimin gelmesi için çabalayalım. Kendilerini doğru yoldasayanlar gerçekte insanlığa zarar verenlerdi. İslami eğilimlilerin dünyayönetiminden korkan ve öldürüleceklerini, yaşamlarının kısıtlanacağını,özgürlüklerinin gideceğini düşünenler kendi kuruntularıyla ve temelsizkorkularıyla hareket etmektedirler. Hem terörü yaratıp bunu dinlebağdaştıranlar asıl insanlık terörü yapanlardır.
· Kazancıartan ve yaşam standardı yükselenler mazlumlar ve ezilen halklardır. İnsanlarınalt ve orta sınıfıdır. Bunlar insanlığın yüzde yetmişini oluştururlar. Baronlarve büyük patronlar insanlığın yüzde onunu bile oluşturmazlar. Siyasete veinsanlığa yön verirlerdi. Ve onlara kulluk eden ve bundan beslenen geniş halkkitlesi yüzde yirmilik bir çoğunluk oluşturmaktaydı. Dünyanın yüzde otuzu,yüzde yetmişine zulmetmiştir.
· Siyonizm’idestekleyenler yeryüzünde mazlumlara savaş açmıştı.
· Osmanlıegemenliği yıkılırken halklar büyük acılar çektiler. Her bölgeye girmiş olanİngiliz egemenliğindeki sahip olma anlayışı Osmanlı yandaşlarını çok zordurumda bıraktı. Katledilenler, mallarına el konulanlar, sürgüne gönderilenler,köle yapılanlar oldu. Nerede inanan görseler onu etkisiz ediyorlardı. Kimseinandığını söyleyemez oldu. Fikirler gizlendi, doğrular söylenemez oldu. Adaletfelç oldu. İnananlar ibadet dahi edemediler. Milyonlarca örnekten sadece birtanesi: Hindistan’da Türk dostu Jahar'ın, Osmanlı'daki gelişmeleri yakındanizlediği Trablusgarp ve Balkan savaşları nedeniyle zor durumda kalan Osmanlıdevletinden gelen haberleri gazetesinde neşrettiği, esaret altındaki yoksulMüslüman Hindistanlıları Osmanlı'ya ve hilafete desteğe çağırdığıbiliniyor.Tarihi kayıtlar, Jahar'ın Urduca Hamdart ve İngilizce Comrade isimligazeteler çıkardığı, bu gazetelerde kaleme aldığı makalelerde, İngilizordusundaki Hintli Müslümanlarının Türklere karşı savaşmasına karşı çıkmasıgerekçesiyle İngilizler tarafından yargılanarak dört yıl hapis cezasınaçarptırıldığı biliniyor. O dönemde hilafet taraftarı kişilere birtakım infazlarda gerçekleştirilmişti.
· Türkiye dışişleri bakanı A.Davutoğlu Irakta birlik ve beraberlik içinçalışma başlattı. Şii ve sunni liderlerle görüşen Davutoğlu fikirlerde uçurumyok aynı şeyler düşünülüyor. Uzlaşma olur. Ama sabote de edilecektir dedi.Denildiği gibi sayısız sabote olayları oldu. Ama çözüm süreçleri sadece Türkiye’de değil tüm ülkelere yayılacaktır.
· Trablusgarp ve balkan savaşları artık günümüzde tersi istikamettegörülecektir. Nitekim Libya/Trablusgarp gibi Arap baharıyla başlayan Ortadoğudeğişimi balkanlara da sıçrayacaktır. O dönemin tam tersi olaylargörülmektedir. Ancak bir fark vardır. O dönemde inançsızlar tehditle veölümlerle, infazlarla, katliamlarla egemenliklerini kuruyordu. Ancak şimdiegemenliklerini kaybetmemek için şiddeti kullanıyorlar. Her iki durumda dainançsızlar şiddet yanlısıydılar. Gerçekleri kabul etmeyen ve dünya hırsıylacanileşen anlayış tam bir inançsız şeytan rolü çizmekteydi.
