Panik Oldunuz Peki, Ne Yapacaksınız?

ceylannur

Yeni Üyemiz
Panik Oldunuz Peki, Ne Yapacaksınız?


Panik atakla ilgili ilk bulguları bir önceki yazıda sırala­mıştım sevgili okurlar...



Aslına bakarsanız, panik atakları, Panik bozukluklar dışın­da, "Anksiyete Bozuklukları" başlığı altında toplanan diğer psikiyatrik hastalıklarda da görülebilmektedir. O nedenle bir önceki yazıyı okuyup, benzer şikâyetleriniz olduğunu görü­yorsanız, mutlak surette sizde bir panik atak olduğu teşhisini kendinize koymamalısınız. Yaşadığınız sıkıntıların panik atak mı, yoksa diğer anksiyete bozukluklarından birisi mi olduğu­na, "gitmeniz gereken" uzmanınız karar verecektir.



Diyebiliriz ki, "aşırı ve anlamsız korku hali" olarak tanım­layabileceğimiz fobiler, tiroid hastalıkları, guatr, kalp kapakçık bozuklukları, diabet, epilepsi, astım gibi bazı fiziksel rahat­lıklar da panik ataklarının görüldüğü durumlar arasındadır. Aşırı alkol tüketimi, esrar, kokain, uyarıcı ilaçlar ve diğer bazı maddelerle ilintili olarak da panik ataklar görülebilir.



Şimdi gelelim en önemli noktaya... Panik ataklar yaşıyor­sanız lütfen aşağıya yazılacak durumları içinize sindirmeye gayret edin.



• Panik bozukluk, kesinlikle bir kalp hastalığı değildir.


• Panik bozukluk, ölümle sonuçlanmaz, ölüme yol açmaz.


• Panik bozukluk bir akıl hastalığı değildir.


• Ataklar sırasında kişiler öleceklerini, çıldıracaklarını, kontrollerini yitireceklerini zannederler.



Ancak günümüze ka­dar bu endişeleri doğrulayan hiçbir tıbbi bilgiye rastlanma­mıştır. Bu düşünceler sizi rahatsız ettiğinde, hiçbirinin gerçek­leşmeyeceğini düşünerek kendinizi yatıştırmaya çalışmanız gerekli.



• Panik atak hastalarının ortak duygusu, hastalıklarından dolayı utanç yaşamaları. Kesinlikle içinde bulunduğunuz has­talıktan dolayı utanmayın. Küçük düşeceğinizi düşünmeyin.


• Tek başına evde kalamama, sokağa çıkamama, markete gidememe, alış-verişe çıkamama, kalabalığa girememe davra­nışlarının gelişmesine, elinizden geldiğince izin vermeyin. Hastalığın en tipik özelliği, sizi eve bağlamasıdır. Siz, eliniz­den geldiğince inat ve pişkin bir tavırla, semptomların tersini yapmaya gayret edin.


• Atakların en tipik özelliği, yineleyici olmasıdır. O neden­le, ataklar tekrarladıkça kaygılanmayın. Çünkü zaten arada sı­rada gelen ve sizi endişelendiren bir seyri izleyecektir.


• Her ataktan sonra, yatıştığınızı ve atağın bir süre sonra sizi terk ettiğini görmeye çalışın. Ve yeni bir atak geldiğinde, bu bilgiyi aklınıza getirmeye çalışın. "Şimdi geldin ama... biliyorum... 10 dakika sonra yok olup gideceksin ve ben de ra­hatlayacağım..." demeye gayret edin. Gittikten sonra atağı ve atağın sizde oluşturduğu durumu düşünüp durmayın. Gitti-bitti... siz normal yaşantınıza devam etmeye gayret edin.



De­neyimli ve ataklar karşısında güçlü olmanız son derece önemli.


• Ataklar en fazla 10 dakika sürer. Bu nedenle atakla en fazla 10 dakika süren bir savaş yaşayacaksınız. Ne olursa ol­sun bu süreye tahammül edebilirseniz, yeni ataktan daha kı­sa sürede kurtulmanız kaçınılmaz son olacaktır


• Atak sırasında nefes alış-verişinizi kontrol altına almaya çalışın.

İsterseniz pratik bir teknikle nefes alış-verişinizi nasıl kon­trol altına alabileceğinizi de örnekleyeyim.



Hatta tekniği atak geçirmeyenler de uygulayabilir. Vücudu gevşetip rahatlatma­ya yarayan bir uygulama.


1. Rahat bir pozisyonda uzanın.


2. Burnunuzdan derin bir nefes çekin... içinizden 7-8'e ka­dar sayarak içinizde bekletin... sonra ağzınızdan geri verin.


3. Burnunuzdan çektiğiniz her nefeste "İyi ve güzel olan her şeyi içinize aldığınızı" düşünün. Ağzınızdan geri verirken de "içinizdeki tüm sıkıntı ve gerginliklerin dışarı çıktığını" dü­şünün.


4. Bu şekilde 14-15 kez nefes alın, verin.


5. Sonraki aşamada 3 saniye burnunuzdan nefes çekin, 3 saniyede ağzınızdan geri verin. Böylece ortalama olarak 1 da­kikada tam 10 kez solunum yapmış olacaksınız.


6. Bu şekilde de dilediğiniz süre (atağınızın hafiflediğini hissedinceye kadar) uygulama yapın.


7. Son olarak, 3. ve 4. maddeyi birkaç kez daha uygulaya­rak, nefes egzersizine son verin.



Bu uygulamayı haftada birkaç kez yaparsanız, panik atak olmasanız bile bünyenizi son derece rahatlattığını göreceksi­niz. Teknik, özellikle beynimize bol miktarda oksijen gönder­meyi hedefleyen bir uygulama. Böylece günün stres ve zorluk­larından bile kurtulmuş olursunuz...



Düşünün ki gece uyumak için yatağınıza uzandınız... uyu­madan önce uygulayın... rahatlayın... mışıl mışıl uyuyun.



Tüm bu anlatılanları uyguladığınız halde düzelme görmü­yorsanız veya söylenenleri uygulayamayacak kadar sıkıntıdaysanız, lütfen hiç vakit kaybetmeden bir uzmana başvurun.


İlaç+psikoterapi desteği ile 6-7 ay gibi bir sürede iyileşmeniz mümkün. Sadece ilaçla tedavi olmak hastalığı geçirmeye yet-meyebiliyor. Ancak iyi bir psikoterapi ile, hiç ilaç bile kullan­madan tedavi edilebilirsiniz.


Panik atak tedavisi olan ve sizinle yaşamak zorunda olma­yan bir hastalıktır. İnsanı öldürmeyen ama sıkıntıdan sürün­düren bir süreçtir.


Ve tüm bunları yaşamak zorunda değilsiniz... yapacağınız tek şey, profesyonel bir yardım almak...



Mehtap Kayaoğlu
 
Üst Alt