Meal TEKVÎR Sûresi Türkçe Okunuşu ve Meâli

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
TEKVÎR SURESİ OKUNUŞU VE MEALİ

TEKVÎR Sûresi 11-12. Ayetler
TEKVÎR Sûresi 11-12. Ayetler
Tekvir Sûresi Hakkında

Tekvîr sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 29 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen ve “dürüldü, sarıldı” mânasına gelen كُوِّرَتْ (kuvviret) kelimesinin masdarından alır. Mushaf tertîbine göre 81, iniş sırasına göre ise 7. sûredir.

Tekvir Sûresi Konusu

Sûrede kıyâmet ve mahşerin insanı dehşete düşürücü manzaralarına yer verilir. Vahiy, Kur’an ve peygamberliğin mâhiyeti üzerinde durulur. Surede kıyamet ve risalet olmak üzere iki konu işlenmektedir. Birinci bölüm kıyamet gerçeğini ele almakta, onun dehşet verici tablolarını gözler önüne sermektedir. İlk altı ayet, kıyametin ilk safhasını açıklamaktadır. Bu ayetlerde kıyametin gerçekleşme şeklinin ne kadar canlı bir şekilde tasvir edilmiş olduğunu Resulullah (s.a.s)'in şu hadis-i şerifi ortaya koymaktadır:

"Kıyamet gününü gözle görmüş gibi görmek kimi sevindirirse Tekvîr, İnfitar ve İnşikak surelerini okusun" (İbn Hanbel, II, 100; Alûsî, Ruhu'lMeânî, Kahire, (t.y.), XXX, 49).

Allah Teâlâ, kıyamette gerçekleşecek olayların o korkunç hallerini ayetleriyle tek tek açıklayarak, inkâr eden veya gaflet içerisinde bulunan kimseleri uyarmaktadır. Muhkem, sarsılmaz bir intizam içerisinde akıp giden, dünyanın içinde bulunduğu sistem de dahil, gök yüzündeki bütün gezegen ve yıldızlar, yine O'nun emriyle darmadağın olacak ve insanoğlu için sonsuz ikinci hayat başlayacaktır.

Kıyamet günü kainatta meydana gelecek büyük olaylar şöyle dile getirilmektedir:

"Güneş dürülüp söndürüldüğü zaman, yıldızlar kararıp düştüğü zaman, dağlar yerinden sökülüp yürütüldüğü zaman, on aylık hamile develer dahi terkedildiği zaman, yabanî hayvanların, korkudan bir araya toplandıkları zaman, denizler birbirine karışıp kaynadığı zaman" (1-6)

Gerçekleşecek olan bu olaylar, bilinen her şeyi tamamıyla değiştirecek, başka bir şekle sokacak olan, kainat çapında bir inkılaptır. Allah Teâlâ, kıyamet anında olacak hadiseleri tasvir ederek bir tablo halinde ibret almaları için insanlara sunmaktadır.

Peşinden kıyametin ikinci safhası, öldükten sonra yeniden dirilmeyle başlayacak olaylar zikredilmektedir. Ruhlar tekrar yaratılan bedenleriyle birleştiği zaman, insanoğlunun dünya hayatında işlediği her şeyin hesabı ondan sorulacaktır.

Allah Teâlâ'nın en çok gazaplandığı şeylerden biri zulümdür. İslâm öncesi Arap cahiliye toplumunda alışkanlık haline getirilmiş zalimliklerden biri de kız çocuklarının canlı olarak toprağa gömülmesiydi. Araplar, fakirlik korkusu veya bir kız çocuğuna sahip olduğundan dolayı ayıplanılacağı duygusu ile doğan çocukları kız ise kurtulmak için onu gömerek yok etme yoluna gidiyorlardı. Allah Teâla bu vahşi, akıl almaz davranışlarını ve onları bu davranışa sürükleyen ruh hallerini bir âyet-i kerimede şöyle ifade etmektedir:

"Onlardan biri, kız çocuğu ile müjdelendiği zaman, içi öfkeyle dolar, yüzü simsiyah kesilir. Kız çocuğunun kendisine müjdelenmesinden utanarak halktan gizlenmeye çalışır ve şöyle düşünür. Kız çocuğunu zillet ve ar pahasına korusun mu, yoksa diri diri toprağa gömüp öldürsün mü? Dikkat edin; verdikleri hüküm ne kötüdür?" (en-Nahl, 16/58-59).

