Namaz- olmazsa olmaz- ana ibadettir

Ayyüzlüm

Yeni Üyemiz
NAMAZ- OLMAZSA OLMAZ- ANA İBADETTİR

Yüce Allah bütün yeryüzü varlıklarını en güzel kıvamda yarattığı insan için var etmiştir. Güneşi, ayı… insana hizmet sunabilecek şekilde yapılandırmıştır. Denemeye uğratmayı dilediği insanı da kendi zatına ibadetle yükümlü tutmuştur.
Bütün Peygamberler ölüm gelinceye kadar devem edecek olan ibadet görevini bildirmek ve bu görevimizle ilgili olarak yargılanıp cezalandırılacağımızı veya mükâfatlandırılacağımızı açıklamak için görevlendirildiler.(1)

Allah’ın her bir emrine itaat ibadettir. İbadetlerin anası ise namaz, oruç, zekât ve hacdır. Bu nedenledir ki genelde bütün bu ibadetler, özelde ise namaz önceki bütün Peygamberlere ve inananlara da emredilmiştir.
Kur’ân –cümlesine Selam olsun– Hz. Âdem’den Nuh’a, İbrahim’den İsa’ya kadar bütün peygamberlerin Allah’ın buyruğu olarak namazı kıldıkları ve kıldırdıklarını açıklar.(2) Hz. Musa ve onu izleyen Peygamberlerle İsrail oğullarına da namazın emredildiğini şöylece duyurur:
“ Biz yalnızca Allah’a ibadet edin, ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik yapın, insanlara güzel sözler söyleyin, namazı kılın ve zekâtı verin diye İsrâîl Oğulları’ndan kesin söz almıştık. Ancak (siz Ey İsrail Oğulları!) Daha sonra siz içinizden çok azı bir tarafa sözünüzden dönmüştünüz. Sizler yüz çeviriyorsunuz.”(3)
Peygamberimiz de genel ve özel anlamıyla İslâm Dini’nin beş ana temel üzerinde kurulduğunu duyurarak İman emenin yanı sıra bu dört büyük ibadet görevini açıklamıştır.(4)
Bunlar arasında namazın ayrıcalığı vardır. Çünkü o, ömür boyunca her gün beş defa yapılacak ibadettir.
İbadet olan ve bütün hayatımızı ibadetleştirebilmenin bilinci ve enerjisini kazandıracak nitelikte olan namazla ilgili emirlerinden birinde Rabbimiz, Peygamberimiz Hz. Muhammed’e ve onun şahsında inananlara şöyle buyurmaktadır:
İman eden Kullarıma söyle:
Hiçbir alışverişin ve dostluğun olmayacağı (büyük sorgulama) Gün’ü gelmeden namazlarını gereği gibi kılsınlar. Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık olarak da verip harcasınlar.”(5)
Sevgili Peygamberimiz bu İlahi Emir’in gereğini yapmış olmak için Allah’ın varlığı, birliği ve yarattıkları üzerindeki Egemenliğini kabul eden ve Kendisinin O’nun kulu ve son Elçisi olduğuna inananlara ilk olarak namazı bildirmiş ve öğretmiştir. Örneğin Yemen’e Vali/Yargıç olarak atadığı Cebel oğlu Muaz’ı şöylece yönlendirmiştir:
“– Eğer onlar Allah’ın varlığı ve birliğini ve benim de O’nun kulu ve Elçisi olduğumu kabul ederlerse, “Allah’ın her bir gün ve gece kılınmak üzere onlara beş vakit namazı farz görev olarak yüklediğini bildir.”(6)
Namazsız hayat ibadetleştirilemeyeceği için ilk İslâm toplumunu oluştururken Sevgili Peygamberimiz inananları yakından izlemiş, örneğin başta namaz olmak üzere imanları çizgisinde yaşayacakları konusunda onlarla sözleşmiştir.
İlk mü’minlerden Abdullah oğlu Cerîr şöyle anlatıyor:
–Salât ve Selam üzerine olsun– Hz.Peygamber diğer ilk inananlarla ve de benimle şöyle diyerek sözleşip biatlaştı:
“– Emirleri ve yasaklarına itaat ederek Allah’a ibadet etmen, (özellikle de) namaz kılman, zekât vermen, Müslümanlara karşı samimi ve uyarıcı olman ve de ilahlık vasıflarında Allah’a ortak koşanlarla ilişkilerini kesmen üzere seninle sözleşiyorum.”(7)
İslam’ın yüklediği ilk görev olan namaz imanın belgesidir. İslam toplunun güvenilir üyesi ve Müslümanların kendilerini kardeş edinerek temsil ve tasarruf yetkisi verebilecekleri kişi olmanın da temel şartıdır. (8)
Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de İslâm toplumu fertlerinin sahip olması gereken niteliklerini açıklarken diğer hayatî özellikleri yanı sıra namazı da şöylece öne çıkarmaktadır.
Size verilenler dünya hayatının geçici nimetlerinden ve zevklerinden başka bir şey değildir. Allah’ın yanındakiler ise daha iyidirler ve daha kalıcıdırlar. (Allah’ın yanındakinimetler) iman edenler, Rablerine güvenenler, büyük günahlardan ve tüm çirkinliklerden kaçınanlar, öfkelendiklerinde bile bağışlayanlar, Rablerinin çağrılarına uyanlar, namazlarını kılanlar, işlerini birbirlerine danışarak yapanlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan (yoksullar ve de toplumları için) harcayanlar, içlerinden biri saldırıya uğradığında ise (saldırıyı gidermek için) birbirleriyle yardımlaşanlar içindir; bu vasıfları taşıyanlara verilecektir.(9)
Bu âyetlerin belirlediği vasıflardan hareketle Hak ve Halk insanı olmak ve ideal bir toplum düzeni oluşturabilmek için Allah’a güven, danışma, işkence/zulüm/faiz/zina/escinsellik ve sözleşmeleri çiğneme gibi büyük günahlar ve çirkinliklerden sakınma, Allah için verme, hak ve özgürlüklere yapılacak saldırılara elbirliği ile göğüs germe gibi namazın da olmazsa olmaz bir gereklilik olduğunu anlayabiliriz.
Anlayabiliriz. Çünkü Tevbe sûresinin 71.-72. âyetleri de bu anlamı doğrulamakta ve de pekiştirmektedir. Çünkü bu âyetlerde de Rabbimiz yapılması gereken diğer toplumsal görevler gibi namaza da vurgu yapmakta ve şöyle buyurmaktadır:
“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin temsil ve tasarruf yetkisi verilebilir dostları/yardımcılarıdır. Onlar İslâm’ın, ortak aklın ve ilmin gerektirdiği Marûf’u emreder, (Marûf’un karşıtı olan) Münker’den de sakındırırlar. Onları namazlarını kılarlar. Zekâtlarını verirler.(Diğer emirleri ve yasaklarında da) Allah’a ve Elçisine itaat ederler. Allah onları rahmetiyle/sevgisiyle kuşatacaktır. Şüphesiz Allah karşı konulamayacak güç sahibidir. Çok çok bilgedir.
Allah işte bu vasıflardaki mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, içlerinde sürekli kalacakları, altlarından ırmaklar akan Cennet’ler ve Adn cennetlerinde hoş konaklar vaat etmiştir. Allah’ın sevgisi/rızası ise daha büyüktür. Gerçekten de bu,çok büyük bir mutluluktur.”