· 1.Dünyasavaşında Avusturya-macaristan patlağı bu yüzyılda da görülebilir.
· Dünyayaverdiğimiz adalet ve barış eksenli nizamı, akıl ve varlığımızla güçlendirsek debozguncular silahla ve güçle üstünlüğü sağlamışlardı. Batı ne insani değerlerine de akılı keşfetti. Onlar sadece zenginliklere sahip olmayı, yönetmeyidiledi. Bunların içine de Hristiyanlığı yayma düşüncesini buladılar. Ancakyaymaktan çok baskı uyguladılar ve kendi kültürlerini empoze ettiler. İnsanisiyasi, iktisadi ve bilgi gücünün olmadığı bir devlet cihan devleti olamazdı.Bu nedenle onların döneminde dünya yarışı ve büyük bir hırs vardı. İnsanlıkbundan büyük bir zarar görüyordu.
· Kötüdünyayı değiştirme iddiasında olanlar yavaş yavaş bir çatı altında toplanmayabaşladı. Türkiye buna öncülük etmektedir. Geleceğin parlayan yıldızıdır. Buçatı küreselleşecektir. İyi ve adil bir dünya isteyenler, tanrının yasalarınabağlı kalınacak yeni bir sistemin kurulmasını sağlayacaklar. Böylece şeytanınegemenliği yıkılacaktır. Bunu asla menfi amaçları için değil insanlığınkorunması ve esenlik bekası için isteyeceklerdir. Tanrının tarafında olanlarmutlaka mükafatlarını ahrette alacaklardır.
· Türkiye kendi sorunlarını çözdüğü zaman sadece Türkiye'yidemokratikleştirmez, Ortadoğu'nun Kafkasların ve balkanların dademokratikleşmesine de önemli katkılar sunar. Ve demokratikleşme küreselleşir. Barış yeryüzüne yayılırken hak, adalet ve eşitlikarayışı kendiliğinden oluşacak bunlarla beraber yeryüzüne müthiş bir bereketyayılacak.
· "Tarihve coğrafya milletlere biçtiği rolden asla vazgeçmez" Anadolu veOrtadoğu’da zamanın ruhuna uygun olarak kendini yenileyen bir devletin varlığıtekrar ortaya çıktı. Yeryüzünde yeniden insan ve adalet merkezli bir medeniyettasavvurunun inşa edilmektedir. Son yüz yılda yaşananlar ve insanlığın huzuruyakalayamaması insanları hatalardan dönmeye çağırdı. İnsanların zihin ve içdünyasında yeni bir dünya arayışının olduğu bir gerçektir. Bu arayış sadeceTürkiye'de değil, Ortadoğu Afrika gibi kaynakları sömürülen ülkelerde daha dabelirgindir. Türkiye'nin bu arayışta akıl ve ruh merkezindedir. Dünyada görülenrüyaların, 100-150 yıllık arayışların, gerçeğe dönme noktasına çok yakınolunduğunu bunun "bir medeniyet tasavurru" olduğunu artık herkesanlamıştır.
· Türkiyeyeryüzünde din birliğini sağlayacak. Zamanla dil birliğini de sağlayacak. Tümlisanları kendi içinde barındıran Türkçe aslında insanlığın ortak dilidir. Türkçe'nin geldiği yere bir bakın şuan 300 milyon kilometrekarelik bir alanda konuşuluyor. Türkiye’ningüçlenmesiyle Türkçe’nin yayılması da hız kazanmıştır ve daha da hızkazanacaktır. Bir zamanlar inancı ve tanrının yasalarını bu aziz millettensöküp atmak istediler. Yeni bir lisan ile tarihten ve kitaptan koparmakistediler. Gün geldi zaman döndü Tanrı onların amaçlarını ve oyunlarını boşaçıkardı. Özü ve toprağı temiz olan bu karma milletin ağzına zincir de vursalaronları doğru yoldan ayıramazlardı. Tanrı, ibrahimin milletini daima kolladı.Zalimlerin her türlü zorbalığına inat, inancın yeryüzüne bu lisan ilehükmetmesine karar verdi.
