BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
Şerbet Nedir?

Şerbet  nedir? Osmanlı'dan  günümüze  Şerbet Kültürü ve  Şerbetler
Şerbet nedir? Osmanlı'dan günümüze Şerbet Kültürü ve Şerbetler
Şerbet, şarap ve şurup, aynı kelime kökünden gelmektedir ve Türkçeye Arapça “şerben” (içmek) kelimesinden geçmiştir. Şerbetin Batı’ya yayılışı ise, büyük oranda Osmanlı İmparatorluğu zamanında gerçekleşmiştir. Bu nedenle Batı dünyasında, Osmanlıların kullandığı şerbet kelimesinden türeyen isimlerle anılmış olup, 16. yüzyılda İtalyancaya “sorbetto” şeklinde geçmiştir. İtalyanların “sorbetto”su Fransızca “sorbet” ve İspanyolca “sorbete” kelimelerini türetmiştir. Almanlar tıpkı Fransızlar gibi “sorbet”, Sırp ve Hırvatlar “šérbe”, Portekizliler de “sorvete” demişlerdir. Diğer Avrupa ülkelerinde de benzer isimlerle anılan şerbetin Avrupa’da yayılışının oldukça hızlı olduğu anlaşılmaktadır.

Özellikle 16. yüzyılda Orta Doğu ve Asya’da en çok tüketilen içeceklerden birisi olan şerbet; doğum, sünnet, düğün, bayram, imece ve ölüm gibi toplumu birleştiren hadiselerde ikram edilmesinin yanı sıra, tıpta ilaç olarak da kullanıldığı bilinmektedir. Ayrıca İslamiyet’te alkolü içeceklerin yasaklı olmasından dolayı, çoğunluğu Müslümanlardan oluşan Osmanlı’da içecek kültürü doğrudan şerbet ve hoşaflara yoğunlaşmıştır. Kaynaklara göre bütün Müslüman şehirlerinde “şerbetçi” dükkânlarına mutlaka rastlanmaktadır.

Osmanlıda Şerbet Kültürü

Şerbet, Osmanlılarda en çok tüketilen içeceklerden birisidir. Portakal, turunç,şeftali, kayısı, erik, badem, kavun çekirdeği, gül, menekşe, yasemin, nar,kızılcık, çilek, koruk, keçiboynuzu, demirhindi, vişne, fulya, zambak, muhabbet çiçeği gibi birçok çeşidi olan şerbetler günün her saatinde serinletici olarak içilmekte ve ikram edilmektedir. Halk arasında, saraylarda, konaklarda ve köşklerde çeşitli şerbetler özel ibrikler içinde bulunmakta ve yemekte su yerine ikram edilmektedir. Misafirlere kış aylarında sıcak olarak tarçın şerbetinin, yaz aylarında koruk ve bal şerbetlerinin, özellikle de nar şerbetinin sunulması kibarlık olarak görülmektedir.

Şerbetler, soğuk olmaları için içine bolca buz ilave edilerek hazırlanmakta ve Osmanlı’da şerbetler arasında özellikle “demirhindi şerbeti”nin çok meşhur olduğu bilinmektedir. Yaz aylarında sokaklarda seyyar şerbetçilerin gezdiği, sırtlarında taşıdıkları güğümler ve bellerine doladıkları bardaklarla dolaşarak halka soğuk şerbet dağıttıkları, şerbetlerin soğuk kalması için gümüş bardaklarda servis ettikleri, “Şerbet var. Şerbet! Buz gibi otuz iki dişe birden keman çaldırıyor.” ve “Cana safâ, ruhagıda” gibi sözlerle caddeleri turladıkları kaydedilmektedir.

Demirhindi (Hint Hurması) Afrika kökenli olup bütün tropikal ülkelerde, özellikle Hindistan ve Mısır’da yetiştirilen bir ağaç türüdür. Bu ağacın köklerinden yapılan demirhindi şerbeti, demirhindi, tarçın, zencefil,karanfil gibi 40 çeşit kökten oluşmaktadır. Şerbetin tatlandırılması için karakovan balı (Kars Kağızman yöresinden) kullanılmaktadır. Kökler iyice kaynatıldıktan sonra süzülüp, içine bal ilave edilerek ve bir süre daha kaynatıldıktan sonra soğuk olarak servis yapılmaktadır. Sarayda ise şerbet, tatlı, reçel, hoşaf ve turşular ile kokulu el sabunlarının ve çeşitli macunlarla ilaçların yapıldığı yer olan “Helvahane”de üretilmektedir. Fatih Sultan Mehmed tarafından kurulan Helvahane, sarayın en önemli bölümlerinden biridir ve 18. yüzyılda “Helvacıbaşı”nın yönetiminde 6 usta ve 100 kadar yardımcı ile çalışmaktadır.

Helvahane’de menekşe, gülşeker, gül ile limon, kırmızı gül, nilüfer, karabaş, dut, ünnap, ayva, ayva yaprağı, vişne, demirhindi, nergis, usul, dinari, şahtere şerbetleri ile çeşitli bitkilerin karışımından elde edilen ecza şerbetleri yapılmaktadır. Nilüfer çiçeği şerbeti padişaha sunulurken beraberinde taze nilüfer verildiği kaydedilmektedir.

Hazırlanan şerbetler özleri kristal sürahilerde muhafaza edilmekte, bu şerbetlere koku ve tat vermesi için şekerin yanında misk, amber ve meyve parçaları gibi maddeler konulmaktadır. Helvahane’de yapılan şerbetler dışında, Saraya dışarıdan şerbet alındığı da bilinmektedir. İstanköy ve sakız adasından her sene padişah için saraya halis limon suyu gönderildiği, Saray’da en sevilenlerden biri olan “nar şerbeti”nin Bursa’dan alındığı, ayrıca “kırmızı gül şerbeti”nin Valide Sultan için getirildiği bilinmektedir. Saray dışından gelen diğer şerbetler arasında Şam’dan gelen “Ribas”, her yıl Mısır’dan gelen Hummas (kuzu kulağı), Yanbolu-İstimye’den getirilen anber baris (kadın tuzluğu), Edirne’den gelen kırmızı gül ve gül ile limon şerbetleri bulunmaktadır. Bunlar sıradan insanların tadamadığı, saray seçkinlerinin damak zevklerine hitap eden tatlar olarak kalmıştır. Osmanlıda büyük öneme sahip olan bu şerbetlerimiz, Sultan II. Abdülhamit döneminde 19.yüzyıl sonlarında bazı gayrimüslimlerin İstanbul’da meşrubat fabrikası (gazozhane) açmaları ve daha sonraları Cumhuriyet Döneminde 1930 yılında gazoz üretimine başlanmasıyla ve daha sonrasında 1960’lı yıllarda meşrubat sanayisinin iyice gelişmesiyle gittikçe yavaş yavaş unutulmaya başlanmıştır.

Özellikle Batı’dan gelen hazır meyve suları ve gazlı içeceklerin tüketiminin yayılmasıyla şerbet kültürümüz de sönmeye başlamış, hatta şerbetlerimizin neredeyse tamamen sofralarımızdan kalkmasına neden olmuştur.

Günümüzde Şerbet Kültürü

Bugün ülkemizde şerbet kültürünün gerçekten yaşatıldığı şehir vardır, denilebilir mi bilemiyoruz. Örneğin Gaziantep’te sokaklarda ve parklarda meyan kökünden yapılan “meyan şerbeti” çok bilinen ve yaygın bir gelenektir. Ancak Gaziantep’te devam ettirilen bu kültür yeni nesil arasında pek rağbet görmemekte, bir-iki kuşak sonrasında yok olacağının sinyallerini açıkça vermektedir. Bunun yanında bazı Doğu ve Güneydoğu illerimizde de seyyar şerbetçilere rastlanır. Ancak ülkemizdeki diğer illerde seyyar şerbetçilere neredeyse hiç rastlanmamaktadır. İstanbul’da Osmanlı Mutfağı üzerine çalışan ünlü restoranlarımızda şerbet kültürümüz bugün hala son derece önem verilerek yaşatılmaktadır. Ancak bu restoranların hem sayısının az olması hem de ekonomik açıdan sadece üst kesime hitap etmelerinden dolayı sınırlı kesime hizmet verebilmektedir.

Ayrıca İstanbul’da az da olsa bazı semtlerde özellikle ramazan aylarında seyyar şerbetçilere rastlanmaktadır. Bunun yanında İstanbul kadar olmasa da Antalya, Bodrum, İzmir gibi önemli turistik merkezlerimizde de Osmanlı Mutfağı üzerine çalışan restoranlarda şerbet kültürümüz yaşatılmaktadır. Ülkemizde şerbet kültürümüzün varlığı en fazla ramazan aylarında hissedilmektedir. Son yıllarda marketlerde satılmak üzere bazı markalar tarafından şerbet üretimi yapılarak, markalaştırma çalışmasına gidilmektedir. Ancak bu markalar, şerbet üzerine yürüttükleri satış geliştirme çalışmaları ve reklam kampanyalarını sadece ramazan aylarında yapmakta, maalesef bu durum yeni nesil gençler arasında şerbet sadece ramazan aylarında içilen bir içecektir, imajı vermektedir.

Osmanlı'nın şerbetleri

Çekici renkleri, güzel tatlarıyla dünya çapında haklı bir ünü olan Osmanlı şerbetleri günümüz Türk mutfak kültüründe de doğallığı ile öne çıkıyor. Bu lezzetli ve faydalı içecekler, meyve, baharat ve çiçek özlerinden yapılır, şifalı içecekler olarak görülüp hastalıklara ilaç, dertlere deva olarak kullanılır. Ayrıca, sıcak havalarda serinlemek, yemeklerden sonra sindirimi desteklemek için de şerbetler tercih edilir. Şerbetler özel günlerde, kutlamalarda da tüketilir. Osmanlı döneminden beri sevilerek tüketilen şerbetlerin değerli tarifleri değişmeden günümüze dek gelmiştir. Günümüzde fabrikasyon meyve suları yaygın olsa da daha evvel mevsimine göre sıcak ve soğuk içilen meyve ve baharat şerbetleri revaçtaydı. Daha bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı bilinmezken, şerbetin hatırı yüksekti. Hatta kahve çıktıktan sonra bile, kahveden önce şurup ikram etmek âdetti.

