Müminin Rüyasının Doğru Çıkması Hadisi

Nur Hanım

Aktif Üyemiz
Müminin Rüyasının Doğru Çıkması Hadisi


“Zaman yaklaşınca mü’minin rüyası yalan çıkmaz. Mü’minin rüyası nübüvvetin kırk altı cüzünden biridir” hadisini nasıl anlamalıyız?
Ebu Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebı sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Zaman yaklaşınca mü’minin rüyası yalan çıkmaz. Mü’minin rüyası nübüvvetin kırk altı cüzünden biridir.” (Buharı, Ta’bır 26; Müslim, Rü’ya 6. Ayrıca bk. Ebu Davud, Edeb 8; Tirmizı, Rü’ya 1; İbni Mace, Rü’ya 9)

Müslim’in bir rivayeti de şöyledir:

“Sizin en doğru rüya görenleriniz, en doğru söyleyenlerinizdir.” (Müslim, Rü’ya 6)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Bu hadis hem Buharı hem de Müslim’in Sahıh’lerinde buradakinden biraz daha farklı rivayet edilmiştir. Demek oluyor ki Nevevı, hadisi buraya ihtisar ederek almıştır. Buharı rivayetinde “Nübüvvetten cüz olan şey yalan olmaz” ziyadesinden sonra şu bilgiler vardır: “Rüya üç kısımdır: Birincisi salih rüya olup Allah’tan bir müjdedir; ikincisi şeytanın verdiği korku veya hüzündür; üçüncüsü de kişinin kendi kendine konuştuğu şeylerdir. Kim rüyasında hoşlanmadığı bir şey görürse, onu başkalarına anlatmasın; fakat hemen kalkıp namaz kılsın...”

Hadiste geçen “zaman yaklaşınca” ifadesiyle ne kastedildiği konusunda farklı yorumlar yapılmıştır. Zaman vakit demektir. Vaktin azına da çoğuna da zaman denilir. Geçmişte gök bilimleriyle yani astronomi ile ilgilenenlere göre zaman, dört mevsimi kapsayan bir yıllık müddet için kullanılan bir kelimedir.

Zamanın yaklaşmasını, “gece ile gündüzün eşit olması demektir” şeklinde yorumlayanlara göre, bu sözle eyyam-ı terbı‘ denilen güz mevsimi kastedilmektedir. Bu mevsimde gerek gece ile gündüzün eşitliği, gerek her çeşit meyvenin tam olgunluğa erip bunlarla gıdalanmanın tesiriyle insan tabiatında bir denge meydana gelir ve bu da doğru rüya görülmesine sebep olur. Bu tevil, rüya ile meşgul olmayanlar arasında meşhur olmuştur.

Bir kısım alimlere göre zamanın yaklaşması, “Kıyamet öncesi günlerde gece ile gündüz bir olacaktır” hadisiyle sabit olan gerçektir (Buharı, Fiten 25; Ebu Davud, Fiten 1). Bu dönemde mü’minler daima isabetli rüyalar görürler. Bazı alimler de “zamanın yaklaşması” ifadesiyle zamanların kısalmasının kastedildiğini söyleyerek: “Kıyamete yakın zaman kısalır; o kadar ki bir sene bir ay, bir ay bir cumalık hafta, bir hafta bir gün, bir gün de bir saat gibi olur” hadisini buna delil getirirler (Ali el-Karı, el-Mirkat VIII, 385).

Bir kısım alimler ise, zamanın yaklaşmasıyla kastedilenin, kıyametin yaklaşması olduğunu, çünkü kıyamete yakın mü’minlerin sayılarının ve dostlarının azalacağını, salih ve sadık rüyaların onlara Cenab-ı Hak tarafından o dönemde bir ikram olacağını ifade etmişlerdir. Sahıh-i Buharı şarihi İbni Battal bu görüşü diğer bütün görüşlere tercih eder. Bunlar dışında yapılan yorumlar pek önemsenmemiştir. Fakat olayı fert planına indirecek olursak, her zaman birtakım salih ve sadık rüyalar görenler bulunabilir.