DEĞİŞİM PSİKOLOJİSİ· Düşmanca bakış açısı, egemenliğini kaybetme korkusu yaşayanlarıntavrıdır. Muhalifler eski hedeflerine ulaşmak istiyorlar. Onlarınbozgunculuktan kazandığı dönemler bitmiştir.
· Bunlar ülkeyi yönetti mi ülke mahvolur. Özgürlüklerimiz kısıtlanır.Esir hayatı başlar.
· Nimetlerimiz ve hakimiyetimiz elimizden gider. Saltanatımız yıkılır.
· Şunlar cahil. Böylelerini insan yerine koymayacaksın. Hayvan gibikullanacaksın.
· İnananların ve inanmayanların temsili her ulusta farklı farklıolmuştur. Bazı ülkelerde inançsızlar şiileri nitelerken bazı uluslardasunnileri nitelemektedir. Bazı bölgelerde iktidarı nitelerken bazı bölgelerdemuhalifleri nitelemektedir. Avrupa’da mevcut yönetimler inançsız olurkenmuhalif halklar inanan niteliğindedir. Afrika’da cuntacı yönetimler inançsızkenaçlıktan zor yaşayan halklar inanan mazlumlardır. Dünyada mevcut diktatöryel vemevcut sisteme bağlı yönetimler şeytanın egemenliğini taşırken mazlum halklarındemokrasi ve özgürlük arayışı inançsal gerçeği göstermektedir.
· Bir iş bulmak için kirli yolları seçenler. İş bulunca da bedenlerinidünya kazancı için satan kadınlar. Yalancılığı, aldatıcılığı ve hileyi yoledinmiş tüccarlar Rızkı için şeytani yolları seçenler. Kötü düzende bunlarıyapmayanlar aç kalıyordu. Bu bozuk sistem devrilmelidir. Çünkü bu sistemkötülük üzerinden çalışıyordu. Dünyayı yöneten egemenler silah, baskı, hile vealdatmacayla küresel hazinelere sahip olmuşlardı. Yönetim takımı böyle olunca geriye kalanbütün insanlık bunların kötü düzeninden olumsuz etkilenmekte ve dünya için birsavaş ve karğaşa yaşanmaktaydı. Şeytanın bozuk düzeninde dünyayı kazanmak hepkötülük üzerinden olmaktaydı.
· Ortadoğu ve dünya güçlü lider ve devletten hoşlanır. Ortadoğu’nunpeygamberleri, kahramanları ve liderleri vardır. Gözyaşları ve sevinçlerivardır. Din tarihini sevmeyen bu coğrafyada ayakta kalması zordur. ABD ve Batı,bu nedenle uzun süre ayakta kalamadı.
· Zalimleri nesilsel bir değişim korkusu sardı. Geleceğin kendilerindenolmayan bir nesle kaptırılması onları şiddete yöneltmektedir. Hakkın yönetmesitarafgirlikten daha doğrudur. Çünkü insanlığı koruyanların yönetmesi dahaadildir. Zalimler mazlumlarla mücadele edeceklerdir.