Mevsimine göre Resûlullah aleyhisselâm serin şerbetleri severdi. En çok bal şerbetini tercih ederdi. Mevlânâ hazretleri, "Hayatta en sevdiğim şeyler, hamam ve şerbettir" derdi.

Her zaman, her yerde, her saat içilebilir. Meyveden, baharattan veya güzel kokulu çiçeklerden yapılır. En basiti kayısı, vişne, incir gibi meyveleri kaynatıp biraz şeker veya bal katarak hazırlanır; buz veya kar ilavesiyle ikram edilir. Şerbet sadece serinletici değil, iştah acıcıdır da. Onun için yemek davetlerinde sofraya geçmeden evvel ikram edilir. Yemekle beraber de içilir.

Demirhindi, vişne, portakal, turunç, şeftali, kayısı, erik, badem, nar, kızılcık, karadut, harnup (keçiboynuzu), koruk, sübye (kavun çekirdeği), tarçın, karanfil, meyankökü, menekşe, yasemin, gelincik, gül şurubu gibi çok çeşidi vardı.

Temr-i hindî, yani Hind hurması, aslı kalın gövdeli zümrüt yeşili renkte ekşimsi tropik bir meyvedir. Eskiden bamya, yaprak sama gibi bazı yemeklere ekşimsi tat versin diye konurdu. Üzerine şeker serpip meyve niyetine de yenirdi. Avrupalılar buna tamarint der ve alkollü içki imalinde kullanırlar.

Sağlığa birçok faydası olduğu düşünülen demirhindi sert kabukları olan bir meyvedir, Hint hurması ismiyle de bilinir. Kabuklarından ayrılan demirhindi bir gece suda bekletildikten sonra kaynatılır, şerbete karanfil ve tarçın da eklenir.

Demirhindi Nedir?

Afrika, Mısır, Güney Afrika ve Karayip topraklarında kendine can bulan demirhindi, tropikal özellikler taşıyan bir ağacın meyvesidir. Tropik topraklarda yetiştiği gibi ülkemizde demirhindi nerede yetişir diyecek olursanız, en uygun iklim şartlarını Güney kentleri karşılayacaktır. Sıcağı ve ılıman havayı seven bir ağaçtır kendisi.

Demirhindi ağaçlarında ilkbahar sonu gibi kırmızı ve sarı renklerde salkımlar oluşur. Neredeyse 20 metreyi bulan boyu ile, koyu renkli meyvelerini taşır. Olgunlaşma dönemine yakın zamanlarda demirhindi meyvesi çok ekşi tada sahiptir. Bir süre bekledikten sonra yani meyve geliştikçe tadı da tatlı hale gelir.

Demirhindi meyvesinin Arapça’da adı Hint hurması olarak geçmektedir. Meyveleri az da olsa keçiboynuzuna benzer. Çok yıllık ağaçlardan biri olan demirhindi ağacı, neredeyse 150 yıl hayata tutunur. Verimli topraklarda ve bakımı yapıldığında bir ağaçtan yaklaşık 200 kilo meyve elde edilebilir. Bu meyve Afrika civarında baharat olarak tercih edilmektedir. Ülkemizde ise sıkça Ramazan şerbetlerinde kullanılmaktadır. Hatta Ramazan şerbetinde olmasının da bir hikayesi vardır:

“Hikayeye göre Kanuni Sultan Süleyman, bir gün gezintilerinde yeniçerilerden su istemiş. Yeniçeriler de Kanuni Sultan Süleyman’a bir tas içinde buz gibi serinleten şerbet ikram etmişler. Şerbetten bir iki yudum alan Kanuni, şerbeti çok beğendiğini söylemiş. Beğenmesine karşılık şerbetin ikram edildiği tası altınla doldurup göndermiş. O günden sonra bu şerbet daha kıymetli ve duyulur hale gelmiş.”

Demirhindi Faydaları Nelerdir?

Demirhindi faydası birçok hastalığa ilaç gibi gelmektedir. Şimdi listeye göz attığınızda neden demirhindi meyvesini tüketmeliyim sorusunun yanıtını bulabilirsiniz. Demirhindi neye yarar diyorsanız:
  • Demirhindi meyvesi besin değeri açısından pek çok mineral ve vitamine sahiptir. C vitamini, karoten, protein, folat, niasin, tiamin, bakır, potasyum, kalsiyum, demir, selenyum, fosfor, çinko ve magnezyum gibi mineralleri içermektedir.
  • Demirhindi ile kan basıncı kontrol altına alınır ve vücudun ihtiyacı olan mineraller karşılanır.
  • Lifli bir meyvedir. Bu yönüyle bağırsak problemleri çeken kişiler tarafından sıkça tercih edilmektedir.
  • Kan şekerini dengeleyip insülini düşürür. Ayrıca kalp hastalıklarına karşı da koruyucu bir meyvedir. Tansiyon değerlerini normal seviyeye getirir.
  • Antioksidan özelliklere sahip bir meyvedir. Demirhindi tüketildiğinde vücutta zararlı maddeler barınmaz. Kısa süre içinde bağırsaklardan atılır.
  • Demirhindi yaraların iyileşmesinde, hücrelerin yenilenmesinde, dokuların onarılmasında büyük etkiye sahiptir.
  • Cilt sağlığınızı koruyacak bir meyvedir. Cildi koruduğu gibi vücut yağlanmasının da önüne geçer. Bağırsakları çalıştıracağı için hazımsızlığı ortadan kaldırır. Bu döngü ile kilo alımı önlenir.
  • Mide asitlerini dengeler ve ülser gibi mide hastalıklarının oluşmasını önler.
Demirhindi Şerbeti Faydaları Nelerdir?

Ramazan gecelerinde sıkça tüketilen demirhindi serbeti sağlık için çok büyük etkiye sahiptir. Pek çok kişinin severek tükettiği demirhindi şerbeti faydası ise şu şekilde ifade edilebilir:
  • Boğaz ağrısını dindirir öksürüğü keser.
  • Demirhindi karaciğer dostudur. Demirhindi şerbeti içerek karaciğer yağlanmasını önleyebilirsiniz.
  • Yaz sıcaklarında ferahlatıcı bir içecek olabilir. Bu yönüyle susuzluğu da giderir.
  • Antioksidan özelliği sayesinde metabolizmanızı aktif hale getirir. Sık sık idrara çıkarır. Böylece vücudunuzda oluşan ödemi atabilirsiniz.
  • Vücuda kanserli hücrelerin yayılmasını durdurur.
  • Yemek sonrasında tüketildiğinde hazımsızlığı giderir.
  • Bir bardak demirhindi şerbeti ile kan şekeri dengelenebilir.
  • Mide asitlerini dengeler ve yanmayı önler.
  • Bağırsaklarda oluşan iltihabı temizler.
  • Kabızlık gibi problemleri ortadan kaldırır.
  • Bol vitamin içermesi yönüyle vücut direncini korur ve güçlendirir.
  • Demirhindi şerbeti tam bir bağışıklık dostudur.
Demirhindi Zararları ve Yan Etkileri

Demirhindinin yan etkilerini çok fazla tükettiğinizde görebilirsiniz. Midede yanma ve kusma hissi ile zararlarını gösterebilir. Bu stresli etkileri görmemek için günlük miktarınızı korumalısınız. Çok fazla tüketimde karaciğeri etkileyerek tahribata neden olabilir. Uzun süre içildiğinde karaciğer işlevini yitirme tehlikesi ile karşı karşıya gelir. Ölçülü olmak her zaman iyi olacaktır.

DEMİRHİNDİ ŞERBETLERİ :

Demirhindi şerbeti
Demirhindi şerbeti
1- Demirhindi Şerbeti Tarifi (temr-i Hindi) İçin

Malzemeler

  • 500 gr demirhindi (tamarind)
  • 1 adet zencefil kök (ginger root)
  • 2 adet zerdeçal kök (turmeric root)
  • 2 adet kabuk tarçın (cinnamon stick)
  • 7-10 adet karanfil (cloves)
  • 3-5 adet yenibahar (allspice (pimento))
  • 1 adet muskat cevizi (rendele nutmeg)
  • 3-5 adet kakule (cardamom seed (amomum)
  • 200 ml saf gül suyu (rose water)
  • 20 gr rezene (fennel)
  • 20 gr anason (anise)
  • 3 litre su
Demirhindi Şerbeti Tarifi (temr-i Hindi) Yapılışı
  1. Öncelikle demirhindi meyvesinin bir gece önceden 1 litre suda ıslatılarak bekletilmesi gerekiyor.
  2. Suda bekleyen demirhindi meyvesi suyu ile birlikte kaynatılacak büyük bir tencere alınır ve içine muskat cevizi, gül suyu, su hariç diğer baharatlar iyice yıkanıp süzüldükten sonra eklenir.
  3. Daha sonra muskat cevizi yıkanıp üzerine rendelenir.
  4. Gül suyu ve 3 litre su ilave edilerek önce yüksek ateşte daha sonra da kısık ateşte toplam 2 saat kaynatıldıktan sonra soğumaya bırakılır.
  5. Ekşimsi bir tadı olduğundan bu aşamada isteyen damak zevkine göre istediği miktarda tozşeker/pekmez ilave ederek biraz daha kaynatabilir.
  6. Tamamen soğuyup rengi çıkınca temiz bir tülbentten geçirilip cam şişeye doldurulur ve buzdolabında muhafaza edilir.
  7. İçerken sulandırılarak ve soğuk olarak içilmesi tavsiye edilir.
  8. Servis yaparken içine buz, taze nane yaprağı veya limon dilimi ilave edilebilir. Ben içerken içine 1 çay kaşığı bal karıştırıp içmeyi seviyorum siz nasıl tercih ederseniz. Afiyet olsun.
Öneri:

* Demirhindi Şerbetini, demirhindi, karanfil, kabuk tarçın ve tozşekeri/pekmezi kaynatarak da yapabilirsiniz.
* Demirhindi meyvesini ve diğer baharatları aktarlarda rahatlıkla bulabilirsiniz.
* Demirhindinin kabuksuz ve çekirdeksiz olanından alırsanız uğraşmak zorunda kalmazsınız.
* Kaynatma süresi bazı tariflere 6 saat olarak geçse de 1-2 saat yeterli oluyor.

