Tatlı dil...

MURATS44

Özel Üye
33mtkq8.gif


İnsanoğlunun kişiliğine yön veren bedenine giydiği birbirinden güzel elbiseler ve takılar değildir. Onun güler yüzü, tatlı dili, hoş sohbeti ve cömertliğidir.

Atalarımız yüzü güzel olacağına huyu güzel olsun derken aslında, yüzü güzel olmasa da dili güzel (tatlı dilli) olsun, tebessümü hiç eksik olmasın demek istemişlerdir.

Güler yüz “Müslümanın Müslümana sadakası“ diyen Peygamberimiz; “Aranızda selâmı yayın ki tanışıp kaynaşasınız; aranızda hediyeleşin ki muhabbetiniz artsın; sizin en hayırlınız, yumuşak huylu ve güzel ahlâklı olanınızdır.“ (Ebû Dâvûd, Edeb, 143; Beyhakî, Sünen, Hibât, 1; İbn Ebî Şeybe, Edeb, 2) buyuruyor.

Öyle insanlar vardır ki, yürekleri kan ağlasa da yüzlerinden yine de tebessüm eksik olmaz; bunlar çevrelerine ışık olup ortamı güzelleştirirken, aksine, “kem talih hoyratların“ ise yürekleri bir yana, dilleri de yüzlerine benzer.

Her organımız gibi Yüce Allah’ın bir mucizesi olan dilimiz sadece tat alma organı değil, aşkın, gönlün ve millet olmanın da cevheridir. İyi kullanılırsa sahibini vezir, kötü kullanılırsa rezil eder.

Dil vardır bütün kapıları açar, dil vardır açılanı bile kapar. En büyük yara ise gönlün yanında dil yarasıdır; nedense bir türlü geçmez. Atalarımız ve bilhassa ahi geleneğinde “eline, diline, beline sahip ol” sözü boşuna söylenmemiştir.

Bazı dil ebeleri vardır, varsa da varmasa da sözü Kafdağı’na kadar uzatmaktan geri kalmazlar, konuştukça da saçmalarlar. Bunların çoğu bilgi sahibi olmadan, fikir (hüküm) sahibi olmaya çalışırlar.

Ağzımızdan çıkan söze çok dikkat etmemiz gerekir. Söz hem kılıç, hem de ok gibidir. İyi kullanılmazsa sahibini kestiği gibi, kalbini de yaralar. Pişmanlık duyacağımız sözü sarf etmememiz için Peygamberimiz; “Ya hayır söyle, ya sus“ (Müslim, İman, 19) buyurmuşlardır.

Rivayete göre; bir gün Davud Peygamber, Lokman Aleyhisselâm’dan bir koyun kesip en iyi yerinden iki parça et getirmesini istemiş. Hazreti Lokman da ona kestiği hayvanın dilini ve yüreğini getirmiş. Birkaç gün geçince Davud (a.s.) bu defa hayvanın en kötü yerinden iki parça et getirmesini istemiş. O yine dilini ve yüreğini getirmiş. Hz. Davud, bunun sebebini sorunca Hz. Lokman şu ibretli cevabı vermiş:

“Bu ikisi iyi olursa, bunlardan daha iyisi; kötüsü olursa da bunlardan daha kötüsü olmaz.” (İbn Ebî Şeybe, Musannef, Zühd, 5) Allah Teala, peygamberleri Hz. Musa ve Harun’u Firavun’a gönderirken onlardan güzel bir üslûpla hitap etmesini buyurmuştur: “Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar.” (Ta-Ha Suresi, 44) Her işte başarılı olmanın bilgi ve tercübe yanında tatlı dilli, güler yüzlü olmaktan geçtiğini vurgulayan şu güzel hikayeyi birlikte okuyalım: Bir zamanlar bir ülkede bir genç adam yaşıyordu. Bu genç adam geçimini bal satarak sağlıyordu. Her sabah erkenden dükkânını açıp besmele ile işine başlıyordu. Dükkânı pırıl pırıldı. Kendisi de dükkânıyla uyum içindeydi. En büyük özelliği de gelen müşterilerine çok iyi davranmasıydı. Onları güler yüzle karşılamak, memnun etmek onun en büyük amacıydı. Her müşteriyi kendisine Allah’ın gönderdiği birer rızık vesilesi olarak görüyordu. Genç adamın davranışları karşısında müşterilerinin sayısı da gün geçtikçe artmaktaydı. Öyle ki, genç adam kısa zamanda çok zengin bir tüccar oldu. İşleri onunki gibi gitmeyen tüccarlar, ona özeniyorlar, başarısının sırrını anlamaya çalışıyorlardı. Bu tüccarlardan biri de, genç balcının dükkânının karşısında başka bir işle uğraşan komşusuydu. Bir kişi, genç adamın başarısını onun bal satmasına bağladı. İşini değiştirerek o da bal satmaya başladı. Adamın ilk günlerde işleri iyi gitmişti. Fakat bu durum uzun sürmedi. Dükkâna bir gelen bir daha gelmiyordu. Adam şaşkınlık içindeydi. İnsanların niçin balı genç adamın dükkânından almaya devam ettiklerini bir türlü anlamıyordu. Sonunda durumu bilgin bir kişiye açarak ondan yardım istedi.

