Meal TAHRÎM Sûresi Türkçe Okunuşu ve Meâli

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
TAHRÎM SURESİ OKUNUŞU VE MEALİ

TAHRÎM Sûresi 7. Ayet
TAHRÎM Sûresi 7. Ayet
Tahrim Sûresi Hakkında

Medine döneminde inmiştir. 12 âyettir. Sûre, adını Hz. Peygamber’in, helâlolan bir şeyi kendisine haram kıldığından söz eden ve “Tahrîm Âyeti” diyeadlandırılan birinci âyetten almıştır. Tahrîm, haram kılmak demektir. Sûredebaşlıca, Hz. Peygamber’in eşleriyle olan bazı münasebetleri ile, mutlu bir aileyuvasının oluşturulmasının temel prensipleri konu edilmektedir.

Tahrim Sûresi Konusu

Hz. Peygamber’in bir eşine verdiği sırrı eşinin koruyamaması ve buna bağlı olarak gelişen olaylardan hareketle, aile ilişkilerinde güvenin önemi üzerinde durulmakta, müminlere hitap edilerek aile sorumluluğunun önemine dikkat çekilmekte, inkârcılar ve iman etmiş gibi görünen münafıklara sert bir uyarı yapılmakta, tövbenin kararlı bir iradeye dayalı olması gerektiği bildirilmekte; aile sorumluluğu kavramının yanlış anlaşılmaması için, yükümlülük çağındaki herkesin yaptıklarından şahsen sorumlu olacağı bazı örnekler ışığında açıklanmaktadır.

Tahrim Sûresi Nuzül

Mushaftaki sıralamada altmış altıncı, iniş sırasına göre yüz yedinci sûredir. Hucurât sûresinden sonra, Tegåbün sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur.

Tahrim Sûresi Fazileti

Kim Tahrîm sûresini okursa, Allahü teâlâ ona Tevbe-i nasûh ihsân eder. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî)

Eşlerin karşılıklı daime iyi geçinmeleri için okunur.

Kocasından zulüm gören bir Müslüman kadın, Tahrim suresinin okumaya devam ederse, Allah’u Teala Hazreti Asiye’yi firavundan kurtardığı gibi onuda kurtarır.

Hasta üzerine okunsa Allahın izniyle elemi diner

Sihir ve büyüye,Ağrıve Sancıya ,borç ve yoksulluktan kurtulmaya, eşlerin iyi geçinmeleri, göz sancısı için okunur.

TAHRÎM SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU VE MEALİ

Bismillâhirrahmânirrahîm

66/TAHRÎM-1: Yâ eyyuhen nebiyyu lime tuharrimu mâ ehallallâhu lek(leke), tebtegî merdâte ezvâcik(ezvâcike), vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun).
Ey nebî! Zevcelerinin rızasını arayarak, Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi sen niçin kendine haram ediyorsun? Ve Allah; Gafur'dur, Rahîm'dir.


66/TAHRÎM-2: Kad faradallâhu lekum tehillete eymânikum, vallâhu mevlâkum, ve huvel alîmul hakîm(hakîmu).
Allah, (gereksiz) yeminlerinizi (kefaretle) çözmenizi size farz (meşru) kılmıştır. Ve Allah, sizin dostunuzdur ve O; Alîm'dir (en iyi bilendir), Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).


66/TAHRÎM-3: Ve iz eserren nebiyyu ilâ ba’dı ezvâcihî hadîsâ(hadîsen), fe lemmâ nebbeet bihî ve azherehullâhu aleyhi arrefe ba’dahu ve a’rada an ba’d(ba’dın), fe lemmâ nebbeehâ bihî kâlet men enbeeke hâzâ, kâle nebbeeniyel alîmul habîr(habîru).
Nebî, bazı zevcelerine sır olan bir sözü gizlice söylemişti. Fakat onu (o sırrı) başkasına haber verince Allah, ona (durumu) izhar etti (peygamberine bildirdi). (Nebî de) bazısını açıkladı ve bazısını (bildirmekten) vazgeçti. Ona (zevcesine) onu (bunu bildiğini) haber verdiği zaman, (zevcesi): “Bunu sana kim haber verdi?” dedi. (Nebî): “Bana Alîm (en iyi bilen) ve Habîr (herşeyden haberdar) olan bildirdi.” dedi.


66/TAHRÎM-4: İn tetûbâ ilâllâhi fe kad sagat kulûbukumâ, ve in tezâherâ aleyhi fe innallâhe huve mevlâhu ve cibrîlu ve sâlihul mû’minîn(mû’minîne), vel melâiketu ba’de zâlike zahîr(zahîrun).
Siz ikiniz de Allah'a tövbe etseniz (ki, mutlaka etmelisiniz). Çünkü ikinizin de kalbi kaymıştı. Ve eğer O'na (Hz. Peygamber (S.A.V)'e) karşı yardımlaşırsanız, o taktirde muhakkak ki Allah, O; O'nun (Hz. Peygamber (S.A.V)'in) Mevlâsı'dır, Cibril (A.S) ve mü'minlerin salih olanları ve bunlardan başka melekler de O'na zahirdirler (yardımcıdırlar).