2- Soğuk algınlığı için Demirhindi Şerbeti

Soğuk algınlığı için Demirhindi  Şerbeti
Soğuk algınlığı için Demirhindi Şerbeti
Malzemeler
  • 250 gr Demirhindi meyvesi ( Aktarlarda 1 paketi 500 gr olarak satılıyor yarısını kullanmanız yeterli )
  • 2-3 adet karanfil
  • 1 adet çubuk tarçın
  • 1 adet zencefil
  • 3-4 adet kuşburnu
  • 1 buçuk su bardağı şeker
  • 2 litre su
Demirhindi Şerbeti Tarifi Yapılışı

2 litre soğuk suya malzemeleri ekleyelim şekerin 1 bardağı suya ilave edilecek bir gece bekletelim sabaha bitkiler rengini vermiş olacak. Sonra şekerin kalanınıda ilave edip orta ateşte 1 buçuk saat kaynatılacak .Kaynadıktan sonra ocaktan alınıp soğuyunca tamamen posasından ayrılıp süzgeç yada tülbentle süzülecek şişeye konup 1 gecede dolaptan bekletilip soğuk tüketilecek bağışıklığa ve susuzluğa birebir mayhoş tadı sevenler mutlaka denemeli :)

Afiyet olsun

3- Farklı yöntemlerle Demirhindi Şerbeti

Ramazanın vazgeçilmez lezzeti ama kışın da bağışıklık sistemini kuvvetlendiren, yazın harareti alan harika bir şerbet. Ayrıca ismi gibi demir eksikliklerinede çok iyi geliyor. Hazır meyve sularının zararını biliyoruz hepimiz. çok iyi bir alternatif. Demirhindiyi akşamdan tencereye alın ve üstünü dört parmak geçecek kadar su koyup kapağını kapatın. Islanıp demirhindinin kendini bırakması gerekiyor.

Şerbet  nedir? Osmanlı'dan  günümüze  Şerbet Kültürü ve  Şerbetler
Şerbet nedir? Osmanlı'dan günümüze Şerbet Kültürü ve Şerbetler
Ertesi gün diğer malzemeleri de içine koyup ocağın altını açıyoruz. Kaynamaya başlayınca altını kısıyoruz. Bir saat altı kısık kaynaması gerekiyor. Bir saat dolduktan sonra altını kapatıp soğumasını bekliyoruz. Soğuyan şerbeti elekten süzeceğiz. İşte burası önemli az suyla ıslatıp kaynattığımız demirhindiyi suyla yavaş yavaş açacağız. Rengi güzel olmasını isterseniz vişne suyuyla açın. Yani açma işlemi şöyle demirhindiyi elimizle sıkıyoruz.

Suyu süzülünce bir iki bardak vişne suyu veya suyun içine eleği boşaltıyoruz. Tekrar karıştırıyor ve elekten geçiriyoruz. Bu işlemi demirhindilerin kabuk gibi kalıncaya kadar devam ediyoruz. Şeker kullanmak inisiyatife kalmış. Yada içine vişne reçeli ekleyip iyice karıştırıp sonra süzebiliriz. Ekşi sevenler için kendilerince ölçü kullanabilirler. Tatlı sevenler de şeker kullanabilirler. 5 lt yakın şerbet çıkıyor.

Afiyet olsun.

4- Antibiyotik Etkili Demirhindi Şerbeti

Malzemeler

  • 100 gr Demirhindi
  • 3 tane kabuk tarçın
  • 3, 4 tane kök zencefil
  • 7, 8 tane karanfil
  • 3 tane kakule
  • 2 su bardağı toz şeker
  • 3. 5 lt su
Demirhindi Şerbeti Tarifi Yapılışı

Sıcak yaz günlerinde asitli içecekler yerine doğal ev yapımı içecek sevenler için güzel bir tarifi. Öncelikle demirhindi baharatını 3-4 saat öncesinden üzerini geçecek kadar kaynar su döküp ıslatıyoruz. 3-4 saat sonra büyük bir tencereye demirhindiyi ıslattığımız su ile beraber alıyoruz. üzerine de şeker, su ve diğer baharatları da koyup yaklaşık 35, 40 dk kaynatıyoruz. Şeker oranını kendi zevkinize göre ayarlayabilirsiniz. .Ilıyınca ince bir tülbentle süzüp buzdolabında soğuttuktan sonra servise hazır hale geliyor.

Afiyet olsun.

5- Bağırsak dostu Demirhindi şerbeti

Malzemeler

  • 500 gr demirhindi
  • 1 kök zencefil
  • 2 tane kabuk tarçın
  • 18-20 tane karanfil
  • 10-12 tane kakule
  • 7-8 tane yenibahar
  • 2 tane zerdeçal
  • 1 tane muskat cevizi
  • 2 su bardağı şeker
  • 4 litre su
Demirhindi (Temr-i Hindi) Şerbeti Tarifi Yapılışı

Şerbet  nedir? Osmanlı'dan  günümüze  Şerbet Kültürü ve  Şerbetler
Şerbet nedir? Osmanlı'dan günümüze Şerbet Kültürü ve Şerbetler
Osmanlı Saray mutfağında ve tıbbi alanlarında kullanılan unutulmaya yüz tutmuş bir meyve demirhindi (Temr-i Hindi). Kanuni Sultan Süleyman’ın en çok sevdiği içecek olduğu söylenilen demirhindi şerbetini araştırdığımız zaman vücudumuz için ne kadar önemli bir meyve olduğunu görüyoruz. Vücudun su ihtiyacını giderici ve serinletici özelliği olan demirhindi şerbeti özellikle ramazan ayında tüketilen bir içecektir. Hindistan’dan Mısır’a oradan da Osmanlı Saraylarına gelen bir meyve olan demirhindiyi araştırdığımız zaman kabızlıktan bağırsaklara, kansızlıktan karaciğer yağlanmasına kadar iyi geldiği söylenen, bünyeyi güçlendiren enerji veren bir içecek olduğunu görüyoruz. Ama tıbbi bir bilgiye sahip olmadığımızdan dolayı herhangi bir rahatsızlık için bunları ilaç niyetine tüketemeyiz. Mayhoş bir tadı olan, asitli içecekler yerine evde sevdiklerimize sunabileceğimiz sağlıklı bir içecek türü olan demirhindi şerbetinin tarifine gelelim.

Bütün malzemelerimizi aktarlarda bulabiliriz.

– Aktardan paket içinde aldığımız demirhindilerimizi bir gece önceden 1 lt kadar üzerini geçecek kadar suyla ıslatıyoruz.
– Sabaha kadar rengini vermiş olan demirhindilerin içine kakulelerimizi havanda ezip tohumlarını çıkardıktan sonra atıyoruz.
– Muskat cevizi dışındaki bütün malzemelerimizi atıyoruz ve kısık ateşte kaynamaya bırakıyoruz.
-Muskat cevizimizi rendeliyoruz.
-2, 30 saat kadar kısık ateşte kaynatıyoruz.
-Soğumaya bıraktığımız şerbetimizi ince süzgeçten geçirerek posasını ayırıyoruz.

Not: Mayhoş bir tadı olan şerbetimizin damak tadınıza göre şekerini biraz fazla katabilirsiniz ya da içerken bal ile tatlandırabilirsiniz.

Afiyet olsun. .

6- Soğuk ya da sıcak içilebilen şekersiz Demirhindi Şerbeti :

Malzemeler

  • 200 gr presslenmiş demirhindi
  • 3 adet kabuk tarçın
  • 3 adet karanfil
  • 2 kaşık süzme bal
  • 2 lt kaynamış su
Şekersiz Demirhindi Şerbeti (Suyu) – İster Buz Gibi İster Sıcacık Tüketin Tarifi Yapılışı

Malum günümüzde her şey yapaylaşırken biz de sağlığımız adına pakete giren şeylerden sağlığımız adına korkar olduk.Peki sağlıklı ve buz gibi bir şeyler içmeye ne dersiniz?
  1. Şimdi öncelikle 2 lt suyumuzu kettle da kaynatıyoruz. Bu esnada tenceremize demirhindi, karanfil ve tarçını ekliyoruz.
  2. Kaynatan suyu tencereyle buluşturuyoruz ve bu şekilde 10 dk kadar orta ateşte kaynatıyoruz.
  3. Ocaktan alınca ılınmasını bekleyip, ılıyınca 2 kaşık balı ekliyoruz ve bir süzgeç yardımıyla süzüp, şişeleyip, dolaba kaldırıyoruz.
  4. Soğuyunca geriye buz gibi mayhoş şerbetin tadını çıkarmak kalıyor .
Not: Yoğun gelirse içerken soğuk su ekleyerek şerbeti incelte bilirsiniz . Sıcakken çay olarak da tüketebilirsiniz.








 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
Menekşe nedir ? Faydaları Nelerdir?

Menekşe
Menekşe
Latince Adı: Viola odorata

Kokulu olan bitkisi bahar aylarında, hercai menekşe ise yaz aylarında çok güzel mor renkli çiçekler açan bir veya çok yıllık bitkilerdir. Yaprakları kalp şeklini andırır ve düzensiz, asimetrik (çarpık) çiçekleri bulunur. Nemli bölgeleri ve ışık gören yerleri sever, çokça çiçekler açarlar. Özellikle Kuzey yarım kürede sıkça yetiştirilebilir. Evlerde saksılarda yetiştirilmesi oldukça kolaydır. Birçok renkte bulunmasına rağmen en yaygın olanları mor , beyaz, mavi olanlarıdır. Bunların yanında sarı ve pembe gibi türleri de bulunmaktadır.

