Bir oktavda beş değişik perdesi olan sistem temelli herhangi bir müzik, mod ya da diziye atfedilen terim. Constantin Brailoiu 1953’te, pentatonik müzik sisteminin beş değişik kıtada cereyan ettiğini ve etnomüzikolojik araştırmanın, temeli esas itibarıyla pentatonik müzikten oluşan kültürleri artarak saydığını belirtmiştir. Brailoiu ayrıca, pentatonik müziğin Eski Çağda da kullanıldığına değinmiştir.
Avrupa’nın birçok geleneksel pentatonik melodilerinin, anhemitonik (yarıtonsuz) olduğu düşünülmekte ve dizi aralıklarının majör ikinciler ve minör üçüncülerin değişik kombinasyonlarından (Örn, A C D E G, C D E G A, vs.) oluştuğu ve bu diziler mevcut heptatonik (yedi notalı) dizilerle karıştırılabildiğinden, bunları ifade etmek için ‘aralıklı (gapped) pentatonik’ ifadesi kullanıldığı görülmektedir. Dünyada mevcut bulunan pentatonik akort sistemlerinin gözden geçirilmesi bir oktavın çeşitli aralıklara bölünebileceğini göstermiştir. Çinli ve Japon kuramcılar, yarıton ve majör üçüncülere eşdeğer yakınlıkta pentatonik dizi listeleri vermektedir. Herhangi bir karşılaştırmalı pentatonik perde sistemi tablosunun öteki yanında teorik olarak eşit mesafelerdeki (uygulamada neredeyse tam eşit mesafede olan) bazı güneydoğu Asya ve Orta Afrika akortları görülmektedir.(Örn. Java’nın Slendro modları ve Uganda’nın enstrümental Ganda akortları)
Pentatonizm başta Chopin, Debussy, Puccini, Ravel ve Stravinsky olmak üzere birçok Avrupalı besteci tarafından çoğu kez egzotik arayışlar gayesiyle keşfedilmiştir. Carl Orff’un, Orff-Schulwerk müzik eğitim metodunda pentatonik improvisasyonlar yoğun bir şekilde görülür.
Pentatonik Müziğin Ortaya Çıkış Yeri
Tedavi amacı ile kullanılan müzik pentatonik müzik adı verilen bir gam içinde 5 sesin kullanılması ile oluşan müzik formudur. Bu müzik türünün Macar bir müzik araştırmacısının kitabında yer alan müzik haritasında çıkış noktası olarak Güney Sibirya gösterilir ki bu da Türklerin anavatanı Orta Asya’dır.
A. Adnan Saygun’un Türk Halk Müziğinde Pentatonizm’ isimli eserinde bu haritaya yer verilmiştir. A. Adnan Saygun’un araştırmalarının yer aldığı’bu kitapta pentatonik müzik için ‘Türk’ün müzikteki damgasıdır’ denir.
Güney Sibirya’dan, Çin, Japonya, Hindistan, ve Hazar denizinin kuzey ve güneyi ve buradan da Avrupa, Afrika ve Amerika’ya kadar etkisinin görüldüğünden bahsedilir.
Bugün dünyada bu müzik türüne Orta Asya, Urallar, Çin, Japonya, Hindistan’ın bir kısmı Bali adaları, Kuzey Amerika’nın bir kısmı, Orta ve güney Amerika’da rastlanır. Bu müziğe bazı müzikologlar ‘Allah’ın hediyesi’ demektedir. Bu konuda en çok Japonlar çalışma yapmıştır.
Pentatonik müzik tabiatın kendisinde, insanın doğasında olan müziktir. Zamanla değişerek Klasik Müzik olarak tanıtılan temporary müziğe dönüşmüştür. Klasik müzik bugün dünyada evrensel müzik olarak bilinmektedir. Oysa bu müzik türü Orta çağdan sonra gelişmiştir ve bu anlamda baktığımızda evrensel değildir. Araştırmalar evrensel müziğin Pentatonik müzik olduğunu ve çıkış yerinin de Orta Asya olduğunu kanıtlar.
Pentatonik Müziğin Günümüzdeki Kullanımı
Beş sesli müzik günümüzde cazda ve pek çok folklorik müzikte kullanılmaktadır.
Çin ve Japon müzikleri yüzde doksanın üzerinde beş sesli müziği sürdürmektedir. Eski Seltik ve Eskimo müzikleri de beş seslidir. Kuzey Afrika’da bazı müzik türlerinde de beş seslilik görülür. Güney Asya, Bali, Sumatra, bazı Hint müziklerinde de rastlanır. Asya’da daha çok Ural Bölgesinde saf olarak devam eder. Kazan, Başkurt tarafları, Sibirya’nın bazı bölgeleri Kazak ve Kırgızlar’da daha ziyade dağlık bölgelerde bu beşselsi müzik devam etmektedir.
