Türk Adı ve Türk Soyu

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Türk Adı
Türk Adı
En eski ve köklü kavimlerden biri olan Türkler aşağı yukarı 4 bin yıllık mazileri boyunca, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarına yayılmış bir millettir.

Orta Asya’da ki Anayurttan etrafa yaptıkları sürekli göç hareketleri Türklerin aynı zamanda nüfusça kalabalık olduğunu da gösterir. Türkler bu nüfus çokluğu ve faal durumları dolayısıyla dünya tarihinde mühim rol oynamışlardır.

“Türk” Adı:


Türklerin eski bir millet oluşu araştırıcıları Türk adını en eski tarih kaynaklarında aramaya sevk etmiştir. Geçen asırdan beri birçok bilgin tarafından ileri sürülen görüşlere göre, Heredotosun doğu kavimleri arasında zikrettiği Targitalar veya “İskit” topraklarında oturdukları söylenen “Tyrakae” (Yurkae) veya Tevrat’ta adları geçen Togharmanlar veya eski Hint kaynaklarında tesadüf edilen Turukhalar (veya Turuşka) veya Thraklar veya eski ön Asya çivi yazılı metinlerde görülen Turukkular veya Çin kaynaklarında M.Ö., 1. bin içinde rol oynadıkları belirtilen Tikler (veya Di) ve hatta Troialılar vb. bizzat “Türk” adını taşıyan Türk kavimleri oldukları kuvvetle muhtemeldir.

İslam kaynaklarında teferruatlı şekilde nakledilen İran menşeli Zend-Avesta rivayetleri ile İsrail menşeli Tevrat rivayetlerinde de “Türk” adı aranmış Nuh’un torunu (Yafes’in oğlu) Türkte veya İran rivayetinde ki Feridun (Thraetaona)’un oğlu Turac veya Tur (Turan, buradan geliyor) da Türk adını taşıyan ilk kavim olarak gösterilmek istenmiştir.

Tevrat rivayetlerinde Nuh tufanından sonra Nuh peygamber dünyayı üç oğlu arasında pay etmiştir. Yafes’e Orta Asya ve Çin ülkeleri düşmüş, Yafes ölürken tahtını sekiz oğlundan biri olan “Türk”e bırakmıştır.

Türk kelimesinin yazılı olarak kullanılması ilk defa MÖ 1328 yılında Çin tarihine “Tu-Kiu” şeklinde görülmektedir.

Türk adının tarih sahnesine çıkışı MS. VI. yy’da kurulan Gök-Türk Devleti ile olmuştur. Orhun kitabelerinde yer alan “Türk” adı daha çok “Türük” şeklinde gösterilmektedir. Bundan dolayı Türk kelimesini Türk Devletinin ilk defa resmi olarak kullanan siyasi teşekkülün GÖK-TÜRK İmparatorluğu olduğu bilinmektedir. Gök-Türklerin ilk dönemlerinde Türk sözü bir devlet adı olarak kullanılmışken, sonradan Türk milletini ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır.

MS.585 yılında Çin İmparatoru’nun GÖK-TÜRK Kağanı İşbara’ya yazdığı mektupta “Büyük Türk Kağanı” diye hitap etmesi, İşbara Kağanın ise Çin imparatoruna verdiği cevabi mektupta “Türk Devletinin Tanrı Tarafından Kuruluşundan Bu yana 50 Yıl Geçti” hitapları Türk adını resmileştirmiştir.
Gök- Türk yazıtlarında Türk sözü daha çok “Türk Budun” şeklinde geçmektedir. Türk Budun’un ise Türk Milleti olduğu bilinmektedir Dolayısıyla Türk adı bu dönemlerde bir topluluğun veya kavmin isminden ziyade, siyasi bir mensubiyeti belirleyen bir kelime olarak görülmektedir. Yani Türk soyuna mensup olan bütün boyları ve toplulukları ifade etmek üzeri milli bir isim haline gelmiştir.

Türk Kelimesinin Anlamı

Türk adına gerek kaynaklarda, gerek araştırmalarda türlü manalar verilmiştir: T’u-küe (Türk) = miğfer (Çin kaynakları); (Türk) = terk (İslam kaynakları); Türk = olgunluk çağı; Takye = deniz kıyısında oturan adam, cezb etmek vb. gibi manalar ve tefsirler. Geçen asırda A. Vambery’nin ilmi izaha doğru ilk adım kabul edilen fikrine göre, “Türk” kelimesi “türemek”den çıkmıştır. Z. Gökalp adı “türeli” (kanun ve nizam sahibi) diye açıklamıştır. W. Barthold’un düşüncesi de buna yakındır. Fakat “Türk” sözünün cins ismi olarak “güç-kuvvet” (sıfat hali ile: güçlü-kuvvetli) manasında olduğu bir Türkçe vesikadan anlaşılmıştır. Buradaki “Türk” kelimesinin millet adı olan “Türk” sözü ile aynı olduğu A. V. Le Coq tarafından ileri sürülmüş ve bu, Gök-Türk kitabelerinin çözücüsü