İçindeki Maddeler (Etken Maddeler) ve İçeriği

Uçucu yağ, tanen, A ve C vitaminleri, saponinler, flavon glikozitleri iridin, vialamin ve emetin benzeri bir alkoid içerir.

Halk Arasındaki Adı (Diğer İsimleri)

Deriotu, hayırsız çiçek, menevşe, egzama otu ve violet isimleriyle de anılır.

Menekşe Faydaları ve Tıbbi Etkileri

Uyutucu, sakinleştirici ve rahatlatıcı etkisi vardır. Sakinleştirici ve uyutucu etkileri sayesinde vücut rahatlar, baş ağrıları geçer. Böylece bu şifalı bitkinin faydaları stresi de engellemiş olur. Mikrop öldürücü etkisiyle de ezilerek yaraların üzerine sarılabilir. Astım, yüksek ateş, öksürük, grip, nezle gibi hastalıklara karşı da fayda sağlaması da bu güzel kokulu bitkinin faydaları arasındadır. Bu bitkinin faydaları arasında akciğer hastalıklarına karşı kullanılması, balgam söktürücü olması ve idrar söktürücü özelliği sayılabilir.

Uykusuzluğa karşı da oldukça faydalı bir bitkidir. Bitki tüketilirse idrara çıkma sırasında oluşan yanmalara karşı fayda sağlar. Vücutta çıkan çıbanların çabuk iyileşmesine yardım eder. Saçlarında kepek olan kişilerde bu şifalı bitkinin suyundan içerse veya bitkiyi saçına sürerse kepek sorunundan kurtulabilir. Göğüs darlığı, nefes darlığı olan yada astımlı kişiler bu şifalı bitkiyi bal ile kaynatıp içerek de şifa bulabilirler.

Bu şifalı bitkinin yağı kullanıldığında saçın parlamasını sağlar, saça canlılık kazandırır. Ayrıca menekşe yağı, badem yağı ve yumurta sarısı ile birlikte kullanılarak saç dökülmesine karşı da kullanılabilir. Kanı temizleyen bu şifalı bitki, aynı zamanda lapa olarak kullanılarak ciltteki kızarıklıklara sürülebilir, cilt yaralarına karşı fayda sağlar. Boğmaca ve uyuz hastalığı tedavisinde de yararlıdır.Yaprakları çiğ veya pişmiş olarak tüketilebilir.

MENEKŞE ŞERBETİ

Menekşe  Şerbeti
Menekşe Şerbeti
Yazın kavurucu sıcakları kişileri bunaltır ve serinlemek için asitli ve zararlı içeceklere başvurulur. Fakat bu seçim kesinlikle yanlıştır. Serinlemek ve kana kana tüketilecek olan sağlıklı çeşitlerde vardır. Menekşe şerbetinin kendine has birkaç faydası bulunmaktadır. Sıcak havalarda serinlemeye yardımcın olurken, sakinleştirici, rahatlatıcı etkisiyle de, baş ağrılarına ve strese çok iyi gelmektedir.

Menekşe Şerbeti Malzemeleri

1/2 kg mor menekşe yaprağı
3 çay bardağı tozşeker

Menekşe Şerbeti Tarifi

- Bir tencereye 8 bardak su alın ve kaynamaya bırakın.
- Menekşeleri tozşeker ile birlikte, şekere rengini verinceye kadar havanda dövün. Hazırladığınız bu karışımı, ince bir elekten geçirin.
- Su kaynadığında, ateşten alın. Şekerli menekşe tozunu ekleyin, karıştırın ve süzerek bir başka kaba aktarın ve soğumaya bırakın. Buzdolabında soğuttuktan sonra servis yapın.
 
Son düzenleme:

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
AYVA ŞERBETİ

Ayva Şerbeti
Ayva Şerbeti
Vücuttaki toksinlerin atılmasında, bağışıklık sisteminin güçlenmesinde ve daha bir çok hastalığa karşı inanılmaz mucize çözümleri ile Ayva; kış meyveleri arasında inanılmaz bir yere sahiptir Ayva Şerbetinin tarifi

Evinizde kolayca hazırlayabileceğiniz, hem sağlıklı hem de lezzeti ile gönüllerinize taht kuracak bu kış şerbetini ailenizdeki herkesin çok seveceğine eminiz.

Malzemeler:

- 4 Adet Orta Boy Ayva
- 3 Adet Limon
- 2 Su Bardağı Toz Şeker

Bardak ölçüsü orta boy su bardağı olmalıdır.

Yapımı:

Ayvalarımızı soyup, çekirdeklerini çıkarıp, küçük dilimler halinde kaynatma tenceremize alıyoruz. 1 su bardağı toz şekerin yarısını tenceremizdeki ayvaların üzerine döküyoruz. Limonlarımızdan birinin suyunu sıkıyoruz, diğer iki limonun kabuklarını güzelce soyup dört eşit parçaya bölüyoruz ve ayvalarımızın olduğu tenceremize ekliyoruz.

1lt. su koyup, orta ateşte kaynatmaya başlıyoruz. Kaynadıktan sonra ocağımızın altını kapatıp beklemeye alıyoruz. (Bu işlemi akşamdan yaparsanız, şerbetinizi sabaha kadar bekletmenizi tavsiye ediyoruz, eğer aynı gün yapmak isterseniz de yaklaşık 2 saat kadar beklemesini öneririz.)

Beklemiş olan ayvalarımızı çok ince bir tel süzgeç yardımıyla süzüyoruz. Süzdüğümüz ayvalarımızın içine, kalan 1,5 su bardağı toz şekerimizi ekliyoruz ve yaklaşık 20-25dk kaynatıyoruz.

Soğuduktan sonra sürahiye doldurup, buzdolabına koyuyoruz. Ayva şerbetini içmeden önce, kendi ağız tadınıza göre su ile sulandırıp karıştırıyoruz. Dilerseniz buz koyarak yoğun tadını hafifletebilirsiniz.

Afiyet Olsun.
 
Son düzenleme:

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
GELİNCİK ŞERBETİ

Gelincik Şerbeti
Gelincik Şerbeti
Gelincik çiçeğinin kırmızı petallerinden yapılan geleneksel bir içecek. Özellikle İstanbul ve Marmara / Ege Bölgeleri'nde çok eski dönemlerden beri yapılan ve sevilerek içilen serinletici ve çeşitli faydaları olduğu ileri sürülen bir içecektir. Üretim süreci zor ve gelincik hasat dönemi çok kısa olduğu için ender bulunur, dolayısıyla değerlidir. Üretimi: Kırmızı gelincik petalleri (taçyaprakları) toplandıktan sonra, kapsüle yakın kısmındaki siyah kısımlar ayıklanır. Bir parça limon ve bol su ilavesiyle kavanozlarda, güneş görecek yerlerde bir hafta kadar bekletilir. Petallerin kırmızı rengi suya çıktıktan sonra, yapraklar süzülerek atılır. Bol şeker ve limon ile karıştırılır. Çok az miktar limontuzu da dilenirse eklenebilir. Elde edilen sıvı yoğun olduğundan su ve bol buz eklenerek içime hazırlanır. Son yıllarda Bozcaada'da üretimi yapılmaktadır. Ayrıca Karaburun'da Saip Kır Kahvesi sahiplerince üretilmekte ve satışa sunulmaktadır.

Malzemeler:

Gelincik şurubu için:

  • 6-7 su bardağı gelincik yaprağı
  • 2,5 bardak toz şeker
  • 3 bardak sıcak su
  • 2 çay kaşığı limon tuzu
  • 1 adet çubuk tarçın
Şerbeti için:
  • 1 çay bardağı gelincik şurubu
  • 2 su bardağı soğuk su
  • limon dilimleri
  • buz
Yapılışı:
  1. Gelinciklerin yapraklarını toplayın. Topladığınız yaprakların siyah kısımlarını elinizle ya da makas yardımıyla koparın.
  2. Gelincikleri bir süzgeç için alın ve güzelce yıkayıp süzün.
  3. Süzülen gelincikleri derin bir kavanoza alın. Üstüne şeker ve limon tuzunu ekleyerek karıştırın.
  4. Kavanoza tarçın kabuğu ve sıcak suyu ekleyerek tekrar karıştırın ve çiçeklerin suya rengini lezzetini vermesi için 2-3 saat kadar dinlendirin.
  5. Rengini veren çiçekleri ayırmak için şurubu süzün. İster daha ufak bir kavanozla isterseniz cam şişelerle buzdolabına alın.
  6. İstediğiniz miktarda su, limon dilimleri ve isteğe göre biraz limon suyu ile sulandırarak servis yapın.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
HİBİSKÜS ŞERBETİ

Hibisküs Şerbeti
Hibisküs Şerbeti
Hibiskus şerbeti iftarda ve iftar sonrası ikram edilebilecek harika bir şerbet. Hibiskus ve nar çiçeği kesinlikle aynı şey değil. Yine de bizde bu isim ile anılır olmuş. Aktara gittiğinizde hangi ismi söylerseniz söyleyin aynı kuru yaprakları alıyorsunuz. Bu bitkinin birçok faydası varmış ama iftar sonrası bizi ilgilendiren şişkinlik gidericidir.