Yaşlı bilgin birkaç gün adamı inceledi. Adamın başarısızlığının nedenini anlamıştı. Ona şöyle dedi: “Bunda şaşılacak bir şey yok. Gerçi sen de bal satıyorsun, ama yüzün sirke satıyor. Başarılı olmanın sırrı tatlı dil, güler yüzdür. Onlar da sende yok. Ne demiş büyükler:

“Sıcak ırmaktan sıcak su iç, fakat asık suratlı adamın elinden soğuk bal şerbeti bile içme..”

 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Dil vardır bütün kapıları açar, dil vardır açılanı bile kapar. En büyük yara ise gönlün yanında dil yarasıdır; nedense bir türlü geçmez.....

ALLAH c.c razı olsun adminim,,,,güzel bir paylaşım....
 

MURATS44

Özel Üye
Bazende bazı davranışlar vardır ki en ağır dil yarasından bile daha çok yakar insanı. dil deyip te geçmemek lazım. İnsanın vurulduktan sonra , ne kadar güzel dil olursa olsun .Gerçekten dikkat etmek lazım.çok haklısın adminim.aynen katılıyorum sana.teşekkür ederim
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Davranışlar da tek taraflı değildir adminim,,,,Hep alttan almakda olmuyor...
Davranışlar geçicidir ama söz unutulmaz....En güzeli de karşılıklı inanmaktır....Doğru dobra olmakda işe yaramıyor,yada açık sözlü....
Yada sana inanılmaması en çokda bu acıdır....Bazen de olmayan bişeyi
var gibi göstermek,,,Bu karşılıklı inanmayışın simgesidir....Bu konulara girersek çok uzar mesele, kısa kesmek en güzeli....
 

MURATS44

Özel Üye
ne güzel söyledin.karşılıklı inanmayışın.......................bazende olmayan şeyin var gibi gösterlmesi de gerçektir. kabul edilemese de zordur. bence de uzatmanın anlamı olmaz biyerden sonra. hep kusursuzuzdur ya. hep öyle görülür.hele de cevap verilemeyen sorular olunc da başka tabi...
 

Okyay

ÖZEL ÜYE
Bu şiirim bi kenarda kalmış hiç gören olmamış.
Garibim, konuyla ne kadar da ilgisi var.
O yüzden Saygı değer Murat'ımı desteklemek
için onu buraya taşıdım.
Dil için söylenecek o kadar çok şey var ki...
Rabbimiz dil afetinden cümlemizi korusun.
Muratım'ın "Tatlı dil" başlığı ne de yakışmış.
İyiye kullanıldığında, ne büyük nimet.
Mevlam bu nimetin kıymetini bilenlerden eylesin.
...................................................

D İ L' İ M
38xy7.gif



Bire dilim, nedir senden çektiğim,
Nefsime uyup da- her bir dediğin,
Elime –koluma- atıyor düğüm,
Senin bu tavrından- ne olcak halim,
Atılmaz-satılmaz- a asi dilim. ..




Kimse etmez senin- bana ettiğin,
Çoğu çıkmaz sokak- bu yönelttiğin,
Girdab’a sokuyor- hep söylediğin.
Sessiz kal biraz da- rahat edelim,
Saygınlık sırrı’dır- böylesi dilim. .

.

Boğaz,boğum-boğum- sonuncu sukut,
Sözü söylemeden- beş-on kere yut,
Şayet faydalıysa- kesinse umut,
Gene de temkinli- sarfet ki kelam,
Olmasın nefsinin- hilesi dilim. .



.İblis’im- nefsimi- kandırır önce,
Kendine benzetir- onu şeytan’ca,
Sonra da sana- atarlar kanca,
Artık ne mantık kalır- ne aklı selim,
Olursun nefsimin- kölesi dilim..



Bazen kelamlasın- bazen kalemle,
Kimi sevinç döker- kimi elemle,
İfadem olursun- hatra gelende,
Ortaya koyarsın- bütün hayalim,
Övündün sanırsın- dahası dilim..



Çok konuşan- çok yanılır demişler,
Boş teneke çok langırdar- demişler,
Çok sözde de- yalan vardır demişler,
Çok malda da- haram olmalı yalım,
Bu yüzdendir- susmak alası dilim..

.

Atalar ne demiş- dinle ! söyleyim,
“Dilim seni dilim- dilim dileyim,
Ne başıma gelirse- senden bileyim”,
İşte özlü deyim- öğüt ve talim,
Darısı bizlere- olası dilim..