66/TAHRÎM-5: Asâ rabbuhû in tallakakunne en yubdilehû ezvâcen hayren min kunne muslimâtin mû’minâtin kânitâtin tâibâtin âbidâtin sâihâtin seyyibâtin ve ebkârâ(ebkâren).
Eğer (o) sizi boşarsa, onun Rabbinin, onun için sizin yerinize, sizden daha hayırlı olan müslüman (Allah'a teslim olmuş) kadınlar, mü'min kadınlar, kanitin olan kadınlar, tövbe eden kadınlar, kul olan kadınlar, oruç tutan kadınlar, dul ve bakire olan kadınlardan zevceler (eşler) ile değiştirmesi umulur.


66/TAHRÎM-6: Yâ eyyuhellezîne âmenû kû enfusekum ve ehlîkum nâren vakûduhân nâsu vel hicâretu aleyhâ melâiketun gılâzun şidâdun lâ ya’sûnallâhe mâ emerehum ve yef’alûne mâ yu’merûne.
Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten kendinizi ve ailenizi koruyun. Onun üzerinde çok güçlü ve çok sert (acımasız) melekler vardır. Allah'ın onlara emrettiği şeyde, Allah'a asi olmazlar ve emrolundukları şeyi yaparlar.
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
66/TAHRÎM-7: Yâ eyyuhellezîne keferû lâ ta’tezirûl yevm(yevme), innemâ tuczevne mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
Ey inkâr edenler! O gün özür beyan etmeyin. Siz sadece yapmış olduğunuz şeylerin karşılığı olarak cezalandırılacaksınız.


66/TAHRÎM-8: Yâ eyyuhellezîne âmenû tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhâ(nasûhan), asâ rabbukum en yukeffire ankum seyyiâtikum ve yudhilekum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru, yevme lâ yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meah(meahu), nûruhum yes'â beyne eydîhim ve bi eymânihim yekûlûne rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vagfir lenâ, inneke alâ kulli şey'in kadîr(kadîrun).
Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Allah'a Nasuh Tövbesi ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz, sizin günahlarınızı örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere koyar. O gün Allah, nebîleri ve O'nunla beraber olanları mahzun etmez. Onların nurları, önlerinde ve sağlarında koşar. “Rabbimiz, bizim nurumuzu tamamla ve bize mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir). Muhakkak ki Sen, herşeye kaadirsin.” derler.


66/TAHRÎM-9: Yâ eyyuhen nebiyyu câhidil kuffâre vel munâfikîne vagluz aleyhim, ve me’vâhum cehennem(cehennemu), ve bi’sel masîr(masîru).
Ey nebî! Kâfirlerle ve münafıklarla cihad et. Ve onlara galiz (sert) davran. Onların mevası (barınacağı yer) cehennemdir. Ve ne kötü varış yeri.


66/TAHRÎM-10: Dareballâhu meselen lillezîne keferûmreete nûhın vemreete lût(lûtın), kânetâ tahte abdeyni min ibâdinâ sâlihayni fe hânetâhumâ fe lem yugniyâ anhumâ minallâhi şey’en ve kîledhulen nâre mead dâhılîn(dâhilîne).
Allah, kâfirlere, Hz. Nuh'un ve Hz. Lut'un hanımını örnek verdi. İkisi de, salih kullarımızdan iki kulumuzun (nikâhı) altındaydı. Fakat ikisi de ihanet etti. Bu yüzden ikisine de, Allah'tan bir şeye (azaba) karşı, onlardan (eşlerinden) bir fayda olmadı (onları kurtaramadılar). Ve onlara: “İkiniz de ateşe girenlerle beraber (ateşe) girin.” denildi.


66/TAHRÎM-11: Ve dareballâhu meselen lillezîne âmenûmreete fir’avn(fir’avne), iz kâlet rabbibni lî indeke beyten fîl cenneti ve neccinî min fir’avne ve amelihî ve neccinî minel kavmiz zâlimîn(zâlimîne).
Ve Allah, âmenû olanlara firavunun eşini örnek verdi: “Rabbim, Senin katında cennette benim için bir ev inşa et ve beni firavundan ve onun yaptıklarından kurtar. Ve zalimler kavminden beni kurtar.” demişti.


66/TAHRÎM-12: Ve meryemebnete ımrânelletî ahsanet fercehâ fe nefahnâ fîhi min rûhınâ ve saddekat bi kelimâti rabbihâ ve kutubihî ve kânet minel kânitîn(kânitîne).
İmran'ın kızı Meryem ki, onun iffeti ahsendi. Bu sebeple onun içine Ruhumuzdan üfledik. Ve o, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. Ve o, kanitin olanlardan oldu.
 
Üst Alt