telgrafın tellerini kurşunlamalı

yakup

Aktif Üyemiz
"Telgrafın tellerini kurşunlamalı"
Öyle değildi bu türkü bilirim
Bir de içime
-Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
Bazen gelmesi beklenen bazen ansızın çıkagelen
Haberler bilirim mektuplar bilirim
Gamdan dağlar kurmalıyım
Kayaları kelimeler olan
Kırk ikindi saymalıyım
Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma
Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından
Baştan ayağa ıslanmalıyım
Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım
İçimde kaynayan bir mahşer var
Bu mahşer birde annelerin kalbinde kaynar
Çünkü onlar yün örerken önlerinde
Ya da çamaşır sererken bahçelerde
Birden alıverirler kara haberini
Okul dönüşü bir trafik kazası'nda
Can veren oğulların.
Bir de gencecik âşıkların yüreklerini bilirim
Bir dolmuşta yorgun şöförler için bestelenmiş
Bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine
Karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin
Beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan
Ya da melâl denizi parkların ıssız yerlerinde
Örneğin hind okyanusu gibi derin
İsyânın kapkara sularına dalan
Nice akşamlar bilirim ki
Karanlığını
Bir millet hastanesinde
Dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda
Başını kalorifer borularına gömmüş
Beyaz giyisilerden uykular dökülen tabiblerden
Haber sormaya korkan
Genç kızların yüreğinden almıştır.
Birde baharlar bilirim
Apartman odalarında büyüyen çoçukların
bilmediği bilemeyeceği
Anadolu bozkırlarında
İstanbuldan çıkıp diyarbakıra doğru tekerleri
Yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen
Cesur otobüs pencerelerinden
Bilimçsiz bir baş kaymasıile görülen
Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları
tarla kenarlarında
Çıplak ayakları yumuşak topraklarabatmış ırgat çocuklarının
Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemiriken
Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.
Yazlar bilirim memleketime özgü
Yiğit köy delikanlılarının
İncir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları
Birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan
Üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan
Diğeri kan ter içinde yayla yollarında
Mavzerinin demirini alnına dayamış
Yüreği susuzluktan bunalan
İçinden mahpushane çeşmeleri akan
Ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp
Apansız silahına davranan
Nice delikanların figüranlık yaptığı
Yazlar bilirim memleketime özgü.
Güzler bilirim ülkeme dair
Karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir
Kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha
Kalbim gibi
Kaybolmuş daracık ceplerinde elleri
Titreyen kenar mahalle çocukları
Bir sıcak somun için yalın kat bir don için
Dökülürler bavullara yaprak gibi.

Kadınlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri akdeniz gibi geniş,soluğu afrika gibi sıcak
Göğüsleri çukurova gibi münbit
Dağ gibi otururlar evlerinde
Liman gemileri nasıl beklerse
Öyle bekler erkeklerini
Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.
İsyan şiirleri bilirim sonra
Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden
Harfler harb düzeni almıştır mısralarında
Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
Kimi bir soygun sofrasında ışıklı salonlarda
Hırsızın gıtlağına tıkanmıştır.
Müslüman yürekler bilirim daha
Kızdı mı cehennem kesilir sevdimi cennet
Eller bilirim haşin hoyrat mert
Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
Her kırışığı sorulacak bir hesabı
Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.
Bütün bunların üstüne
Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeyelim
Vatanım milltim tüm insanlar kardeşlerim
Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
Adın kurtuluştur ama söylememeliyim.
, erdem beyazıt
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
RABBİM razı olsun harika bir şiir....ilk defa okudum çok beğendim....
Buram buram anadolu kokan mısralar.....emeğinize sağlık yürekten bir eyvallah.....:güll
 
Üst Alt