Meleklerin Yaratılışı Ve Görevleri - Melekler Nasıl Yaratıldı? Meleklerin Yaratılışı

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Meleklerin Yaratılışı Ve Görevleri - Melekler Nasıl Yaratıldı? Meleklerin Yaratılışı

Meleklerin yaratılışı
Melekler insandan önce yaratılmıştı. Bu konuda hiçbir ihtilâf yoktur, çünkü konu ile ilgili âyet–i kerimeler açıktır. Melekler, "nurdan yaratılmış, fıtratları sâfî, makamları sabit, kendileri masum mahlûklardır." Melekler hakkında ehlisünnetin görüşü şudur:
"Melekler, Allahu Teâlâ'ya ibadet ve taatla meşgul olan ruhanî, nuranî, lâtif varlıklardır. Allah'ın kendilerine verdiği her emri derhal ve aynen yerine getirirler ve asla itaatsizlik etmezler."
Melekler hakkında bize bilgi veren âyet–i kerimelerde şöyle buyrulmaktadır:
"…O'nun huzurunda bulunanlar, O'na ibadet hususunda kibirlenmezler ve yorulmazlar." (Enbiya, 19)
"Onlar, bıkıp usanmaksızın gece gündüz (Allah'ı) tesbih ederler."(Enbiya, 20)
"O'ndan (emir almazdan) önce konuşmazlar; onlar, sadece O'nun emri ile hareket ederler." (Enbiya, 27)


İbrahim Usema



................
Melekler, lâtif cisimler olup, şekilden şekle girebilmektedirler. Meleklerin sayısı konusunda değişik rivayetler vardır. Sayıları konusunda bize kadar ulaşan bilgilere göre; sayıları rakamlarla ifade edilemeyecek kadar çoktur. Yani onların sayılarını sayabilecek rakamlarımız mevcut değildir.
Rivayet edildiğine göre, insanoğlu cinlerin onda biri, cinler ile insanlar, yeryüzündeki diğer canlıların onda biri. Bunların hepsi, kuşların onda biri. Bunların hepsi, deniz canlılarının onda biri. Bunların hepsi, yeryüzündeki meleklerin onda biri. Bunların hepsi dünya semasındaki meleklerin onda biri ve bunların hepsi de üçüncü kat gökteki meleklerin onda biri kadardır. Bu yedinci kat göğün meleklerine kadar böyle gider. Sonra bütün bunların hepsi Kürsî meleklerine nispeten pek az kalırlar. Sonra bütün bunların hepsi, Arş'ın, sayısı yetmiş bin olan perdelerinden her bir perdesinde görevli meleklerin onda biri kadardır ki her bir perdenin uzunluğu, genişliği ve yüksekliği ile gökler, yerler ve bunlar arasında bulunan şeyler karşılaştırıldığı zaman bütün bunlar o perdenin yanında pek az ve küçük kalırlar. Gökte adım atılacak hiçbir yer yoktur ki, orada ya secde eden, ya rükûya varan yahut da kıyamda duran bir melek bulunmasın.
Meleklerin, Cenâbı Allah'ı tesbih ve takdis etmekten meydana gelen nağmeleri vardır. Sonra ise, bütün bunlar Arş'ın etrafında dönen meleklere nispetle denizdeki bir tek damla kadardır. Onların sayısını ancak Allah Teâlâ bilir. (6)
Meleklerle ilgili bilgi Kur'anı Kerîm'de verilmektedir:
"Rahman (olan Allah, melekleri) evlât edindi, dediler. Hâşâ! O, bundan münezzehtir. Bilâkis (melekler), lütuf ve ihsana mazhar olmuş kullardır." (7)
Âyeti kerimenin başında, Allah'a iftira atıldığından haber veriliyor ve bu iftiralarında ne kadar sapıklık içine düştükleri anlatıldıktan sonra melekler hakkında bilgi veriliyor: "Melekler, Allah Celle Celâlunu'nun lütuf ve ihsanına mazhar olmuş kullardır."
"O'ndan (emir almadan) önce konuşmazlar; onlar, sadece O'nun emri ile hareket ederler." (8)
Melekler, Allah Celle Celâluhu'nun dilemesinin dışında konuşmazlar, sadece O'nun emri ile hareket ederler.
"Allah, onların önlerindekini de, arkalarındakini de (yaptıklarını da yapacaklarını da) bilir. Allah rızasına ulaşmış olanlardan başkasına şefaat etmezler. Onlar, Allah korkusundan titrerler." (9)
Âyeti kerimede geçen "onlar lütuf ve ihsana mazhar olmuş kullardır." Bu lütuf ve ihsan neticesi meleklere şefaat hakkı verilmiştir; ancak onlar bu şefaatlerini Rablerinin izni ve rızası olmadan kullanamazlar. Bu mânada meleklerin, Allah'ın sevgili kullarına salât ettikleri, selâm verdikleri, dualarda bulunduklarını bütün İslâm kaynakları haber vermektedir. Melekler insana kıyasla çok daha fazla hakikate bizzat şahit olduklarından, bu hakikatleri yaşadıklarından, Rablerinden o kadar korkarlar ki korkudan titrerler:
"Onlardan her kim "Tanrı O değil, benim!" derse, biz onu cehennemle cezalandırırız. İşte biz, zalimlere böyle ceza veririz." (10)
Melekler, itaatli kullar olarak yaratılmalarına rağmen yine de içlerinden isyana yönelen ve "Ben tanrıyım!" diyenler çıkarsa, onların varacağı yer de cehennemdir.

