Tevazu

ceylannur

Yeni Üyemiz
tevazu.jpg



Meyvelerle yüklü dallar, başlarını yere koyarlar. ~Sadî

A. Brayer’in “Neuf annees a Constantinople” isimli eserinin 1836 Paris tabının birinci cilt 198-199. sayfalarında Osmanlı Türklerinin tevazuu şöyle anlatılır:
“Müslüman Türkler arasında kibir ve gurur yok gibidir. Kur’an-ı kerimin en şiddetle nehyettiği temayüllerin biri de budur:

- Yeryüzünde sakın azametle yürüme, insanlardan nazarlarını gururla çevirme.

- Mütekebbir ve mağrur olandan ALLAH ü teâlâ nefret eder.

- Hareketlerinde mütevazı ol, yavaş sesle konuş.

- ALLAH ü teâlâ saygısızlardan nefret eder.

- Kibir cehaletten ileri gelir.

Âlim asla mağrur olmaz. Bir taraftan da mütemadiyen tevazu telkin edilir;

- Tevazu Cennet kapısının anahtarıdır.


- Tevazu saadetin süsüdür.
- Tevazu insana asalet verir.
- Hakiki hakim mütevazı olur.
- Herkese karşı daima alçak gönüllü ol.


İşte bundan dolayı Müslümanın yürüyüşünde vakar ve ihtişam olmakla beraber, katiyen kibir ve azamet yoktur. Daima yavaş sesle konuşur, el ve kol hareketlerinde hiçbir zaman zorbalık taslayan bir eda sezilmez. Hizmetinde tatlılık ve kolaylık vardır. Yalnız bir şeyle; diniyle mağrurdur. Onun her emrini yerine getirmeyi borç bilir. Bütün dünyanın İslamiyet’i kabul etmesini ister. Bütün diğer dinlerin bir sürü bâtıllıkla ve müşriklikle lekelenmiş olduğuna kanidir.”
 
Üst Alt