· 2001-2007 arası insanlığın en kötü dönemi (İnsanların birbirinikatlettiği karanlık dip., Vesayetin en zirve noktası) yaşandı. 2008-2015 arasıküresel fark ediş yaşandı. Değişim dönüşüm başladı. Küresel bilinç değişimeuğradı. 2016-2023 insanlık iyi yönde hızlı bir çıkış yaşayacak ve altın çağagiriş olacak. 2023 güvenlik ve adalet noktası olacak. O günden sonra kalkınmave esenlik hızla yayılacak. 2056 insanlığın sağlam temellere oturacağı temeltaşlardan birisi yerleşecek. Her 33 yılda insanlığın iyiye gidişi artacak.İnsanlar yeryüzünde huzur ve güven içinde yaşamaya başlayacaklar. Yavaş yavaşsavaşlar ve lokal çatışmalar azalacak. Tüm husumetler giderilecek. Bir zamangelecek neredeyse hiç savaş ve çatışma olmayacak. Afetler de sürekli azalarak odöneme ulaşacak. Ve neredeyse hiç afet yaşanmayacak. Ancak ilk kırılma güneştakvimine göre 3445 yılında gerçekleşecek. İnsanlar bu kırılmayıanlayamayacaklar. İlk düşünsel değişimler, vesayetin doğumu, ayrılıkbelirtileri yaşanmaya başlayacaktır. Artık güneşin batıdan doğması bundansonraki belirsiz tarih olan her günde beklenmelidir. Sonun bir günde hemenolmasını beklemek mantıksızcadır. Kıyamet kendini göstere göstere gelecektir.İnsanlar 60. enlemlerin dışında yaşayamayacaklardır. Yaşanabilir yerlere göçlerbaşlayacaktır. Hayati şartları kaybetme, besin yetersizlikleri, su bulamamazlıkgibi yaşamsal kayıplar yaşanacaktır. Değişen iklim şartlarını insanın bünyesikaldıramayacak ve toplu ölümler gerçekleşecektir. Artık insanlık ve dünyatarihinin bitişi yaşanmaktadır.
· Türkiye’ye müthiş bir para girişi, insan göçü, büyük bir kalkınmayaşanacak.
· değişim tepeden gelecek.yeryüzündeki düzen ve işleyiş yeniden en adilşekilde dizayn edilecek.çalışma alanları roller görev alanlarıdeğişecek.insanların yeryüzünde özgürce yaşayabilmesi için,kardeş yaşayabilmesiiçin kolay işleyen bir sistem kurmak zorundadır.
· değişime direnenler olduğu gibi değişim taraftarları da var gücüyleçalışacak.herkes olayları kendi çıkarına göre değerlendirmektedir. değişimhızla gelecek, ardı arkası kesilmeyecek, herkez doğruluga boyun eğecek ve yenipozisyon alacak.
· ahir zamanda bilginin yokluğu ortadan kalkıyor. kültüre savaştadüşünsel ve fiziksel değişim gerçekleşiyor. insanlık bilinç uyanışı yaşarkenküresel iklim değişiklikleri ve afetler yaşanıyor.
· uydurma sosyalizm, ırkçılık ve ulusçuluk, milliyetçilik ve ümmetçilikhepsi denenmiştir. hiçbirisi yeryüzünde baki kalmamıştır. baki kalacak tekşeyevrensel din ve kardeşliktir.
· arap baharı demokratikleşme sürecidir.özgürlük ve eşitlikhareketidir.mazlum halkların ayağa kalkışıdır.
· Dünya 1900-2000 arasında amerika ve nato etkisinde kaldı. türkiyeyönetildi kullanıldı ve her bir işine müdahale edildi.
· Çalışmak için 1900’lü yılların başında Kanada’ya giden 205 Türk’ün 1.Dünya Savaşı’nın başlamasının ardından evlerinden alınarak esir kamplarınagötürüldüğü ortaya çıktı. İngiltere'nin talimatıyla Kanadalı askerlerce birgecede evlerinden toplanan Türkler'in sonu bugüne kadar öğrenilemedi. Esirtoplamayı yasalaştıran Kanada hükümeti, Osmanlı vatandaşı Ermeni ve Rumlar’adokunmazken, Türkler’i ve Kürtler’i tehcir etti. 3’ü öldü, 2’si aklını kaybetti.
· ABD Başkanı Barack Obama, 1915 yılı olaylarıyla ilgili olarak"büyük felaket (Meds Yeghern)" ifadesini kullandı. ABD Başkanı Obamayazılı açıklamasında, "Bugün, 20. yüzyılın en kötü mezalimlerinden biriolan Meds Yeghern'i anıyoruz. Bunu yaparak, Osmanlı İmparatorluğu'nun songünlerinde acımasızca katledilen ya da ölüm yürüyüşüne zorlanan 1.5 milyonErmeninin anısını onurlandırıyoruz" ifadesini kullandı. Halbuki Büyükfelaket Anadolu halkı için yaşanmıştı. Haçlı zihniyetiyle Anadoluya gelen veOsmanlı halkını kökünden kazımayı isteyenler kendileriydi. Kurtuluş savaşıgerçekten bir kurtuluş mücadelesiydi. Büyük vahşeti Amerika öncülüğünde batılıgüçler yapmıştı. Bugün o dönemde kendilerine yardım eden Ermenileri anarakbahane etmektedirler. Her zaman ki gibi siyasetleri İslam ve Osmanlıdüşmanlığıydı.