İbrahim Usema




---------------------------------



Evrimsel yaratılışa inanan çevrelerin göz ardı ettikleri önemli bir konu, Allah'ın farklı yaratma şekilleridir. Allah insandan ve hayvandan çok farklı yaratılışa sahip canlıları da var etmiştir. Melekler ve cinler bu canlıların başında gelmektedir.

İkişer, Üçer, Dörder Kanatlı Melekler.. Melekler Allah'ın emrinden çıkmayan varlıklardır. Ayetlerde meleklerin yaratılışı şu şekilde tarif edilir: 'Hamd, gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah'ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.' (Fatır Suresi, 1)

Melekler insanlardan farklıdır

Ayette geçen ifadeden de anlaşıldığı üzere, melekler görünüm itibariyle insanlardan çok farklıdırlar. Nitekim Allah yukarıdaki ayette 'O yaratmada dilediğini artırır' ifadesiyle de farklı yaratış şekillerine dikkat çekmiştir.

Meleklerin Allah'ın emrinde ve Allah'a karşı itaatli varlıklar oldukları ise ayetlerde şöyle bildirilir: 'Göklerde ve yerde olan ne varsa, canlılar ve melekler Allah'a secde ederler ve onlar büyüklük taslamazlar. Üstlerinden (her an bir azab göndermeye kadir olan) Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyi yaparlar.' (Nahl Suresi, 49-50)

'Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler.' (Tahrim Suresi, 6)

Meleklerle ilgili bilinmesi gereken bir diğer önemli gerçek ise insandan önce meleklerin yaratılmış olmasıdır. Nitekim Allah ilk insan olan Hz. Adem'i yaratacağı zaman bunu meleklere bildirmiş ve onlara Hz. Adem'e secde etmelerini emretmiştir.

Aynı zamanda Allah Hz. Adem'e meleklerden farklı bir ilim vermiş ve ona eşyanın isimlerini öğretmiştir. Melekler ise bu ilmi bilmemektedirler. Bütün bu gerçekler Kuran'da şöyle bildirilmektedir:

'Hani Rabbin meleklere: 'Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim' demişti. Onlar da: 'Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?' dediler. (Allah 'şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim' dedi. Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: 'Eğer doğru sözlüyseniz, bunları bana isimleriyle haber verin' dedi. Dediler ki: 'Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten sen, herşeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın.' (Allah 'Ey Adem, bunları onlara isimleriyle haber ver' dedi. O, bunları onlara isimleriyle haber verince de dedi ki: 'Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da ben bilirim.' Ve meleklere: 'Adem'e secde edin' dedik. iblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.' (Bakara Suresi)

Cavit Yalçın




--------------------------------


Meleklerin Görevleri ve Çeşitleri

Ayet ve hadislerde sayıları hakkında herhangi bir bilgi bulunmayan fakat pek çok oldukları anlaşılan meleklerin temel görevleri Allah'a kulluk ve O, neyi emrederse onu yerine getirmektir. Melekler görevleri açısından şu gruplarda incelenebilirler:

Cebrail, dört büyük melekten biridir. Allah tarafından vahiy getirmekle görevlidir. Cebrail'e (a.s.) güvenilir ruh anlamına gelen "er-Rühu'l-emîn" de denilmiştir: "O (Kur'an'ı) korkutuculardan olasın diye Rühulemîn senin kalbine indirmiştir" (eş-Şuara 26/193-194). Bir başka ayette de ona Rühul-kudüs adı verilmiştir: "...Kur'an'ı Rabbinden hak olarak Rühulkudüs indir*miştir" (en-Nahl 16/102). Cebrail, meleklerin en üstünü ve en büyüğü, Al*lah'a en yakını olduğu için kendisine "meleklerin efendisi" anlamında seyyidü'l-melaike denilmiştir. Mîkail, dört büyük melekten biri olup, kainattaki tabii olayları ve yaratıkların rızıklarını idare etmekle görevlidir. İsrafil’in görevi sura üflemektir. İsrafil, sura iki kez üfleyecek, ilkinde kıyamet kopacak, ikincisinde ise tekrar diriliş meydana gelecektir. Azrail ise, görevi ölüm sırasında canlıların ruhunu almak olduğu için "melekü'l-mevt" (ölüm meleği) adıyla anılmıştır: "De ki: Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz" (es-Secde 32/11).

Kiramen Katibin, insanın sağında ve solunda bulunan iki meleğin adıdır. Sağdaki melek iyi iş ve davranışları, soldaki ise kötü iş ve davranışları tesbit etmekle görevlidir. Hafaza melekleri adı da verilen bu melekler kıyamet günü hesap sırasında yapılan işlere şahitlik de edeceklerdir. Kur'an'da bu melekler hakkında şöyle buyurulmuştur: "İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarınızı yazmaktadırlar. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın" (Kaf 50/17-18), "Şunu iyi bilin ki üzerinizde bekçiler, değerli yazıcılar vardır. Onlar yapmakta olduklarınızı bilirler" (el-İnfitar 82/10-12).