Gerçek Müslüman olmak ve İslâm Toplumu’nu oluşturmak için namaz olmazsa olmaz olduğu içindir ki Kur’ân-ı Kerim’de değil namaz kılmamak, namaza tembellik etmek ve onu gösteriş için kılmak bile münafıklık olarak nitelenmiştir. Yüreklerinde İslâm’la İslâm karşıtı inanç ve hayat ölçüleri arasında tercih yapamayan Münafıklar şöylece vasf edilmektedir:
“…Onlar namaz kaktıkların da üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar. Gerçekte Allah’ı da çok az anarlar…”(10)
Peygamberlerin çizgisinden sapmanın ilk olarak namazsızlıkla başladığını da açıklayan Kur’ânımız, zekâtsızlıkla birlikte namazsızlığın aşağılata aşağılata Cehennem’e kadar düşürebileceği uyarısında da bulunmaktadır.
Müddessir sûresinde Cennet’te olanların kendileriyle özel bağlantı kuracakları Cehennemliklere yöneltecekleri,-Sizi Cehennem’e düşüren ne oldu?- şeklinde ki sorularına alacakları şu cevap gerçekten ürperticidir:
“-Biz namaz kılmazdık. Yoksulu doyurmazdık. (Günahlara) dalanlarla birlikte biz de dalardık. Yargılanacağımız Ceza Günü’nü de yalanlardık. Sonunda ölüm gelip bizi yakalayıverdi.”(11)
En güzel kıvamda yaratılmış ve kendileri için Cennet’ler hazırlanmış insanlar olarak böylesi
elem verici Cehennemi bir âkıbete uğramamamız için Peygamberimiz ölümü öncesi son uyarılarına kadar Peygamberlik hayatı boyunca“Aman namazlarınıza dikkat edin.” buyurarak bizleri namaza yönlendirmiştir. Onun kafa ve gönül kulaklarımızı açarak dinlememiz gereken şu öğütlerinden öte söylenebilecek/dinlenebilecek söz olmasa gerektir:
“– Parça parça edilsen ve yakılsan bile Allah’a ortak koşma; buyruklarına itaat hususunda hiçbir varlığı Ona eş değerde tutma. Farz olan namazları asla bırakma. Namazı bile bile terk eden kişiden Allah’ın koruması (ve Cennet’e koymataahhüdü) kalkar. İçki de içme. Çünkü içki bütün kötülüklerin anahtarıdır.”


——————
1) Bakara 29, Zariyat 56, Nahl 36, Hıcr 99.
2) Meryem 30-33, 55-59.
3) Bakara 83.
4) R. Salihin Hn. 127.
5) İbrahim 31.
6) R. Salihin Hn. 210.
7) Nesaî Biat 17.
8) Tevbe 71,Maide 55.
9) Şura 31-39.
10) Nisa 146.
11) Müddessir 43-47.
12) İ. Mace Hn. 4034.
 

MURATS44

Özel Üye
Namaz insanın maddî ve mânevî temizliğinin vasıtasıdır. Hesap günü ilk önce , dinin direği olan namazdan olacağınna göre bu ibadetimizi ALLAH(a.c.)'ın istediği gibi kılanlardan olalım dualarımızla..Allah razı olsun.glü
 
Üst Alt