İşte bu sapkın ruh hali içerisinde işlenen caniliklerin hesabı bir bir sorulacak ve suçlular korkunç bir şekilde cezalandırılacaklardır.

O gün herkesin işlediği amellerin en ince teferruatına kadar kayıtlı bulunduğu amel defterleri dağıtılacak, cehennem tutuşturulup alevlendirilecek, cennet ise insanlara yaklaştırılacaktır. Herkes işlediklerinin karşılığı olarak kendisi için hazırlanan yeri görecektir.

"Diri diri toprağa gömülen kız çocuğunun, hangi suçla öldürüldüğü sorulduğu zaman, amel defterleri dağıtıldığı zaman, cehennem alevlendirildiği zaman, cennet yaklaştırıldığı zaman herkes önceden hazırladığını görecektir." (8-14).

Daha sonra, gezegenlere, geceye ve sabaha kasem edilerek, Kur'an-ı Kerîm'in şeref sahibi bir elçi tarafından getirilmiş, Allah Teâlâ'nın kelamı olduğu ortaya konulmaktadır.

Kur'an, şerefli, güvenilir, güçlü ve Rabbi indinde itibar sahibi bir elçi olan Cebrail (a.s) tarafından getirilmiş bir kitaptır. Onu getiren elçi o kadar güvenilirdir ki, onun sözü her yerde dinlenir. Dolayısıyla, böyle bir elçinin, Resulullah (s.a.s)'e getirdiği vahiy hakkında şüphe duymak büyük bir sapıklıktır.

Peşinden gelen ayetler, Resulullah (s.a.s)'in davetini tesirsiz bırakmak ve insanların kafalarını karıştırmak için onun hakkında çeşitli iftira ve karalama kampanyalarına girişen müşriklere cevaplar vermekte, ayrıca onlar uyarılarak Kur'an'ın doğru yolu bulmak isteyenler için bir öğüt ve kurtuluş aracı olduğu vurgulanmaktadır.

"Kur'an, Allah'ın huzurundan kovulan Şeytanın sözü değildir. O halde nereye gidiyorsunuz? Kur'an âlemlere ancak bir öğüt ve uyarıdır. Bilhassa içinizden doğru yolu bulmak isteyenler için" (25-28).

Sure, kainatta cereyan eden her şeyin Allah Teâlâ'nın iradesi çerçevesinde ortaya çıktığı, başka hiç bir varlığın O'nun dilemesi dışında bir şeyi gerçekleştirmeye asla güç yetiremeyeceği dile getirilerek son bulmaktadır:

"Âlemlerin Rabbi dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz" (29).

Tekvir Sûresi Nuzül Sebebi

Mushaftaki sıralamada seksen birinci, iniş sırasına göre yedinci sûredir. Tebbet sûresinden sonra, A‘lâ sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Kur'an-ı Kerîm'in seksenbirinci suresi. Yirmidokuz ayet, yüzotuzdokuz kelime, beşyüz otuçüç harften ibarettir. Fasılası te, sin, mim ve nun harfleridir. Mekkî surelerden olup Mesed suresinden sonra nâzil olmuştur. Adını ilk ayetinde geçen "kuvvirat" (dürülmek) kelimesinden almıştır. Kavvirat, mazi meçhul kalıbında bir kelimedir. Surenin ilk ayetinde güneşin dürülmesinden bahsedildiği için bu adı almıştır. Üslûbundan Mekke döneminin ilk zamanlarında nâzil olduğu anlaşılmaktadır.

Tekvir Sûresi Fazileti

Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Kıyâmet gününe aynen gözleriyle görür gibi bakmak isteyen Tekvîr, İnfitâr ve İnşikak sûrelerini okusun.” (Tirmizî, Tefsiru’l-Kur’an 74)
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
TEKVÎR SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU VE MEALİ

Bismillâhirrahmânirrahîm

81/TEKVÎR-1: İzeş şemsu kuvviret.
Güneş bürülüp dürüldüğü zaman.


81/TEKVÎR-2: Ve izen nucûmun kederet.
Ve yıldızlar solduğu (enerjilerini tükettiği) zaman.


81/TEKVÎR-3: Ve izelcibâlu suyyiret.
Ve dağlar yürütüldüğü zaman.