Sadi Yaver Ataman, beş sesli müziğe Anadolu’da Kastamonu, Safranbolu, Erzurum, Konya ve Eskişehir civarında az da olsa rastlandığını yaptığı araştırmalarla bulmuştur. Ferruh Arsunar da Anadolu’nun Pentatonik Melodileri Hakkında Birkaç Not adlı bir kitapta bu müziğin rastlandığı yerleri yazar. Ancak bu konuda doküman yine de son derece azdır. Pentatonik müzik Anadolu’da çoğunlukla unutulmuştur.
Finlandiya’da Kazan Türklerinin derleyip ‘Biznin Cırlar’ adlı bir kitapta topladığı beş sesli müziğe ait bin eser yer alır.
Pentatonik Müziğin Etkileri
Bu müzik türü çok önemlidir çünkü müzik terapide bir temeldir. Ortaçağ Avrupa’sında sihir etkisi olduğu gerekçesi ile yasaklanan pentatonik müzik 1979 yılından bu yana İngiltere’de Kraliyet Müzik Enstitüsünde otistik çocukların tedavisinde kullanılmaktadır.
Kendine güven ve kararlılık
Nordoff Robins Müzik enstitüsünde özellikle otistik çocukların tedavisinde pentatonik müzik kullanılmaktadır. Bu müzik türünün kendine güven ve kararlılık hissi verdiği tesbit edildiği için otizmin açılmasında çok etkili olduğu görülmektedir. Bu müzik türünden piyano ile doğaçlama yapılıyor, çocukların bu müziği dinleyerek belirli bir zaman sonra bir takım hareketlere yönelmesi isteniyor.
Yapılan araştırmalarda beyin elektrosu çekildiğinde beyinde alfa ve teta ritmlerini etkileyerek artmasına ve transa sebep olduğu da bilimsel olarak gözlemlenmiştir.
Pentatonik müzik ve trans
Trans normal şartlarda kullanılmayan bazı nöronların kullanılır hale gelmesi ve insanın algılarının kapasitesinin artması ile alakalıdır. Normalde beyninin dokuzda birini kullanan bir insan transa girdiğinde ‘duru görme’ denilen normalde görülmeyen bilgileri algılayabilmektedir. Bu tür müziğin aynı zamanda, salgı bezlerini, kalp atışlarını etkilediği de gözlemlenmiştir.
Normalde beyinde on milyar kadar nöron vardır. Beyin hücreleri arasındaki iletileri sağlayan bir takım nörotransmitter denilen salgı maddeleri vardır. Bu salgı maddeleri azaldığı zaman beyin fonksiyonları da azalıyor. Örnek olarak Parkinson hastalığında dopamin miktarı azalmıştır. Demek ki nöronlar arasındaki akışkanlık çok önemlidir. Akışkanlık bozulduğu zaman hastalık ortaya çıkıyor.
Trans haline giren bir kişide beyinde birtakım değişiklikler meydana geliyor. Temporal lob, frontal lob ve pariyetal lob dediğimiz bölgelerdeki yoğunlaşma değişiyor, azalıyor ve arka oksipital adı verilen beyin sapı bölgesinde yoğunlaşma artıyor.
Beyin sapı dediğimiz yer vücudumuzda en arkaik bölümümüzdür. İlk Ademden bu yana, miras olarak kalan çok önemli bir organımızdır. Tevhide ait, alemlere ait taşıdığımız en eski bilgiler orada bulunur. Psikiyatrik Antropolog olarak da çalışan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi profesörlerinden. Dr Adnan Ziyalar ‘İnsanın orta beyninde öyle bir yer vardır ki oraya müzikten başka bir şey etki etmez’diyordu.
Nitekim Avusturya’da Meidling klinikte çalışan arkadaşlarımız nöroloji bölümü yoğun bakım ünitesinde komada olan hastalara sadece müziğin şifa verebildiğini, müzikle komadan çıkabildiklerini ve beyinde alfa ve teta dalgalarının yükseldiğini, hastanın komada iken transa girdiğini görmektedirler.
Trans halinde insan normal şuurla algılayamayacağı şeyleri algılamaya başlar ve esas insan orada ortaya çıkar. İnsanın ortaya çıkması için trans önemli bir vesiledir. Meditatif çalışmalar her türlü iç aleme yönelik ve insanın sonsuz imkanları ile bağlantı kurabilecek derecede samimi ve tesirli olursa trans hali oluşabilir. Bunu bir de müzik sağlayabilmektedir.