Malzemeler
  • 5 çorba kaşığı hibiskus (nar çiçeği kurusu)
  • 1 yemek kaşığı gülkurusu (gonca gül çay yapımında kullanılan)
  • 3 adet çubuk tarçın
  • 6 diş kuru karanfil
  • 1 yemek kaşığı kakule (isteğe göre)
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 1 adet limon
  • 2 litre su
Hibiskus Şerbeti Nasıl Yapılır?
  • Sıcak suyu tencereye koyup ocağa alın. Çubuk tarçınları ve karanfilleri ekleyin. Kaynamaya başladıktan sonra 5 dk daha kaynatın. Tarçınları içinden alın ki tadı fazla ağırlaşmasın.
  • Kuru hibiskusları, şekeri ve limon tuzu veya suyunu ekleyip karıştırın. Kapağını kapatın. 20 dk demlenmeye bırakın.
  • 20 dk sonra, şerbeti ince bir tül veya tülbentten süzün.
  • Oda ısısına gelince buzdolabına kaldırın. Soğuk olarak ikram edin.
  • Afiyet şifa olsun
Hibiskus’un faydaları
  • Tansiyonu düşürür
  • Tip 2 diyabette yüksek kan basıncını düşürmek için kullanılır
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir
  • Antioksidandır
  • Kolesterolü düşürür
  • Mide kanserine karşı koruma sağlar
  • Şişliği alır
  • Sindirim sistemini çalıştırır
  • Kalp ve karaciğer hastalıklarına karşı kullanılır
  • Kilo vermeye yardımcıdır
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
KIZILCIK ŞERBETİ

Kızılcık Şerbeti
Kızılcık Şerbeti
Kısa boylu ağaçlarda yetişen bir meyve kızılcık. Genellikle marmelat ya da reçel formunda tüketilen bir kahvaltılık. Kızılcık şerbeti tarifi ise tane tane pilavların, bol soslu makarnaların yanına yakışacak cinsten bir içecek. Vitamin ve mineral bakımından oldukça zengin olan kızılcığı bol bol tüketmenin en eğlenceli ve kolay yolu. Kızılcık yanı sıra kızılcık şerbetinin faydalarına bakacak olursak enfenksiyonlarla savaştığını, cilt ve saç sağlığının korunmasına yardımcı olduğunu, boğaz ağrısı ve iltihaplarına iyi geldiğini, ağız ve diş sağlığının korunmasına yardımcı olduğunu, ülser yaralarının iyileşmesinde etkin bir rol üstlendiğini söyleyebiliriz.

Diğer bir adı Kiren olan kızılcık meyvesinin insan vücuduna faydaları saymakla bitmez. Tam bir C vitamini deposu olarak kabul edilen kızılcığın zengin mineral ve vitaminleri sayesinde bir çok hastalığa çare olduğunu uzmanlar belirtiyor. Peki Kızılcık nedir? Faydaları nelerdir?

Kızılcıkgiller familyasından olan kızılcık meyvesinin çiçeği, yaprağı, gövdesi olduğu gibi şifa deposudur. Kızılcık meyvesinin yöresel adı da ‘Kiren’dir. Lezzetli olduğu kadar yararlı bir besin kaynağı olan kiren meyvesi faydaları ile adından sıkça bahsettiren bir meyve haline geldi.

Kızılcık, ortalama 1 metreye kadar uzayabilen kısa boylu ağaçlarda yetişen bir meyvedir. Kızılcık ağacının çiçekleri genelde sarı olur. Birçok şekilde tüketilen kızılcık, daha çok marmelat ve içecek olarak tüketilmektedir. Bunun dışında çok eski çağlardan itibaren tıbbi amaçlı kullanımı yanında giyim sektöründe battaniye boyamak için de kullanılmıştır.

KIZILCIĞIN BESİN DEĞERLERİ NELERDİR?

Kızılcığın 100 gramı ortalama 64 kcal kaloridir. Aynı şekilde 100 gramlık kızılcık sadece 12.87 gram karbonhidrat içerir. A, C, E ve K vitaminleri açısından çok zengin olan kızılcık, tiamin, riboflavin, piridoksin gibi vücut sağlığı açısından hayati önem taşıyan maddeler içermektedir. İyi derecede sodyum ve potasyum içeren kızılcık ayrıca mineraller açısından da çok zengin sayılmaktadır. Kalsiyum, demir, bakır, manganez de kızılcığın içerdiği minerallerden sadece birkaçıdır.

KIZILCIĞIN FAYDALARI NELERDİR?

İdrar Yolu Enfeksiyonuna Karşı Kızılcık;


İdrar yolu enfeksiyonu genelde çok ciddiye alınmayan hastalıklardan bir tanesidir. Fakat en başta önlem alınmaması durumunda böbrekler dahil bir diğer sindirim sistemi organlarını tehdit etmeye başlar. Hatta ilerleyen seviyesinin prostat olduğunu söylemek mümkündür. Kızılcığın idrar yolu enfeksiyonlarını tedavi edici özelliğinin olduğu birçok laboratuvar çalışması sonucu ispatlanmıştır. Bunun için bir miktar kızılcık suyu kaynatılarak tüketilmesi yeterlidir.

Kardiyovasküler Sağlık İçin Kızılcık;

Kızılcık besin değerleri
Kızılcık besin değerleri
Kızılcık, kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltır ve kardiyovasküler sağlığın korunmasına ciddi anlamda katkıda bulunur. Kızılcıkta bulunan flavonoidler, antioksidan özelliklere sahiptirler ve bu özelliklerinden dolayı ateroskleroz tehdidi azaltabilir. Ateroskleroz, kan içinde bulunan yağ, kalsiyum ve kolesterolün birikmesi ile alterlerin tıkanmasına neden olan bir hastalıktır. Bu vücudun çeşitli bölgelerine oksijenin sağlıklı bir şekilde ulaşmasını engeller ve bu durumun bir sonucu olarak da kalp krizi, felç veya ölümle sonuçlanan ciddi sağlık sorunları ortaya çıkar. Fakat kızılcığın içerdiği birçok mineral ve bileşen bu sağlık sorunlarına yakalanma riskini azaltır.

Antitümör Olarak Kızılcık;

Kızılcık, antitümör etkisi olan nadir meyvelerden bir tanesidir. Kızılcığın bu özelliği içerdiği polifenolik olarak adlandırılan bileşene atfedilir. Dünyanın birçok ülkesinde farklı kurumlar tarafından yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda bu özelliği ispatlanmış ve meme, kolon, prostat ve diğer birçok kanser tümörlerine karşı çok etkili olduğu ortaya konulmuştur. Kızılcık suyu aynı zamanda kanın pıhtılaşmasını engelleyen ve tümörleri ortadan kaldıran salisilik asit içermektedir. Bu yüzden düzenli olarak kızılcık tüketimi birçok kanser türüne yakalanma riskini azaltır.

Kızılcık Diş Çürümelerini Önler;

Yeni yapılan bir araştırmaya göre, kızılcık suyu diş çürüklerini önler. Kızılcıkta bulunan ve proantosiyanidin olarak adlandırılan bileşen, dişlere yapışan zararlı bakterilerin ortadan kalkmasına yardımcı olur. Bu bileşen asit üretilmesini engellediği gibi dişlerin etrafında plaklar oluşmasına da izin vermez. Burada bahsettiğimiz kızılcık, marketlerde satılan hazır kızılcık ürünleri değildir. Tamamen doğal olan kızılcıklar, diş sağlığını korur. Fakat hazır satılan ürünlerde şeker veya glikoz içerdiğinden, doğal kızılcıktaki faydayı sağlamaz.

Kızılcık Solunum Enfeksiyonları Önler;

Yapılan bilimsel çalışmalara göre, kızılcık suyu çocuklarda kulak ve solunum yolu enfeksiyonlarının sık yaşanmasına neden olan haemophilus influenzayı azaltmaya yarar. Bunun yanında solunum yollarına zarar veren bakterilerin ortadan kalkmasını sağlar.

Kızılcık Kanseri Önler;

Kızılcık, çeşitli kanser hücrelerinin büyümesini engelleyen proantosiyanidinleri içerir. Çalışmalar, flavonoidler bakımından zengin besinlerin kanser ve kanserden kaynaklanan ölüm riskini azaltmada önemli bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. Özellikle kızılcık suyu tüketimi kolon ve mesane kanserine yakalanma riskini ciddi anlamda azaltabilir. Çünkü zengin miktarda anti kanserojen bileşenler içermektedir.

İdrar Yolu Enfeksiyonları ve Böbrek Taşlarına Karşı Korur;

Özellikle bayanlar sık sık sistit ve idrar yolu enfeksiyonu geçirirler. Kızılcık bu sorunların tedavisine yardımcı olur. İdrar enfeksiyonlarının çoğuna e-coli adı verilen bir bakteri neden olur. Kızılcıkta bulunan benzoik asit bakterilerin çoğalmasını engeller ve vücudumuzdan atılmasını kolaylaştırır. Kızılcık suyu, şerbeti veya kompostosu idrarımızdaki asit miktarını arttırır. Böylece böbrek taşlarının (özellikle kalsiyum taşları) tedavisinde kullanılır. Bu arada idrardaki ağır kokuları da giderir.

KIZILCIK ŞERBETİNİN FAYDALARI NELERDİR?

* Cilt ve saç sağlığının korunmasına yardımcı olabilir. Derinin yaşlanmasını geciktirir. Saçların dökülmesine neden olan sorunları giderir.
* Kızılcık şerbeti birçok enfeksiyon hastalığının üstesinden gelme özelliğine sahiptir. Bunların en başında akciğer enfeksiyonu gelir.
* Solunum yolu enfeksiyonlarına iyi gelir, astımve bronşit hastalıklarını hafifletir. Bronşlarda rahatlama sağlar.
* Kızılcık şerbeti üşütmeden kaynaklanan boğaz ağrıları ve iltihaplarına iyi gelir. Nezle ve grip gibi hastalıkların tedavisinde tıbbi amaçlı kullanılabilir.
* Kızılcık şerbeti mide ülserine iyi geldiği gibi genel anlamda sindirim ve boşaltım sistemi sağlığına mükemmel katkıda bulunur.
Kabızlık sorunlarını ortadan kaldırabilen kızılcık şerbeti bu özelliği sayesinde obezite sorunlarını engeller ve zayıflamaya yardımcı olur.
* Kızılcık şerbeti genel anlamda ağız sağlığının korunmasına yardımcı olur. Ağız içerisindeki bakterileri temizler.
* Böbrek sağlığını koruduğu gibi böbrek taşlarının oluşmasına da izin vermez.
* Kızılcık şerbeti kilo vermeye de yardımcı olur. Vücutta yağ yakımına destek olan bileşenler içerir.
* Bazı sağlık uzmanları kızılcık şerbetinin selülit sorunlarını giderdiğini savunmaktadır.
Gut hastalığına iyi geldiği düşünülmektedir.
* Beyin sağlığı için faydalıdır. Strese karşı savunma sistemini güçlendiren kızılcık şerbeti aynı zamanda zihinsel faaliyetlerin sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlar.