81/TEKVÎR-4: Ve izel ışâru uttılet.
Ve yüklü develer salındığı (başıboş bırakıldığı), kıymetli dünya malları terkedildiği zaman.


81/TEKVÎR-5: Ve izel vuhûşu huşiret.
Ve vahşi hayvanlar toplandığı zaman.


81/TEKVÎR-6: Ve izel bihâru succiret.
Ve denizler ateşlendiği zaman.


81/TEKVÎR-7: Ve izen nufûsu zuvvicet.
Ve nefsler eşleştirildiği (fizik vücutla birleştiği) zaman.


81/TEKVÎR-8: Ve izel mev’udetu suilet.
Ve diri olarak toprağa gömülen kız çocuğuna sorulduğu zaman.


81/TEKVÎR-9: Bi eyyi zenbin kutilet.
Hangi günah sebebi ile öldürüldü?


81/TEKVÎR-10: Ve izes suhufu nuşiret.
Ve sayfalar (amel defteri) açıldığı (hayat filmi oynatıldığı) zaman.
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
81/TEKVÎR-11: Ve izes semâu kuşitat.
Ve sema (mekânlarından) sıyrılıp kaldırıldığı (perdeler açıldığı) zaman.


81/TEKVÎR-12: Ve izel cahîmu su’ıret.
Ve cehennem kızıştırıldığı (şiddetle alevlendirildiği) zaman.


81/TEKVÎR-13: Ve izel cennetu uzlifet.
Ve cennet yaklaştırıldığı zaman.


81/TEKVÎR-14: Alimet nefsün mâ ahdaret.
Her nefs, hazırlamış olduğunu bilmiş olacak (hayat filminde yaptıklarının hepsini görecek).


81/TEKVÎR-15: Fe lâ uksimu bil hunnes(hunnesi).
Bundan sonra hayır, hünnese (merkezî çekim kuvvetine) yemin ederim.


81/TEKVÎR-16: El cevâril kunnes(kunnesi).
Cevalan edene (merkezî çekim kuvvetinin etrafında, yörüngede dönene).


81/TEKVÎR-17: Vel leyli izâ as’as(as’ase).
Ve kararmaya başladığı an geceye.


81/TEKVÎR-18: Ves subhı izâ teneffes(teneffese).
Ve ağarmaya başladığı zaman sabaha (yemin ederim ki).


81/TEKVÎR-19: İnnehu le kavlu resûlin kerîm(kerîmin).
Muhakkak ki O (Kur'ân), gerçekten Kerim Resûl'ün sözüdür.


81/TEKVÎR-20: Zî kuvvetin ınde zil arşi mekîn(mekînin).
Yüce arşın sahibinin yanında büyük şeref (makam ve itibar) sahibidir.
 

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
81/TEKVÎR-21: Mutâın semme emîn(emînin).
O, kendisine itaat edilen, orada emin olandır.


81/TEKVÎR-22: Ve mâ sâhıbukum bi mecnûn(mecnûnin).
Ve sizin arkadaşınız mecnun (deli) değildir.


81/TEKVÎR-23: Ve lekad reâhu bil ufukıl mubîn(mubîni).
Ve andolsun (resûl), O'nu (Cebrail A.S'ı) ufukta apaçık gördü.


81/TEKVÎR-24: Ve mâ huve alel gaybi bi danîn(danînin).
Ve o, gaybta vahyolunanı saklayıcı değildir (aynen tebliğ eder).


81/TEKVÎR-25: Ve mâ huve bi kavli şeytânin recîm(recîmin).
Ve O (Kur'ân), taşlanmış şeytanın sözü değildir.


81/TEKVÎR-26: Fe eyne tezhebûn(tezhebûne).
Öyleyse siz nereye gidiyorsunuz?


81/TEKVÎR-27: İn huve illâ zikrun lil âlemîn(âlemîne).
O sadece âlemler için bir zikirdir.


81/TEKVÎR-28: Li men şâe minkum en yestekîm(yestekîme).
O, içinizden, istikamet üzere olmak (Allah'a yönelmek) isteyen kimse içindir.


81/TEKVÎR-29: Ve mâ teşâûne illâ en yeşâallâhu rabbul âlemîn(âlemîne).
Ve âlemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.
 
Üst Alt