Bu açıdan müziği incelediğimiz zaman, müzikte transa götürücü ve trans halinde de sezgileri artırıcı bir özellik vardır. Pentatonik müzik de bu konuda önemli bir unsurdur. Bu tesiri nasıl yaptığı henüz bilinmemektedir.
Avrupa’nın birçok geleneksel pentatonik melodilerinin, anhemitonik (yarıtonsuz) olduğu düşünülmekte ve dizi aralıklarının majör ikinciler ve minör üçüncülerin değişik kombinasyonlarından (Örn, A C D E G, C D E G A, vs.) oluştuğu ve bu diziler mevcut heptatonik (yedi notalı) dizilerle karıştırılabildiğinden, bunları ifade etmek için ‘aralıklı (gapped) pentatonik’ ifadesi kullanıldığı görülmektedir. Dünyada mevcut bulunan pentatonik akort sistemlerinin gözden geçirilmesi bir oktavın çeşitli aralıklara bölünebileceğini göstermiştir. Çinli ve Japon kuramcılar, yarıton ve majör üçüncülere eşdeğer yakınlıkta pentatonik dizi listeleri vermektedir. Herhangi bir karşılaştırmalı pentatonik perde sistemi tablosunun öteki yanında teorik olarak eşit mesafelerdeki (uygulamada neredeyse tam eşit mesafede olan) bazı güneydoğu Asya ve Orta Afrika akortları görülmektedir.(Örn. Java’nın Slendro modları ve Uganda’nın enstrümental Ganda akortları)
Pentatonizm başta Chopin, Debussy, Puccini, Ravel ve Stravinsky olmak üzere birçok Avrupalı besteci tarafından çoğu kez egzotik arayışlar gayesiyle keşfedilmiştir. Carl Orff’un, Orff-Schulwerk müzik eğitim metodunda pentatonik improvisasyonlar yoğun bir şekilde görülür.
Pentatonik Müziğin Ortaya Çıkış Yeri
Tedavi amacı ile kullanılan müzik pentatonik müzik adı verilen bir gam içinde 5 sesin kullanılması ile oluşan müzik formudur. Bu müzik türünün Macar bir müzik araştırmacısının kitabında yer alan müzik haritasında çıkış noktası olarak Güney Sibirya gösterilir ki bu da Türklerin anavatanı Orta Asya’dır.
A. Adnan Saygun’un Türk Halk Müziğinde Pentatonizm’ isimli eserinde bu haritaya yer verilmiştir. A. Adnan Saygun’un araştırmalarının yer aldığı’bu kitapta pentatonik müzik için ‘Türk’ün müzikteki damgasıdır’ denir.
Güney Sibirya’dan, Çin, Japonya, Hindistan, ve Hazar denizinin kuzey ve güneyi ve buradan da Avrupa, Afrika ve Amerika’ya kadar etkisinin görüldüğünden bahsedilir.
Bugün dünyada bu müzik türüne Orta Asya, Urallar, Çin, Japonya, Hindistan’ın bir kısmı Bali adaları, Kuzey Amerika’nın bir kısmı, Orta ve güney Amerika’da rastlanır. Bu müziğe bazı müzikologlar ‘Allah’ın hediyesi’ demektedir. Bu konuda en çok Japonlar çalışma yapmıştır.
Pentatonik müzik tabiatın kendisinde, insanın doğasında olan müziktir. Zamanla değişerek Klasik Müzik olarak tanıtılan temporary müziğe dönüşmüştür. Klasik müzik bugün dünyada evrensel müzik olarak bilinmektedir. Oysa bu müzik türü Orta çağdan sonra gelişmiştir ve bu anlamda baktığımızda evrensel değildir. Araştırmalar evrensel müziğin Pentatonik müzik olduğunu ve çıkış yerinin de Orta Asya olduğunu kanıtlar.
Pentatonik Müziğin Günümüzdeki Kullanımı
Beş sesli müzik günümüzde cazda ve pek çok folklorik müzikte kullanılmaktadır.
Çin ve Japon müzikleri yüzde doksanın üzerinde beş sesli müziği sürdürmektedir. Eski Seltik ve Eskimo müzikleri de beş seslidir. Kuzey Afrika’da bazı müzik türlerinde de beş seslilik görülür. Güney Asya, Bali, Sumatra, bazı Hint müziklerinde de rastlanır. Asya’da daha çok Ural Bölgesinde saf olarak devam eder. Kazan, Başkurt tarafları, Sibirya’nın bazı bölgeleri Kazak ve Kırgızlar’da daha ziyade dağlık bölgelerde bu beşselsi müzik devam etmektedir.