Münker ve Nekir, ölümden sonra kabirde sorgu ile görevli iki melektir. "Bilinmeyen, tanınmayan, yadırganan" anlamındaki münker ve nekir, mezardaki ölüye, hiç görmediği bir şekilde görünecekleri için bu ismi almışlar*dır. Bu iki melek kabirde ölülere, "Rabbin kim? Peygamberin kim? Kitabın ne?" diye sorular yöneltecekler, alacakları cevaplara göre ölüye iyi veya kötü davranacaklardır.

Hamele-i Arş, arşı taşıyan meleklerin adıdır. Kur'an'da haklarında şöyle buyurulur: "Arşı yüklenen, bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rablerini hamd ile tesbih ederler. O'na iman ederler..." (el-Mü'min 40/7).

Mukarrebun ve İlliyyun adıyla anılan melekler, Allah'ı tesbih ve anmakla görevli olup, Allah'a çok yakın ve O'nun katında şerefli mevkii bulunan meleklerdir (en-Nisa 4/172). Cennet ve cehennemdeki işleri yürütmekle görevli melekler de vardır (bk. er-Ra'd 13/23-24; et-Tahrîm 66/6; el-Müddessir 74/29-31).

Bunlardan başka, insanın kalbine doğruyu ve gerçeği ilham etmekle (Tirmizî, "Tefsir", 3), namaz kılanlarla birlikte Fatiha süresinin bitiminde "amin" demekle (Buharî, "Ezan", 111, 112; "Da'avat", 63; Müslim, "Salat", 18), hergün sabah ve ikindi namazlarında müminlerle birlikte olmakla (Buharî, "Mevakit", 16; Müslim, "Mesacid", 37), Kur'an okurken yeryüzüne inmekle (Buharî, Fezailü 'l-Kur'an, 15; Müslim, "Müsafîrîn", 36), sokakları ve yolları dolaşıp zikir, Kur'an ve ilim meclislerini arayıp bulmakla (Buharî, "Da'avat", 66; Müslim, "Zikr", 8), müminlere (Ahzab 33/43) özellikle bilgin olan müminlere rahmet okumakla (Tirmizî, "İlim", 19), sadece Allah'a hamd ve secde etmekle (A'raf 7/206) görevli melekler de vardır.



------------------------


Melekler nasıl varlıklardır?
Nurdan yaratılan ve insandan tamamen farklı olan melekler Allah'a isyân etmezler. Hangi iş için yaratılmış iseler o işi yaparlar. Daimâ Allah'a ibadet ve itaat ederler. Kur'ân'da bu hususa şöyle işaret edilmiştir. “Üzerlerinde hakim ve üstün olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar.” (Nahl, 16/50), “Şüphesiz Rabbin katındaki (Melek)ler O'na ibadet etmekten büyüklenmezler. O'nu tesbih ederler, yalnız O'na secde ederler” (A’raf, 7/206),

Melekler bir anda Allah'ın emrettiği bir mekândan diğer bir mekâna intikal edecek, hatta yerleri ve gökleri dolaşacak bir kabiliyette yaratılmışlardır. Kur'ân-ı Kerim'de meleklerin kanatlı varlıklar olduğu ifade edilmemtedir: “Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a mahsustur. O, yaratmada dilediğini arttırır..”(Fâtır,35/1) Melekler son derece kuvvetli ve süratli varlıklardır. İnsanların yapamadıklarını kolayca yaparlar, ulaşamadıkları yerlere çabucak ulaşırlar.

Melekler, Allah'ın emirleriyle farklı şekillere girebilirler. Örneğin Cebrâil, Hz. Peygamber'e gelirken bazen Dıhye adındaki sahabi gibi görünmüş, bazen da kimsenin tanıyamadığı bir yabancı gibi gelmiştir (Müslim; Îmân; 1). Hz. İbrahim ve Hz.Meryem'e gönderilen meleklerin de birer insan şeklinde göründükleri yine Kur'ân'da haber verilmektedir (Meryem 19/16-17; Hûd 11/69-70).

Meleklerin gözle görülmeyişleri onların yok olduklarından değil, gözlerimizin o kabiliyette yaratılmamış olmasındandır. Melekleri gözlerimizle müşahade edemeyişimiz onları inkâr etmemizi gerektirmez. Zira gözümüzle görmediğimiz halde varlığını kabul ettiğimiz çok şey vardır. Akıl, ruh, zekâ gibi varlıklar; sevinç ve üzüntü gibi haller bunlardandır. O halde meleklerin varlığına da ruhumuz ve aklımız gibi inanmak zorundayız.

-Diyanet işleri resmi sitesinden-
 

MURATS44

Özel Üye
Teşekkürler adminim. Çok güzel bir konu. Açıklama doyurucu bilgilerle dolu. Emeğine sağlık.
 
Üst Alt