V.Thomsen tarafından da kabul edilmiş (1922), daha sonra aynı husus Nemeth’in tetkikleri ile tamamen ispat edilmiştir.
İran kaynaklarında Türk sözü “Güzel İnsan” karışlığında kullanılırken, XI. yy’da Kaşgarlı Mahmut “Türk adının Türklere Tanrı tarafından verildiğini” belirterek, “Gençlik, kuvvet, kudret ve olgunluk çağı” demek olduğunu bir kez daha belirtmiştir. Tarihçiler ise Türk kelimesinin “Güçlü- kuvvetli” anlamına geldiğini kabul etmektedirler.

Millet İsmi Olarak Türk Kelimesi

“Türk” kelimesini Türk Devletinin resmi adı olarak ilk kullanan siyasi teşekkül “Gök-Türk imparatorluğudur (552-774). Bütün bunlar, “Türk” adının aslında belirli bir topluluğa mahsus “etnik” bir isim olmayıp, siyasi bir ad (bütün Türk soylu halkları kucaklayan üst kimlik olarak) olduğunu ortaya koymaktadır. Gök-Türk Hakanlığının kuruluşundan itibaren önce bu devletin, daha sonra bu imparatorluğa bağlı, kendi hususi adları ile de anılan, diğer Türklerin ortak adı olmuş ve zamanla Türk soyuna mensup bütün toplulukları ifade etmek üzere milli bir ad payesine yükselmiştir.

Türk Kelimesinin Coğrafi Ad Olarak Kullanılması

Coğrafi ad olarak Turkhia (= Türkiye) tabirine ilk defa Bizans kaynaklarında tesadüf edilmektedir. VI asırda bu tabir Orta Asya için kullanılıyordu. 9-10. asırlarda Volga’dan Orta Avrupa’ya kadar olan sahaya bu ad verilmekte idi (Doğu Türkiye = Hazarlar’ın ülkesi, Batı Türkiye = Macar ülkesi). 13. asırda Kölemen Devleti zamanında Mısır ve Suriye’ye “Türkiye” deniliyordu. Anadolu ise 12. asırdan itibaren “Türkiye” olarak tanınmıştır.

Türk Soyu, Türk Irkının Özellikleri:

Tarihte Türk ırkı hakkında yapılan tanımlamalar oldukça karışıktır. Gerek Çin yıllıklarında, gerek Latin ve Grek kaynaklarında Türkler daha çok Moğol tipinde tasvir edilmişlerdir. Eski çağlarda Türklerin “Mongoloid” gösterilmeleri, o zamanın Türk devletlerinde Moğol unsurunun çokluğu ile açıklanabilir. Türklerin tarih boyunca en sıkı temasları, yakın komşuları olan Moğollarla olmuş, kalabalık Moğol kütleleri Türk idaresine alınmış (Asya Hunlarında, Tabgaçlar’da olduğu gibi) ve on binlerce Moğol, Türklerle birlikte uzun göçlere katılmıştır (Batı Hunlarında olduğu gibi).
Ayrıca sıkı temasların mümkün kıldığı bazı ırki karışmalar da düşünülürse, yabancıların dıştan yaptıkları gözlemlerine hayret etmemek gerekecektir. Aslında son yarım asır içinde yapılan ilmi araştırmalar Türklerin beyaz ırka mensup bulunduklarını ortaya koymuş ve yeryüzünde mevcut üç büyük ırk grubundan “Europid” adı verilen grubun “Turanid” tipine bağlı olan Türklerin kendilerini başta “Mongoloid” Moğollar olmak üzere diğer topluluklardan ayıran antropolojik çizgilere sahip oldukları anlaşılmıştır (hakim vasfı beyaz renk, düz burun, değirmi çehre, hafif dalgalı saç, orta gürlükte sakal ve bıyık).

Ayrıca, bilindiği üzere Tevrat’ta nakledilen eski ananelerde ve Türk soyu (Ham ve Sam’dan değil, Yafes’den türemiş olarak) beyaz ırktan gösterilmiştir. Turan tipine örnek olan Orta Asya, Maveraünnehir ve diğer Yakın-Doğu Türkleri beyaz tenli, koyu parlak gözlü, değirmi yüzlü (“ay yüzlü, badem gözlü”), endamlı, sağlam yapılı erkek ve kadınları ile (Gök-Türk Prensi Kül Tegin’in büstü) Orta çağ kaynaklarında güzelliğe misal olarak gösterilmiş hatta İran edebiyatında “Türk” sözü “güzel insan” manasında alınmıştır.
 
Üst Alt