Sadi Yaver Ataman, beş sesli müziğe Anadolu’da Kastamonu, Safranbolu, Erzurum, Konya ve Eskişehir civarında az da olsa rastlandığını yaptığı araştırmalarla bulmuştur. Ferruh Arsunar da Anadolu’nun Pentatonik Melodileri Hakkında Birkaç Not adlı bir kitapta bu müziğin rastlandığı yerleri yazar. Ancak bu konuda doküman yine de son derece azdır. Pentatonik müzik Anadolu’da çoğunlukla unutulmuştur.
Finlandiya’da Kazan Türklerinin derleyip ‘Biznin Cırlar’ adlı bir kitapta topladığı beş sesli müziğe ait bin eser yer alır.
Pentatonik Müziğin Etkileri
Bu müzik türü çok önemlidir çünkü müzik terapide bir temeldir. Ortaçağ Avrupa’sında sihir etkisi olduğu gerekçesi ile yasaklanan pentatonik müzik 1979 yılından bu yana İngiltere’de Kraliyet Müzik Enstitüsünde otistik çocukların tedavisinde kullanılmaktadır.
Kendine güven ve kararlılık
Nordoff Robins Müzik enstitüsünde özellikle otistik çocukların tedavisinde pentatonik müzik kullanılmaktadır. Bu müzik türünün kendine güven ve kararlılık hissi verdiği tesbit edildiği için otizmin açılmasında çok etkili olduğu görülmektedir. Bu müzik türünden piyano ile doğaçlama yapılıyor, çocukların bu müziği dinleyerek belirli bir zaman sonra bir takım hareketlere yönelmesi isteniyor.
Yapılan araştırmalarda beyin elektrosu çekildiğinde beyinde alfa ve teta ritmlerini etkileyerek artmasına ve transa sebep olduğu da bilimsel olarak gözlemlenmiştir.
Pentatonik müzik ve trans
Trans normal şartlarda kullanılmayan bazı nöronların kullanılır hale gelmesi ve insanın algılarının kapasitesinin artması ile alakalıdır. Normalde beyninin dokuzda birini kullanan bir insan transa girdiğinde ‘duru görme’ denilen normalde görülmeyen bilgileri algılayabilmektedir. Bu tür müziğin aynı zamanda, salgı bezlerini, kalp atışlarını etkilediği de gözlemlenmiştir.
Normalde beyinde on milyar kadar nöron vardır. Beyin hücreleri arasındaki iletileri sağlayan bir takım nörotransmitter denilen salgı maddeleri vardır. Bu salgı maddeleri azaldığı zaman beyin fonksiyonları da azalıyor. Örnek olarak Parkinson hastalığında dopamin miktarı azalmıştır. Demek ki nöronlar arasındaki akışkanlık çok önemlidir. Akışkanlık bozulduğu zaman hastalık ortaya çıkıyor.
Trans haline giren bir kişide beyinde birtakım değişiklikler meydana geliyor. Temporal lob, frontal lob ve pariyetal lob dediğimiz bölgelerdeki yoğunlaşma değişiyor, azalıyor ve arka oksipital adı verilen beyin sapı bölgesinde yoğunlaşma artıyor.
Beyin sapı dediğimiz yer vücudumuzda en arkaik bölümümüzdür. İlk Ademden bu yana, miras olarak kalan çok önemli bir organımızdır. Tevhide ait, alemlere ait taşıdığımız en eski bilgiler orada bulunur. Psikiyatrik Antropolog olarak da çalışan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi profesörlerinden. Dr Adnan Ziyalar ‘İnsanın orta beyninde öyle bir yer vardır ki oraya müzikten başka bir şey etki etmez’diyordu.
Nitekim Avusturya’da Meidling klinikte çalışan arkadaşlarımız nöroloji bölümü yoğun bakım ünitesinde komada olan hastalara sadece müziğin şifa verebildiğini, müzikle komadan çıkabildiklerini ve beyinde alfa ve teta dalgalarının yükseldiğini, hastanın komada iken transa girdiğini görmektedirler.
Trans halinde insan normal şuurla algılayamayacağı şeyleri algılamaya başlar ve esas insan orada ortaya çıkar. İnsanın ortaya çıkması için trans önemli bir vesiledir. Meditatif çalışmalar her türlü iç aleme yönelik ve insanın sonsuz imkanları ile bağlantı kurabilecek derecede samimi ve tesirli olursa trans hali oluşabilir. Bunu bir de müzik sağlayabilmektedir.
Bu açıdan müziği incelediğimiz zaman, müzikte transa götürücü ve trans halinde de sezgileri artırıcı bir özellik vardır. Pentatonik müzik de bu konuda önemli bir unsurdur. Bu tesiri nasıl yaptığı henüz bilinmemektedir.