· İran'ın Suriye konusunda takındığı tavır Allah karşıtıdır. Esad dindüşmanlığı yaparak inanan mazlum halkı öldürmektedir. Herkesi tehdit olarakgören İran tamamen çıkarlarla yaşayan ülkedir. Osmanlının İran ile ve Rusya ileneden yıllarca savaştığı bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Belli ki Osmanlı bir süre kötülerle savaşmışve son zamanlara doğru kötülerin egemenliğine direnmiş.
· Siyonist rejim askeri operasyonu yol edindi.
· Değişen dünya düzenine dikkat çekici bir bakışla ışık tutan 'Sır Küpü'adlı roman raflarda yerini aldı. Gazeteci Turgay Güler'in kaleme aldığı roman,Avrupa'nın karanlık çağlarından günümüze kadar uzun bir yolculuğa çıkarıyor.
· Afrika katısında Avrupa’nın etkinliği çökecek. Afrika ülkelerinisömüren Avrupa ülkeleri tek tek sömürgesini kaybedecek. Özgürlükçü ve barışçıanlayışı taşıyan Türkiye’nin önderliğini kabul edecekler ve isteyecekler.Afrika’da baskıcı yönetimlere karşı mücadele eden halklara silahlı isyancılaryakıştırması yapan Avrupalılar egemenliklerini kaybedeceklerdir.
· Türkiye'nin yaşadığı dönüşüme gıbta ile bakanlar yaşananların Allah'ınbir lütfu olduğunu söylüyorlar, "Türkiye'ye bakarak kendi dönüşümümüzüyapmak istiyoruz" diyorlar. Libya Cumhurbaşkanı : Dünya'daki bütün reformyapan ülkeleri izlediklerini ama kendilerini en fazla Türkiye'nin dönüşümününetkilediğini anlattı. Türkiye'nin yaşadığı reform sürecini 'ümmetin bir şansı'olarak nitelendirdi. Soru sorma şansı elde edince Mekarif'e "busözlerinizi biraz açarmısınız? Neden Türkiye üzerinde bu kadarduruyorsunuz?" diye sordum.
Şöyle cevapladı: "Bunun sebeplerini tek tek saymaya kalkarsam vakityetmez. Ama en önemlisi Ak Parti hükümetinin dış politikası, İslam dünyası veArap Baharı konusunda yürüttüğü politika. En son İsrail'in özür dilemesi,'sözün bittiği yer'dir. Demokratikleşme, kalkınma ve kendi vatandaşınındertleriyle dertlenmesi bizi çok etkiledi."
Sözün devamında Libya Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yaptığı bir görüşmeden bahsetti.
Kaddafi döneminin kapanmasından sonra Başbakan'la yaptığı bir görüşme deErdoğan, Mekarif'e şöyle öğüt vermiş: "Hoşgörülü ve itidalli olun. Ilımlıdavranın"
Erdoğan'dan dinlediği bu öğüt kendisini çok etkilemiş ve bu durumu"Türkiye'nin sırrı" olarak nitelendirdi Libya Cumhurbaşkanı.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu çözüm süreci bahsinde "Yüzyıllık parantezikapatmak"tan söz etmiş ti.
Davutoğlu'nun sözünü ettiği parantez içerisinde Trablusgarp savaşı ve Libya'nınOsmanlı'dan kopuşuyla başlayan 100 yıllık bir tarih de bulunuyor.
Libya Cumhurbaşkanının sözlerine bakılarak aynı parantezin Kuzey Afrika'da dakapanacağını söylemek için düne göre daha iddialı bir ortam var dedi..
 
Üst Alt