KIZILCIĞIN ZARARLARI NELERDİR?

* Kan pıhtılaşmasına karşı warfarin kullanan hastalar, kızılcık tüketimine dikkat etmelidirler. Kızılcık ile warfarin ilacının birlikte tiketilmesi, ciddi sorunlar ortaya çıkarabilir.
* Kan sulandırıcı ilaçlar kullanan kişilerin kızılcık tüketiminden uzak durmasını tavsiye ediyoruz.
* Böbrek taşı bulunan hastaların kızılcık kullanmadan önce doktorlarına danışmalarında fayda var.

Kızılcık Şerbeti Tarifinin Pişirme Önerisi

Süzdüğünüz sulu karışımı toz şekerle karıştırabilir, orta ateşte kaynattıktan sonra konsantre haline getirip kapaklı kavanoz ya da sürahilerde muhafaza edebilirsiniz. Bu şekilde konsantre şerbet karışımları hazırlayacaksanız; kapağı kapalı kavanozları ters çevirip oda ısısında soğutmayı, sonrasında buzdolabında muhafaza etmeyi unutmayın.

Kızılcık Şerbeti Tarifi İçin Malzemeler
  • 500 gramkızılcık
  • 1,5 litresıcak su
  • 3/4 su bardağıtoz şeker
  • 2 adetkaranfil (arzuya göre)
Kızılcık Şerbeti Tarifi Nasıl Yapılır?
  1. Sap ve yaprak kısımları ayıklanmış bol suda yıkadığınız kızılcıkları derin bir tencereye alın.
  2. Sıcak su ilave ettiğiniz kızılcıkları, kısık ateşte kaynamaya bırakın. Kaynamaya başlayan kızılcıkları karanfil ilavesiyle 15-20 dakika kadar pişirin.
  3. Kaynayıp yumuşayan kızılcıkları, bir tülbent ya da ince delikli bir süzgeçten geçirin.
  4. Kızılcıkların özünü bıraktığı sulu karışıma toz şeker ekleyip tahta bir kaşıkla karıştırın.
  5. Cam bir sürahiye aldığınız şerbet karışımını buzdolabında soğuttuktan sonra sevdiklerinizle paylaşın.
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
KORUK ŞERBETİ

Koruk Şerbeti
Koruk Şerbeti
Koruk: Henüz olgunlaşmamış ham ve ekşi üzüme verilen ad. Koruk suyu çıkarmanın bir çok yöntemi var, eskiler mutfak robotu ya da katı meyve sıkacağı vs olmadığı için havanda döverek ezer sonra da süzgeçten geçirirlermiş. Sonrasında robotta çekip süzme yöntemi başlamış. Bence en pratik ve en az uğraştırıcı hali katı meyve sıkacağında hızlıca sıkmak.

Böylece hem kabuğundan hem de çekirdeklerinden maksimum oranda faydalanabiliyoruz.

Koruk suyu sadece şerbet yapımında kullanılmıyor. Ayrıca dolma, bamya ya da salata gibi yemeklerde de ekşilik vermek için kullanılıyor.

Henüz tam olgunlaşmamış üzümlere verilen isim olan koruk ezilip sıkıldığında ya da zeytinyağlı bamya, zeytinyağlı dolma gibi yemek tariflerinde kullanılıp tüketildiğinde ise faydaları say say bitmeyen koruk suyuna dönüşüyor.

Özellikle Ege'de ve Marmara'da yapılan koruk suyu serinletici etkisiyle meşrubat gibi tüketilirken aynı zamanda çoğu yörede zeytinyağlı yemeklere ekşi bir lezzet vermek için limon suyu yerine de kullanılıyor.

Gelin o zaman bu şifalı meyveyi daha yakından tanıyıp "Koruk suyu nedir?", "Koruk suyu nasıl yapılır?", "Koruk suyunun faydaları nelerdir?" sorularının cevaplarını birlikte öğrenelim.

Koruk suyu nedir? Nerelerde kullanılır?

Olgunlaşmamış üzümlere koruk dendiğinden yazımın başında bahsetmiştik. Doğal bir su olan koruk suyu ise bu üzümlerin ezilmesinden ortaya çıkıyor. Üzümler henüz ham olduğundan bu su da doğal olarak ekşi olarak karşımıza çıkıyor. Bu yüzden zeytinyağlı bamya, zeytinyağlı dolma gibi tariflerde kullanıldığında ona ayrı bir aroma ve lezzet katıyor. Özellikle Batı Ege'de büyük öneme sahip olan koruk suyu salatalara da çok yakışıyor.

Koruk suyu tarifi, nasıl yapılır?

Koruk suyu evde oldukça kolay bir şekilde hazırlayabileceğiniz bir tarif. Tek ihtiyacınız olan malzeme ise koruk yani olgunlaşmamış üzüm.
  • 3 kilo kadar koruğu iyice temizleyin ve sirkeli suda bir süre bekletin, ardından temiz suyla iyice durulayın.
  • Temiz korukların suyunu çıkarmak için en uygun yöntem ise katı meyve sıkacağı kullanmak. Korukları katı meyve sıkacağında sıkın, çıkan posayı da yeniden sıkın.
  • Posa iyice kuruyana kadar bu sıkma işlemini devam ettirin. Katı meyve sıkacağında sıkmanın en uygun yöntem olmasının sebebini de hemen söyleyelim: Meyvenin vitamin ve minerallerini bu şekilde kaybetmezsiniz.
  • Diğer bir yöntem ise korukları mutfak robotunda sıkmak. Burada dikkat etmeniz gereken nokta robottan geçirdiğiniz korukları yeniden süzgeçten geçirmek ve kalan posayı tahta kaşıkla iyice ezerek suyunu çıkarmak.
Koruk suyu hazırlarken çıplak elle pek temas etmemeye çalışın. Kaşıntı gibi yan etkilere maruz kalabilirsiniz.

Son olarak koruk suyunu 6 ay boyunca buzdolabında bozulmadan saklayabileceğinizi de ekleyelim.

Koruk suyunun faydaları

Koruk suyunun insan sağlığına faydaları saymakla bitmiyor. En önemlilerini şöyle sıralamak mümkün:
  • Sindirimi rahatlatır.
  • Bağırsakları çalıştırıp tembellikten kurtarır.
  • Kabızlık sorununa çözüm olur.
  • Bağışıklık sisteminin kuvvetlendirir.
  • Vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Antioksidan özelliği vardır.
  • İştah açıcı etkisi vardır.
  • Ciltteki kızarıklıklara iyi gelir. Kurdeşen ve egzema hastalığında sıklıkla başvurulan doğal bir yöntemdir.
  • Göz ağrılarını dindirme özelliğini de sahiptir.
Malzemeler
  • 1 litre için
  • 1, 5 -2 kiloya yakın koruk
  • 3-4 su bardağı su ( Koruktan çıkan suya göre eksiltip azaltabilirsiniz)
  • Şeker damak tadınıza göre çok tatlı olmasın ekşimsi bir şerbet olacak
Yapılışı
  1. Korukları salkımından tane tane ayırın.
  2. İyice yıkayın.
  3. Ardından katı meyve sıkacağında sıkın.
  4. Çıkan suyu derin bir tencereye alarak ocağa koyun, kaynamaya bırakın.
  5. Kaynarken üzerinde oluşan köpükleri kaşık ile alın.
  6. Şekerini istediğiniz arzuda dökün.
  7. Şeker eriyene kadar kaynatmaya devam edin.
  8. Daha sonra şerbeti ocaktan indirip tülbent ile süzün.
  9. Cam kavanoza boşaltın ve buzdolabında dinlendirin.
  10. Soğuk soğuk servis yapın.
Koruk şerbeti için:

• 1 su bardağı koruk suyu
• 3,5-4 su bardağı su
• 1 çay bardağı toz şeker
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
SAFRAN ŞERBETİ

Safran Şerbeti
Safran Şerbeti
Safran Azerbaycan’canin kiymetli bitkilerindendir ve bizim aşımızın yani pilavimizin olmazsa olmazlarindandir. Ayrica cokda faydalidir.

Ana vatanı Güneybatı Asya olan safran, genellikle renklendirici ve tat verici olarak kullanılıyor. Keskin ve acımsı bir tada sahip olan safran, parfümeri, ilaç ve tekstildeki endüstriyel kullanımları dışında şifa verici bitki olarak tüketilir. Peki, safranın diğer faydaları neler?

Safran (Crocus sativus), süsengiller (Iridaceae) familyasından, sonbaharda çiçek açan, 20–30 cm boyunda, çiğdem (Crocus) cinsinden soğanlı bir kültür bitkisi ve bu bitkiden elde edilen baharat. Bitkinin yaprakları şeritimsi, mor çiçekleri üç tepeciklidir. Çiçeği ve tepecikleri bitkiye bağlayan yaprak sapı da dâhil olmak üzere erkek organları kurutularak özellikle gıda boyası ve tat verici olarak kullanılan safran bitkisi daha çok İspanya, Fransa, İtalya ve İran'da yetiştirilir. Türkiye’de ise safran Safranbolu’da üretilmektedir. Ağırlığına göre dünyanın en pahalı baharatı, olan safranın anavatanı Güneybatı Asya’dır. Yetiştiriciliğine ilk olarak Yunanistan civarında başlanmıştır. Yarım kilogram safran 80.000 çiçekten çıkarılabilir. Kendi ağırlığının 100.000 katı suyu sarı renge boyar.

Safran baharatının keskin bir tadı ve iyodoform ya da saman benzeri bir kokusu vardır. Bunların sebebi, bileşiminde bulunan pikrokrosin ve safranal kimyasallarıdır. Aynı zamanda içine konduğu yemeklere altın gibi sarı bir renk katan, krosin adı verilen karotenoit bir boya maddesi de içerir. Bu özellikler safranı dünya çapında çok aranan bir baharat yapar. Ayrıca tıpta da kullanılır.