Salih rüyanın nübüvvetin cüzlerinden biri olduğu hususuna gelince, bu konuda ayrı rakamlar verilir. Bunlardan en meşhuru hadisimizde de geçen kırk altı rakamıdır. Müslim’in bir rivayetinde kırk beş, bir başka rivayetinde yetmiş rakamı geçer. Bunlar dışında yetmiş altı, elli, kırk dört, kırk, yirmi altı, yirmi dört gibi rakamların da varlığını görürüz. Bu rakamlar üzerinde de çeşitli yorumlar yapılmıştır. Taberı bu ihtilafın rüyayı görenlerin muhtelif olmasından kaynaklandığını söyler. Çünkü rüya gören insanlar çeşit çeşittir. Genel olarak ifade edecek olursak, peygamberlerin gördükleri rüyalar kesin olarak sadık ve salih rüyalardır; salih kişilerin gördükleri rüyaların da ekserisi böyledir; diğer insanların gördükleri rüyalar arasında bu niteliği taşıyan az da olsa bulunabilir; kafirlerin gördükleri rüyalarda ise doğruluk oranı son derece azdır.

Salih rüyanın nübüvvetten bir cüz olması, nübüvvet ilminin cüzlerinden biri olması demektir. Çünkü nübüvvet baki değil, fakat nübüvvetin ilmi bakidir. Nitekim Peygamberimiz: “Allah’ın hoşnut olacağı güzel bir yol izlemek, ağırbaşlı ve vakar sahibi olmak, ifrat ve tefritten uzak durmak nübüvvetin yirmi dört cüzünden biridir” (Tirmizı, Birr 66) buyurarak, bunların nübüvvet ahlakına uygun davranışlar olduğunu ifade etmişlerdir. Buna benzer rivayetleri böyle anlamamız gerektiğine bu hadis delil teşkil etmektedir.

Söz ve işi doğru olmayan insanların rüyaları da genelde doğru olmaz. Kadı İyaz, bazı alimlerin “en doğru rüya görenler” diye nitelenen kimselerle ilgili görüşünü naklederken, bu durumun kıyamete yakın, ilim ortadan kalktığı ve gerek sözünden gerek davranışlarından istifade edilecek alim ve salih kişilerin kalmadığı zamana has olduğundan bahseder. Oysa dinimizde kabul edilen genel bir prensip olarak, uzak te‘vile ihtiyaç hissettirmeyen ve aslı üzere kaldığında anlaşılmasında bir zorluk söz konusu olmayan her ayet ve hadisi gerçek anlamıyla yorumlamak ve herhangi bir zamanla kayıtlamamak daha doğru olur.

Hadisten Öğrendiklerimiz

1. Peygamberimizin hadislerindeki bazı tabirler ve terimler, çeşitli yorumlara konu teşkil edecek nitelikte olabilir. Bunları naslarla tezat teşkil etmeyecek şekilde ve salim akılla te’vilde bir sakınca yoktur.
2. Kıyamet gününe yakın zamanlarda, o günün habercisi niteliğinde olduğu kabul edilen birtakım alametler ortaya çıkacaktır. Bunlara Kur’an ve Sünnet’te işaret edilmiştir.
3. Kıyamete yakın ortaya çıkacak durumlardan birinin de, mü’minlerin salih ve sadık rüyalar görmeleri olduğu bu hadisten anlaşılmaktadır.
4. Salih ve sadık rüya, nübüvvetin bitmesinden sonra ümmete kalan özelliklerden biridir.
5. Nübüvvet cüzünden maksat, nübüvvet ilminin kısımlarıdır.
6. Sözü ve işi doğru olmayanların, çoğu kere rüyaları da doğru olmaz.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt