musa as zamanından kıssalar

fahrettin tırınk

Site İmamı
ALLAH cc Hz. Musaya bir gün sorar:
Ya Musa benim için bu gün ne yaptın?
Yarabbim Senin için namaz kıldım,oruç tuttum,zekat verdim,ismini çok zikrettim.
ALLAH cc tekrar sordu :
Namaz kılmak senin için burhandır, oruç seni cehennemden koruyan kalkandır, zekat mahşer günü herkes sıcakdan yanarken sana gölge yapacakdır, zikirde o gun karanlıkda sana nur olacakdır. Benim için ne yaptın?
Hz. Musa : Yarabbim Senin için olan amel hangisidir? senin için ne yapılır?
ALLAH cc de buyurdu ki: Sevdiğim kulumu benim için sevdin mi, düşmanımıda düşman bildinmi? diye buyurdu.
Hz. Musa da ALLAH'ın sevdiği amelin O'nun dostlarını sevmek ve düşmanlarını sevmemek olduğunu anladı.
Resulullah (s.a.v.) “Allah için birbirini seven,hayatını böyle geçiren, ve bu hal üzere vefat edenlerin, hiçbir gölgenin bulunmadığı bir günde, Arşın gölgesinden gölgeleneceklerini” müjdeler..
Allah için birbirlerini seven dostların Ahiret alemleri öyle Nur,Huzur,ve mutluluk dolu olacak ki,bunu ancak Efendimiz (s.a.v) Anlatabilir.
Kıyamet gününde, Arşı-i Ala’nın etrafına, kürsüler konacak. o kürsülere oturanların yüzleri,ayın ondördü gibi parlayacak. Diğer insanlar korku ve endise içinde çalkalanırken, Onlarda korku ve endişe olmayacak. Nebiler ve Şehitlerden olmadıkları halde, bütün iman ehli onlara imrenecek. Kürsüleri Nur, elbiseleri Nur, vücutları Nur. Yüzlerinin ışığından ay ve güneş olmadığı halde, Mahser yeri Pırıl pırıl olmuş.
Ya Rabbi, bunlar kimlerdir.? “diye soracak Mahşer halkı.. Onlar öyle kimseler ki, ayrı ayrı memleketlerden uzak Şehirlerden Allah için bir araya gelip toplanırlar, sevişirler, Ve Allah’a zikrederler. Onlar ne birbirlerine haset ederler, ne buğuz ederler, ne kin Beslerler. Allah’ın sevgisinde yok olmuşlardır. İşte onlar, o kürsülerde oturanlar, Allah için birbirlerini sevenlerdir.

Bir adam sahrada el açmış Allah'a dua ediyordu.
Oradan geçmekte olan Musa aleyhisselam adamın duasını işitip memnun oldu.Aradan zaman geçti;tekrar aynı yerden geçen Hz.Musa, adamın yine el açmış halde, duasına devam ettiğini gördü.İsteğinin hala verilmediğini düşünerek o da yalvarmaya başladı:

- Ya Rab, bu adamın uzun zamandır böyle ısrarla dua ettiğini görünce duasının kabul edilmediğini anladım.
Şayet benden bu kadar ısrarlı bir istekte bulunsaydı, ben onun isteyini geri çevirmez kabul ederdim.
Öyleyse, sen bunun duasını geri çevirme,kabul buyur artık.

Rabbimizden gelen cevap şöyle oldu:

- Ya Musa, o ısrarcı kulumun duasını dilindedir,kalbinde değil. Dilini alıştırmış öyle yalvarmaya, hepsi ondan ibaret.
Kalbi ise koyunlarıyla meşgul. Diliyle bana dua edip, kalbiyle de koyunlarını gütmeyi sürdüren adamın duasını kabul etmem ben.

Bu, duaların kabulüyle ilgili bir altın kuraldır.Resulü Ekrem Efendimizde:

-Gafil kalbin duası kabul olmaz, hadisiyle buna işarette bulunurken, bizzat kendisi de yaptığı duasında:

-Ya Rab, ağızı sana dua yaptığı halde kalbi senden gafil halde olmaktan sana sığınırım, diye niyaz etmiştir.
 

MURATS44

Özel Üye
Çok çok güzel bir kıssa. Okurken o görüntüler insanın gözünde canlanıyor.

"-Ya Rab, ağızı sana dua yaptığı halde kalbi senden gafil halde olmaktan sana sığınırım,"

 
Üst Alt