Safran kelimesi Arapça sarı renk anlamına gelen asfar kelimesinden türetilen ve Arapçada safran baharatı anlamına gelen za’feran kelimesinden kaynaklanarak Latinceye safranum, İtalyancaya zafferano ve İspanyolcaya azafrán olarak geçmiştir. Daha sonra Fransızcaya safran ve oradan da İngilizceye saffron olarak aktarılmıştır.

SAFRANIN KULLANIM ALANLARI

Uzmanlar safranın kokusunu otsu ya da samansı bir etkiyle karışık metalik bal rengini andırır diye tarif eder. Tadı da biraz keskin ve samansıdır.

Safran yiyeceklere parlak sarı bir renk katar. Sıra dışı tadı ve yemeklere kattığı sarı renk nedeniyle safran; Arap, Orta Asya, Avrupa, Hint, İran, Fas ve Cornwall mutfaklarında oldukça yaygın olarak kullanılır. Şekerlemeler ve likörlerde de sıklıkla safran bulunur. Safranın yerine genellikle aspir (Carthamus tinctorius, "Portekiz safranı" ya da "yalancı safran") veya zerdeçal (Curcuma longa) kullanılır.

SAFRANIN FAYDALARI

Geleneksel tedavi yöntemi olarak çok eski bir tarihe sahip olan safranın antikarsinojenik (kanser bastırıcı), antimutajenik (mutasyon önleyici), immünomodüle edici, ve antioksidan benzeri özellikleri olduğu modern tıp tarafından bulunmuştur. Safran özellikle Çin ve Hindistan’da kumaş boyası olarak ve parfümeride kullanılır.

Anti kanserojen maddeler sayesinde bağışıklık ve sinir sistemini güçlendirir.

Karaciğeri temizlediği gibi kandaki zararlı hücreleri de temizleyerek damar tıkanıklığı riskini azaltır. Safran çiçeği kalp kaslarını kuvvetlendirerek kalp hastalıklarına yakalanma oranını düşürür.

Safranın içerdiği bileşenler bünyede depresyona neden olan asit dengesinin bozulmasına engel olmaktadır. Bu özelliğinden dolayı ruh sağlığı alanında yaygın olarak safran kullanılır.

Etkili antioksidan özelliğinden dolayı safran, sindirim sistemi için faydalıdır.

Safran potasyum açısından zengin olduğu için kan basıncını sağlıklı seviyelerde tutmaya yardımcı olur.

Safranın içerdikleri cilt sağlığı açısından da faydalıdır. Cildin temizlenmesi ve genç kalması için safran cilt maskelerinde yaygın olarak kullanılır.

Kan dolaşımını artırır. Romatizma ağrılarının azalmasına yardımcı olur. • Rahim kaslarının kasılmasına yardımcı olur. • Anti-kanser aktivitesi bulunmaktadır. Çalışmalarda içeriğindeki karotenodler sayesinde deri tümörlerini inhibe ettiği görülmüştür. • Yaşlılarda katarakt gibi görme kaybını önlemede etkili olduğu ortaya çıkmıştır. • Bilişsel fonksiyonlarda (öğrenme, hafıza tutma ve hatırlama kapasitesi) artışa sebep olan "krosin" adında bir bileşik içerir. Çeşitli çalışmalarda yaşa bağlı zihinsel bozukluğun tedavisinde ve yönetiminde önemli sonuçlar elde edilmiştir. • Kötü kolesterol ve trigliserid düzeylerinin düşmesine yardımcı olur. • Uykusuzluk ve depresyonda olumlu etkileri bulunmaktadır.

Malzemeler:

- 1 litre kaynar sicak su,
- 1 fiske safran(safran cok agir oldugu icin sadece bir fiske atin.fazlasi acilik veriyor),
- 1 su bardagi toz sheker(sheker az gelirse dahada eklenile bilir),
- 4-5 tane reyhan yapragi,
- 3 damla limon suyu

Yapılışı

- Bir kavanoza safran,reyhan yapragi, limon suyu konur.uzerine kaynar su dokulur.oylece oda sicakliginda bekletilir.
- Kavanoza dokuna bildiyiniz sicakliga kadar soguduktan sonra toz sheker eklenip kasikla karistirilir.ve kavanozun kapagi kapatilir.
- Oda sicakliginda soguduktan sonra buz dolabina konur.
- Tamamen soguduktan sonra suzulup icile bilir.
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
TARÇIN ŞERBETİ

Tarçın
Tarçın
Hoş kokusu ve nefis tadıyla herkesin tatlılarda özellikle kullandığı bir bitkidir. Tatlılarda kullanılmasının yanı sıra tarçın çaylarda da tercih edilir. Aslında Orta Doğu ve Güney Asya’da yaygın olarak küçük bir ağaç şeklinde bilinir. Ülkemizde ise genellikle kabuk veya toz olarak satışa sunulmaktadır. Amaca hizmet edecek şekilde istenilen formu tercih edilir. Pastalarda, keklerde, kurabiye yapımlarında çoğu kez tatlandırıcı olarak kullanılır. Bir de herkesin severek tükettiği kış aylarının vazgeçilmez tadı saleplerde kullanılır. Sıcacık salebin üzerine bir parça serperek herkes tam bir lezzet harikası elde eder. Tabii tüm bu enfes tadı ve harika kokusunun yanında tarçın faydaları da tartışılmaz. Çok eski bilinen bir baharattır. Yüzyıllardır birçok ülkede severek kullanılır. Sri lanka bölgesi civarında bulunmuştur. Hatta çok eski yıllarda bu şifalı bitkinin altın ve gümüşten bile değerli olduğu söylenirdi. Mısırlılar döneminde ise büyücülük yapanlar yine bu bitkiyi kullanırlardı.

Tarçının Faydaları Saymakla Bitmiyor!

Latince adı cinnamomum zeylanicum olan bu şifalı bitki, ülkemizde yörelere, bölgelere göre farklı isimlerle anılmaktadır. Çoğu bölgede darçın, boru tarçın, şerbet kokusu, tatlı kabuk, lohusa kokusu, darçin ve darşın gibi adlarla da anılmaktadır. Harika kokusu ve nefis tadı bulunan tatlıların vazgeçilmezi olan faydaları da saymakla bitmez. Kolesterolü düşürür. Şeker yani diyabet hastaları için faydalıdır. Kan şekeri ve kolesterol oranını dengeler. Lif, demir, kalsiyum gibi mineraller ve çeşitli tanenler içerir. Kalsiyum ve diğer mineralleri içermesi sebebiyle özellikle kolon kanserine karşı koruyucudur. Lösemi yani kan kanserine karşı da koruyucu etkisi vardır.

Vücut ısısını arttırarak enerji ve zindelik kazandırır. Sindirim sistemini düzenler ve hazımsızlığı giderir. Aynı zamanda ishale de fayda sağlar. Kalp krizi ve felç gibi rahatsızlıklara karşı koruma sağlar. Nefesinizin kötü kokmasından şikayet ediyorsanız bu şifalı bitkiden tüketmelisiniz. Nefesiniz harika kokacaktır. İştah açar. Ciltte çıkan akneler, çeşitli cilt lekelerine karşı da kullanılabilir. Tüm bunların yanında afrodizyak etkisi de vardır. Baş ağrılarını dindirir. Kadınların özel günlerindeki adet ağrısına yani regl ağrısına da iyi gelir, ağrıyı hafifletir. Anemi yani kansızlığa da iyi gelir.

Tarçın Unutkanlığı Önler Mi?

Sık sık unutkanlık yaşamaktan mı yakınıyorsunuz? Bir şeyleri hatırlayamamak canınızı mı sıkıyor? O halde sık sık tarçın tüketmelisiniz. Bu şifalı bitki unutkanlığı önler. Yapılan araştırmalara göre çağımızın hastalıklarından biri olan alzheimer’a karşı da koruyucu özelliği olduğu belirtilmiştir.

Çayı Bir De Tarçınla Deneyin!

Çayın içine ekleyebilir veya bal ile tüketebilirsiniz. Çayın içine şeker yerine eklenebilir ve tat kazandırabilir. Bu sayede hem sağlık için fayda sağlar hem de çaya tat katar. Üstelik şeker ile kıyaslanırsa şeker yerine çayın içinde bal kullanılması oldukça büyük fayda sağlar.

Soğuk Algınlığına Karşı Tarçın Kullanın!

Havaların soğuması ve kış aylarının gelmesiyle birlikte soğuk algınlığına yakalanma oranı artar. Önemli olan hastalıklara yakalanmadan, vücudumuz direnç kaybetmeden önce tedbir almaktır. Tarçın kış aylarında herkesin sıkça yakalandığı grip, nezle, öksürük, soğuk algınlığı gibi hastalıklar için şifa kaynağıdır. Bu hastalıkları kolay atlatmaya yardımcı olur.

Mide Ağrılarına Son!

Mide ağrısı çekenler, özellikle gastrit, ülser ağrılarından kıvrananların tercihi de bu şifalı bitki olmalıdır. Mide ağrılarını dindirmesi de bitkinin faydaları arasındadır. Özellikle mideniz ağrıdığı dönemlerde 2-3 gün düzenli olarak tarçınlı çay içerseniz mide ağrılarınızın hafiflediğini fark edeceksiniz. Ayrıca ucuz ve kolay temin edilebilir olması kullanılırlığını arttırır.

Tarçın İle Zayıflamak Mümkün Mü?

Kan dolaşımını arttırarak metabolizmayı hızlandırır. Metabolizmanın hızlanması sonucu da kilo vermek kolaylaşır. Tabii ki iyi bir diyet ve spor mutlaka zayıflama sürecinde olması gerekenlerdir.

Tarçın Bal İkilisi İle Hastalıklara Şifa Bulacaksınız!