Dilim gel seninle- bir ahd yapalım,
Konuşmayı- bir düzene sokalım.
Nefisle-şeytan’a- bir bağ atalım,
Söylenene, cevaz- vermezse dinim,
Susmayı seçelim- hulasa dilim..



Her sözden önce- hakem kurulsun,
Kur’an-la -Sünnet’le- bağı sorulsun,
Uygun görülürse- mübah görülsün,
Bak o zaman- nasıl açıyor gülüm,
Güller bahçesine- dalası dilim...



Resul’ü-Zişan’ımız- irad buyurmuş,
“-ALLAH ahrete- kim ki inanmış,
Ya hayır söylesin- ya sussun” demiş.
Hatta boş laf’a- izin vermemiş,
Ha bunları- tek-tek, bilesi dilim..



Ya RABB bu nimeti- koruyan eyle,
Nurlu yollarını- arayan eyle,
Zikrinle donanıp- yürüyen eyle,
Lütfet ki olayım- en halis kulun,
Tecdid’i-imanla- kalası dilim.
rosenbutflysjp4.gif



Şevket OKYAY
89217962uq6.gif

 

MURATS44

Özel Üye
Okyay Adlı Üyeden Alıntı :
Bu şiirim bi kenarda kalmış hiç gören olmamış.
Garibim, konuyla ne kadar da ilgisi var.
O yüzden Saygı değer Murat'ımı desteklemek
için onu buraya taşıdım.
Dil için söylenecek o kadar çok şey var ki...
Rabbimiz dil afetinden cümlemizi korusun.
Muratım'ın "Tatlı dil" başlığı ne de yakışmış.

İyiye kullanıldığında, ne büyük nimet.
Mevlam bu nimetin kıymetini bilenlerden eylesin.

İnsanoğlunun çektiği dili belasıdır derler. Susmayı gerektiren yerlerde susmamak, olumlu olumsuz heyecan gösterileri yapmak, yerli yersiz müdahalelerde bulunmak birçok kayıplara sebep olur. "Söz gümüşse sükût altındır" derler. Her ne kadar insan altta kalmamak çabasında ise de, bazı durumlarda dilini tutabilmek, konuşmaktan çok daha değerli ve yerindedir. Bilhassa heyecan ve öfke anlarında zapt edilmesi gereken bir organdır dil. Küçük bir gevşeklik anı, onarılmaz hataların yapılmasına yol açar. Bir kere söylenilen söz geri alınmaz ve yaptığı hasar kolay kolay onarılamaz.

İnsanın dilini tutabilmesi, bir bakıma iradesine hâkim olabilmesi demektir. Özel hayatımızda birtakım nedenler yüzünden haksızlıklara uğrayabilir, umulmadık durumlarla karşı karşıya kalabiliriz. Böyle durumlarda hemen paniğe kapılıp itibarımızı sarsmaktan, çevremizde olumsuz bir etki bırakmaktan sakınmalıyız. Gücümüzü heyecan tepkilerimizin ifadesi olan konuşmalara bağladığımız sürece hatalara ve yanılgılara uğramaktan, güç durumlara düşmekten kendimizi kurtaramayız.

Böyle, sonradan pişmanlık verecek güç durumlara düşmemek için, olaylara hâkim olabilecek bir olgunluğa ve irade kuvvetine sahip bulunmak gerekir. Heyecanlarımızı, tatminsizliklerimizi dışa vurmamak her zaman bizim lehimizedir. Çevrede itibar ve saygı gören insanlar, az, öz ve yerinde konuşan kimselerdir."

Diline sahip olmayanı şeytanı her sahada oynatır. Büyük bir uçurumun kenarına getirip, yüzüstü yuvarlar, felakete sürükler. Dile ahlâk dizgini vurulursa dünya ve ahiret saadetine kavuşur. Başıboş bırakılırsa zarardan zarara girer. Uzuvlarımızdan en çok isyan edeni bildir. Kolaylıkla istediği tarafa gider.O yüzden ,insana ne gelirse dilinden gelir.

Okyay Adlı Üyeden Alıntı :
Resul’ü-Zişan’ımız- irade buyurmuş,
“-ALLAH ahrete- kim ki inanmış,
Ya hayır söylesin- ya sussun” demiş.
Hatta boş laf’a- izin vermemiş,
Ha bunları- tek-tek, bilesi dilim..

Sanki açıklaması gibi oldu Şevket Hocamın satırlarının...

Okyay Adlı Üyeden Alıntı :
Ya RABB bu nimeti- koruyan eyle,
Nurlu yollarını- arayan eyle,
Zikrinle donanıp- yürüyen eyle,
Lütfet ki olayım- en halis kulun,
Tecdid’i-imanla- kalası dilim.

Aminnn.Aminnn.Aminnn
bu duâ'ya başka ne denilebilir ki. Dilin güzellikleriyle beraber yanlışlarıda içiçe yazılmış.:)
Emeğinize sağlık Değerli Hocam.,
Teşekkürler..
89217962uq6.gif
 
Üst Alt