Tarçın tek başına kullanılmasının yanında bal ile de tam bir şifa kaynağıdır. Cilt lekelerine karşı, sivilcelere karşı bu ikili mükemmel sonuçlar verir. İki çay kaşığı balın içine bir çay kaşığı tarçın ekleyin. Son olarak da birkaç damla limon sıkın. Bu karışımı iyice karıştırın. Yüzünüze bir maske kıvamında yaydırıp sürün. Yarım saat bekledikten sonra cildinizi yıkayın. Maske yüzünüzdeyken cildinizin gerildiğini hissedeceksiniz. Yıkadıktan sonra ise cildinizdeki parlaklığı, ışıltıyı ve pürüzsüzlüğü fark edeceksiniz. Ayrıca bu ikiliyi sabah kahvaltılardan eksik etmeyin. Tarçın bal ikilisi sayesinde kalp hastalıklarına yakalanma riskiniz azalacaktır. Soğuk kış günlerinde vücudunuza güç verecek, sizi canlı tutacaktır. Ağız ve kulak enfeksiyonları için de çok faydalıdır. Artrit hastalığının tedavisine yardım eder. Çok zayıf olup kilo almak isteyen kişilerin kilo almasını sağlar. Kas ağrılarına iyi gelir. Karaciğer ve safra ile ilgili sorunların tedavisinde etkilidir. Bal ile birlikte sindirimi düzenler, sindirim sisteminizi rahatlatır. Kolay gaz çıkarmanızı sağlar. Harika görünümlü saçlara mı kavuşmak istiyorsunuz? Saçlarınız kolay yıpranıyor ve parlamıyor mu? Adresiniz yine bu harika ikilidir. Bu şifalı ikili sayesinde saçlarınız istediğiniz parlaklığa kavuşacak, cansız ve mat görünümden çıkacak. Yorgunluk, stres hepimizin derdidir. Fakat bu enerji ve dinginlik veren, yorgunluk alan karışım sayesinde stresten uzaklaşacaksınız.

Tarçın ve Bal İle Kemik Erimesine Karşı Korunun!

İçeriklerinde bulunan kalsiyum nedeniyle kemiklerinizi korur. Yapılan araştırmalara göre içerdiği mineraller sayesinde kemik ve kan dokularını güçlendirir. Kemiklerin mineral ihtiyacını karşılamaya yardım eder. Bu sayede kemik erimesi yani osteoporoza karşı koruma sağlar. Aynı zamanda dişleri de kuvvetlendirir.

Sivilcelere Karşı Tarçın Bal İkilisi!

Uzmanlara göre bir çorba kaşığı bal ile yarım çorba kaşığı tarçın karıştırılıp düzenli tüketilirse birçok hastalığın tedavisinde önemli rol oynar. Kıl dönmeleri yada sivilcelere de sürerek birkaç saat bekletip yıkayabilirsiniz. Zamanla kıl dönmesi sivilcelerden kurtulacaksınız.

Tarçının Zararları Nelerdir?

Tarçın Şerbeti
Tarçın Şerbeti
Her şeyin fazlası zarardır. Bu yüzden hiçbir bitki aşırı miktarda kullanılmamalıdır. Herhangi bir alerjiniz varsa tarçın yada tarçın bal ikilisi kullanmamanızı öneririz. Ayrıca aşırı miktarda tarçın kullanımı ağız ve dudaklarda yaralar oluşmasına, ciltte tahriş ve kızarıklığa neden olabilir. Karaciğer hastalıkları oluşmasına sebep olabilir. Diyabet ilaçları, kalp ilaçları yada herhangi bir ilaç alıyorsanız tarçın kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.

Tarçınlı Şerbet Tarifi İçin Malzemeler
  • 3 adet çubuk tarçın
  • 5 adet karanfil
  • 2. 5 litre su
  • 1 bardak şeker
Tarçınlı Şerbet Tarifi Yapılışı

Çubuk tarçınlarımızı, şekeri ve suyu bir tencereye alıp kaynatıyoruz. Şerbet kaynadıktan 7-8 dk sonra içerisindeki açılan tarçınlarımızı çıkarıp altını kapatıyoruz. Daha sonra karanfilleri içerisine bırakıp soğumaya alıyoruz. Soğuyan şerbeti şişelere boşaltıp buzdolabına koyabilirsiniz.

İçinizi ferahlatacak aynı zamanda içerdiği tarçın ve karanfil sayesinde sindirimi de kolaylaştıracak hafif bir şerbet tarifidir bu tabi ki soğuk içmenizi özellikle tavsiye ederiz.

Afiyet olsun.
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
LOĞUSA ŞERBETİ

Loğusa Şerbeti
Loğusa Şerbeti
Lohusa şerbeti, Osmanlı’dan günümüze kadar ulaşmış hoş bir içecek sunma geleneğidir. Rengiyle gözlere, lezzeti ile damaklara hitap eden mis kokulu lohusa şerbeti; yeni doğan bebeği ziyarete gelenlere ikram edilir. Sıcak ya da soğuk ikram edilebilen şerbet, her hali ile oldukça sevilir. Yeni doğan bebek erkek ise şerbet sürahisinin boğazına, yeni doğan bebek kız ise şerbet sürahisinin kapağına bir tülbent bağlanır.

Toz şeker, lohusa şekeri ve su tencereye koyulur. Karanfil, tarçın ve zencefil temiz bir tülbente sarılarak tencereye atılır. Çubuk tarçınlar ortadan ikiye bölünerek eklendiğinde daha güzel bir tat ve koku verecektir. Kaynamaya başladıktan sonra 20 dakika kadar kısık ateşte tutulur. Şekeri yoğun olduğu için bardakların yarısına lohusa şerbeti, yarısına da sıcak içmek isteyenlere kaynar su, soğuk içmek isteyenlere ise soğuk su eklenerek servis edilir. Annenin şerbeti soğuk içmemesi önerilir. Yanında badem başta olmak üzere her türlü kuruyemiş ikram edilebilir. 1 su bardağı lohusa şerbeti yaklaşık 360 kaloriye denk gelir ve lohusa şerbeti 2 hafta kadar buzdolabında muhafaza edilebilir.

Lohusa şekeri, kızılcık şekeri, kızamık şekeri yada lohusa şerbeti şekeri olarak da bilinen kırmızı renkli boya ile renklendirilmiş içerisinde doğal boya, tarçın, zencefil, pancar şekeri ve karanfil gibi baharatları olan bir şekerdir. Tarihi Osmanlı zamanına dayanan bu şekerden yapılan lohusa şerbeti, doğum sonrası doğum yapılan eve gelen misafirlere ikram edilirdi. Ayrıca doğum yapan ev tarafından yapılan şerbet komşulara ve akrabalara dağıtılırmış. Çocuk erkek olmuşsa, içinde lohusa şerbeti olan sürahiye mavi tülbent, kız olmuşsa kırmızı tülbent bağlanırmış. Ayrıca lohusa şerbetinin faydaları arasında, anne sütünü arttırması, anne sütüne güzel bir koku vermesi sayılmıştır.

Aynı zamanda mevlüt ve özel günlerde, Ramazan aylarında teravihlerden sonra bu şerbeti dağıtmak bir gelenekti. Yine eski zamanlarda görücü usulü gelen erkek evine, kız evi tarafından kızamık şekerinden yapılan kızamık şerbeti ikram edildiği bilinmektedir.

Loğusa  Şerbeti
Loğusa Şerbeti
Kızamık şekeri olarak da bilinmesinin nedeni eski zamanlar bu şekerden yapılan şerbetin kızamık hastalarına iyi geldiği inancıdır. Burada kızamık hastalığına olan etkisi bu şerbetin içildikten sonra su isteğini arttırması ve içen kişinin suyu daha fazla tüketme isteği ile açıklanmaktadır. Bunun dışında zatürre hastalığına karşı da kullanıldığı bilinmektedir.

Lohusa şerbetinin faydaları ve zararları nelerdir?
  • Yeni doğum yapmış ve/veya emzirme döneminde olan annelerin sütünün artmasına yardımcı olur.
  • Doğal ve faydalı malzemelerden yapıldığı için aynı zamanda anne sütünün kalitesini de arttırır.
  • Anne sütünün tat ve kokusunu bebeğin daha çok seveceği bir hale getirdiği de halk arasındaki söylentilerdendir.
  • İçeriğindeki baharatlar sayesinde yalnızca annelerin değil; içen herkesin bağışıklığını destekler ve hastalıklardan korur.
  • Ilık bir şekilde tüketildiğinde boğaz ağrısını giderici etkisi de vardır.
  • Mideyi rahatlatır ve sindirim sistemi sağlığını olumlu yönde etkiler.
  • Lohusa şerbetinin gazı önlediği ve annenin doğum sonrası vücudunda oluşmuş yaralara da iyi geldiği söylenir.
  • Eski zamanlarda, kızamık ve zatürre gibi hastalıkların tedavisinde başvurulan doğal ilaçlardan biri olduğu da söylenmektedir.
  • Lohusa şerbetinin tüm bu yararlarının yanında, şeker içermesi sebebiyle diyabet hastalarının bu şerbeti içerken temkinli olması gerekliliği dışında bilinen hiçbir zararı yoktur. Sadece anneler değil, dileyen herkes istediği miktarda tüketebilir.
Malzemeler
  • Yarım kilo lohusa şeker
  • 5 su bardağı toz şeker
  • 20 su bardağı su
  • 2 adet çubuk tarçın
  • 7-8 adet kuru karanfil
Hazırlanışı
  • Lohusa şekeri, toz şeker ve suyu geniş bir tencereye alın.
  • Orta ateşte tüm şeker eriyene kadar kaynatın, şeker eridikten sonra yaklaşık 20 dk daha kısık ateşte şerbeti kaynatın.
  • Bir parça tülbentin içine çubuk tarçın ve karanfilleri koyarak ağzını bağlayın.
  • Kaynamakta olan şerbetin içine bu küçük paketi atın ve şerbeti 15 dakika daha kaynatın.
  • Kaynaya şerbetin altını kapatın ve soğuduğunda sürahilere doldurarak buzdolabına alın.
  • Eğer tatlı gelirse biraz soğuk su ile sulandırabilirsiniz.
 
Üst Alt